6 Şubat depremlerinin en yıkıcı etkilerinden biri, Kahramanmaraş'ın Onikişubat ilçesindeki Şehit Abdullah Çavuş Mahallesi'nde bulunan Hamidiye Sitesi'nin 1A ve 1C bloklarının çökmesiyle yaşandı. Bu trajik olayda 148 kişi hayatını kaybetti. Yıllarca "en sağlam bina" olarak anılan sitenin enkazı altında kalan canlar için adalet mücadelesi kararlılıkla devam ediyor.
BİLİNÇLİ TAKSİR İDDİASI VE KAPSAMLI HUKUKİ SÜREÇ
Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı, sitenin yıkılmasına ilişkin kapsamlı bir soruşturma başlattı. Soruşturma sonucunda, sitenin müteahhidi ve dönemin Kahramanmaraş Belediyesi Fen İşleri Müdürü olan tutuklu Ahmet Kara ile birlikte, kardeşi Hamidiye Konut Yapı Kooperatifi Başkanı Ali Kara ve yönetim kurulu üyeleri Telal Özdemir, Cahit Küçükönder, Oğuz Yenipınar, Cengiz Yürürdurmaz ve Selahittin Solacak hakkında "bilinçli taksirle ölüme ve yaralamaya neden olma" suçundan 22 yıl 6'şar aya kadar hapis cezası talebiyle dava açıldı. Bu süreçte kamu görevlilerinin de kusurlu olabileceği yönündeki talepler dikkate alındı. Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 6. İdari Dava Dairesi'nin kararıyla, 9 kamu görevlisi hakkında soruşturma izni verildi. Bu gelişme, davanın kapsamını genişletti ve adaletin tüm sorumlulardan hesap sorması beklentisini güçlendirdi.
9 KAMU GÖREVLİSİ HAKKINDA DAVA AÇILDI
Başsavcılık tarafından hazırlanan iddianamede, dosyaya giren bilirkişi raporunda kamu görevlilerine "asli kusur" atfedildiği bilgisine yer verildi. Bu durum, sorumluluğun yalnızca inşaat ekibiyle sınırlı olmadığını gözler önüne serdi. Yapılan soruşturma neticesinde, binanın inşa edildiği dönemde Kahramanmaraş Belediyesi İmar İşleri Müdürlüğü Yapı Proje ve Kontrol Birimleri'nde görevli olan; gerekli kontrol, izin ve onay işlemlerini gerçekleştiren F.Y., Z.A.Ş., H.M.G, V.Ç., M.D., H.Ç., M.E.E., F.D. ve Ç.H. hakkında kamu davası açıldı.
GÖREV İHMALİ VE YÖNETMELİĞE AYKIRI ONAYLAR
İddianamede, sanıkların üzerlerine atılı suçlamaları kabul etmedikleri belirtilse de, bilirkişi raporu ve dosya içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde çarpıcı tespitlere ulaşıldı. Raporda, dönemin belediye personelinin görevlerini ihmal ettiği ve mevzuata aykırı yapı projelerine onay verdikleri belirlendi. İddianamede, sanıkların eylemlerini "bilinçli taksirle gerçekleştirdikleri" vurgulanarak şu ifadelere yer verildi:
"Ülkemizin deprem kuşağında olması gerçeği de göz önünde bulundurulduğunda, şüphelilerin, kanunda belirtilen görevleri ve mesleki bilgileri uyarınca eylemlerinin sonuçlarını öngörmesi gerekmekteydi. Yapıyı ve projelerini yönetmeliklere uygun denetlemedikleri yönündeki tespit, sanıkların bilinçli bir şekilde tedbirsizlik gösterdiğini kanıtlamaktadır. Şüphelilerin, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak öngörmeleri gereken sonucun gerçekleşmesine neden oldukları, bu sebeple 'bilinçli taksirle birden fazla insanın ölümüne ve yaralanmasına neden olma' suçunu işlediklerine dair yeterli şüpheye ulaşılmıştır."
SANIKLAR 10 ŞUBAT'TA HAKİM KARŞISINA ÇIKACAK
Hazırlanan iddianamede, sanıklar için Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddeleri gereğince "bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma" suçundan 22 yıl 6 ay hapis cezası istendi. Ayrıca, mesleklerini özen yükümlülüğüne aykırı bir biçimde icra etmeleri nedeniyle meslekten men edilmeleri de talep edildi. Sanıkların yargılanmasına 10 Şubat 2026'da Kahramanmaraş 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlanacak.
MAĞDURLAR: "BU ADALET GEÇ GELMESİN"
Hamidiye Sitesi'nde eşi, kızı, kardeşi, eniştesi ve 3 yeğenini kaybeden Neslihan Kırmacı, sürece dair hislerini paylaştı. İki buçuk yıldır süren davanın yavaş ilerlemesinden duyduğu hayal kırıklığını dile getiren Kırmacı, "Benim ailem toprak altında çürüdü, ama hala yargılamada bir sonuç yok. Geç gelen adalet, adalet midir?" diye sordu. Kamu görevlileri ve müteahhitlerin "bilinçli taksir" ile yargılanmasının adil olmadığını düşündüğünü belirten Kırmacı, "Bu binayı yapan müteahhit ile denetlemeyen kamu görevlileri en ağır cezayı almalı ki, bundan sonrakilere ders olsun. 148 kişinin hayatı çalındı, kalanlar ise yaşarken öldü. Müteahhit ve kamu görevlileri olası kastla yargılanmalı" diyerek tepkisini dile getirdi.
"İMAR ÇETESİ HESAP VERMELİ"
Babası, annesi ve kardeşini Hamidiye Sitesi'nde kaybeden Melih Arabacı ise, iki buçuk yıldır sürdürdükleri hukuki mücadelelerinin meyvesini aldıklarını, ancak adaletin geç gelmesinden dolayı buruk bir sevinç yaşadıklarını belirtti. "İmar çetesine kimsenin eli uzanamadı" diyen Arabacı, kamu görevlileri hakkında açılan davanın sıkı bir takipçisi olacaklarını vurguladı. "Vatan haini mezar taşeronlarının, imar çetesinin adalet karşısında hesap verip hüküm giyeceği o günü görmeyi arzuluyoruz" ifadelerini kullanan Arabacı, yetkililere duyduğu güveni dile getirerek, "Eli kanlı çocuk katillerinin hüküm giydiği günü görebilmenin umuduna tutunarak yaşıyoruz. Bu bizim hakkımız. Hakkımızı bize teslim edin" şeklinde konuştu.