Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte altı kişinin hayatını kaybettiği helikopter kazasına ilişkin davada, tanıkların ilginç ifadeler verdiği ortaya çıktı.


Yazıcıoğlu davasının tanıklarından Abdullah Göllü: ‘‘Beşir Atalay bizi Ankara'ya çağırdı, görüşmeyi yaptık. Enkazın olduğu yerde iken, NASA’da olduğunu söyleyen bir şahıs aradı.’’


GriHat’ın haberine göre ifade tutanaklarında, tanık Abdullah Göllü, ‘‘Olaydan sonra Bakan Beşir Atalay bizi Ankara’ya çağırdı, görüşmeyi yaptık… Beni enkazın olduğu yerde iken M.D. isminde NASA’da olduğunu söyleyen bir şahıs aradı’’ diyor.


Kahramanmaraş’ta 25 Mart 2009 tarihinde meydana gelen ve Yazıcıoğlu ile birlikte altı kişinin yaşamını yitirdiği helikopter kazasına ilişkin davanın Kahramanmaraş 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 17 Şubat’ta görülen üçüncü duruşmasında tanıkların ilginç ifadeler verdiği ortaya çıktı.
O dönem Adatepe Barajı’nda güvenlik görevlisi olarak çalıştığını belirten tanık Abdullah Göllü, ifadesinde şunları dile getirdi: ‘‘Acil servisin önünde beklerken askeri aracın üzerine bir haritanın yayıldığını ve bir üsteğmenin GSM operatörlerinden alınan sinyal gereğince bir alanı kırmızı daire içerisine aldıklarını gördüm. Yöreyi tanıdığım için buranın Sisne bölgesi olduğunu anladım. Asker şahısın, askerlerini Yeşildere bölgesine yöneltmesi üzerine itiraz ettim ancak bu itirazım reddedildi ve oradan uzaklaştırıldım…


‘‘RESMİ YERLERDEN CEVAP ALAMAYINCA…’’


Bana göre aranmayan tek bir yer vardı, ben de oraya gidecektim. Cuma günü yeniden arama kurtarmaya devam etmek için Kızılöz köyüne gittim, askerler sivil şahısları kesinlikle arama kurtarmaya göndermedikleri için ben de mevcut askeri kıyafetlerimin üzerine askeri malzemeler satan yerden rütbe aldım.
Bu rütbeleri takarak arama kurtarmaya giderken, Döngel köyünden 16 kişi ile karşılaştım. Hep beraber enkazın bulunduğu tepeye 02:45'te ulaştık. Ben hemen Jandarma kriz merkezini, emniyeti, 112'yi aradım. Enkazın bulunduğu yerden ilk helikopter pilotunun cesedi ile karşılaştık. Ben aradığım resmi yerlerden cevap alamayınca muhasebe müdürümü arayıp durumu anlattım.


‘‘BEŞİR ATALAY BİZİ ANKARA’YA ÇAĞIRDI’’


Daha sonra Beşir Atalay beni telefonla aradı. Olay yerinde biz dört kişinin cesedini tespit edebildik ancak diğer iki kişinin cesedini göremedik. Etrafı aradık ancak bulamadık. Olay sırasında cep telefonumla dört adet video kaydı yaptım, iki tanesini ses kaydı ile olay yerini anlattım, diğer iki kayıtta ise sadece sessiz olay yerini gösterir görüntüler vardı. Ayrıca 64 adet fotoğraf çektim.
Daha sonra 16 kişi ile birlikte Kızılöz köyüne indik. Önce ifademi üst düzey yetkililerin, savcıların, içişleri bakanının olduğu ortamda verdim. Daha sonra oradan çıktım ancak beni tekrar çağırdılar. Bu sefer evin başka bir odasında Milli İstihbarat’tan olduğunu söyleyen iki kişi görüntü alıp almadığımı sorguladı, ben de aldığımı söyledim. Telefonumun hafıza kartını ve kendisini aldılar. Tam 45 gün sonra telefonum hafıza kartı olmaksızın bir yaşlı kadın aracılığı ile bana ulaştı…
Olaydan sonra bakan Beşir Atalay, 17 kişi ile birlikte kaymakam, köy koruyucusu Musa Köroğlu olmak üzere bizi Ankara'ya çağırdı, görüşmeyi yaptık…


‘‘BENİ NASA’DAN ARADILAR’’


Beni enkazın olduğu yerde iken M.D. isminde NASA'da olduğunu söyleyen bir şahıs aradı. Beni cep telefonumdan dolayı uydu ile gördüğünü, yaklaşık 25 metre güneyimde üç kişinin daha olduğunu, kontrol edip edemeyeceğimi sordu. Ben de dediği yere gittiğimde küçük bir kovuk olduğunu, yaklaşık 3-4 kişinin sığabileceğini gördüm ve bu kovuğun önünde de bir kişiye ait asker postalı izleri olduğunu gördüm. Ancak orada benden başka kimse yoktu. 17 kişilik grupta bende askeri bot vardı ancak kardaki iz ‘Yakupoğlu’ markalı ve yıldız deseni olan bir bottu.’’


‘‘GÖRÜNTÜ ALDIM DEYİNCE…’’


Tanık Yılmaz Dilki ise, ifadesinde şu ifadeleri kullandı: ‘‘Ben ilk önce 156-155'i aradım, daha sonra fotoğraflar çektim. Bu sırada bir telefon geldi, telefondaki şahıs görüntü alıp almadığımı sordu. Ben de görüntü aldım deyince telefonum o anda bozuldu, halen bozuktur. Telefonum Çin malı ‘Trident’ marka idi, ucuzdu ancak çalışıyordu. Telefonum halen Devlet Denetleme Kurulu’ndadır.
Olay yerinden köye indikten sonra kimse bize görüntü alıp almadığımızı sormadı. Daha sonra Devlet Denetleme Kurulu geldiğinde telefonumu faydası olur umudu ile kendim verdim. Olay sırasında yanımda iki adet telefon vardı, diğer telefon ise kamerası ve bir özelliği olmayan sadece konuşmaya yarayan adi bir telefondu, onunla görüntü çekmedim.’’


YENİ DURUŞMA 21 NİSAN’DA


Bu arada, 3 Ekim 2014’te ilk duruşması görülen davanın ikinci duruşması 4 Aralık’ta, üçüncü duruşması ise 17 Şubat 2015’te görülmüştü. Davanın bir sonraki duruşması ise 21 Nisan’da görülecek.


GriHat