Kahramanmaraş Kent Konseyi ile Kahramanmaraş Belediyesi’nin ortaklaşa düzenlediği “28 Şubat Süreci ve Modern Dünyada Kent Dindarlığı” konulu konferans 28 Şubat Perşembe akşamı yapıldı.


Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen konferansa; Akademisyen Yazar Prof. Dr. Mehmet Altan ile Gazeteci Yazar Nevval Sevindi katıldı.


Yrd. Doç. Dr. Mehmet Tan’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen konferans Kent Konseyi Başkanı Zeynep Arıkan’ın açılış konuşması ile başladı.


Açılış konuşmasını yapmak üzere kürsüye gelen Kent Konseyi Başkanı Zeynep Arıkan şunları söyledi. “Kahramanmaraş Kent Konseyi olarak yasada belirtilen görev tanımı içerisinde yer alan, halkı bilinçlendirme, yerel demokrasinin gelişim ve yerleşimine katkı sağlama, kent vizyonunu geliştirme doğrultusunda, yaklaşık dört yıldır etkinlikler gerçekleştiriyoruz. Öncelikle, bu önemli etkinliklerden biri olarak gördüğümüz ve bizleri kırmayarak davetimize icabet eden çok değerli katılımcılarımız; Araştırmacı – Yazar Nevval Sevindi ve Prof. Dr. Mehmet Altan’ın teşrifleri, siz değerli katılımcıların destekleri ile gerçekleştireceğimiz konferansımıza hoş geldiniz. Biz, Kahramanmaraş Kent Konseyi olarak üstlendiğimiz misyonu gerçekleştirdiğimiz birçok proje yanında bu ve benzeri programlarla da görevimizi en iyi şekilde yapma gayreti içerisindeyiz. Sizlerin de şahit olduğuna inandığımız tüm bu gayretlerimizin, emeğimizin, samimiyetimizin bir neticesi olarak yaklaşık iki ay önce devraldığımız Türkiye Kent Konseyleri Birliği Dönem Başkanlığımız ve bundan bir ay önce kurduğumuz Kent Konseyleri Birliği Derneğinin seçimle aldığımız dernek başkanlığımızın da tüm bu çalışmalarımızı pekiştirdiğine inanıyoruz.Elbette, bu çalışmalar, salt iyi niyet, gayret ve emekle gerçekleşemiyor. Size inanan, destek olan ve gerçekten müdahil olmayan bir gücün de arkanızda olması başarınızın çok önemli bir bölümünü teşkil ediyor. Bu bağlamda bize bu desteği veren ve bize inanan Belediye Başkanımız Mustafa Poyraz’a ve Kahramanmaraş Belediyesine çok teşekkür ederim. Aynı anayasal hak ve ödevler çerçevesinde şekillendirilmiş topluluklar, kendi kimliklerini belirlerken, kendilerini yöneten baskın anlayışın etkisi altında kalabilirler. Bu belirleme sürecinde hem siyasal hem sosyal hem de ekonomik aktörler rol alırlar. Her zihniyetin ya da siyasi görüşün, belirlemeye çalıştığı bir ideal insan profili vardır. Özelde Türkiye, genelde de tüm dünyadaki güç odakları, mevcudiyetlerini sürdürebilmek için, bu ideali, kitleselleştirmeye çalışır. Aslında bu bir dayatma olmadığı takdirde, siyasal iktidarlarca makul düzeyde mağruz da görülebilir. Demokratik düzenlerde, bu olgunun, ne sadece pozitif ne de sadece negatif etkilerinden bahsedebiliriz. Evet, bir çerçeve çizilebilir ama bu o ülkedeki siyasal katılımcı olan birey ve kurumların kendisini baskı altında hissetmelerine de cevaz vermemelidir. Biz, kendi yakın tarihimize baktığımızda, seçilmiş iktidarların değil, muktedir dinamiklerin, toplumsal yapıyı, kimliği ve karakteristiği nasıl şekillendirdiğini görebiliriz ve hatırlayabiliriz. Özelikle son asırdaki belirli periyotların nelere vesile olduğunu da hatırlarsak bu değiştirme ve dönüştürme süreci, ülke vizyonuna katkıda bulunacağı gibi bazen de istenmeyen neticelere yol açabiliyor. Yıldönümünde olduğumuz bugün, böyle bir süreçti. Bu dönem, ülke içi dinamiklerin, birbirlerinin yetki alanına girdiği, müdahale ettiği ve kaybedenin yine Türkiye olduğu bir dönemdir. Açıkça, orduya verilen güvenlik yetkisi, siyasal konjonktürün verdiği malzemelerle istismar edilmiştir. Dönem hepimiz için derslerle doludur. Yasama, yürütme ve yargı erkleri, karar mekanizması olan milletçe, kendilerine verilen görevleri ne kadar “efradını cami, ağyarını mani” (gerekli olan her şeyi toplayan ve gereksiz, dışarıdan hiç bir şeyi dahil etmeyen)düsturuyla gerçekleştirirlerse, o kadar istikrarlı ve kendi içerisinde koordinasyon – eşgüdüm içinde hareket edebilen bir devlet kültürü oluşur. Köklü, derin bir devlet geleneğinin olduğu bir şuurda, böylesine bir post-modern girişim, bütün unsurların insicamını bozmuş, zaman ve enerji kaybettirmiştir. 28 Şubat süreci ve kent dindarlığı ise, farklı tanımlamalara, algılara, bakış açılarına açık bir telakkidir. 1997 Şubat ayının sonu, bir propaganda ve algı yönetimi ürünüdür. O dönem dindar ve muhafazakâr kesime yönelik müdahale ve kısıtlama açıktır ama sonrasında; Kentli için dindarlığı motive eden faktörler, çevre midir, aile midir yoksa bilgi midir? Kent dindarlığı, bölgesel bir dindarlık mıdır yani aynı insanlar başka bir yönetim algısı altında yaşasaydı aynı dindarlığı yaşayabilecekler midir? Bir kentlinin dindarlığı, kendisini inancına vererek, istediği gibi mi, rahatça mı yaşanmaktadır yoksa engelleri var mıdır? Kendi içinde bu iki kelime: Kent Dindarlığı ve 28 Şubat ilişkisine dair kıymetli yorum ve analizleri için sözü değerli konuşmacılarımıza tevdi ediyor, verimli bir toplantı olmasını diliyor ve hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.”


NEVVAL SEVİNDİ’NİN SÖZLERİ


Daha sonra konferansa geçildi. İlk söz alan Gazeteci Yazar Nevval Sevindi, 28 Şubat Süreci ile ilgili yaptığı konuşmasında kendisini de mağdurlardan birisi olduğuna işaret ederek, kırsaldan kente göç edenlerin kent bilinci ile yaşamaya başlamasında yaşanan sıkıntıları dile getirdi.


Osmanlı zamanındaki yaşantıyla günümüz yaşantısını kıyaslayan Sevindi, Osmanlı zamanında binaların en fazla iki katlı yapılarak diğer insanlara saygıda kusur edilmediği ve kent yaşamında da birlik ve beraberliğin olduğunu ifade etti. Günümüzde ise yüksek binaların yapılarak insanların birbirinden uzaklaştığı ve kent yaşamının monotonlaştığını söyledi.


KİTABINDAN PASAJLAR SUNDU


Daha sonra söz alan Akademisyen Yazar Prof. Dr. Mehmet Altan ise Kahramanmaraş’a ikinci kere geldiğini ve Maraş halkının bu konuya gösterdiği hassasiyetten oldukça memnun olduğuna işaret ederek Modern Dünyada Kent Dindarlığı konusunda yazdığı kitabından pasajlar sundu.


Programın sonunda davetlilerden gelen sorulara tek tek cevap verildi.


Soru cevap bölümünden sonra Kahramanmaraş Kent Konseyi Başkanı Zeynep Arıkan katılımlarından dolayı Akademisyen Yazar Prof. Dr. Mehmet Altan ile Gazeteci Yazar Nevval Sevindi’ye birer el işi Maraş Ceviz Oyma Mücevher Sandık hediye etti.


Hediye takdiminin ardından yazarlar kendilerine ait kitaplarını imzalayarak okuyuculara takdim ettiler. (HABER MERKEZİ)