TBMM Genel Kurulu'nun “Demokratik Açılım” özel gündemli toplantısında ilk sözü alan İçişleri Bakanı Beşir Atalay, demokratik açılımın iki hedefi olduğunu söyledi.

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'in başkanlık ettiği genel görüşmede, ilk sözü önerge sahibi olarak İçişleri Bakanı Beşir Atalay aldı. Atalay, süreçle ilgili yapılacak yasal düzenlemeleri anlattı, açılımın sloganını açıkladı.

Genel görüşmeler sırasında Türkiye Gençlik Birliği'nden iki kişi locada eylem yaptı ve gözaltına alındı. Bazı CHP'liler ise gözaltıları protesto için salonu terketti.

Atalay, bugüne kadar çeşitli sebeplerle isimleri değiştirilen yerleşim birimlerine, yerel talep olması halinde, mevzuat hükümlerine uygun olarak eski isimlerinin verilebilmesine imkan sağlanacağını ifade ederek, ''Diğer yandan, siyasi partiler hukukunun alanını genişletmeyi, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün bir gereği olan siyasi propaganda hakkının önündeki bazı yasal engellerin kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz. Sözgelimi, siyasi partilerin seçim çalışmalarında vatandaşlarımızın kullandıkları farklı dil ve lehçelerde de onlara seslenebilme imkânı verecek gerekli çalışmalar bunlardandır'' dedi.

SLOGAN BELLİ OLDU

Atalay ayrıca Demokratik Açılımın sloganının "Herkes için daha fazla özgürlük" olduğunu açıkladı....

Atalay açıklamasında şunları söyledi:

OLAĞAN ÜSTÜ HAL'E SON VERDİK

Uluslarası aktif siyaset sayesinde terörün beslendiği kaynaklar enemli ölçüde kesilmişitir..

Partimizi var olmasının en önemli sebeplerinden biri Türkiye'deki demokrasi açığının kapatılmasıdır. Biz insanımızı hiçbir ayrımn göstermeksizin onurlu bir varlık olarak görüyoruz...

Ekonomik ve sosyal adaletsizliklerin kaynağında eşitszilik vardır. Ülke sırınları içerisinde kim olursa olsun, herkesin eşit olduğunu pekiştirmek istiyoruz... Demokratik açılım yeni bir ikilimi getirmektedir...

İktidara gelir gelmez Olağan Üstü Hal'e son verdik. Özellikle 90'lı yıllarda ülkemiz, faili meçhullerle, işkencelerle gündeme gelen bir ülke haline gelmişytir. Türkiye'de "olağan hale" gelen Olağan Üstü Hal'den Hükümetimiz kurtarmıştır...

HERKES İÇİN DAHA FAZLA ÖZGÜRLÜK

Farklı dil ve lehçelerde yayın yapılması için TRT 6 yayına sokulmuştur... İşkence ve kötü muamalenin tanımı geliştirilmiş, cezaları artırılmıştır.. Şehit aileleri ve gazilerle çok yakından ilgilendik ve ilgileniyoruz. Bu çerçevede bugüne kadar 10 bin kişi istihdam edilmiştir.

Köye dönüş ve rehabelitasyon projesi 14 ilimizde devam etmektedir... Terör örgütünün istismar ettiği tüm hususlar ellerinden tek tek alınmakta...

Biz terörle mücadele çerçevisinde alınan önlemleri yeterli görmedik, görmüyoruz. İcraatlarımızı kısa vadeli değil sorunların tamamıyla çözülmesi için gerçekleştirme hedefimizdir...

Bu nedenle Demokratik açılımın sloganı; "Herkes için daha fazla özgürlük"tür... Bu Türkiye'yi zayıflatmak aksine güçlendirir... Tutuklu ve hükümlülerin ana dillerinde yakınlarıyla görüşmesi için daha geçtiğimiz günlerde düzenlenme yapılmıştır...

AYRIMCILIK KOMİSYONU KURULUYOR

Farklı dil ve lehçelerin kullanılmasının önünde olan engeller kaldırılacaktır... Hedefimiz; Vatandaşlarımızın onurlu, vakur ve güvenlik içerisinde yaşamasını sağlamaktır...

Bağımsız bir ayrımcılık komisyonda ülkemizde de kurulacaktır. Ayrımcılıkla ilgili her türlü şikayeti olan bu komisyana rahatlıkla başvurabilecektir... Bu komisyonun kurulması için önümüzdeki günlerde Meclis'e yasa teklifi verilecektir.

Bağımsız kolluk şikayet mekanizması, bir yandan işkencenin önlenmesine diğer yandan da güvenlik güçlerimizin haksız yere eleştirilmesinin önüne geçecektir.

ESKİ İSİMLERİ GERİ VERME HAKKI

Bugüne kadar çeşitli sebeplerle isimleri dğeiştirilen yerleşim birimlerine, yerel talep olması halinde mevzuat hükümlerine uygun olrak eski isimlerin verilmesi sağlanacaktır.

Diğer yandan, siyasi partiler hukukunun alanını genişletmeyi, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün bir gereği olan siyasi propaganda hakkının önündeki bazı yasal engellerin kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz. Sözgelimi, siyasi partilerin seçim çalışmalarında vatandaşlarımızın kullandıkları farklı dil ve lehçelerde de onlara seslenebilme imkânı verecek gerekli çalışmalar bunlardandır

Bütün bunlar nihai maddeler değildir. Demokratik açılım ucu kapalı bir paket değil, dinamik bir süreçtir.

Mevcut Anayasa her açıdan toplumun gerisinde kalmıştır. Millet bu anayasayı hak etmiyor. Anayasanın ilk 3 maddesinin değiştirilmesi kesinlikle söz konusu değildir. Bu 3 madde tartışma dışındadır.

Demokratik üniter yapımıza, milli birliğimize asla zarar veren değil aksine bunları pekiştiren bür süreç olacaktır. Biz fitne unsurlarını, önlemek ve bu alanı temizlemek istiyoruz... Milletimizin önünde bu fitne unsurları kalmasın. Bağları daha bir artırsın, bizim dileğimiz budur. AK Parti Hükümetlerinin geçtiğimiz 7 yılda yaptıkları bellidir. Bizler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak, alnımız ak başımız dik olarak dolaşsın diye çalıştık...

AHMET TÜRK TÜRK: DEVLET HATALARI İLE YÜZLEŞMELİ

DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, Meclis Genel Kurulu'nda demokratik açılım konusunda görüşlerini açıklıyor.

Türk'ün açıklamaları şöyleydi: Kürt sorunu gibi bir konunun Meclis Genel Kurulu'nun çatısı altında konuşulmasını önemsiyoruz. Bu meseleyi uluslararası konjektürden ayrı düşünülmesi düşünülemez.

Bugün cumhuriyet tarihinin en dramatik konusunu burada görüşüyoruz. Devletin hataları ile yüzleşmesi önemli. Böyle bir sorunu görmezden gelerek mi yoksa halkın özgürlüklerini yükselterek mi bu onurlu duruşu sergileriz.

Farklılıkların inkarı ülkeyi uluslararası sistemin sömürüsü hale getirir. Haksız gözaltı ve baskı, sıkıyönetim, köy yakma gibi olaylar saklandı. Terörle mücadele adı altında savaş yürütüldü. Bütün bunlar Fırat'ın doğusunda yaşandı. Faili meçhulleri yazan gazeteciler öldürüldü. İşadamları infaz edildi.

Ülkenin doğusu ve batısı arasında inanılmaz bir algı farkı yaratıldı. Bir oldu bitti ile bu halkın yok sayılacağı düşünüldü. Asimilasyon çalışmaları hayata geçirildi. Ağrı ve Dersim olayları doğru okunamadı. Tek etnik kimliğe dayalı ulus yaratma çabası ortaya koyuldu.

Munzur çayının nasıl kızıla boyandığını resmi tarih yazmasa bie bugün bile hala konuşuluyor. Baskılar uygulandı sorun çözüldü mü? Bazı hükümetler hatasını kabul etse de bazı konuları hiç gündeme getirmedi.

Bugün hiç bir şey eskisi gibi olmayacağı çok iyi bilinmelidir. Katliamcı politikaları hükümete açık olarak hükümetlere önerenler bunun hesaplarını halka vereceklerdir.

PKK devletin siyasal hataları sonucu ortaya çıktı. Baskıcı şiddeti yöntemleri isyanları doğurdu. Bu ülkede kKürtlerin sorunu olmadığını söyleyenler için söyleyecek çok örnek var. Mahmut Esat Bozkurt tarzı siyaset yapanlar hiç unutulmadı. Kürtlerin eşit yurttaş olduğunu söyleyenler Mahmut Esat Bozkurt'un sözlerine baksın. Biraz empati yapan. İşte tüyleri diken diken eden bu trajedi karşısında onurlu duruş bekliyoruz.

İnsanın kendi dilinin yok sayılması nasıl travma yara... Bunu biliyor musunuz? Bu mesele bir Türk-Kürt meselesi değildir. Bu bir asimilasyon politikalarına karşı çıkma meselesidir. Kültürlerin birbirine yaklaşması erdem örneğidir.

Kürtlerin de bir tarihinin ve kültürünün yok olduğunun sayıldığı bir gerçektir. İnkar edilmiş bir dili savunmak etnik milliyetçilik değildir. Kürt diye bir halk yoktur diyenler özür bile dilemedi.

Kürt diye bir halk yoktur. Bunlar karda gezerken ayakları Kart-kurt sesi çıkaran dağ Türklerinin adıdır diye uydurma bir hikaye uydurdular.

Bölge halkı gördüğü zulmu anlatacak bir savcı bile bulamadı. Yıllardır sususrluluğun namlularını ensemizde hissettik.

Yıllarca medya desteğiyle gerçekler çarpıtıldı. Barış bu kadar gerçek bu kadar elle tutulabilir bir şeydir. Geçmişle yüzleşemezsek gelecek için birlikte çabalayamayız. Birbirimize güvenemeyiz. Doğusuyla batısıyla cenazelerin gitmediği bir tek köy kalmadı. (Mynet)