Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başkanlık sisteminin Türkiye'nin gündemine gelebileceğini ve kendisinin de bu sisteme olumlu baktığını açıkladı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin gündemine başkanlık sisteminin yeniden gelebileceğini belirterek, ''Yepyeni bir anayasayla, halkımız bize bu yetkiyi verirse bunlar gündeme gelebilir ve bunlar tartışılabilir, konuşulabilir'' dedi.

Başbakan Erdoğan, ATV'nin canlı yayınında soruları yanıtlarken 2011'de, seçim kampanyasında halkın karşısına yepyeni bir anayasa değişikliğiyle çıkabileceklerini söyledi. ''Zaten özellikle de bu seçimlerde halkımız bizden bunu kendisi isteyecek, bekleyecek'' diyen Erdoğan, kendilerine ulaşan birçok talep olduğunu kaydetti. Erdoğan, şunları söyledi:

''Bunların içerisinde cumhurbaşkanı ile yetki meselesinde, yetkilerin azaltılması konusu var. Sembolik bir cumhurbaşkanı mı olacak, yoksa şu andaki gibi bir yarı başkanlık sistemini andıran bir cumhurbaşkanlığı yapısıyla mı devam edeceğiz? Başbakanlığımın ilk yıllarında, 5-6 yıl içerisinde, biz çok ciddi sıkıntılar çektik. Bizim bütün yetkilerimiz adeta kesiliyordu. Bir çok şey Meclis'ten geçiyor ondan sonra devamlı engelleniyordu. Süreç çok ağır işletiliyordu. Bunları yaşadık. Mesela yerindelik yetkisi bizimdir ama bu yerindelik yetkimize sürekli olarak müdahale edilmiştir. Bundan dolayı da biz bir çok adımları atamadık, hep engellemelerle karşılaştık.

Yüksek yargıda biz bugün eğer bazı adımları atmak istiyorsak bu hem yüksek yargının bu noktada güçlenmesini ama bir taraftan da atanmış-seçilmiş ilişkisindeki dengesizliği ortadan kaldıralım istiyoruz. Çünkü şu anda yüksek yargının kimseye hesap verme diye bir sorumluluğu yok. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde böyle bir anlayış, yaklaşım yok. Biz istiyoruz ki buraya yavaş yavaş bir geçiş sağlayalım ki bununla geçiş sağlanmıyor. Ama 2011'den sonraki atılacak adımlarda bu geçişin de sağlanması lazım. Belki Türkiye'nin gündemine yeniden başkanlık sistemi gelecek. Bu da olabilir. Yıllarca rahmetli Özal zamanında bu çok konuşuldu. Yepyeni bir anayasayla, halkımız bize bu yetkiyi verirse bunlar gündeme gelebilir ve bunlar tartışılabilir, konuşulabilir. ''

OLUMLU YAKLAŞIM

Erdoğan, ''Bir siyasi lider olarak böyle bir yapıya yaklaşımınız nedir?'' sorusuna ''Olumludur'' yanıtını verdi.Sistemin rahat çalışması açısından bu olaya sıcak baktığını anlatan Erdoğan, sistemin rahat çalışması, daha verimli neticeler alma noktasında ABD'deki uygulamaya bakılabileceğini söyledi.

Başkanlık sistemine karşı çıkanların en çok dile getirdiği noktanın ''demokratik hak ve özgürlüklerin daha baskıcı bir şekle gitme ihtimali yönünde'' olduğunun hatırlatılması, ABD örneğinden yola çıkılarak Türkiye'de böyle bir geleneğin oturtulmasının zaman alacağının belirtilmesi üzerine, Erdoğan şöyle konuştu:

''Başkanlık sisteminin en önemli özelliği, orada kongre, parlamento çok daha etkili hale gelecektir. Ama şu anda durum pek böyle değil. Bakın görüyoruz, 411 çıkıyor ama 411'in aldığı karar atanmışlar tarafından oluşmuş bir kurumda önü kesiliyor. Ondan sonra biz Türkiye'de 'Usulden mi esastan mı inceler?' onun tartışmasını yapıyoruz. Türkiye'yi bizim bir defa bu paradigmalardan kurtarmamız lazım. İşi, şöyle tam manasıyla bir sağlam zemine oturtmamız lazım. Orada başkan tamamen layüsel (sorumsuz) durumda değil.''

ABD'de başkanın teklifler yaptığını ancak kongre onayı olmadan hiçbir kararın alınamadığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, ''Bizde ise bunun tam tersi. Biz bunu getirip parlamentoya sunmuyoruz. Kararı yürütme olarak biz veriyoruz. Biz nereye devrediyoruz? Bunun kararını parlamento versin. Eğer biz gerçek anlamda hakikaten kuvvetler ayrılığını savunuyorsak, gerçek anlamda kuvvetler ayrılığı orada var. Bunu başarmak suretiyle çok daha isabetli ve çok daha süratli bir kalkınmayı Türkiye yakalayacaktır. Hak ve özgürlükler noktasında şu anda herhalde ABD bizden daha ileri bir ülke. Bunu da görmemiz lazım ve bunu da yakalamakta fayda var'' diye konuştu.

SİSTEME GEÇİŞİN ALIŞTIRMASI

Başbakan Erdoğan, cumhurbaşkanını halkın seçmesinin bugünkü anayasal ve parlamenter yapıyla yakın dönemde gerilim, çatışma ve uyuşmazlık doğurabileceğine dair bir düşünceniz var mı?'' sorusunu ise şöyle yanıtladı:

''Aslında mevcut yapıda o yarı başkanlık var, orada bir değişiklik olmadı. Sadece parlamento seçerken, biz burada aslında, başkanlık sistemine geçişin bu bir alıştırmasıdır. Başkanlık sisteminde başkanı halk seçiyor, burada da diyoruz ki 'Cumhurbaşkanını halk seçsin'. Bu yıllar yılı zaten halkımızın bir talebiydi. 7 yıl olmasın 5 artı icabında ikinci bir kez de seçilebilme şansı olsun. Bunu getirmiş olduk biz onunla. Bunu da başardık. Halkımızın da katkısının yüzde 70'lere ulaştığını gördük. Halkın büyük bir talebi var. Böyle bir süreç cumhurbaşkanlığı makamını güçlendiriyor. Ama biz eğer başkanlık sistemine geçilecekse bu böyle olmalı. O zaman hakikaten o makam sembolik değil güçlü bir makam olur. Bunun altında kongre ve hatta Bakanlar Kurulu, 25-26 tane bakan olmasına da gerek yok, onların da yeniden dizayn edilmesinde faydalar olacaktır. Belki o zaman sayı 14-15'e inecektir ama bakanın altında bakan yardımcıları olacaktır. Belki 1,2,3 tane bakan yardımcısı olacaktır. Dolayısıyla sistem çok daha farklı, daha güçlü bir şekilde çalışma imkanını yakalayacaktır. Bunu yakalamamız lazım.''

Erdoğan, ''Sizin kafanızda bir proje olduğu çok belli'' sözleri üzerine, ''Model var tabii'' dedi. Anayasanın bu yönde değiştirilmesinde bir zorunluluk görüp görmediğinin sorulması üzerine Erdoğan, 2011'den sonraki süreçte bunu halka götürebileceklerini, halkın kabul etmesi halinde bu adımın atılacağını söyledi.

-DOKUNULMAZLIKLAR-

Erdoğan, dokunulmazlıkların kaldırılması için büyük bir talep olduğunun belirtilmesi ve bu konuda ne yapacaklarının sorulması üzerine de, şunları söyledi:

''Şu anda bu teklifi getiren ana muhalefet lideri ağırlıklı olarak acaba AK Parti iktidarından önce niçin bu teklifi hiç ülke gündemine getirmedi? Çünkü Türkiye'de şu anda parlamento içerisindeki hemen hemen en eski, kıdemli siyasetçilerden bir tanesi kendileridir. Niçin acaba bugüne kadar getirmediler de AK Parti iktidara geldikten sonra bunun üzerinde ısrarla duruyor? Biz bir defa, kendi programımıza bunu koyduk. Dedik ki 'Herkes bu dokunulmazlık zırhından çıksın'. Sadece bunu siyasiye değil, yargı, yürütme, yasama. Herkese istinasız bu olsun. Ama bunu sen sadece yasama ve yürütme organının mensuplarına böyle bir uygulamayı getirirsen ülkenin geleceği tehlikeye girer. Şu anda bu ne demektir? Eğer böyle yaklaşırsak yasama, yürütme organının mensuplarını siz bürokrasinin, ki yargı da bunun içinde, onun tamamen iki dudağı arasına mahkum ediyorsun demektir. Bu öyle bir şey getirir ki, siyaset kurumunu bitirir. Bir başbakan hakkında kalkıp birisi bir ihbarda bulunsa bir savcının bir dava açmasıyla hemen başbakan, dokunulmazlığı kaldırılarak mahkum edilir. Peki o ülkede istikrar olur mu? Sıkıntı burada. Burada yatan ciddi bir popülizm var. Burada da bir kültürün oluşması gerekiyor. Bu kültür bizde yok. Yasama ve yürütme organının mensupları zaten buralardan ayrıldığı anda, geciktirilmiş olarak yargı süreci tekrar onlar için başlıyor.'' (Mynet)