Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın pazar günü gerçekleştirilen AK Parti Olağan Büyük Kongresi’ne Barzani’yi davet etmesini sert bir dille eleştirdi.


Bahçeli, “Anlaşıldığı kadarıyla AK Parti, PKK’yla sözde Kürt sorununu bir ve eş görmektedir. Başbakan Erdoğan, Irak’ın kuzeyinden dostu ve kardeşi Peşmerge başı Barzani’yi tam da Kürdistan haritalarının çarşaf çarşaf yayınlandığı bir zaman diliminde parti kongresine davet ederek onur konuğu yapması şaşırtıcı görülmemelidir” dedi.


MHP’nin TBMM’nin 24. Dönem 3. Yasama Yılı’nın ilk grup toplantısı, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı. Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM’nin yeni yasama yılının çok ağır iç ve dış gelişmeler altında başladığını söyledi. Suriye’deki kanlı gündemin gittikçe vahim bir içerik kazandığını ve Esad yönetimiyle muhalifler arasındaki boğuşmanın şiddetini artırdığını, etnik ve mezhep gerilimi tırmandığını belirten Bahçeli, “Ortadoğu bu anlamıyla diken üstündedir ve istikrarsızlık bulutu hızla yayılmaktadır. Diğer yandan İslamofobi eğilimleri ve yüce Peygamberimize yönelik çirkin iftiralar Müslüman coğrafyasındaki tansiyonu haklı olarak yükseltmiş, ama tepkilerin ölçü ve ayarı da kaçmıştır. İfade özgürlüğü kılıfıyla inançlarımıza saldıranları ve efendimize hakaret eden ahlaksızları buradan bir kez daha kınıyorum. Bunların yanı sıra bölücü terörün hain saldırılarını yoğunlaştırdığı, yaz aylarını kabusa çevirdiği bir sürecin ardından Meclisimiz toplanmıştır” diye konuştu.


24. Dönem 3. Yasama Yılı’nın diğer yasama yıllarına gören zahmetli, badireli ve zorlu geçeceğini şimdiden görmek gerektiğini belirten Bahçeli, “Son yurdumuzun Milliyetçi Hareket Partisi’ne diğer yıllarla kıyaslanmayacak ölçüde ihtiyacı vardır” dedi.


“AK PARTİ HÜKÜMETİYLE HER ŞEY KÖTÜYE GİTMİŞ, BOZGUNUN HER ŞEKLİ HAYAT BULMUŞTUR”


“Gönül isterdi ki, bugün sizlerle iyi ve olumlu şeyler hakkında konuşabilseydik. Keşke, her şeyin güzel olduğundan, istikrarlı ve dengeli bir ülke resminden bahsedebilseydik” diyen Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:


“Sıkıntıların olmadığı, pişmanlıkların bulunmadığı ve hayal kırıklıklarının yer almadığı bir ülke manzarasını sevinerek anlatabilseydik. Arzu ederdim ki, yüzeysel ve önyargılı kafaların etkisizleştiği, siyasi ve ahlaki temizliğin her alanda hissedildiği bir ortamı paylaşabilseydik. Dilerdim ki, terörün olmadığı, kanın akmadığı, kardeşliğin zedelenmediği, ekonomik yüklerin bulunmadığı bir Türkiye tablosuna ulaşabilseydik. Fakat bunlar yalnızca bir hayal, sadece bir rüyadan ibarettir.AK Parti hükümetiyle her şey kötüye gitmiş, bozgunun her şekli hayat bulmuştur. Türkiye art niyetli ve aciz bir siyasi iktidarın yönetimi altında inim inim inlemektedir. Türk milleti hamaset nutuklarının, demagoji çarkının, yalan ve riyayı yöntem yapmış bir siyasi iradenin tüm çirkinliğini yaşamak zorunda kalmaktadır. Periyodik gerilimler, sistemik hale gelen kavgalar, derinleşen hizipler ve kamplaşan toplumsal bünye bunun en hazin sonucudur. AK Parti’nin 10 yıla yaklaşan devri hükümet döneminde yaşanmadık rezalet, muhatap kalınmadık zillet ve karşılaşılmadık mihnet neredeyse kalmamıştır. Merak etmekteyiz ki, milletimiz bundan sonra daha hangi kırılmaları ve daha hangi tavizleri görecek ve işitecektir? Hile ve hıyanet almış başını gitmekte, gaflet ve teslimiyet durmaksızın ilerlemektedir.”


“2023 PROJESİ MHP’YE AİTTİR”


AK Parti’nin pazar günü gerçekleştirilen kongresi hakkında da konuşan Bahçeli, “Başbakan Erdoğan ‘Bu bir veda değil, bir es’ diyerek son üç yıllık görevine tekrar seçildiği kongrede 2,5 saate yaklaşan bir konuşma yapmıştır. Bu kadar uzun konuşup da aslında bir şey söylemeyen ikinci bir siyasetçiye herhalde tesadüf etmek imkânsızdır. Kongre öncesinde pompalanan beklentiler, yükseltilen heyecan dalgası Arena Kapalı Spor Salonu’nda suya düşmüş, vizyon ve hedef kısırlığı her yünüyle kendisini göstermiştir. Başbakan Erdoğan kongre konuşmasında yeni hiçbir şey söylememiştir. Eski tas eski hamam üslubuna, 2002’yle kıyaslama yapan bayatlamış taktiklerine ve kalıplaşmış cümlelerine aynen devam etmiştir. Milletimizin takdir ve ilgisine mazhar olacak yüksek ideal ve fikirlerin esamisi bile okunmamıştır. Geçmişin mukayesesi konuşmanın bütününe hakim olmuş, geleceğin ufkuna dair keskin çıkışlar yapılamamış, tutarlı ve çok boyutlu formüller sunulamamıştır. Başbakan Erdoğan günü, anı ve durumu kurtaran, ayağının önünü dahi göremeyen bir körlüğü adeta ilan etmiştir. ‘Büyük millet, büyük güç, hedef2023’sloganının boş, anlamsız ve dayanaksız olduğu açıkça görülmüştür. Başbakan Erdoğan’ın amacı içinde Türk olmayan milleti ve bunu sağlayacak koltuk hırsını 2023’e taşımak noktasında düğümlenmiştir. AK Parti Kongresi, cumhurbaşkanlığı adaylığı için bir ön hazırlık, mümkünse başkanlık sistemi için atlama tahtası olarak planlanmıştır. Başbakan’ın hesabı kendisine yöneliktir ve hedefi de makamlar arasında ki geçişi kolaylaştırmaktır. İşin kritik tarafı ise AK Parti’yi birlikte kurduğu Sayın Cumhurbaşkanı’ndan hiç bahsetmemesi ve adını dahi anmamasıdır. Demek ki Başbakan Erdoğan her şeyin merkezine bizatihi kendisini koymuş, tüm suların yönünü kendisine akıtmak için seferber olmuştur. Ve bu yolda kimlerle birlikte, nasıl bir zihin örgüsüyle yürüyeceğini de göstermiştir. AK Parti’nin küresel bir enstrüman olduğu bu kongrede teyit edilmiş, dünya haritasının içinde Türkiye’den ne bir iz ne de bir eser görülmüştür. ‘2023 Siyaset Vizyonu’ ezberlerin tekrarından, kuru vaatlerden ve dar kalıplardan ibaret kalmış, Türkiye’yi dibine çöktüğü buhrandan çıkaracak kıvrılış ve yöneliş emareleri gösterememiştir. Kaldı ki partimizin 2023 vizyonu, hiçbir siyasi ahlaka sığmadan AK Parti’nin kes kopyala halinde kendisine mal ettiği taklit bir hedef olmuştur. Unutulmasın ki, 2023 iddiası Milliyetçi Hareket Partisi’nin 1997 yılından beri savunduğu, 2000 yılında sistemleştirip aziz milletimizle paylaştığı büyük bir projedir. Köhnemiş AK Parti, siyasi üretimdeki zaaflarından dolayı aşırma ve çalıntı projeleri allayıp-pullayıp yeni diye yutturmaya çabalamaktadır. Öyle ki, kendisinin olmayan bir projeye sımsıkı tutunarak göz boyamaya ve gelecek iddiası varmış havası vermeye süratle devam etmektedir. Bu yanlıştır; faziletin telifi olmayacağı gibi, bu kopyacılığın telif ve ahlaki yanı da bulunmamaktadır. AK Parti Kongresi kanıtlamıştır ki, hükümet partisi hazırı tüketmiş, hücre yenilemesi adı altında hülleyi tercih etmiş, elindekileri harcamış, yorgunluk ve yozlaşmanın kulvarına tam olarak sapmıştır” diye konuştu.


AK Parti Kongresi’ne katılan konukların her şeyin önüne geçtiğini, imaj ve şekli unsurlar ziyadesiyle esasın üzerini örttüğünü ifade eden Bahçeli, AK Parti’nin artık zaman kaybı olduğunu ispat ettiğini, israf ve heba olmuş yıllar olduğunu tescillendiğini söyledi. Başbakan Erdoğan’ın kongrede yaptığı konuşmada varlığını sürekli yenileyen ve kuvvetlendiren sorunlara temas konusunda son derece duyarsız ve ilgisiz kaldığını savunan Bahçeli, terörle mücadele konusunda değerli ve umut verici hiçbir şey söylemediğini belirtti.


“AK PARTİ-CHP-BDP VE PKK YAKINDA BİRARAYA GELİP TC’YE KAZMA VURMAYA BAŞLAYACAK”


AK Parti’nin milliyetçilikle arasına aşılmaz setler çektiğini, küreselci ve kozmopolit bir karanlığın derinlerine gömüldüğünü belirten Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:


“Türk dünyası ve Türk jeopolitiği terk edilmiş, bu alanda birkaç söz dışında yarınlara dair güçlü ve tazyik düzeyi yüksek iddialardan kaçınılmış, bunun yerine Ortadoğu’nun limanına BOP gemisiyle demir atılmıştır. Kaldı ki AK Parti’nin küresel güçlerden aldığı tavsiye de budur. Başbakan Erdoğan bölücü terörün üstesinden gelme konusunda bir irade gösterememiş ve güçlü bir ses çıkaramamıştır. Yalnızca birlikte kader ortaklığı yaptığı ana muhalefet CHP’ye çağrıda bulunmuş ve Kürt kökenli kardeşlerimize ‘sesinizi yükseltin’ mesajı vermiştir. Anlaşıldığı kadarıyla AK Parti, PKK’yla sözde Kürt sorununu bir ve eş görmektedir. Bu konuda CHP’yle de aynı çizgide buluştuğunu, birlikte ve beraberce kollarını sıvayacaklarını kuşkuya yer bırakmayacak biçimde gözler önüne sermiştir. Güçlü bir ihtimal olarak AK Parti-CHP-BDP ve PKK artık bölünme karesinin dört üyesi olarak çok yakında bir araya gelip Türkiye Cumhuriyeti’ne kazma vurmaya başlayacaklardır. Neresinden bakarsak bakalım AK Parti Kongresi bize bunu göstermektedir. Başbakan’ın İmralı canisine yönelik ilgisi de bunu esasen teyit etmektedir. Bu itibarla Başbakan Erdoğan, Irak’ın kuzeyinden dostu ve kardeşi Peşmerge başı Barzani’yi tam da Kürdistan haritalarının çarşaf çarşaf yayınlandığı bir zaman diliminde, parti kongresine davet ederek onur konuğu yapması şaşırtıcı görülmemelidir. Buna rağmen Irak’ın kuzeyine yönelik tezkere kararının Meclis’e sevk edildiği bir dönemde Barzani’nin huşuyla ağırlanmasını bir gönül alma ve kendisine zeytin dalı uzatma olarak da görmek lazımdır. Düşünebiliyor musunuz, PKK’nın aşı, ekmeği ve himaye edeni Peşmerge AK Parti kongre salonunda el üstünde tutulmuş ve Başbakan tarafından da hasretle kucaklanmıştır. Bu yüzden Milliyetçi Hareket Partisi yapılan davete icabet etmeyerek demokratik tavrını isabetle muhataplarına bildirmiştir. Bizim bulunacağımız yerde kanlı eller olamayacak, bizim soluyacağımız atmosferde milletimize kin ve intikam duyan densizler asla bulunamayacaktır. Şu çürümüşlüğe bakınız ki, Peşmerge başı cumartesi PKK’lılarla, pazar da AKP’lilerle yanak yanağa, dize dize oturmuştur. Bu da yetmezmiş gibi kürsüye davet edilirken salon hep bir ağızdan ‘Türkiye seninle gurur duyuyor’ diyerek sevgi gösterisinde bulunmuştur. Sanki AK Parti Kongresi Kandil’de ya da Erbil’de Peşmerge gözetiminde yapılmıştır. Barzani bekleneni yapmış; kendi diliyle yaptığı konuşmasında katille kahramanı bir ve aynı kalıba sokmuş ve Türk-Kürt ayrımının fişeklerini AK Parti’lilerin gözleri önünde bir kez daha patlatmıştır. Herhalde İmralı canisi de salonda olmuş olsaydı omuzlara alınır, bir süre sonra da uygun bir yerden milletvekili yapılmak için düğmeye basılırdı. Başbakan Erdoğan yaptığı konuşmasında ‘şehitlerimizin hatırasını asla yere düşürmeyeceğiz, şehitlerimiz karşısında asla mahcup olmayacağız’ sözlerini ya bilmeden ya da bilerek laf olsun torba dolsun tarzında konuşmuştur. PKK’nın bir numaralı azmettiricisi ve şehitlerin müsebbibi olan zanlı Başbakan’ın karşısında dururken şehitlerimizin mirasına, hatırasına ve emanetine vurgu yapılması ciddiyetsiz bir çıkış, patolojik bir vakadır. Başbakan Erdoğan kontrolünü kaybedercesine bir de Anadolu’nun kapılarını Türk milletine açan büyük hakanımız Alparslan’dan sekiz defa bahsetmiştir. AK Parti Kongresi’nde kimin gerçek anlamda Sultan Alparslan’ın torunu olduğunu ve izinden yürüdüğünü şüphesiz bilemeyiz. Ama bildiğimiz bir şey varsa o da, Malazgirt Ovası’nda haddini bildirdiği Romen Diyojen’in, bu çağdaki torunlarının fazlasıyla varlığıdır. Barzani’yle gurur duyan bir Türkiye var idiyse; bunca kana, buna cana ve bunca şehide ne diyeceğiz ve nasıl izah edeceğiz? Dünyanın neresinde celladına alkış tutan bir toplum veya insan güruhu vardır? İdam mangasına tezahürat yapan akıl ve ahlak dışılık insanlık tarihinin neresinde görülmüş ve hangi kısmında duyulmuştur? Peşmerge’ye bu kadar ilgi ve coşku gösterenler için Türkiye neresidir ve kimlerden oluşmaktadır? Gurur nedir, bu kavramdan ne anlaşılması gerekmektedir? Ankara’nın göbeğinde Barzani’yle gurur duyanlar kime nispet yapmakta ve kimlere mesaj vermektedir? Cahiliye dönemi artıkları, ilkel toplum mirasçıları, Damat Ferit suretleri vatana, bayrağa ve millete mermili, mayınlı saldırılar düzenleyen alçaklarla aynı çukurda buluşmuş, aynı hizada konumlanmıştır. Eminim ki, AK Parti’ye oy veren duyarlı, hassas ve milli nitelikli muhterem vatandaşlarım da olanlardan rahatsız olmuş ve mutlaka öfkelenmiştir. Artık milliyetçi-muhafazakârım, fakat AKP’ye oy veriyorum, vatanseverim ama AK Parti’yi destekliyorum diyen kim varsa vaziyetini gözden geçirmeli ve kararını netleştirmelidir. Ya çözüm adına çözülmeye, barış adına teslimiyete, özgürlük adına boyun eğmeye rıza gösterecekler; ya da Türk milletinin arasında olacaklardır. Ya ihanete gözünü kapatacaklar, zulme ortak olacaklar; ya da yurdum, bayrağım ve milletim diyerek asaletin ve onurun altında toplanacaklardır.” İHA