SİYASET

“Başbuğ mesai arkadaşınsa git, yoldaş ol”

Abone Ol

BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, Başbakan Erdoğan'ın İlker Başbuğ'un tutuklanmasının ardından yaptığı konuşmayı böyle değerlendirdi.


BDP Genel Başkan Yardımcısı Gülten Kışanak, Başbakan Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ’un MGK’da kendilerini, aydınları, basını susturmak çok birlikte mesai harcadıklarını savunarak, “O zaman Sayın Başbakan lütfen mesai arkadaşına ihanet etme, o içerde, sen de onun yanına git. Orada tek başına bırakma onu, mesai arkadaşına yoldaşlık yap” dedi.


BDP’li Kışanak Meclis’te partisinin grup konuşmasında gündemdeki konuları değerlendirdi. Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutlayan Kışanak basın üzerindeki baskıları anlattı. 97 gazetecinin içeride olduğunu anlatan Kışanak, “İleri demokrasiden reformdan özgürlüklerden bahseden bu iktidar döneminde tutuklu gazeteci konusunda dünya rekoru kıran ülke haline geldik” dedi. “Onlar gazeteci değil” açıklamalarına tepki gösteren Kışanak, “Bu zihniyet 90’lı yıllarda gazeteciler katledilirken onlar gazeteci değil diyen zihniyetin ta kendisidir. Bu zihniyet Metin Göktepe’nin katillerini korumaya çalışan, Musa Anter’in dosyasını sümenaltı eden, soruşturma evrakları arasından evrak kaçıran, katledilmiş hiçbir gazetecinin katillerini adalet karşısında hesap vermeden paçalarını kurtarmalarına katkı sunan zihniyetin ta kendisidir. Çünkü o katillerin suç ortaklarıydılar. Bugün de tutuklama emrini veren bu hükümettir, ona biat eden yargı üzerinden gazeteciler tutuklanıyor” dedi.


Cezaevinde bulunan “Tutuklu özgür basın emekçileri” imzasıyla gönderilen mektuptan bahseden Kışanak, “Bu mektupta tanıksız bırakılmak istenen gerçeklere sahip çıkın” çağrısı olduğunu söyledi.


"DEVLET YAPTI DEDİĞİMİZ ZAMAN GOCUNMA”


Uludere’de yaşanan olayın üzerinden 13 gün geçtiğini anlatan Kışanak sorumluların ortaya çıkarılmamasını eleştirdi. “Güya askeri vesayeti kaldırdınız” diyen Kışanak şunları söyledi:


“Ordu yaptıysa bunun sorumluluğu da size aittir. Benim çalışma arkadaşım diyorsun, tebrik ediyorsun, el ele kol kolasınız. Bu vesayeti artık ortaklaştırdınız ve içselleştirdiniz. Bize de kabul ettirmeye çalışıyorsunuz. Biz sizin en katil yüzünüzü gördük, yine teslim olmadık bugün de teslim olmayacağız. Hala demagojiyle hala yüksek perdeden afaki laflarla BDP’yi suçlayarak sorumluluklarını göz ardı edebileceklerini zannediyorlar. Ya başbakan değilsin, ya da bu katliamın sorumlususun. Ya bu ülkenin sınırları senden soruluyor, ya da bu ülkenin sınırlarından bir daha bahsetme. Devlet yaptı dediğimiz zaman gocunma.”


Geçmişte de “Sağcılar adam öldürdü dedirtemezsiniz” açıklamaları yapıldığını hatırlatan Kışanak şöyle devam etti:


“Bugün gerçekler ortaya çıktı, devlet bal gibi cinayet işlemiş bu ülkede. Devletin kusuru nedeniyle öldürülmüş kaç kişiye tazminat ödediniz, AİHM’de kaç davada mahkum oldunuz, ortada. Roboski’deki katliam ortadayken devlet cinayet işlemez palavrasıyla bunu örtbas etmeye çalışıyorsunuz. Çünkü talimatı sizden aldılar. Çünkü bu ülkede özde sözde vatandaş diye ayıranları takdir edenler sizlersiniz. Sözde vatandaş diye tanımladığınız Kürtlere neleri reva gördüğünüz ortada. BDP’yi karalayarak bu gerçeği karartamazsınız.”


“BU İLERİ DEMOKRASİ DEĞİL İLERİ FAŞİZM”


Türkiye’de katliam yapmanın serbest, katliamı protesto etmenin ise, yasak olduğu bir yönetim bulunduğunu ileri süren Kışanak, “kaymakama gösterilen tepki” sonrası yapılan gözaltı ve tutuklamaları eleştirdi. Kışanak, “Yüreği yanan ailelerin bir kısmı tutuklandı, yeni bir tutuklama listesi olduğu söyleniyor. Bu tabloda devlet nerede, millet nerede, açıkça ortaya koyuyor. Devlet her türlü suçu işler, senin onu protesto etme hakkın yoktur, ona dokunduğun an hapsi boylarsın. Vatandaşın bu ülkede hiçbir kıymeti yoktur, yaşam hakkının bile değeri yoktur. Binlerce insan katledilmiş, kimsenin hesap verdiği yok. Hala çıkmış bizim için önce millet gelir diyor. Ayıp be, utan ya. Hani nerede bu halka karşı suç işlediği için hesap veren bir devlet görevlisi gösterin. Bunun adı demokrasi değil. Olsa olsa ileri faşizm olur” dedi.


AKP ZULÜMDE BU HALK DA MÜCADELEDE USTALAŞTI


Roboski katliamında hükmü Başbakan Erdoğan’ın verdiğini, değerlendirmesini de AKP MYK’sında yapıldığını ileri süren Kışanak, soruşturmanın da AKP’nin izin verdiği yere kadar yürütüleceğini, ancak bunun örtbas edilmesine izin vermeyeceklerini söyledi. Başbakan Erdoğan’ın katliamı yapanları teşekkür ettiğini ileri süren Kışanak da olayı protesto eden, taziyeye gidenlere teşekkür etti. Protestolarda 400 kişinin gözaltına alındığını, 122 kişinin tutuklandığını kaydeden Kışanak, “İşte Başbakanın ileri demokrasisi, insafı, vicdanı. Bu tablo karşısında utanın. Çıkıp yüksek perdeden konuşma gafletini ve yüzsüzlüğünü göstermeyin” diye çıkıştı. AKP’nin katliamlarda, baskıda, sindirmede de ustalık aşamasına geldiğini ileri süren Kışanak, “Ama şunu bilmeli, zulümde ustalaştıysa bu halk da direnişte ve mücadelede ustalaştı” dedi.


“AKP GRUBU KENDİ ÇALSIN KENDİ OYNASIN”


AKP’nin Meclis çalışmalarıyla ilgili getirdiği içtüzük değişikliğinin muhalefetin sesini kısma, kendi borazanını sonuna kadar öttürme amacı taşıdığını ileri süren Kışanak, “Başbakan oldu olacak parlamentoyu tatil etsin AKP grubuyla kendileri çalsın kendileri oynasın” dedi.


“ÖCALAN’A TECRİT, SAVAŞI KÖRÜKLER”


“Haberal ve Öcalan” düzenlemesi olarak kamuoyuna yansıyan değişiklik teklifini değerlendiren Kışanak, hükümlülere avukatları ile görüş yasağı getirilmesini eleştirdi. Yasağın “Sayın Öcalan’a yönelik özel uygulamayı yasaya geçirme” çabası olarak nitelendiren Kışanak, “Temmuz ayından bu yana fiili olarak uyguladıkları katı tecride yasal bir kılıf bulmaya çalışıyorlar. Hani kişiye özel uygulama yapılmazdı, hani yasalar önünde herkes eşitti” diye sordu.


12 yıldan bu yana Öcalan’ın İmralı’da özel ve yasadışı hukuk uygulamaları ile karşı karşıya olduğunu savunan Kışanak, “Sayın Öcalan özel bir kişidir, biz de kabul ediyoruz, herhangi bir mahkum değildir. Sayın Öcalan bu ülkede 3 buçuk milyon insanın imza toplayarak ‘halk önderi olarak kabul ediyorum’ dediği bir kişidir. İmzalar bu Meclis’in arşivinde duruyor. Bu ülkede Kürt sorunu çözülecekse, barış tesis edilecekse en etkili aktör en güçlü aktör Sayın Öcalan’dır. Katı bir tecrit, rehine muamelesi hiç kimseye bir şey kazandırmaz, olsa olsa savaşı körükler. Derhal bu politikadan vazgeçilip Sayın Öcalan’ın muhataplık rolünü oynayabileceği bir koşula kavuşturulması, sağlık özgürlük güvenlik koşullarının sağlanması gerekiyor” dedi.


“VESAYET REJİMİNİN TEMELİ BU ANDIÇLARDIR”


Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ’un tutuklanmasının “önemli bir konu” olduğunu belirten Kışanak, cezaevinde tutuklu milletvekilleri varken Başbakan Erdoğan’ın bu konuyu hiç gündeme getirmeyip, Başbuğ için “tutuksuz yargılanması arzumuzdur” demesini, “Özgürlüklerden yararlanmak için senin mesai arkadaşın mı olunması lazım” sözleriyle eleştirdi. Başbakanın “mesai arkadaşım” sözünü herkes için kolay kolay kullanamayacağını bildiklerini kaydeden Kışanak, “İşbirlikleri, ortak çalışmaları var. Başbuğ’un hesap vermek için tutuklandığı davaların, andıçların bir bölümünün altında Başbakanın imzası var” dedi. Başbakan Erdoğan’ın bu iddiayla ilgili “Çarpıtmayın, ben bölücülük eylem planının altına imza koydum” dediğini hatırlatan Kışanak, “Bu vesayet rejiminin temeli bu andıçlar bu eylem planlarındadır. Bunlar Başbakanın imzası dahilinde yürütülen yasadışı eylemlerdir” dedi.


“BAŞBUĞ’UN YANINA GİT, YOLDAŞ OL”


Muhalefeti susturmak için MGK’da kapalı kapılar ardında konuşulup gizli planlar hazırlanarak uygulamaya sokulduğunu anlatan Kışanak, hukuk-dışı olarak nitelendirdiği bu metinlerin demokrasi adına utanç verici olduğunu söyledi. Yapılan iş evrensel hukuka aykırı olduğu için “gizli” tutulduğunu savunan Kışanak, “Türkiye’de farklı inanca sahip olanlar var. İnanç özgürlüğünü zapt-ü rapt altına alacaksın, farklı dilleri yasaklayacaksın, bunu yasaklamak için MGK’da planlar hazırlayıp devreye sokacaksın. Başbakan bu nedenle Başbuğ’un mesai arkadaşı. Bizi susturmak için, aydınları, basını susturmak için çok mesai harcamışlar beraber. O zaman sayın başbakan lütfen mesai arkadaşına ihanet etme, o içerde, sen de onun yanına git. Orada tek başına bırakma onu, mesai arkadaşına yoldaşlık yap” dedi.


“KÖY YAKMA ANDIÇ’TAN DAHA HAFİF BİR SUÇ MU?”


Başbakan’ın “mesai arkadaşım” dediği Başbuğ’un 1993-95 yılları arasında güneydoğuda görev yaptığı dönemde yakılan yıkılan köyler, faili-meçhuller olduğunu anlatan Kışanak, “Bunları da dava kapsamına alacak mısın? Derin devletin bu kısmına gücünüz yetiyor mu” diye sordu. Başbuğ’un görev yaptığı dönemde Diyarbakır Kulp ilçesi Alacaköy’de 11 kişinin gözaltına alındıktan sonra kemiklerinin toplu mezarda çıktığını ileri süren Kışanak, “Bunun da hesabını soracak mıyız, senin mesai arkadaşının bir de böyle bir suçu var. İnternet sitesi kurdurmaktan daha hafif bir suç mudur” dedi. Aynı dönem yakılan Lice’de çok sayıda insanın öldüğünü söyleyen Kışanak, Bütün bir ilçeyi yakıp yıkmak internet sitesi kurdurmaktan daha hafif bir suç mudur? AİHM mahkum ediyor da senin bağımsız yargın niye mahkum edemiyor” dedi.


Başbakan’a “lütfen bu insanlara yalan söylemekten vazgeç, artık yeter” diye seslenen Kışanak, “Buradayız, iki elimiz onların da yakasında, senin de yakanda. Ama bizim mağduriyetimizi giderecek bir yargı yok ortada. Birinin vesayetinden çıkıp öbürünün vesayetine giriyorsun. Davacıyız ama davamızı gören yok. Eğer samimiyseniz bu ikiyüzlülüğü bir kenara bırakırsınız, internet andıcında tutuklanan insanların köy yakmaktan, gazete bombalanmaktan binlerce dava var hakkında. Siz bunun güvencesini verin” dedi.

Abone Ol