Bir astsubay emrinde olduğu alay komutanının kendisine Dink'in eşi ve kızını öldürme görevi verdiğini söyledi. Sonra ne mi oldu?

Astsubay Murat Şahan Hrant Dink'in avukatı Fethiye Çetin'i arayarak, alay komutanı Kurmay Albay Ferhat Özsoy'un kendisine Dink'in eşi ve kızını öldürme görevi verdiğini söyledi.

İşte Astsubay Şahan'ın çarpıcı iddiaları ve sonrasında yaşananlar...

Astsubay Murat Şahan Edirne-Keşan'da 102. Topçu Alayı'nda görev yapıyordu. Bir gün avukat Fethiye Çetin'i aradı. Çetin, Agos gazetesinin öldürülen Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in avukatıydı. Sahan, alay komutanı Kurmay Albay Ferhat Özsoy'un kendisine Dink'in eşi ve kızını öldürme görevi verdiğini söyledi. Polis, Çetin'le görüşmek için İstanbul'a gelen Şahan'ı yakaladı ve cumhuriyet savcısı sorguladı. Şahan'ın suçladığı Albay Özsoy hakkında ise 2. Ordu Komutanlığı Gelibolu Askeri Mahkemesi, takipsizlik kararı verdi ve Şahan için "üstlerine iftira etmekten" dava açtı…

Avukat Fethiye Çetin için 24 Mayıs sıradan bir gündü. İstanbul-Kadıköy'deki ofisinde oturmuş müvekkillerinin dosyalarını inceliyordu. Sekreteri önemli olduğunu belirterek bir telefon bağlamak istediğini söyledi Çetin'e. Telefondaki ses, kendisini astsubay Murat Şahan olarak tanıttı. Alay komutanı Ferhat Özsoy'un kendisine Hrant Dink'in karısı ve kızını öldürme emri verdiğini söyledi. Konuyla ilgili görüşmek üzere İstanbul'a gelecekti.

Fethiye Çetin, Şahan'ın görüşme teklifini hemen kabul etti ve telefonu kapattı. Ardından da İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nü aradı. Telefonda Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü yetkililerine olayı anlattı. Astsubay Murat Sahan, kendisiyle görüşmek üzere aynı gün yani 24 Mayıs 2008 günü İstanbul'a gelecekti ve otogarda buluşacaklardı.

Şahan, öğleden sonra saat 16:00'da İstanbul-Esenler Otogarı'na geldi. Otogarda polis tarafından gözaltına alındı ve sevk edildiği nöbetçi cumhuriyet savcısı tarafından sorgulandı. İfadesinde Çetin'e telefonda söylediği sözleri aynen tekrarladı ve bazı detaylar verdi. Hem kendisi hem de ifadesinde geçen isimler halen görevde askerler olduğu için, dosya araştırılmak üzere 2. Ordu Gelibolu Askeri Mahkemesi'ne gönderildi. Şahan'ın çeşitli psikolojik sorunları vardı ve daha önce psikolojik tedavi görmüştü. Ama Eskişehir'de Orhan Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde 10 gün müşahade altında tutuldu. Psikiyatri Bölümü "Akli dengesi yerindedir, tanıklığı ciddiye alınabilir" raporu verdi. Ancak askeri mahkeme buna rağmen Şahan'ı ciddiye almadı ve Albay Özsoy için takipsizlik karan verdi. Murat Şahan için ise "üstlerine iftiradan" dava açıldı. Şimdi isterseniz Şahan'ın vermiş olduğu ifadeye, orada geçen olaylara büyüteç tutalım...

GENELKURMAY BAŞKANI'NA FAKS ÇEKTİ

Murat Şahan Edirne-Keşan'da görev yapıyordu. Burada 102. Topçu Alayı'nda "Astsubay kademeli başçavuş" rütbesindeydi. 1999-2001 yılları arasında Şırnak'ta, 2001-2003 yılları arasında ise İzmir'de çalışmıştı. 2003 yılının başında uykusuzluk, kendini soyutlama, sinirlilik belirtileriyle hastaneye gitmişti. Bu gidiş Şahan için tam üç yıl sürecek bir tedavinin başlamasına neden olmuştu.

RAHATSIZLIĞINDAN DOLAYI GÜLHANE

Askeri Tıp Akademisi'nde tedavi görmüştü. 2006 yılında ise Edirne-Keşan'a tayin edildi. Bu sırada Şahan'ın başından karabulutlar hiç eksik olmuyordu. Psikolojik tedavinin başladığı 20O3'te bir kara haber de babasından geldi; kanser olmuştu. Murat Sahan, babasının hastalığı için 70 bin lira harcamıştı, ödeyemediği borçlarından dolayı maaşının dörtte birine haciz gelmiş, eşiyle arasında geçimsizlik başlamış ve boşanmışlardı.

Şahan Edirne-Keşan'daki görevine bu ruh haletiyle başladı. Durumunu anlatmak için Genelkurmay Başkanı'na iki defa faks çekmişti. Genelkurmay Başkanı da Şahan ile ilgilenmiş, gelen faksları Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na göndermişti. Bunun üzerine Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel Daire Başkanı, Murat Şahan'ı arayarak telefonla görüşmüştü. Başkan, Şahan'dan durumunu dert etmemesini istedi, herkesin borcu vardı. Bir an önce sağlığına kavuşmalı, görevinin başına dönmeliydi.

Şahan da tam generalin istediğini yaptı. Dört elle işine sarıldı. Bu telefon görüşmesinden kısa bir süre sonra bağlı olduğu birliğin komutanı Topçu Kurmay Albay Ferhat Özsoy, Şahan'la görüşmek istedi. Şahan'a görevinde başarı dileklerini iletmek için görüşmek istemişti, Özsoy son derece babacan tavırlı bir adamdı. Bu sıcak görüşmeyi "İleride tekrar görüşeceğiz" sözleriyle sona erdirdi. Alay komutanı iki gün sonra Şahan'ı görüşmek üzere tekrar makamına çağırdı. Bu defa konu Murat Şahan'ın sorunlarıydı. "Borçların var biliyorum, ama bu durum kalıcı olmayacak, sıkıntılarından haberdarım" sözleriyle (konuşmaya başladı Özsoy. Daha sonra söz döndü dolaştı Hrant Dink'in katili Ogün Samast'a geldi. Komutan Şahan'ın Samast hakkında ne düşündüğünü merak ediyordu.

Murat Şahan, Samast'ı basından tanıdığını başka da bir şey bilmediğini söyledi. Komutanının bu söze cevabı oldukça anlamlıydı; "Ogün Samast olmak ister misin?" Şahan'ın cevabı netti: "Olmak istemediğimi, şu anda Ogün Samast'ın hapiste olduğunu belirttim." Bunun üzerine Özsoy konuyu değiştirmiş ve Şahan'ın maddi sorunlarına sözü getirmiş; "Borçlarından dolayı sıkıntıdan kurtulmak ister misin?" Şahan'ın yanıtı maddi durumunun vahametini anlatmak olmuş.

Şahan'ın ifadesine göre Özsoy'un soruları laiklikten Başbakan Tayyip Erdoğan'a, Veli Küçük'ten Orhan Pamuk'a kadar uzanmış. En sonunda da baklayı ağzından çıkarmış; "Seninle açık konuşacağım. Seni borçlarından kurtarırım ama bunun karşılığında yapman gereken şeyler var. Sadece Hrant Dink'in öldürülmesi yeterli değil, eşinin ve kızının da ölmesi gerekir. Bunun karşılığında da hesabına 300 bin Yeni Türk Lirası yatacak. Bir de icralık borçların ödenecek."

ELEKTROŞOK YAPMAK İSTEDİLER

Özsoy bunları anlatırken Şahan'ın merak ettiği konu ise niye bu iş için kendisinin seçildiğiydi. "Rahata kavuşmak istemiyor musun? 19 ay raporun var.

Yakalandığında psikiyatrik tedavi gördüğün için cezan çok az olacak. İkinci bir Ogün Samast olacaksın" sözleriyle cevaplamış Şahan'ın sorusunu Albay Özsoy. "Öldürmek o kadar kolay mı?" dediğinde de Özsoy yol göstermiş; "Acele etme. Düşün, karar verdiğin zaman ne kadar kolay olduğunu göreceksin. (...) Askeri üniforma üzerine inzibat kolluğunu takarsın. Ondan sonra gerisi kolay." Konuşmanın sonunda da aba altından sopa göstermeyi ihmal etmemiş; "Ya bunu gerçekleştirirsin veya aşırı borçlanma yüzünden seni Türk Silahlı Kuvvetleri'nden atacağım."

Bu görüşmeden istediği sonucu alamayan Özsoy, Murat Şahan'ı iki defa daha çağırıp konuşmuş. Ancak Sahan, ömrünün hapiste geçeceğini söyleyerek teklifi kesin bir dille reddetmiş. Bu duruma çok sinirlenen Özsoy, Şahan'ı odasından kovmuş. İşte Murat Şahan'ın hayatını cehenneme çeviren gelişmeler de bundan sonra başlamış.

Son görüşmesinin üzerinden iki gün geçtikten sonra Gelibolu Askeri Hastanesi Psikiyatri Servisi'ne sevk edilmiş. Durumunu anlattığı askeri doktor ise rapor vermek yerine Şahan'ı İstanbul'a, Gülhane Askeri Tıp Akademisi Haydarpaşa Kliniği'ne göndermiş. Burada Psikiyatri Servisi'nden sağlam raporu alan Sahan, doktora askeri savcılığa ifade vermek istediğini söylemiş. Olan biteni de tüm ayrıntısına kadar doktora anlatmış. Bunun üzerine aldığı sağlam raporu iptal edilerek hastaneye yatırmışlar Murat Şahan'ı.

Tüm dikkatlerin üzerine toplandığı Şahan'la Psikiyatri Servis Başkanı görüşmüş. Anlattıklarının doğru olmadığını söylemiş. Ardından da Elektroşok Tedavisi (EKATE) yapılması gerektiğini, ancak böyle iyileşebileceğini anlatmış Şahan'a. Bunun için de bir belge imzalaması gerekiyormuş. Tedavi sırasında düşük de olsa "ölüm risk"i olduğunu öğrenen Şahan belgeyi imzalamamış. Bunun üzerine üç ay istirahat verdikleri Murat Şahan'ı 7 Mayıs 2008'de taburcu etmişler. Şahan üç ayın sonunda görevine döndü. 24 Mayıs'ta da avukat Fethiye Çetin'i aradı. Çetin'in haber vermesiyle Esenler otogarına giden polisler tarafından gözaltına alındı ve kendi isteğiyle cumhuriyet savcısına ifade verdi. Bu ifade ve hazırlanan dosya Genelkurmay Başkanlığı'na gönderildi.

Genelkurmay Başkanlığı da Şahan'ın ve Özsoy'un görev yaptığı alayın bağlı olduğu ordunun mahkemesine dosyayı ulaştırdı. 2. Ordu Komutanlığı Gelibolu Askeri Mahkemesi'nde görülen davada Murat Sahan, savcılıkta vermiş olduğu ifadeyi tekrarladı. Sivil mahkemede davaya katılan Fethiye Çetin ise Şahan'ın bünyesinde psikiyatri bölümü bulunan bir üniversite hastanesinde "müşahade" altında tutulmasını istedi. Mahkeme Çetin'in isteğine uyarak Şahan'ı ailesinin bulunduğu Eskişehir'de Orhan Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanlığı'na sevk etti. 10 gün gözlem altında tutulan Şahan'a verilen rapor netti; "Psikolojik sorunları olsa da tanıklığı ciddiye alınabilir."

Ancak bu rapora rağmen 2. Ordu Komutanlığı Gelibolu Askeri Mahkemesi Şahan'ın tanıklığını ve ifadesini ciddiye almadı. Albay Özsoy hakkında takipsizlik kararı verdi. Şahan için ise "üstlerine iftira"dan dolayı dava açıldı. Askeri yargının tarafsızlığının sorgulandığı şu sıralarda gündemin uzak bir köşesinde, Murat Şahan'ın davası Çanakkale'de sessiz-sedasız devam ediyor.. (Mynet)