Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Kahramanmaraş Şube Başkanı Yusuf Temizkan, özellikle 1999 yılı sonrasında IMF ve Dünya Bankası’nın yönlendirmeleri ile uygulana gelen yanlış politikalar nedeni ile Türk tarımının adeta yok edilmeye çalışıldığını öne sürdü.

Gazeteci-Yazar Mehmet Taş’ın hazırlayıp sunduğu ve Aksu TV’de dün akşam yayımlanan ‘Bizim Taraf’ isimli programın ilk bölümüne konuk olan Yusuf Temizkan, tarım sektörünün genel ve yerel durumunu ele alarak, değerlendirmelerde bulundu.

Küresel ısınmanın artması ile birlikte su kaynaklarının ve tarım sektörünün öneminin giderek arttığına dikkat çeken Temizkan, gelişmiş batılı ülkelerin ekonomik gelişimleri sırasında sanayiye paralel olarak tarım sektörlerini de geliştirdiklerine dikkat çekti. Günümüzde Hollanda, İspanya ve İsrail gibi gelişmiş ülkelerin tarımda da söz sahibi olduklarının altını çizen Yusuf Temizkan, Türkiye’de ise özellikle 1983 sonrasından itibaren uygulamaya konulan yanlış tarım politikaları kapsamında; “Tarım ülkesi olmaktan kurtularak sanayi ülkesi haline geliyoruz” şeklindeki yanlış düşüncelerin tarımı olumsuz etkilediğini öne sürdü.

Bir insanın otomobile binmeden ve cep telefonu kullanmadan yaşayabileceğini ancak susuz ve gıdasız hayatını sürdüremeyeceğine dikkat çeken Temizkan, şunları kaydetti:

“Ama maalesef üzülerek görüyoruz ki; Türk tarım sektörü günden güne eriyerek geriye gidiyor. Büyük bir hızla irtifa kaybediyor. Geçmişten günümüze yanlış tarım politikaları sonucunda Türk çiftçisi ve tarımı adeta bitme noktasına geldi. Özellikle; 1999 yılı sonrasında IMF ve Dünya Bankası tarafından dayatılan politikaların uygulamaya konulması ile Türk tarımı nerede ise adeta bitirilmek isteniyor. Bunun önüne geçerek Türk tarımını yeniden ayağa kaldırabilmemiz için bağımsız tarım politikaları belirleyerek bir an önce hayata geçirmeliyiz. Ziraat Mühendisleri olarak bizler ise; her zaman çiftçimizin ve tarım sektörünün yanındayız.”

Gazeteci-Yazar Taş ise, yerel ve genel anlamda Türk tarımının yeniden canlandırılabilmesi için hükümete ve diğer ilgili kurum ve kuruluşlara büyük görevler düştüğüne işaret ederek, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi devlet tarafından yeteri kadar desteklenmesi gerektiği görüşünü savundu. (Ajans 46 - www.kanal46.com)

İŞTE HABERİN AYRINTILARI

‘BİZİM TARAF’TA TARIM ELE ALINDI

Gazeteci-Yazar Mehmet Taş’ın AKSU TV’de hazırlayıp sunduğu ‘Bizim Taraf’ isimli programın ilk konuğu Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Yusuf Temizkan oldu.

Kahramanmaraş’ın son 30 yılını gazeteci olarak birebir yaşayan, kentin gelişmesi ile ilgili binlerce köşe yazısı ve haber yapan gazeteci Mehmet Taş, siyasi olmayan ancak kentin sosyal ve ekonomik boyutunu öne çıkaran ve ‘Bizim TARAF’ adını verdiği programın ilkini Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Yusuf Temizkan’la gerçekleştirdi.

AKSU TV’de saat 20.45’te başlayan program 22.30’da sona ererken; konu olarak tarım ve tarım politikaları ele alındı.

Programda konuşulan konuların ortak özeti aşağıya çıkartıldı. İşte programdan akılda kalanlar!...

1- TARIM SEKTÖRÜ NEDEN ÖNEMLİ?

Tarım sektörü İnsanlığın temel ihtiyaçlarını karşılayan sanayimize hammadde sağlayan insanlara iş, aş olanağı sağlayan yaşamsal bir sektördür.

Ülke nüfusumuzun % 35 i kırsal alanda yaşamakta tarım sektörünün GSMH’ya katkısı % 11 iken istihdama katkısı % 33 dür. Tarım sektörü sadece ekonomik bir sektör değil ayrıca sosyal, ekolojik yansımaları olan bir sektördür.

Son yıllarda dünyada yaşanan küresel ısınma neticesinde ortaya çıkan kuraklık ve gıda krizleri tarımın ne kadar yaşamsal bir sektör olduğunun son göstergeleridir.

Bununla ilgili birkaç çarpıcı örnek vermek istiyorum. 16 nisan 2008 tarihli bir gazete haberinden bir kaç alıntıyı sizlere aktarmak istiyorum. Gazete haberleri şöyle: ‘’Haiti’de gıda taşıyan Gemiye Saldırı’’ “G.Afrika’da gıda yüzünden ayaklanma çıkmasından korkuluyor.” “BM Genel Sekreteri Banki –Moon Gıda Krizi Acil Boyutda” diyor. Dünyayı saran bu gıda krizi tarımın ne kadar stratejık olduğunu sanırım göstermekte Tarıma sahip çıkmamanın sonu maalesef açlık.

2-TÜRK TARIMINI GELİŞİM SÜRECİ

Cumhuriyet kuruluşundan 1980’li yıllara kadar ki sürece baktığımızda tarımda yapısal kalıcı reformların yapıldığını görmekteyiz. 1945’lerde çiftçiyi Topraklandırma Kanunu, sektöre hizmet sunmak ve desteklemek için birçok Kurum ve kuruluş kurulmuş (Zirai Donatım Kurumu Topraksu Genel Müdürlüğü, Devlet Üretme Çiftlikleri, yem sanayi vb), desteklenen ürün sayısı artırılmış vb. birçok konuda hedeflere ulaşılmasa da başarılı çalışmalar yapılmış diyebiliriz. 1980’li yıllardan itibaren sürece bakıldığında ise ülkede tarım sektörü bir kamburmuş gibi üvey evlat muamelesi görmüş. Bu ülkenin tarıma ihtiyacı yokmuş gibi tarım ülkesinden sanayi ülkesine dönüşüyoruz sanayi ülkesi olacağız söylemleri gündeme gelmiştir. Bu süreç içerisinde tarımla ilgili faydalı birçok kurumun kapatılmış ve özelleştirme kapsamına alınmıştır.

Uygulanan yanlış ve popülist politikalar Ülke tarımının büyük yaralar almasına sebep olmuştur. Özelikle 1998 - 2008 arasında IMF ve Dünya Bankası direktifleri sektörü iyice çıkmaza sokmuştur. Bakın 1999 IMF Direktifleri neler diyor;

Çiftçiye ucuz kredi verilmeyecek kredi desteği yapılmayacak
Tarımda Tüm destekler bitirilecek
Çiftçi Ürün bazında desteklenmeyecek
Destekleme alım fiyatları enflasyonun altında
Tarım satış koop kaderine terk edilecek


2002 yılında Dünya bankası direktiflerine benzer direktifler, bu uygulamalarla tarımsal üretim artmış mı ? Türk Tarımı Ayağa mı kalmış ? Yoksa çiftçimiz topraktan koparılmak mı isteniyor bunun değerlendirmesini yapmak gerek.

Son dönem tarımsal verilerimize baktığımızda bunu gayet iyi analiz edebiliriz. 16 temel ürününün üretiminde düşüş görüyoruz. Buğdayda % 13 ,Mercimekte % 12 Kuru Fasulyede % 21 Ayçiçeği üretiminde % 23 örnekler çoğaltılabilir.

Gelişmiş ülkelere baktığımızda Sanayi ve tarım sektörünün başa baş bir gelişim sağlamış olduğunu görüyoruz. Bugün Hollanda, İtalya, ispanya, Fransa, ABD ve Yunanistan sanayileşmesini tamamlamasının yanında tarım sektöründe dünyada söz sahibidir. Buda bize sanayileşmenin tarım sektörünün gelişimine engel değil tam aksine tamamlayıcı bir sektör olduğunun göstergesidir.

Peki; bu ülkeler bunu nasıl başarmış? Buna bakmak lazım Bu ülkelerde sağlam tarım politikaları uygulanmış çiftçisini piyasanın insafsızlığına terk etmemiş tarım politikaları Hükümetler üstü politika olmuş teknolojiyi toprağa aktarabilmiş. Bugün ABD ve AB ülkeleri çiftçisine verdiği destek bizim çiftçimize verdiğimiz destekle kıyaslanamaz bile. Son 10 yılda bizde tarımın bütçeden aldığı pay giderek azaltmıştır. Hal böyle olunca çiftçimizin rekabet şansı yok.

3-NASIL BİR TARIM POLİTİKASI GEREKLİ?

Yanlış tarım politikalarıyla büyük yaralar alan tarım sektörümüzün daha fazla yara almaması için biran önce günü birlik tarım politikalarından vazgeçilmesi gerekmektedir. Hükümetler üstü bir tarım politikası ile Rekabetçi Bilim ve teknolojiyi toprağa aktarabilen uygulamaların kanunlarla desteklenmesi gerekmektedir.

Bu bağlamda;

Planlamacı ve yatırımcı olması bir zorunluluktur. Bu bağlamda, öncelikle arazi kullanım planları yapılarak sektörler arası kullanım dengesi ortaya konulmalıdır. Tarım sektörü arazi kullanımı için toprak etüt ve haritalama işlemleri sonuçlandırılmalı, arazi yetenek sınıflamasına uygun bir uygulama tabanı yaratılmalıdır.

Türkiye’de arazi toplulaştırma, sulama ve tarla içi geliştirme hizmetleri hızla tamamlanmalıdır. Bu bağlamda, yılda 500 bin hektar dolayında alan sulamaya açılarak, 10 yılda “teknik ve ekonomik ölçütlere göre sulanabilecek” alan sınırına erişilmelidir. Sulama sistemlerinde iletim/dağıtım, yönetim / organizasyon sorunlarının çözülmesi, sulama oranı ve randımanının yükseltilmesi, sulamadan kaynaklanan tuzluluk – alkalilik sorunları giderilmelsi ivedi çalışma alanları arasındadır.

Planlama; tarımsal araştırma, geliştirme, eğitim ve yayım hizmetleri için de rasyonel bir temel sağlamalıdır. TAGEM ve TİGEM’ler aracılığıyla, tarımsal araştırma ve üretim materyali temin – dağıtım hizmetleri planlanmalı ve etkinleştirilmelidir.

Bu çerçevede tarımsal girdilerde dışa bağımlılıktan kurtulunarak, kar maksimizasyonuna yönelik faaliyet gösteren Çokuluslu firmaların doğal kaynak, çevre ve sağlık üzerine yarattığı tahripkar etkilerden sıyrılın malıdır.

Üretim planlamasının temel ilkeleri belirlenerek, buna uyarlı uygulama araçları sisteme sokulmalıdır. Kısa vadede, Türkiye’nin arz açığı bulunan ürünler başta olmak üzere, açıklanacak kamusal fiyatlarla, “piyasa tabanı” belirlenmelidir.

Kısa Vadede girdi ve çıktıya dayalı destekleme sistemi kurularak, üretim / verimlilik artırılmalıdır. Ürünler arası parite, üretim hedefleri ile uyarlı hale getirilmelidir. Nadas alanlarının daraltılma projeleri uygulanmalı, DGD verime – ürüne – bölgeye duyarlı ve üretimle bağlantılı şekle dönüştürülmelidir. Desteklerin toprak işleyene ulaşması yolunda önlem alınmalıdır. Bu kapsamda, orta vadede, yağ bitkileri başta olmak üzere, Türkiye ekolojisinde yetişen ürünlerde kendine yeterlilik sağlanmalıdır.
Orta ve Uzun vadede, ileri – geri bağlantıları olan ürünler önceliğinde, tarıma dayalı sanayii kuruluşları kurulmalı, etkinleştirilmelidir.

Orta Vadede, tarımsal üretim ve sanayi işletmeleri, istihdam tutma, teknoloji kullanımı, ürün işleme, depolama, ambalajlama, pazarlama kapasitelerini yükseltmek için, özel amaçlı olmak üzere desteklenmelidir.

4-KAHRAMANMARAŞ TARIMININ DÜNÜ, BUGÜNÜ, YARINI

Kahramanmaraş’ta ülkemizdeki Yaşanan sektörle ilgili sorunlardan nasibi almıştır. İlimizde sektör 1980’li yıllara kadar iyi bir gelişim göstermiştir. Geriye dönüp baktığımızda İlimizin ekonomik yönden önde gelen insanları tarımla uğraşmışlardır. 1980’li yıllarda aslında tarıma dayalı sanayiye geçiş olmuş iyi bir gelişme göstertilerek teşvikler yerinde kullanılmış tekstil sanayimizde çok gelişmiş. Burada ilimiz tarımı 1980’li yılarla başlayan tarımdaki gerilemeden nasibini alarak büyük bir gerilemeye girmiştir. Önce ABD Çeltiği girmiş ülkeye sen üretme biz ucuz veririz politikasıyla sarı çeltik kaybolmuş daha sonra girdi maliyetleriyle baş edemeyen çiftçimiz bir zamanların beyaz altını pamuktan çekilmiş, bugünlerde de mısırda ve şeker pancarında aynı şeyler olmakta.Halbuki ilimiz verimli toprakları su kaynakları ile çok büyük bir tarımsal üretim potansiyeline sahip Tekstil sektörümüze alternatif olarak tarım sektörümüz olmalı bence Ulusal tarım politikaları ile desteklene bir Kahramanmaraş tarımı Tekstilimize alternatif bir sektör olmaya adaydır. Son Günlerde gözlemlerimiz Kahramanmaraş yatırımcısının arayış içerisinde olduğu, Yatırım konusu olarakta düşündüğü konuların başında tarım ve gıda sektörü yatırımcının bu konuda önü açılırsa tekstil sektöründe gösterilen başarının belki daha fazlası tarım ve gıda sektöründe gösterilebilir. Bu Bağlamda;;

KAHRAMANMARAŞ’IN TARIM VE GIDA SEKTÖRÜNDE BAŞARIYA ULAŞMASI İÇİN;

Kahramanmaraş’ın tarımsal profilinin iyi analiz edilmesi

Küçük ve parçalı tarımdan büyük entegre piyasayla rekabet edebilecek Bilgi ve teknolojiyi toprakla birleştiren yapıya geçilmesi

Kaliteli piyasanın istediği ürünü yetiştirilmesi .AB sürecinin iyi analiz edilmesi ve ABde rekabetçi olabileceğimiz ürün desenine yönlenilmesi

İlimizde tarımsal alt yapının kamu tarafından tamamlanarak üreticinin ve yatırımcının önünün açılması

Tarım –Gıda entegrasyonuna uygun planlamanın yapılması
Pazara kaliteli ve güvenli ürünün sunulması için gerekli çalışmaların yapılması

Gerekmektedir.

Neden ilimiz yaş sebze meyve üretiminde , ihracatında başarıya ulaşmasın neden Maraş kırmızıbiberi Avrupa da market raflarında yer almasın ? bunlar uzak değil yatırımcımız yönlendirilmeyi bekliyor. Yeterli yatırımcımızın önü açılsın.Bize göre de tarım ve gıda sektörünün önümüzdeki yıllarda önemi giderek artacaktır.

Kahramanmaraş ayrıca Dünyada giderek önemi artan Organik tarım için çok uygun bir ekolojık yapıya sahiptir.

5- KAHRAMANMARAŞ’IN TARIM ALANLARI, TARIMSAL ALT YAPI PROBLEMLERİ

Kahramanmaraş’ta tarıma elverişli 426,467 hektar bulunmaktadır.

Ekonomik olarak sulanabilir arazi 169.898 hektar

Bugüne kadar sulayabildiğimiz 38 676 hektar

Ekonomik anlamda sulanabilir arazilerimizin bugüne kadar %25 ‘ine su götürebilmişiz.

Bu rakamlar bize bu hızla gidilirse önümüzdeki 100 yıl içerisinde
Kahramanmaraş ilinin sulama yatırımlarının tamamlanamayacağı Önümüzde hayati önem taşıyan kılavuzlu sulaması Adatepe sulaması, ayvalı sulaması beklemektedir. 10-15 yıl olmuş bu barajların yapımına hala tamamlayamamışız.

Kahramanmaraş’ta tarımsal alt yapı hizmetlerinin bir an önce tamamlanması gerekmektedir. Sulama, arazi Toplulaştırması drenaj tarla içi geliştirme hizmetlerine gerek genel bütçeden gerekse il özel idare bütçesinden gerekli ödeneğin ayrılması İlimiz tarımının gelişimi için hayati önem arz etmektedir.Bu konuda Kahramanmaraş Şube Başkanlığı olarak geçen aylarda kamuoyuna fikirlerimizi sunmuştuk İlimizdeki sulama yatırımlarının Başbakanımız tarafından açıklanan GAP eylem planı çerçevesinde değerlendirilerek tamamlanması konusunun gündeme getirmiştik . Buradan sizin aracılığınızla bu talebi yinelemek istiyorum.

6- KARTALKAYA BARAJINDAN GAZİANTEP İÇME SUYU TEMİNİN KAHRAMANMARAŞ TARIMI AÇISINDAN YARATTIĞI SORUNLAR?

Kartalkaya barajı sulama amaçlı olarak projelendirilmiş bir baraj olup 1972 yılında hizmete açılmıştır. Narlı ovası için yaşamsal önemde bir barajdır. Kartalkaya barajından yaklaşık 200.000 da alan sulanmaktadır.Küresel ısınmadan dolayı yağışların yetersizliği , 36 yıllık geçmişi olan barajın ekonomik ömürü elli yıllık olan baraj % 25 ruhusatla dolmuş olup iletim kanalları oldukça eski ve kayıplar fazladır. Bunlar göz önüne alınırsa 200.000 dekarlık alanı sulayan baraj narlı ovasında çiftçilerimizin sulama suyu ihtiyacına zorlukla cevap vermektedir. Hal böyle iken 1985 yılında bir bakanlar kurulu kararı ile Gaziantep iline içime suyu için barajdan 1,5 m3/sn su verilmesi kararlaştırılmıştır. Ancak hali hazırda GASKİ tarafından inşa edilen içme suyu terfi hattı ile 4,5 m3 /sn su alınmaktadır. İnsan yaşamı için içme suyu çok önemlidir. Bunu büyük bir saygı ile karşılıyoruz . Ancak alternatif çözümlerin bulunduğu bir ortamda narlı ovası için çok önemli olan barajdan su alınmasını tasvip etmiyoruz.Planlaması ve projelendirilmesi yapılan Çetintepe barajının yapılması bu sorunu ortadan kaldıracaktır. Kartalkaya barajı narlı ovasının can damarıdır. Biran önce Çetintepe barajının yapılmasını arzu ediyoruz.

7- ZİRAİ İLAÇLAMA VE KALINTI PROBLEMİ:

Zirai ilaçlama Tarımsal üretimde yıllardır kullanılan kimyasallardır. Zirai ilaçları beşeri ilaçlara da benzetebiliriz. Zirai İlaçları da Beşeri İlaçlar gibi zamanında Dozajında ve uygun kullanmak gerekir. Kullanmada çıkabilecek Problemler hem bitki gelişimine zarar vermekte hem de kalıntı sorunundan dolayı tüketiciye zara vermektedir.Bizim bu konudaki düşüncelerimiz çok açık Önce çiftçimizin bilinçlendirilmesi daha sonra bu ilaçların muhakkak suret ile Ziraat Mühendisi Kontrolunda uygulanması gerekmektedir. Zirai İlaç mutlaka reçete ile satılmalı kontrollü bir şekilde kullanılmalıdır. Yanlış uygulamadan çıkacak problemlerde de İlacı yazan Ziraat Mühendisleri sorumlu tutulmalıdır. Son Rusya ile çıkan yaş sebze meyve ihracatında yaşanan sorunların konunun önemini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Kaldı ki konu insan sağlığıdır.

8- AFŞİN –ELBİSTAN TERMİK SANTRALI ARAZİ KAMULAŞTIRMALARINDA YAŞANAN SORUNLAR

Ülkemiz için enerji büyük bir sıkıntı maalesef tarımda olduğu gibi enerji politikalarımızda da uzun sürelerdir gelen yanlış politikalar sonucu enerji büyük sorun halindedir. Ülkemizin enerji açığının kapatılması için yapılan termik santreller maalesef yöre halkımıza büyük sorunları beraberinde getirmiştir. Senelerce termik santralin bacasından çıkan kirli hava ve kül ile yaşamak zorunda olan halkımızın bugünde kamulaştırmalar nedeniyle yurtlarını terk etmek zorunda bırakılmışlardır. Bu nedenden dolayı istenmeyen olaylar meydana gelmiştir. Burada ki sorun arazi bedel sorunu değildir. Burada ki sorun sosyal bir sorundur. Kamulaştırmadan alacağı para ile ne yapacak? vatandaşımız konuya sosyal yönden bakılmasını istiyor. Bununla ilgili çalışmaların yapıldığını duyuyoruz Bizlerde vatandaşlarımızın bu konudaki taleplerine hak veriyoruz somut adımlar atılarak termikte çalıştırılacak işçilerin yöre halkından alınması,ayrıca burada ki halkımızın başka yörelerde iskan edilmesi hazine arazilerinin bu vatandaşlarımıza verilmesi ,TOKİ tarafından yapılacak konutların yöre halkına çok uygun fiyatlara verilmesi gibi birçok sosyal proje geliştirilebilir.

9- KÜRESEL ISINMANIN ETKİLERİ GIDA KRİZİ VE TMO’NUN ROLÜ

Dünyamız giderek ısınmakta, tabiî ki bu ısınma kışın soba yakarak ısınmaya hiç benzemiyor. Küresel ısınma İklim değişikliklerine neden olmakta dünyayı ve tüm canlı yaşamını tehdit etmektedir. 1860 yılından beri tutulan sıcaklık kayıtlarına göre 1999-2007 yılları arası 150 yılın en sıcak sekiz yılıdır. Çılgınca ve kontrolsüz kullanılan fosil yakıtlar (petrol,kömür vb) küresel iklim değişikliklerinin en büyük nedeni.tabiki ülkemizde bu ısınmadan muaf değildir. Nasibini almıştır.

Son yıllarda Küresel ısınmanın etkisi ile dünyada yaşanan , kuraklık tarım sektörünü ve gıda sektörünü tehdit etmektedir. Küresel ısınmadan ençok etkilenen sektör tarım sektörüdür.

Kuraklıktan etkilenen tarım sektöründe özellikle hububatta bakliyatta üretim düşüşleri yaşanmıştır. Bunun neticesinde Bütün dünyada gıda fiyatların da bir artış meydana gelmiştir. Ancak Piyasayı Regüle etmekle görevli kurum olan TMO etkisiz kalınca spekülatörlere gün doğmuş ülkemizde de nisan ayı içerisinde gıda krizi hasıl olmuştur. Dünyada gıda fiyatların da meydana gelen % 20’lik artış ülkemizde % 90 -% 120 arasında meydana gelmiştir. TMO gerekli önlemleri yerinde ve zamanında alamamıştır. Yeterli stok ve ithalatı zamanında gerçekleştirememiştir. Oysa ki kara gün dostu TMO piyasayı regüle edecek önlemleri çok önceden gelecek krizi öngörerek alması gerekmektedir. Strateji geliştirme konusunda eksik kalmıştır. Bu gibi durumlar için var olan bu kuruluş sınıfta kalmıştır.

Önümüzdeki yıllarda da bu sorunları yaşayacağımız aşikârdır. Bu yüzden küresel ısınmanın etkilerini azaltmak amaçlı hem toplum olarak hem devlet olarak üzerimize düşün yapmalıyız. Doğal kaynaklarımızın korunması suyumuzun topraklarımızın korunması şarttır.


Yusuf TEMİZKAN
Ziraat Mühendisleri Odası
Kahramanmaraş Şube Başkanı"

(Ajans 46 - www.kanal46.com)