Başbakan Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan da İzmir'e geldi. Erdoğan, Gündoğdu Meydanı'nda halka hitap etti.

CHP'yi ve Baykal'ı İzmirlilere şikayet eden Erdoğan, sadece yaptıkları icraatlarını anlattı. Erdoğan'ın MHP' ve Bahçeli'yi ağzına almaması dikkat çekti.

İzmir'in ilçelerini tek tek sayan Erdoğan, "Ege'nin incisi İzmir'i selamlıyorum" diyerek sözlerine başladı. Kurtuluş savaşında İzmir'in önemine değinen Erdoğan, İzmir'in tarihi ilklerine vurgu yaptı.


-''KALELERİN GERÇEK SAHİBİ MİLLET''-

Bazı partilerin meydanlarda, gazetelerde, televizyonlarda gerilim siyaseti yaptığını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

Birileri çıkıyor diyor ki 'Diyarbakır bizim kalemizdir.' Birileri çıkıyor 'Eskişehir bizim kalemizdir.' Birileri çıkıyor, 'İzmir bizim kalemizdir' diyor. Değerli kardeşlerim, kimsenin şehirlerimizin hür iradesini, insanımızın hür iradesini ipotek almaya hakkı yoktur, olamaz.

(Kalelerimiz düştü) dediler, vah vah vah. Ne kalesi, bu kalelerin gerçek sahibi millet, kişiler değil. Çünkü içine kapattıkları şehirler tabularını kırmaya başladı. Çünkü hizmeti esirgedikleri şehirler, hizmetle tanıştı. Bu şehirler, etraflarındaki duvarları yıktı. AK Parti hizmetleriyle şaha kalktı, dünyaya açıldı, dünya kenti haline geldi. Biz şehirlerimizi fethetmiyoruz, biz gönülleri fethediyoruz, şehirlerimize hizmet götürüyoruz.

Ama bunlar her nasılsa bu hakkı kendilerinde görüyorlar. Bunların demokrasi anlayışları saltanattan farksız. Kendi partilerinde saltanat sürdükleri yetmezmiş gibi, şehirlerimizi de payitaht gibi görüyorlar. Türkiye'yi bir bütün olarak savunamıyorlar, kucaklayamıyorlar. Onun için de Sivas'tan öte gidemiyorlar. Dün nasıl olduysa söyledik, söyledik, söyledik, en sonun da Baykal Mardin'e gitti. Güzel bir gelişme. Anlamlı bir gelişme. Zaten biz de bunu bekliyorduk. Şimdi istiyorum ki şöyle Hakkari'ye doğru uzansın. Van'a doğru uzansın. Çünkü Türkiye'nin yüzölçümü 780 bin kilometrekare Sayın Baykal. Siyasetçisin, hepsine gideceksin, hepsine. Sadece Ankara, İzmir, İstanbul, böyle bir şey olmaz. 81 vilayetimizin hepsine gideceksin. Öyle zannediyorum ki bundan sonra gidecek. 71.5 milyon insanımızın tamamına konuşacaksın. Ama ona da alışmaya başladı. Çünkü dün Mardin'de bu noktada da bazı değişimler gördük. Biz bütün vatan topraklarına adil hizmet götürmenin mücadelesini veriyoruz. Çünkü AK Parti bir bölge partisi değildir.

Yola çıkarken 'bölgesel, etnik, dinsel milliyetçiliğe hayır' dediklerini anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Niçin? Çünkü biz ülkemizdeki tüm etnik unsurları Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında topladık, hepsini kucaklıyoruz. Ayrım yok. Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Gürcüsüyle, Abazasıyla, Boşnağıyla, ne olursa olsun, yaradılanı yaradandan ötürü seviyoruz. Bölgesel ayrım yok. Biz İzmir'e nasıl bakıyorsak, Van'a da öyle bakıyoruz. Biz Sinop'a nasıl bakıyorsak, Hatay'a da öyle bakıyoruz. 780 bin kilometrekareye öyle bakıyoruz. Çünkü AK Parti tek bir şehrin, tek bir kentin değil, 81 vilayetimizin ortak partisidir. AK Parti milletin partisidir. 71.5 milyon insanımızın hakkını, hukukunu, hürriyetini savunan partidir. Dinsel milliyetçilik de yok. Çünkü Türkiye'de az da olsa Müslümanların dışında Hristiyan da yaşıyor, Musevi de yaşıyor, dolayısıyla biz onlara da aynı mesafedeyiz. Onlar da bizim vatandaşımız. Onların da inanç güvenliği, can güvenliği, mal güvenliği, hepsi bizim teminatımız altındadır.''

-''BENİM PARTİM BİRİNCİ PARTİ OLAMAZSA BEN SİYASETİ BIRAKIYORUM''-

Baykal'ın önceki günlerde iktidara 2011 yılında geleceklerini söylediğini, '''dilinin sürçtüğünü, 3011 demek istediğini'' kaydeden Erdoğan, Baykal'ın ''AK Parti'nin yüzde 52 oy alamaması halinde başarısız olacağını'' da söylediğini ifade etti. Erdoğan, şunları kaydetti:

''Sayın Baykal, AK Parti'nin ne kadar oy alacağını ne yapacaksınız? Sen önce CHP olarak ne alacaksın onu söyle. Bu seçim için benim şöyle bir iddiam var, eğer benim partim birinci parti olamazsa ben siyaseti bırakıyorum. Ama sayın Baykal, eğer CHP birinci olamazsa sen bırakacak mısın bunu söyle. Sayın Bahçeli sen bırakacak mısın bunu söyleyin. Çünkü iddiaysa iddia böyle olur. Bırakın da hiç olmazsa tabanınız da millet de sizden kurtulsun. Yani koltuk bırakıyor ama bunlar koltuğu bırakmıyor. Böyle bir durumları var. Bak biz hizmetlerle bunlar iftirayla konuşuyor. Biz hizmet, bunlar iftira, çamur siyaseti yapıyor. Aramızdaki fark bu.''

Erdoğan, kalabalığın CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a yönelik protesto ifadeleri üzerine, ''Biz vurmaya gelmedik, sadece Baykal'a nasihat etmeye geldik'' dedi.

-''HER GÜN YENİ BİR BÜYÜK PROJE HAYATA GEÇİRDİK''-

Türkiye'nin itibarını artırmaya devam ettiklerini, her gün yeni bir büyük projeyi hayata geçirdiklerini ifade eden Erdoğan, Bolu Tüneli'ni, Karadeniz Sahil Yolu'nu, Ankara-Samsun duble yolunu, Boyabat Tüneli'ni bitirdiklerini söyledi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Fakat buradan samimiyetle İzmirli kardeşlerimize sesleniyorum, başını iki elinin arasına alsın ve düşünsün. Bak bu CHP ne diyor, 'Biz Atatürkçüyüz' diyor değil mi? Peki Allah aşkına, çok partili hayatta tek başına iktidar olamadı. Tek partili dönemde işi götürüyorlardı ama çok partili döneme girince 50'den bu yana bir kez benim milletim bu Halk Partisi'ne tek başına iktidar vermedi. Bazı koalisyon iktidarlarına girdiler. Eğitimde, sağlıkta, adalette, ulaşımda, emniyette, toplu konutta, enerjide ne yaptınız? Sorun, alacağınız cevap 'hiçbir şey.' CHP'nin olduğu yerde kıtlık vardır. Ben lafla konuşmuyorum. Evvelki gün Eskişehir'deydim. Bana yaşlı bir amcamız nüfus kağıdını verdi. '78 yaşındayım' dedi. Bak burada, pasaporta vize künyesi vurur gibi, kaşeler vurulmuş. Ekmek karnesi. Ben burada CHP'yi tutan kardeşlerime sesleniyorum, bak bunları bilin, ben size belgeyle konuşuyorum, kırmızı dosyayla değil. Kırtasiyecide kırmızı dosya çok. Ne olacak, çık meydana, içinde ne var onu söyle. Bak altında bir şey daha var, patiska. O zamanki Sümerbank'tan bir kaşe. Neler çekmişler. Şeker.

Bir de sayın Baykal'ın dönemine gelelim. Türkiye'de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yaptı, 12 Eylül öncesinde. O zaman akaryakıt istasyonlarından İzmirli çiftçim traktörüne mazotu alabiliyor muydu? Sayın Baykal sen neyi konuşuyorsun? Biz seni iyi tanırız, bunları hep yaşadık. Şimdi meydanlara çıkıyor, bol bol Tayyip Erdoğan'a hakaret ediyor. Ama ben hakaretle konuşmuyorum, belgeyle konuşuyorum, benim edebim buna müsaade etmez. Hakaret senin olsun, saygı benim olsun. Aramızda bu fark var. Ben sadece yapılanları konuşuyorum.''

Erdoğan'ın diğer açıklamaları şöyleydi:

Arakadaş ne yaptın, ne yapacaksın onu söyle.. Bakü-Ceyhan boru hattını biz açtık. Sultan Abdülhamid Han'ın hayalini gerçekleştirdik. Boğaz'ın altında tünel yapıyoruz. Bunlar birinci köprüye karşı çıkıyordu. Tüneli zaten hayal bile edemezdi. Baykal'a gel şu tüneli bir gör dedim.

İzmir metrosunu bitiremediler. Ulaştırma Bakanıma talimat verdim şimdi biz el attık bitecek. Ankara-Eskişehir hızlı tren hattını tamamladık. Ankara metrosunu da biz bitireceğiz. Antalya'da raylı treni test ettik. Benim milletim hizmete mi oy verecek ideolajiye mi. İdeolajiye oy verecekse güle güle oy versin saygı duyarız ama bu halka hizmetle tanıştırmıyor. Bu arsenikli suyu içmeyi bitirmez, bu halkın ayağını çöpten kurtarmaz. Ben İstanbul'a başkan olduğumda çöp dağları vardı. İstanbul'da maske dağıtılıyordu. Havası yaşanamaz haldeydi. Sususzluk vardı. Ben Istıranca'dan su getirdim. DSİ değil ben getirdim. Benim İzmirli kardeşimi arsenikli suyla mı yaşatacaksın. Benim milletime zehir mi içireceksin. İzmirli arsenikli suya mı oy verecek. Şimdi hizmette sıra İzmir'de... Bunu Taha kardeşimle başaracağız. İzmir'e yakışan hızlı trendir. Ankara-İzmir arasını 3.5 saate indirecek hızlı tren projesini çalışıyoruz.

İstanbul'da 7 tepeye 7 tünel yapıyoruz. Dün bunun ilkini açtık. AK belediyecilikle tanışan illerimiz uçuyor. Türkiye uçarkez İzmir duramaz. Ankara'da arsenikli su içiriliyor dediler. Yandaş medyaları ile bu iftirayı attılar. Ama asıl İzmir'in suyu arsenikli çıktı. Ve içilemez raporu verildi. CHP demek kuraklık ve susuzluk demektir. İzmir'i de biz kurtaracağız. Beydağı barajının tümeli 1994'te atıldı. Yüzde 14'ünü yapıp bıraktılar. Biz geldik bitirdik. Bu da bize nasip oldu. Aynı hızla bitseydi 74 yılda bitecekti. Torunlar görebilirdi.

İzmir artık kaybedemez. Şimdi bir iftira ortaya atıyorlar. İzmir'i kazanırlarsa gelip bütün çalışanlara kapıyı gösterecekmişiz. Biz hiç bir zaman çalışanımızın ekmeğiyle oynamayız. Biz çalışanlarımızı korumayı biliriz.