''Olası bir depremde dünyanın en önemli on ekonomisi arasında yer alan Türkiye çok diplere vurabilir. Bu noktada, Türkiye nüfusunun yüzde 20’sini oluşturan İstanbul’un bu riskten kurtulması gerekir''


İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İstanbul’da meydana gelecek olası bir depremin, Van depreminden çok daha farklı olacağını, Türkiye’yi birkaç on yıl geriye götüreceğini belirterek, "Faturasını nesiller boyu ödemek zorunda kalırız, sarsılırız. Dünyanın en önemli on ekonomisi arasında yer alan Türkiye çok diplere vurabilir. Bu noktada, Türkiye nüfusunun yüzde 20’sini oluşturan İstanbul’un bu riskten kurtulması gerekir" dedi

Topbaş, Kadıköy-Kartal metrosunun test sürüşünün ardından gazetecilerin İstanbul’da meydana gelecek olası depreme ilişkin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin, "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, ruhsatsız ve çürük binaların yıkılacağına dair bir açıklaması olmuştu. Bu konuda atılmış bir adım var mı, çalışmalar ne zaman başlayacak ve hukuk açısından bir çalışma var mı bu anlamda?" şeklindeki sorusu üzerine Topbaş, şu yanıtı verdi:

"Göreve başladığımda, ’İstanbul’da öncelikli sorun nedir?’ diye sorulduğu zaman hep şunu söyledim; İstanbul’un öncelikli sorunu deprem ama ulaşım günlük hayatımızı etkilediği için hep ulaşımı konuşuyoruz. Esasında hep depremi konuşmamız gerekiyor. Deprem konusunda bu kentte çok ciddi çalışmalar yaptık. Kentin jeolojik etütlerini tamamlayarak ve olası zemin tepkilerini görebilecek bir sistemi kurduk. Buna göre artık yapıların, parsel ve arsa boyutunda sondajı yapılarak yapı yapma izinleri veriliyor. Belediye binaları, viyadükler, köprüler ve bizim sorumluluk alanımız içinde olan alanlarla ilgili ilgili bir sorun yok. Valilikte, Özel İdare marifetiyle hastane ve okullarla ilgili çalışmalar sürdürülüyor."

"Faturasını nesiller boyu ödemek zorunda kalırız"

Depremle ilgili sorunun, esasında vatandaşın yaşadığı yerle ilgili olduğunu belirten Topbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İstanbul’da olası bir deprem, Van’dan çok daha farklı, Türkiye’yi birkaç on yıl geriye götürür ve faturasını nesiller boyu ödemek zorunda kalırız, sarsılırız. Dünyanın en önemli on ekonomisi arasında yer alan Türkiye çok diplere vurabilir. Bu noktada, Türkiye nüfusunun yüzde 20’sini oluşturan İstanbul’un bu riskten kurtulması gerekir. Ne yaptık? ’Kentsel dönüşüm’ dedik. Daha sonra, ’Kentsel dönüşümü sanayide uygulayalım’ dedik. Fikirtepe örneğinde, vatandaşlar memnun. Şuurlu bir şekilde projeye başlanacak."

Yakın bir tarihte, İstanbul’daki ilçe belediye başkanlarını toplayarak, deprem konusunda ciddi adımların atılması gerektiğini tekrar hatırlatacağını dile getiren Topbaş, "Kooperatif, site ve bir mahallede yaşayan insanlar birlikte müracaat yaparlarsa, imarda olabilecek şekilde, şartlarını belirli miktarda aktarmak suretiyle onlara imkan verecek bir çalışmayı başlatacağım. Bu uygulama bazı belediyelerde yapılıyor" dedi.

İstanbul’un bütün ilçelerinde bu çalışmanın yapılmasını arzu ettiğini dile getiren Topbaş, Belediye olarak, bugüne kadar 16 bin yıkım gerçekleştirdiklerini, bu yapıların ciddi boyutta deprem riski bulunan yapılar olduğunu söyledi.

Kadir Topbaş, bu uygulamaların bir dönüşüm olduğunu, ancak İstanbul’un büyüklüğüyle kıyaslandığında küçük işler olarak değerlendirilebileceğini ifade etti.

Kaçak yapılar ile riskli yapıların farklı olduklarını dile getiren Topbaş, "Adam kaçak yapmıştır, ama sağlam yapmıştır. Bizim ilk önce hayatımıza kast eden yapıların üzerine gitmemiz gerekiyor" dedi.

Tarihi Yarımada gibi bazı yerlere kat yüksekliği verilemeyeceğini, bu tür yerlerde de imar hakları transferi gibi bir hakkın getirilebileceğini anlatan Topbaş, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hukuk Müşavirliğinin bu konuyla ilgili çalışma yaptığını söyledi.

Deprem konusunda birçok değişim yöntemin bulunduğunu, bunlardan hangisi uygunsa uygulanması gerektiğini ifade eden Topbaş, İstanbul’da riskli yapılara ilişkin 10 ilçede tarama yapıldığını kaydetti.

Van’daki deprem

İstanbul Büyükşehir belediye Başkanı Topbaş, Van’da meydana gelen 5.6 büyüklüğündeki depremin ardından çöken otel binasına ilişkin, "Ben de hayret ettim, nasıl bir iştir diye. Çünkü kameralar otel yıkılmadan önce yaptıkları çekimleri gösteriyorlar. Bir önceki depremin izleri var otelde. En azından, ’Belli bir süre kullanılmasın, detaylı bir şekilde incelensin, detaylı bir rapordan sonra iskan edilebilir’ denilebilirdi. Ben kendi evimdeki kiriş ve kolonları, 1999 depreminden sonra tek tek inceledim. Kılcal çatlama dahi olsaydı, girmezdim. Bunlar bir işarettir. O işareti hissetmeniz gerekiyor. Türkiye’deki bütün vatandaşlarımız artık depreme karşı duyarlı hale geldiler. İş birliği yapmaya hazırlar. Devlet, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları beraber olmalıyız. Birbirimizi karalayarak, ’Senin döneminden kaldı, senin suçundu’ deme hakkımız yok. Neticede bir tarafta insanlar hayatını kaybediyor, bir tarafta laf üretiliyor. Laf üretilmemesi lazım, iş üretilmesi lazım" diye konuştu.