Paris'te Kürt 1 kanalı ya da Kürt realitesi...
Fransa’da Kürtçe bir televizyon kanalı bu yakınlarda Kürt Enstitüsü tarafından yayına sokuluyor. Kürt-1 adını taşıyacak kanalın amacı, “Kürtçeyi yeni kuşaklara ulaştırmak” diye özetleniyor. Kırmançi ve Zazaca yapılacak yayınlar siyaset değil kültür ağırlıklı olacakmış...
Paris merkezli yeni Kürtçe televizyonu ve Fransa’daki Kürtleri, Kürt Enstitüsü Başkanı Kendal Nezan’dan dinledim.
Paris’teki her buluşmamızda olduğu gibi yine Türkiye siyasetiyle Kürt sorununu, Kuzey Irak’ı, onun deyişiyle “Güney”i konuştuk. Sohbet geldi aynı noktalarda düğümlendi:
PKK’nın silah bırakması...
Bunun için af ya da eve dönüş...
Ankara-Erbil ilişkileri...
Demokratik adımlar...
Ve bunlarla ilintili sorular:
Başbakan Erdoğan gerekli siyasal kararlılık ve iradeye sahip mi?
Asker ne yapar?..
Evet hep aynı sorular. Geçen hafta ortası Berlin’den başlayarak Paris’te devam eden değişik siyasal sohbetlerin düğümlendiği yer değişmiyor:
Türkiye gündemine sahip mi?
Seçim sonrası gidiş nereye?
Erdoğan’ın gündemi nedir? Erdoğan’ın bir ‘demokrasi projesi’ var mı? Böyle bir proje eğer varsa, DTP’ye yönelik son operasyonlar bunun neresine oturuyor? Bu operasyonların sivil siyasetin alanını daraltıcı ve DTP’yi PKK’laştırıcı sonuçları olmaz mı?
Şöyle dedi Kendal Nezan:
“Bakın son çeyrek yüzyıldır PKK dağda... Türkiye’de devlet, PKK’yı temizlemek için askeri çözümün her türlüsünü denedi. Köyler yakıldı, köyler boşaltıldı. Sürgünler ‘faili meçhuller’ yaşandı. Ama PKK’yı hala temizleyemedi devlet, PKK hâlâ dağlarda... Demek ki devletin başka şeyleri düşünmesinin vakti çoktan geldi, belki de geçiyor.”
Peki, devlet düşünüyor mu?
Elbette düşünüyor.
Ama ‘doğru’yu mu düşünüyor?..
Bilemiyorum.
Yoksa eski ‘ezberleri’ biraz ters yüz edip yola öylece devam edilebileceği kanısında mı? Bir takım yeni ‘gri yalanlar’ı tedavüle sokup zaman kazanmayı amaçlayan taktiksel çıkışlarla durumu idare edebileceğini mi sanıyor devlet?..
Olabilir.
Paris Kürt Enstitüsü Başkanı Kendal Nezan, Türkiye’nin Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’yle iyi ilişkiler içinde olmasının önemine inanıyor. Ankara-Erbil ilişkilerinin gelişmesine PKK’nın bir engel oluşturmasını istemiyor.
Kuzey Irak’ın PKK tarafından Türkiye’ye karşı kullanılmasını Erbil’in de engellemek istediğini, bunun için bazı şeyler yaptığını belirttikten sonra ekliyor:
“Her şey yapar ama PKK ile savaşmaz Irak Kürtleri, bunu unutun. Erbil de PKK’nın dağdan inip silah bırakmasını istiyor, Türkiye’yle barış ve istikrardan yana... Ama bunun için de Ankara’nın yardımcı olmasını, af gibi bazı adımlar atmasını istiyor. Üç beş bin PKK’lı dağdan inse, Güney’le Türkiye’nin ilişkileri iyiye gitse fena mı olur. Bakın, petrol ve doğal gaz rezervleri olağanüstü bölgenin. Doğal gazı Kuveyt’ten daha zengin...”
Kendal Nezan, Kuzey Irak’taki oluşumun artık bütün Kürtler için ‘özel’ olduğunu, dünyadaki Yahudiler İsrail’i nasıl izliyorlarsa, Kuzey Irak’ın da her yerdeki Kürtler tarafından böyle izlendiğini ve bu sürecin artık geri çevrilemeyeceğini belirttikten sonra sözü ‘Kürt realitesi’ne getiriyor:
“Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda dünyadaki Kürt nüfusu 4 milyon civarındaydı. Bugün Kürt kaynakları 40 milyon diyor.
Diyelim, 30 milyon olsun. Bugün artık Kürtleri ne bu coğrafyadan silebilirsin, ne de bu saatten sonra assimile edebilirsin, mümkün değil. Kürtler, Kürtçe bile bilmeseler artık her yerde kendi kimliklerine sahip çıkıyorlar. Kürt sorunu bugün uluslararası nitelik kazandı. Yalnız Avrupa’nın değil, dünyanın vicdanına yerleşti. Birinci Kürt konferansını 1989’da Paris’te organize etmiştik Kürt Enstitüsü olarak. Şimdi muhtemelen sonbaharda ikincisi toplanacak Erbil’de. Arapların nasıl Arap Ligi varsa, Türklerin nasıl Türki Cumhuriyetleri varsa, bundan böyle dünyadaki bütün Kürtler de belirli aralıklarla bir araya gelip kendi durumlarını görüşecekler, ‘ortak çözümler’ üzerinde düşünecekler.
Engellenemez bu artık.”
Sizce engellenebilir mi?
Yarınki yazım da Türkiye gündemine sahip mi sorusuyla devam edecek.
Hasan Cemal
h.cemal@milliyet.com.tr
Milliyet