İngiliz Merkez Bankası'nı batıran adam olarak ortaya çıkan Soros'un da yatırım yaptığı biyoyakıtlarda yeni bir tartışma gündemde. Biyoyakıtlar, 'Mucize mi yoksa kabus mu?'

Para sihirbazı olarak nitelenen Amerikalı spekülatör George Soros’un geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada aynen şöyle diyordu: "İtiraf etmek durumundayım; ben etanole yatırım yapan bir spekülatörüm!"

Haberlerde Soros'un biyoyakıt üretimine el attığı ve Brezilya'da şekerkamışından etanol üretilmesi için 900 milyon dolar yatırdığı bildiriliyor. Dahası Soros, Brezilya'nın Sao Paulo kentinde yapılan Etanol Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, ABD ve AB ülkelerinden "enerji pazarlarını, Güney Amerikalı biyo-yakıta açmalarını" talep ediyor.

Mucize mi, kâbus mu?

Soros'un spekülatif yatırımlarıyla dünya siyasetine yön verme konusundaki yetenekleri, hepimizin malumu. Biyoyakıt ise birkaç ay öncesine kadar, dünyamızı fosil yakıtların yarattığı karbondioksit kirliliğinden ve petrole bağımlılıktan kurtaracak MUCİZE olarak görülüyordu, ancak şimdi tam tersine işin KÂBUS yönü ağır basmaya başladı.

Dünya’da gıda maddesi fiyatları daha önce hiç görülmedik bir hızla artıyor. Bu artış, merkez bankalarını kaygılandırıyor. Hızla artan gıda fiyatları nedeniyle “enflasyon”un artacağını ve enflasyondaki tırmanmanın faizleri yukarı doğru ittirerek ekonomilerde büyüme hızını yavaşlatacağını bildikleri için tedirgin oluyorlar.

IMF’nin verilerine göre geçtiğimiz 18 ay içinde gıda maddesi fiyatları dünyada yüzde 23 oranında arttı. Bu hızlı artışın nedeni, petrolün aşırı pahalılaşmasının sonucunda alternatif yakıt olarak “etanol” ve “biyo-dizel”in ortaya çıkmış gözüküyor.

Etanol ve biyo-dizel; mısır, buğday, kolza, ayçiçeği gibi tarım ürünlerinden elde ediliyor. İşte bu nedenle Çin ve Brezilya mısır ekim alanlarını çarpıcı bir biçimde genişleterek etanol üretimini artırmanın yollarını arıyor. Zira Amerika ve Avrupa’da mısır ve diğer tarım ürünlerinden elde edilecek etanol tüketimi yakın bir dönemde iki katına çıkacak.

Uluslararası Tahıl Konseyi verilerine göre bu yıl 35 milyon ton daha fazla tahıl, etanol üretiminde kullanılacak. Yani 2007-2008 yılları arasında, bir önceki yıla göre yüzde 50'lik bir artış yaşanacak. Bu da tüketim açısından bu yıl yaklaşık 20 milyon ton kadar bir açık demek.

Başta, Amerika başkanı Bush’un büyük destek verdiği biyo-yakıtlara, Küba Lideri Fidel Castro, hasta yatağında yazdığı bir makale ile yanıt verdi. Castro mektubunda “Bush’un otomobil üreticileriyle yaptığı toplantıdan sonra bu konu hakkında enine boyuna düşündüm. Dünyada üç milyar fazla insan açlık ve susuzluktan dolayı erken yaşta hayatını kaybetmeye mahkum edilmiştir. Besin maddelerinin yakıta dönüştürülmesi şeklindeki uğursuz fikrin, ABD’nin dış politikadaki ekonomik bir eğilimi olduğu, 26 Mart’ta netleştirildi” dedi.

Fidel Castro’nun gıda maddelerinin yakıta dönüştürülmesi fikrine uğursuz olarak bakması pek öyle hafife alınacak bir konu değil. Biz de Rotahaber.Com olarak konuyu Türkiye boyutuyla ele almak istedik. Türkiye de, özellikle bu yıl yaşanan kuraklık sonrası buğday rekoltesi 17-18 milyon ton seviyesine geriledi. Oysa Türkiye’nin 2005 üretimi 21 milyon 500 bin ton seviyesinde.

Gıda maddelerinden yakıt elde edilmesi süreci Türkiye’yi de olumsuz etkileyecek. Çünkü, Türkiye’de de tüketici fiyat endeksi içinde gıda maddelerinin ağırlığı yüzde 28,47’lik bir orana sahip. Tıpkı Çin’de gıda maddelerinin tüketici fiyat endeksinde sahip olduğu ağırlık gibi bizdeki oran da. Türkiye’de de insanlar gelirlerinin büyük bir kısmını gıdaya ayırıyor. Uzmanlar, artan gıda maddesi fiyatlarının, Türkiye’deki fakirliği daha da artıracak bir bir boyutta olduğu görüşünde… Nitekim Türkiye’de gıda maddesi fiyatları geçtiğimiz 18 aylık dönemde yüzde 14 oranında arttı.

Geçtiğimiz on iki aylık döneme bakıldığında, “gıda maddesi fiyatları en çok artan tüketim maddesi” kategorisine girdi ve artış oranı yüzde 11.52’ye ulaştı. Çarpıcı olan nokta şu ki,diğer tüketim maddelerinde böyle yüksek bir artış olmadı.

'2 milyon hektarlık alan hiç kullanılmıyor'

Zirrat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın, biyoyakıtlar için, hiç kullanılmayan veya nadasa ayrılan alanların kullanılması gerektiğini söyledi. Türkiye’de 2 milyon hektar hiç kullanılmayan, 3.5 milyon ton da nadasa ayrılan arazi olduğu bilgisini veren Günaydın, şunları kaydetti: Gıda ürünleri üretimi için kullanılan alanları biyo-yakıtlar için kullanmak önemli sorunlara yol açabilir. Ancak, kanola, ispir gibi, Türkiye’de de yetiştirilebilecek ürünlerin ekimi teşvik edilmeli. Özellikle bakanlığın da bu konuda ciddi teşvikleri var. Küresel ısınmanın bu kadar etkin olduğu bir süreçte alternatif yakıtlara yönelim çok önemli, üstelik biyo yakıtlar tarımsal girdiler için de önemli bir katkı. Ancak bu ürünlerin etkin kullanılmayan alanlarda ekilmesi gerekir. Aksi taktirde tarımsal ürünlerde önemli bir fiyat artışı olur ki bu da hem tüketiciler için hem de ekonomin geneli için önemli bir sorun”.

'Atıl konumdaki araziler ekime açılmalı'

Zirratçiler Derneği Başkanı İbrahim Yetkin ise, Amerika başta olmak üzere bir çok Latin Amerika ülkesinin stoklarda bulunan ürünlerden biyo yakıt ürettiğini, oysa Türkiye’nin, hali hazırda bir çok tarımsal ürünü ithal ettiğini söyledi. Türkiye’nin bu yıl yaşanan kuraklık nedeniyle 17 milyon tona gerileyen buğdayın dahi bir miktarını ithal etme noktasına geldiğini söyleyen Yetkin, “Öncelikli olan gıda ürünleri ihtiyacını karşılamaktır. Biyo-yakıtlar için özelikle kanola ve ispir kullanılabilir. Ve bu ürünler hem Anadolu’da da yetiştirilebilir hem he atıl konumdaki arazilerin kullanılması mümkün olacak.” Şeklinde konuştu.

Türkiye’de Buğday üretimi ve verimlilik

Yıl Alan(Ha) Üretim Verim KG/Ha

1995 9 400 000 18 000 1 915
1996 9 350 000 18 500 1 979
1997 9 340 000 18 650 1 997
1998 9 400 000 21 000 2 234
1999 9 380 000 18 000 1 919
2000 9 400 000 21 000 2 234
2001 9 350 000 19 000 2 032
2002 9 300 000 19 000 2 101
2003 9 100 000 19 000 2 099
2004 9 000 000 21 000 2.330
2005 9 000 000 21.500 2.330
2006 8.900.000 20.000 2.200
Kaynak: TMO

Kanola ve ispire yönelim olmalı

Alternatif Enerji ve Biyodizel Üreticileri Birliği (ALBİYOBİR) Genel Sekreteri Tamer Afacan ise, biyodizel için, buğday ayçiçiği yerine, Kanola İspir, gibi ürünlerin ekimne yönelinmesi gerekitğini söyledi. Türkiye’de 100 bin ton biyodizel üretimi yapıldığını söyleyen Afacan, stratejik bir planlama dahilinde yapılması gerektiğini aksi takdirde, gıda ürünlerine erişimde ciddi sorunlar yaşanabileceğine işaret etti.

BM'den biyoyakıtlara karşı uyarı

Tarımsal alanların biyo -yakıtlar için kullanılması dünya genelinde hububat fiyatlarının da artmasına yol açıyor. Dünya piyasalarında tahıl fiyatları son haftalarda süratle yükselirken sadece buğdayın fiyatı son altı haftada yüzde 30 arttı.

ABD ve bazı Latin Amerika ülkeleri, son yıllarda çevreyi daha az kirleten bu yakıtlara önemli ölçüde bel bağlar oldu. Uzmanları asıl kaygılandıran unsur ise, etanol talebindeki artış.
Bu yıl 35 milyon ton daha fazla tahıl, etanol üretiminde kullanılması bekleniyor. Etanolün başlıca kaynağı olan şeker kamışı sözü edilen tahıl hesaplarına dahil değil. Şekerpancarının da eklenmesiyle bu miktar 107 milyon tona çıkacak. Yani 2007-2008 yılları arasında, bir önceki yıla göre yüzde 50'lik bir artış yaşanacak. Bu da tüketim açısından bu yıl yaklaşık 20 milyon ton kadar bir açık demek.

Tarım alanlarının biyoyakıtlar için kullanımın giderek artması Birleşmiş Milletleri de ayağa kaldırmış durumda.

Zira örgüt geçtiğimiz Mayıs ayı başında kendisine bağlı tüm organların katılımıyla bir
BM'den biyo-yakıtlara karşı uyarı içeren kapsamlı bir rapor hazırladı.

BM tarafından yayınlanan bir raporda, dünyanın birçok yerinde bitkilerden yakıt elde etmek amacıyla hızla adım atılmasının yarardan çok zarar getirebileceği uyarısında bulunuluyor.
Raporda, bitkilerden yakıt elde etme yönteminin hem insanların yaşam koşulları, hem de çevre üzerinde ciddi etkileri olabileceğine dikkat çekiliyor.

Rapor, doğru politikalar eşliğinde uygulanmadığı takdirde, hızla biyoyakıtlara yönelmenin ormanların yokolma sürecini hızlandıracağını, küçük çiftçilerin topraklarını kaybetmelerine neden olabileceğini, ciddi gıda sıkıntısı yaratabileceğini ve yoksulluğu arttırabileceğini vurguluyor.

28 ülkede biyodizel kullanılıyor

Kimi uzmanlara göre ise etanole hücum, tarımda kriz yaratarak yoksulluğu/açlığı arttırabileceği gibi, etanol üretimi için bitkiler petrolle işlendiğinden, küresel ısınmaya da çare değil. 2006 verilerine göre biyodizel dünyada yaklaşık 28 ülkede kullanılır hale geldi. 21 ülkede toplam 85’e yakın biyodizel tesisi bulunuyor. Bu tesislerin 11’i İtalya’da olmak üzere Batı Avrupa’da 45, 16’sı Çek Cumhuriyeti’nde olmak üzere Doğu Avrupa’da 29, ABD’de 7, Japonya’da 2, Nikaragua’da 1, Malezya’da 1 tesis bulunuyor. Biyodizel üretimi her ülkede farklı bitkilerden elde edilen yağlarla yapılabiliyor. Mesela ABD biyodizelini soyadan, Malezya palm bitkisinden elde ederken Avrupa kanoladan sağlıyor.

Çiftçi örgütleri, etanole hücum bu hızla devam ettiği takdirde, gıda maddesi ekiminin ciddi biçimde azalmasıyla fiyatların tavana fırlayacağı uyarısı yapıyor.

Nitekim Amerika'da etanol üretilen mısır miktarı, 5 yıl önce mısır rekoltesinin % 3'üyken, bugün % 20'si; bu gidişle çok muhtemeldir ki 2-3 yıl sonra % 40'ı olacak. 3 ay kadar önce Meksika'da, mısır fiyatlarının artması yüzünden, mısır unundan yapılan tortillanın pahalılaşması nedeniyle yüz binlerce kişi sokağa döküldü. Bu arada tarım arazilerinin fiyatları son dönemde tüm dünyada jet hızıyla artıyor.

Rotahaber.com