İsrail'in Gazze'ye giden gemiye saldırmasının sonuçları, ABD basınında geniş yer bulmaya devam ediyor.

Washington Post yazarı David Ignatius yazısında, yardım filosuna saldırarak, İsrail'in "Hamas'tan daha tehlikeli bir düşman olan" Türkiye ile savaşmayı seçtiği iddiasında bulundu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen yıl Davos'ta katıldığı, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ile arasında gerginlik yaşanan paneli yöneten isim olan David Ignatius, "Filo baskını, İsrail'e bir öğrenme fırsatı sunuyor" başlıklı yazı kaleme aldı.

Yazıda, "askeri üstünlüğün İsrail'i hiç olmadığı kadar büyük riskler almaya cezbettiği" görüşü ifade edilerek, "tartışmanın son birkaç yılda mayalanmakta olduğu ve bunun Ortadoğu'da dev bir stratejik değişimi oluşturduğu" yorumu yapıldı.

Yazıda, "İsrail'in bir zamanlar en önemli bölgesel müttefiki Türkiye'nin, şimdi İsrail'in hegemonyasına meydan okuma arayışında olduğu" ileri sürüldü.

"Başbakan Erdoğan'ın, 'İsrail'in bize emir verir gibi davranmasına izin vermeyeceğiz' şeklinde karizmatik bir mesaja sahip Müslüman bir popülist olduğu" öne sürülen yazıda, "Türkiye'nin meydan okumasının Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından seslendirildiği" ifade edilerek, Davutoğlu'nun dün gazetecilerle düzenlediği kahvaltılı sohbet toplantısında, "Şimdi karar verme zamanı: Uygar bir dünyada mıyız, yoksa bazıları orman yasalarına sahip olmayı sürdürüyor mu? Eğer ikincisiyse, ne yapılacağını biliyoruz" dediği aktarıldı.

"İsrail'e öğrenme fırsatı doğdu"

"İsrail ve ABD'nin hatalardan nasıl ders çıkarabileceği ve krizi daha iyi sonuca doğru nasıl yönelteceği" sorusunun da sorulduğu yazıda, "cevabın, bunun Gazze probleminden ziyade, Türkiye ile İsrail arasındaki bir sorun haline geldiği gerçeğini kullanmakta olduğu" ifade edildi.

"Hükümetlerin hata yaptıkları, ancak akıllı olurlarsa bunlardan ders çıkardıkları" belirtilen yazıda, "Eğer İsrail hükümeti mantıklıysa, yardım gemileri filosuna saldırısının neden olduğu kargaşayı, Gazze ve bölgeye yönelik politikalarını yeniden düşünmek için kullanacaktır" denildi.

"İsrailli komandoların, Gazze Şeridi'ne uyguladıkları ablukayı güçlendirme ve oradaki aşırılık yanlısı Hamas hareketinin etkisini zayıflatma çabası çerçevesinde gemilere baskın düzenlediği" kaydedilen yazıda, "Ancak İsrail'in son dönemki birçok dik başlı operasyonu gibi, bunun da geri teptiği ve bunun nedeni üzerinde düşünmenin faydalı olacağı" görüşü dile getirildi.

Yazıda, İsrail'in kendini savunmak için öne sürdüğü, "Gazze'deki bir terörist düşmanla savaştığı, Avrupa'daki dostları ve ABD'nin güvenilmezliğinin giderek arttığı, kilit Müslüman müttefiki Türkiye'nin İran'la dostluk kurduğu ve Gazze'ye yardım misyonunun Türk organizatörlerinin Hamas bünyesindeki İsrail nefretçileriyle bağlantıları olduğu" yönündeki noktalara atıfta bulunularak, bunların "doğru ve İsrail'in bakış açısından sinir bozucu olduğu" yorumu yapıldı.

Yazıda, "Ancak bu, akıllı bir liderin, denizde şatafatlı bir operasyonla zar atmaktan ziyade, kendini kayıplara karşı koruması gerektiği bir durum" ifadesi kullanıldı.

"Türkiye güçlü bir ülke"

"Türkiye'nin bölgesel arzuları bulunduğu, ancak çılgın bir terörist bölge olmadığı ve Yahudi soykırımını inkar eden bir söylem kullanmadığı" belirtilen yazıda, "(Türkiye) önemli bir güç sahibi olmak isteyen büyük, güçlü bir ülke. İsrail'i zayıflatmadan Türkiye'nin açlığını tatmin etmenin bir yolu olmalı" ifadesi kullanıldı.

Yazıda, "doğru bir diplomatik formülün, İsrail'in normalde güvenmediği bir kurum olan BM'yi de içine alması gerektiği, İsrail'in Gazze'deki karışıklığı kendi başına çözemediği ve yardım için şimdi BM Güvenlik Konseyi'ne yönelmesine ihtiyaç bulunduğu" belirtildi.

"Bunun, İsrail açıklarında neler olduğuna dair BM soruşturmasıyla başlaması gerektiği" ifade edilen yazıda, "bir sonraki adımın, silah ithalatına karşı gerçek korumalarla, Gazze'nin yeniden inşasında BM'nin daha fazla rol alması olabileceği" kaydedildi.

Yazıda, "İsrail'in paradoksu kucaklamaya ihtiyacı var: Bazen zorlu bir sorunu idare etmenin en iyi yolu onu uluslararasılaştırmaktır" denildi.

LA Times: "Sanki bir korsan grubu"

Los Angeles Times gazetesinde İsrailli yazar David Grossman'ın kaleme aldığı yazıda da İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırısıyla ilgili olarak, "bu suçu haklı gösterecek ya da temize çıkaracak hiçbir izahat bulunmadığı ve İsrail hükümeti ile ordusunun aptalca eylemlerine hiçbir gerekçe sunulamayacağı" yorumunda bulunuldu.

"İsrail'in deniz baskını, aptalca bir kestirim" başlıklı yazıda, "İsrail'in, askerlerini gözlerini kırpmadan sivilleri öldürmeleri için göndermediği, gerçekte, bunun İsrail'in istediği son şey olduğu" ifade edildi.

Yazıda, "Yine de, dini görüşlerinde fanatik ve İsrail'e radikal biçimde düşman küçük bir Türk örgütü, davasına barış ve adaletin arayıcısı yüzlerce kişiyi dahil etti ve İsrail'i bir tuzağa çekmeyi başardı, çünkü İsrail'in nasıl tepki göstereceğini biliyordu" ifadesi kullanıldı.

"Bir ülke, nasıl İsrail'in davrandığı kadar, güvensiz, kafası karışmış ve panik şekilde davranabilir" denilen yazıda, "İsrail'in, aşırı askeri güç kullanımı ve gemidekilerin tepkisinin yoğunluğunu tahmin etmedeki ölümcül hatanın karışımı sonucunda sivilleri öldürdüğü ve yaraladığı ve bunu ülkenin karasal sularının dışında, sanki bir korsan grubu gibi yaptığı" kaydedildi.

"Beceriksiz politika"

Yazıda, "İsrail'in eylemlerinin, Gazze'nin utanç verici biçimde kuşatılmasının doğal bir devamı olduğu, hapisteki tek bir askerin serbest bırakılması için Gazze Şeridi'ndeki 1,5 milyon masum insanda acı duygular uyandırıldığı ve bu kuşatmanın, defalarca abartılı güç kullanımına başvuran beceriksiz bir politikanın sonucu olduğu" yorumlarına yer verildi.

Gazze'nin kuşatılmasının yıllardır başarısız olduğu ve bu durumun, kuşatmanın sadece ahlak dışı değil, pratik olmadığı anlamına da geldiği, aslında durumu daha fazla kötüleştirdiği ve İsrail'in hayati çıkarlarına zarar verdiği ifade edildiği yazıda, İsrailli asker Gilad Şalit'i 4 yıldır esir tutan ve Gazze Şeridi'nden İsrail kentleri ve köylerine binlerce roket fırlatan Hamas liderlerinin işlediği suçların, egemen bir devletin elindeki yasal araçlar kullanılarak ele alınması gerektiği, sivil nüfusa yönelik mevcut kuşatmanın ise bu araçlardan biri olmadığı kaydedildi.

Yazıda, "Pazartesi günkü çılgın eylemlerin şokunun, kuşatmaya dair tüm fikrin yeniden değerlendirilmesine neden olacağına ve nihayet Filistinlileri acılarından kurtaracağına ve İsrail'i 'ahlaki lekesinden' temizleyeceğine inanmak istiyorum. Ancak bu trajik bölgedeki deneyimimiz bize şunu öğretti ki, muhtemelen bunun tam tersi olacak. Şiddet içeren tepkiler verilmesi mekanizmaları, intikam ve nefret döngüleri, büyüklükleri önceden kestirilemeyecek şekilde, yeni bir tura başladı" denildi.

Yazıda, "Her şeyin ötesinde, bu çılgın operasyon İsrail'in ne kadar düştüğünü gösteriyor. Gören gözlere sahip herkes bunu anlar ve hisseder" ifadesi kullanıldı. Gazetenin bir başka yazısında İsrail'in bu olayla kendisine büyük bir zarar verdiği görüşü dile getirildi. Yazıda, İsrail'in kendini savunma hakkı bulunduğu, ancak Gazze'ye yönelik ablukanın da kaldırılması gerektiği kaydedildi.

İNGİLİZ BASINI

İngiliz basını da, İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırısına geniş yer ayırdı ve "bu saldırının ABD'yi nükleer programı konusunda İran'a yönelik yaptırımlar konusundan uzaklaştıracağı" yorumlarına yer verdi.

Dünya liderlerinin saldırıyla ilgili soruşturma talebini vurgulayan Times gazetesi, yaklaşık 30 İngiliz vatandaşının Negev çölündeki bir hapishanede tutuklu bulunduğunu, bir İngiliz vatandaşının ise Tel Aviv'deki hapishanede tedavi altında olduğunu yazdı.

Guardian gazetesi, "İsrail üzerinde, ölümleri kapsamlı bir şekilde soruşturma baskısı artıyor" manşeti atarak, gemideki sivillerin, İsrail askerlerinin öldürme kastıyla ateş ettiğini söylediğini yazdı.

Gazete, başyazısını da İsrail'e yönelik tepkilere ayırarak, saldırıdan sonra bir şeylerin değişmesi konusunda ümit olmadığı yorumunu yaptı. "Örneğin Mısır'ın Gazze ile sınırını geçici olarak insani yardımlara açması jestten ibaret" denilen gazetenin başyazısında şöyle denildi: "Gazze'nin ihtiyacı olan, gemilerdeki çimento, çelik ve inşaat malzemeleriydi. Bunlar İsrail'in geçen yılki cezalandırıcı saldırısının yarattığı hasarı onarmak için kullanılacaktı. Ancak dün bir Mısır güvenlik yetkilisinin de söylediği gibi, bu malzemeler yine sınırdan geçemeyecek. Dolayısıyla bu konuda değişen bir şey olmayacak."

BM Güvenlik Konseyi oturumunda kaydadeğer bir ilerleme olmadığı savunulan ve ABD'nin tutumu eleştirilen gazetede, "Peki Ortadoğu'da yeni bir yaklaşım sözü veren adamın (ABD Başkanı Barack Obama) yönetimi ne yaptı? Eski yaklaşıma geri döndü. ABD, Türkiye'nin haklı taleplerini sulandırdı. Obama bir daha İslam dünyasına seslendiğinde, sözlerine kimse kulak asmayacak. Bunun sorumlusu da başında bulunduğu yönetimden başkası değil" denildi.

Financial Times (FT) gazetesinin Ortadoğu editörü Roula Khalaf da, İsrail'in, tüm propaganda çabalarına rağmen, bu olayın ardından Gazze'ye yönelik ablukaya odaklanılmasını engelleyemeyeceğini belirtti. İsrail'in, düşmanlarının eline, kendisine karşı kullanabilecekleri yeni bir malzeme verdiğini ifade eden Khalaf, "İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad, saldırının İsrail'i yok olmaya biraz daha yaklaştırdığını savundu. Ahmedinecad, bu saldırının ardından ABD'nin, bırakın Müslüman dünyasını, BM Güvenlik Konseyi (BMGK) üyelerinin bile, İran'dan hesap sormaya ikna etmesi zorlaşacağını gayet iyi biliyor" yorumunu yaptı.

Independent: "İsrail halkı liderlerini sorgulamıyor"

Independent gazetesi de aynı noktaya dikkati çekerek, "bu saldırının Obama yönetiminin dikkatini dağıtacağını ve birinci önceliği olan İran'a yönelik yaptırımlardan uzaklaştıracağını" yazdı.

Gazete saldırının ayrıca, İsrail ile Filistin arasında ABD arabuluculuğunda başlatılmaya çalışılan dolaylı görüşmeleri daha da zorlaştıracağını, Hamas'ı güçlendirdiğini, Filistin lideri Mahmud Abbas'ı ise zayıflattığını kaydetti.

Independent gazetesinin Ortadoğu muhabiri Patrick Cockburn de dün olduğu gibi bugün de yazısını İsrail'e ayırdı.

İsrail halkının son yıllarda askeri ve siyasi liderlerini sorgulama alışkanlığını kaybettiğini savunan Cockburn, yazısında şunları belirtiyor: "İsrail'in propagandasına kimse İsrailliler kadar inanmıyor. Bu propaganda kampanyaları İsrail'in en zayıf noktası. Çünkü İsrail'in gerçekliği algılamasını engelliyorlar. Yenilgi ve başarısızlıklar, zafer ve başarı olarak gösteriliyor. Hata yapıldığını kabul etmeme ısrarı da, generallerin ya da siyasetçilerin işine son verilmesini zorlaştırıyor."

Daily Telegraph gazetesi ise saldırının olumlu sonuçlarının olabileceği yorumunu yaptı. Gazete, Filistin liderinin barış müzakerelerinden çekilme çağrılarını reddettiğini ve bunun da İsrail-Filistin barış sürecinin devamı adına bir umut doğurduğunu yazdı. (Mynet)