General Veli'ye bin selam olsun
Yine sanırım bayram günü yaptığı “Silivri Cezaevi’ndeki aydınlara selam olsun...” şeklindeki destansı açıklama, bu marşa gönderme yapıyor.
Tabii Deniz Baykal, “Tuncay Özkan yoldaşa bin selam olsun” ya da “General Veli! Yolun yolumuzdur” türünden sloganlar atmanın biraz basit ve netameli kaçacağını bildiğinden, bir genelleme yapıp durumu kurtarmaya çalışıyor...
“Silivri Cezaevi’ndeki tüm aydınlara selam olsun” cümlesinin, sanırım böyle bir öyküsü var...
* * *
Peki ben “Silivri Cezaevi’ndeki tüm aydınlara selam olsun...” der miyim? Diyebilir miyim?
Tabii ki demem... Diyemem...
Çünkü...
Maalesef zihnim ve kalbim, Ergenekon sanıkları konusunda biraz boz bulanık...
Ne Deniz Baykal gibi şöyle canı gönülden “avukatları olayım” diyebiliyorum, ne de Tayyip Erdoğan gibi şöyle canı gönülden “savcıları olayım” diyebiliyorum...
Ne Baykal gibi “Alayı masum... Alayı dürüst... Alayı vatansever...” diyebiliyorum...
Ne de Erdoğan gibi “Alayı çeteci... Alayı darbeci... Alayı suçlu...” diyebiliyorum...
Nasıl ki...
“Ergenekon Davası” konusunda...
“Gerçek çeteciyi yakalama çabası” ile “muhalif sesleri susturma çabası”nın at başı gittiğini düşünüyorsam...
“En esaslı iddialar” ile “en inanılması güç iddialar”ın birbirine karıştırıldığını düşünüyorsam...
“Garanti olmuştur” dediğimiz vakalar ile “yok artık” dediğimiz vakaların hercümerç edildiğini düşünüyorsam...
“Ergenekon Sanıkları” konusunda da böyle bir kargaşanın yaşandığını düşünüyorum...
* * *
Dolayısıyla...
Eğer kendimi ille de Silivri’ye destansı bir selam sarkıtmak durumunda hissedersem...
Mutlaka...
Cümlemin başına “Bazı aydınlar”, “Kimi sanıklar” ya da “Bir kısım tutuklular” gibi “kurtarıcı” sözcükler eklerim...
Aksi takdirde General Veli Küçük ya da Binbaşı Muzaffer Tekin gibi isimleri de selamlamış olurum ki, aman Allah muhafaza...
Peki ben bile şu “kimliksiz” halimle bu kadar titizleniyorsam...
“Sosyal demokrat” gibi şanlı bir kimliğe sahip olan Deniz Baykal neden bodoslama gidiyor acaba?
İlgisiz üç kişi
AHMET TULGAR - Edebiyatın artık iyice plan ve proje işine dönüştüğü günümüzde, ısrarla hesapsız kitapsız bir edebiyat neferi olmayı sürdüren Ahmet Tulgar, bir hikâye kitabı yazdı... “Birbirimize” adlı kitap, en büyük kösteği edebiyat eleştirmeni Feyza Hepçilingirler’den gördü...Feyza Hanım, “İçinde eşcinsellik var, ben okumam böyle bir kitabı” tadındaki yazısıyla mesafe koydu kitaba... Benim açımdansa bu tavır, “İçinde cinayet var, seyretmem bu filmi” tavrından farksız...
RAHŞAN ECEVİT - Rahşan Hanım, parti kuruyormuş... Çünkü bugünkü DSP, Bülent Ecevit’in yörüngesinden çıkmış... 90’ına yaklaşmış genç lider Rahşan Hanım, yeni partiyi kurarak yeniden kitleleri peşinden sürükleyecekmiş... Yani kısaca “Aranan kan: Rahşan” olayı... Şu olaya bakıp da Tayyip Erdoğan için “ne şanslı adam” demezsiniz de ne yaparsınız? Bir de “AK Parti neden hep kazanıyor?” diye sormazlar mı?
AYŞE ÖZYILMAZEL - Ayşe, magazin âleminin peşinden koştuğu, iki satır demeç almak için yanıp yıkıldığı Sibel Can’ın eski kocasıyla bir biçimde görüşme fırsatı bulmuş ve gidip adamla görüşmüş... Ve ortaya tam bir “Magazincinin magazinciye ettiği...” olayı çıkmış... Hemen “Ayşe ile Sibel Can’ın eskisi arasında bir şey var...” haberleri ortaya atılmış... Nereden baksan ayıp, nereden baksan bel altı... Ama neyse ki Ayşe, dünkü yazısıyla bütün bu haberleri kullanılmış bir mendil gibi fırlatıp atmasını bildi...
Ramazan / Şeker
RAMAZAN Bayramı’nda AK Parti’ye yakın duran haber kanallarını izliyorum...
Hepsinin ekranında kocaman harflerle şu yazıyor:
“RAMAZAN BAYRAMI”.
Nedense bana “Ramazan” kelimesinin altı kalınca bir şekilde çizilmiş gibi geliyor...
Belki ekrana “Ramazan Bayramı” yazanların, özel bir vurgu yapmak niyeti yok... Belki gerçekten de niyetler halisane...
Ama nedense bana bir “vurgu” söz konusuymuş gibi geliyor...
Herhalde söylenmesi gereken şudur:
Keşke Başbakan Erdoğan geçen yıl, “Ramazan Bayramı’na Şeker Bayramı diyenler var... Bu bayram, dört dörtlük Ramazan Bayramı’dır” diye bir açıklama yapmasaydı da...
Biz de böyle gereksiz dikkat kesilmeler, en olmayacak konudan olmayacak anlamlar çıkarmalar çabasına girmeseydik...
AHMET HAKAN
HÜRRİYET