“Kime güvenelim” başlıklı yazıya ayırmak istiyoruz:
“Bu soruyu çoğu zaman hepimiz kendimize soruyoruzdur. Kime güvenelim?
Evet, güven bunalımı yaşanılan toplumumuzda kime güveneceğimizi bilemez duruma gelmiş durumdayız. Her şeyden önce insanlar artık birbirine güvenemez duruma gelmiş.
Arada kalan sayısı çok azlarda olan insanlar ise her kesimi her kişiyi kendisi gibi bildiğinden çevresinde olan her kese güvenmiştir. Kimileri güvenini boşa çıkarmamıştır kimileri ise insanı sükut-u hayale uğratmıştır.
Köyün birisinde bir ağa yaşarmış; ağanın etrafında çok insan varmış. Bu insanlar ağaya yalakalık yapmak ve adamı gibi gözükmek için hep birbirlerini satarmış. Ağanın bir de hanım adamı varmış, bu hanfendi (!) her kişiye gider onun adamı gibi gözükürmüş. Her herkeste sanarmış ki; kadın kendisinin adamı ve kadına her şeyi anlatırlarmış. Anlatırlarmış ama bu hanfendi (!) tüm olup bitenleri hem ağaya hem de kişilere anlatırmış.
Bundan dolayı da kişileri bir birine düşürürmüş. Anlarsınız ya kadın fitnesi. Gün gelmiş devran dönmüş ağa hastalanmış.
Ağanın o güne kadar da hiç evladı olmamış yani sizin anlayacağınız zürriyetsizmiş. Ağanın ahirete intikal edeceğini anlayan adamlar başlamışlar kendi aralarında ağalık savaşına.
Hatta başka köylerden bile insanlar gelmiş ağa olabilmek için o köye.
Ve hak baki olmuş ağa ölmüş. Ağa defnedildikten sonra kendi aralarında toplanmışlar ‘bu köyü ağasız bırakmayalım’ diye.
Lakin ortak bir kişi üzerinde fikir birlikteliğine varamamışlar.
Lakin ipler hanfendinin elindeymiş. Ağanın vasiyeti, köyün tüm tapuları, alacaklar verecekler. Yani sizin anlayacağınız suyun gözünde o oturuyormuş.
Bir tarih belirlemişler aralarında, ‘köyde seçim yapalım köylü kimi isterse o ağamız olsun’ demişler doğal olarak. Herkes seçime olanca gücüyle çalışmış. Gruplar oluşturulmuş, yemekler yenmiş çaylar içilmiş, lafın gözüne gözüne vurulmuş. Her kesim her kesimi satar duruma gelmiş iyice bir güven bunalımı başlamış. Lakin Hanfendi her kişiye gidip;
—Bak seninle birlikteyim, sakın kimseye söz verme benim ağa adayım sensin, yeter ki sen beni ikinci adamın yap dermiş.
Buna inanan sözde delikanlı erkek oğlu erkekler birbirine düşmüş. Kısacası hanfendi (!) bunları birbirine düşürmeyi bilmiş. Olup bitenleri dışarıdan izleyen saf bir köylü ise;
“Ya kardeşim etmeyin tutmayın bakın bu kadın sizinle oynuyor, hepinizi birbirine düşürüyor. Kanmayın bu kadına” dese de nafile…
İnsanlar sanmışlar ki “bu köylü, bu kadını bize düşman gösterip kendisi aradan çıkacak” veya “kendi adamını bizim başımıza ağa yapacak.”
Hanfendi her fırsatta olduğu gibi ağalık için yarışmadığını ve herhangi birisini desteklemediğini ifade etmiş durmuş.
Gün gelmiş seçim gününe…
Ama seçim günü geldiğinde tüm görüştüğü insanların kendine olan güvenlerini boşa çıkartarak hatta o kişileri hançerleyerek ağalık seçimine giren güçlü bir adayı desteklemiş ve kendisi de ağanın has adamı olmuş.
Bunu gören köylüler “Kadın şerrinden uzak durmak lazım” sözünü birbirlerine fısıldamışlar.
Fısıldamışlar ama ne çare olan oldu biten bitti.
Ve sonunda her kes birbirine bakarak şunu dediler:
—Ya kardeşim biz kime güveneceğiz?
Saygılarımızla sağlıcakla kalın efendim…”
Yeniden görüşmek üzere…
EDİTÖR