KÜLTÜR-SANAT

Arkeologlar Şaşkın: Antalya'da 1100 Yıllık Ağzı Kapalı Amfora Bulundu!

1100 yıllık amfora Kaş açıklarında bulundu! Ağzı kapalı tarihi eser arkeologları heyecanlandırdı. İçinde ne var?

Abone Ol

Antalya'nın turizm merkezi Kaş açıklarında gerçekleştirilen sıra dışı su altı araştırmaları, tarihin tozlu sayfalarından günümüze ulaşan benzersiz bir keşfe ev sahipliği yaptı. Robot teknolojisinin kullanıldığı titiz kazı çalışmaları neticesinde, yüzyıllardır Akdeniz'in derinliklerinde saklı kalmış bir gemi enkazından, yaklaşık 11 asırlık olduğu tahmin edilen, ağzı mühürlü bir amfora gün yüzüne çıkarıldı. Bu olağanüstü bulgu, arkeoloji dünyasında büyük bir heyecan dalgası yarattı.

AKADEMİSYENLER VE UZMANLAR ZAMANIN TANİĞİNİN PEŞİNDE

Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü'nün kıymetli öğretim üyesi Doç. Dr. Hakan Öniz'in bilimsel rehberliğinde ve 20 kişilik uzman bir dalış ekibinin özverili çalışmalarıyla yürütülen su altı kazıları, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın "Geleceğe Miras Projesi"nin değerli bir parçası olarak Antalya Müzesi adına gerçekleştiriliyor. Ekip, Kaş'ın incisi Besmi Adası'nın açıklarında, denizin metrelerce derinliğinde son teknoloji ürünü robotlar vasıtasıyla yürüttükleri hassas çalışmalar sonucunda, yaklaşık 45-50 metre derinlikteki bir batıkta, ağzı özenle kapatılmış bir amforayı su yüzeyine çıkarmayı başardı. Bu tarihi an, ekip üyelerinde tarifsiz bir coşkuya neden oldu.

YÜZYILLARIN MÜHRÜ TAŞIYAN AMFORA LABORATUVARDA İNCELENİYOR

Denizin derinliklerinden çıkarılan bu kıymetli tarihi eser, doğrudan karaya taşınmadan önce özel işlemlerden geçirildi ve ardından Kemer'deki Akdeniz Üniversitesi Sualtı Arkeolojisi Laboratuvarı'na nakledildi. Burada, uzmanlar ilk olarak mikroskop ve özel büyüteçler yardımıyla amforanın dış yüzeyini titizlikle inceledi. Daha sonra, Antalya Bölge Kurulu'nun deneyimli uzmanları ve laboratuvarın yetenekli restoratörleri, keski, çekiç ve minik aparatlar kullanarak yaklaşık bir saat süren dikkatli bir çalışma sonucunda amforanın ağzını açmayı başardı.

Amforanın gizemli içeriğini aydınlatmak amacıyla, uzmanlar tarafından numuneler alınarak detaylı analiz çalışmalarına başlandı. Amforanın açıldığı o heyecan dolu anlarda, bilim insanları çıkarılan malzemenin yapısını, içeriğini ve yaydığı kokuyu dikkatle inceleyerek ipuçları elde etmeye çalıştı.

KAZI BAŞKANI ÖNİZ: "SONUCU BEKLEMEK DAHA DA HEYECAN VERİCİ"

Kazı heyetinin lideri Doç. Dr. Hakan Öniz, elde edilen bu tarihi bulguyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Öniz, yaklaşık 1100 yıl önce Filistin'in Gazze sahillerinden yola çıkan bir ticaret gemisinin, olumsuz hava koşulları nedeniyle Akdeniz sularında batmış olabileceği yönünde tahminlerinin olduğunu dile getirdi.

O dönemde Gazze'nin önemli ihraç ürünlerinden birinin zeytinyağı olduğunu, Tekirdağ Şarköy-Gaziköy bölgesinden ise muhtemelen şarap ticareti yapıldığını belirten Öniz, "Bu ticaret gemisi, farklı limanlara uğrayan bir gemiydi. 9. ve 10. yüzyıllarda Abbasi İmparatorluğu'nun hüküm sürdüğü döneme ait. Gemideki olası şarap amforalarına bakarak, Filistin'de halkın şarap tükettiğini düşünmüyoruz ancak bölgedeki göçmenler, Hristiyan hacılar veya Kudüs'ü ziyaret edenlere hediye olarak gönderilen bir malzeme olabileceğini düşünüyoruz." şeklinde konuştu.

Bu keşfin dünya genelinde oldukça nadir rastlanan bir durum olduğuna vurgu yapan Öniz, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Amforanın ağzının bin yılı aşkın bir süre kapalı kalmış olması gerçekten eşsiz bir durum. İçinde zeytin çekirdekleri, zeytinyağı, şarap veya balık sosu olabileceği gibi, tamamen farklı bir şeyle de karşılaşabiliriz. Açıkçası çok heyecan verici bir süreç çünkü ağzı kapalı bir amfora. 1100 yıl sonra amforanın ağzı açıldı ve içindekilerin ne olduğu, yapılacak detaylı analizler sonucunda netleşecek. Açılması başlı başına heyecan vericiydi, ancak sonucu beklemek çok daha büyük bir merak uyandırıyor."

PROF. DR. ERSOY: "ANALİZ SÜRECİ ZAMAN ALACAK"

Akdeniz Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Bölümü'nün değerli öğretim üyesi Prof. Dr. Meltem Asiltürk Ersoy ise meslek hayatında ilk kez bu denli uzun süre kapalı kalmış bir amforanın içindeki malzemeyi inceleyecek olmanın kendisini çok heyecanlandırdığını ifade etti.

Amforanın içinden çamurumsu örneklere rastladıklarını belirten Ersoy, "1100 yıllık süreçte deniz ortamının, hem yüksek basıncın hem de sıcaklık değişimlerinin etkisiyle bu malzemede ne tür değişikliklere yol açtığını anlamaya çalışacağız. Bilimsel çalışmalar tek bir analizle sonuçlanmaz, birçok farklı analizin birbirini desteklemesi gerekir. Bu nedenle bu süreç biraz zaman alacak. Elde edeceğimiz analiz sonuçlarını, o döneme ait tarihi bilgilerle birleştirerek bilim ve arkeoloji dünyasına sunacağız." dedi.

Amforanın tuzdan arındırılması ve kapağının açılması gibi hassas işlemleri titizlikle yürüten restoratör konservatör Rabia Nur Akyüz ise amforanın sürekli nemli kalmasını sağlayarak üzerindeki oluşumların kurumaması için özenli bir çalışma gerçekleştirdiklerini dile getirdi. Bu tarihi eser üzerindeki sır perdesi aralandıkça, Akdeniz'in derinliklerinden yansıyan bin yıllık geçmişin izleri, bilim ve tarih dünyasına yeni ve değerli bilgiler sunmaya devam edecek.

{ "vars": { "account": "G-V2K9QJTT0J" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }