Amerikan bağımsız sinemasının kendine özgü isimlerinden biri olan Henry Jaglom, 87 yaşında yaşamını yitirdi. Kendi çizgisini oluşturan, anlatı diliyle ezber bozan Jaglom’un vefatı, sinema dünyasında derin bir üzüntüye yol açtı. Usta yönetmen, Los Angeles’ın Santa Monica bölgesindeki evinde hayata veda etti.
HENRY JAGLOM KİMDİR?
1938 yılında Londra’da dünyaya gelen Henry Jaglom, genç yaşlarda ailesiyle birlikte Amerika’ya göç etti. New York’ta yeni bir yaşam kuran Jaglom, oyunculuk ve sinemayla tanışmasını bu şehirde gerçekleştirdi. İlk yıllarında oyunculukla ilgilendi, ardından yönünü yönetmenliğe çevirdi.
1970’li yıllardan itibaren kişisel ve içsel anlatılara ağırlık veren film diliyle fark yarattı. Samimi hikâye yapıları, doğaçlamaya dayalı diyaloglar ve karakter derinliği, Jaglom’un sinema anlayışının temel taşları arasında yer aldı. Bağımsız sinemanın büyük stüdyolardan uzak, daha içten ve özgün duruşunu yansıtan önemli bir temsilci oldu.
UNUTULMAZ FİLMLERİYLE İZ BIRAKTI
Henry Jaglom, kariyeri boyunca birçok filmle izleyici karşısına çıktı. Özellikle A Safe Place, Last Summer in the Hamptons ve Someone to Love gibi yapımları sinemaseverlerin hafızasında yer etti. Her filminde karakter odaklı anlatıma öncelik verdi. Sinemanın görsel yanı kadar, duygusal ve felsefi yönlerini de ön plana çıkarmayı tercih etti.
ORSON WELLES İLE YILLARA YAYILAN DOSTLUK
Jaglom, yalnızca kendi projeleriyle değil, Orson Welles ile kurduğu yakın bağ sayesinde de dikkat çekti. Sinema tarihine damga vuran Welles ile yaptığı samimi sohbetler, onun sanat anlayışını ve hayat görüşünü besledi. İkilinin defalarca gerçekleştirdiği öğle yemekleri, Jaglom tarafından kayda alındı ve bu kayıtlar, Welles’in dünyasına ışık tutan önemli belgeler hâline geldi.
SİNEMAYA BIRAKTIĞI MİRAS
Henry Jaglom, kariyeri boyunca bağımsız sinemadan asla ödün vermedi. Endüstriyel yapımların kalıplarına sığmadı, kendi hikâyesini kendi tarzıyla anlatmayı seçti. Bu tutarlı duruşu, onu yalnızca bir yönetmen değil, aynı zamanda birçok genç sinemacı için bir ilham kaynağı hâline getirdi.
Sanatına kattığı bireysellik, özgünlük ve cesaret, sinema tarihindeki yerini kalıcı kıldı. Onun bıraktığı iz, sadece izleyicilerde değil, perde arkasında bu yola baş koyan sinemacılarda da derin bir karşılık buldu.
Henry Jaglom’un ardından sinema dünyası, bağımsızlığın ve içtenliğin değerini bir kez daha hatırladı. Onun gibi anlatacak çok şey olup da kalıplara sığmak istemeyen ruhlar, bu mirası yaşatmaya devam edecek.