Kahramanmaraş’ın sade vatandaşı olarak tanınan Ekrem Culfa, 25 Temmuz günü 26 yaşındaki oğlu Volkan’ı damar tıkanıklığı nedeni ile kaybetti. İddialara göre, Volkan Culfa tedavisinin daha sağlıklı olması açısından Gaziantep’e sevk edildi fakat beklenen sağlıklı tedavi uygulanmadı.

Ekrem Culfa’dan edindiğimiz bilgiye göre, Volkan Culfa, askere gitmeden önce Kahramanmaraş’ta Kalp ve Damar Cerrahı tarafından muayene edilmiş ve muayene sonucunda “varis” tanısı konulmuş. Askerde tekrar rahatsızlanması üzerine kaldırıldığı hastanede varis değil “damar tıkanıklığı” teşhisi konulmuş. Geçtiğimiz iki ay içerisinde de tedavi süreci yeniden başlamış.

Volkan Culfa’nın babası Ekrem Culfa yaptığı yazılı açıklamada olayları şöyle anlatıyor:

“Bu satırları nasıl ve ne şekilde yazacağımı bilmeden karalıyorum. Yüreğim yanıyor, içimdeki yangını mutlaka dışarıya vurmam lazım. Rabbim hiç kimseye evlat acısı vermesin. Çünkü ben yaşadım, ne olduğunu biliyorum. Düşme sonucu darp olmuş bir hastaya biri veya birileri tarafından darp edilmiş vatandaşımıza, hiç bir darp izine rastlanmamıştır raporu veren doktoru, bu bedduanın neresine koyalım ve bu doktora ne diyelim? Ben yine de vicdanlı davranarak oğlumun ölümünde bir nebzecik olsun ihmali olanlara evlat acısı yaşasın demiyorum. Allah oğlumun yaşadığı sıkıntıları sizlere de yaşatsın ve sonunuzda evladım gibi olsun diyorum dediğim gibi bu yazı sadece içimden geçen ancak cevabını bir türlü bulamadığım sorularla dolu bir yazı. Bunu sizlerle kamuoyu ile ve kalpleri varsa yetkililerle paylaşıp cevap aradığım sorularıma cevap bulup, içimdeki yangını hafifletmek istiyorum...”

Ve devam ediyor Culfa: “ “Her canlı olumu tadacaktır” diyor rabbimiz, amenna! Ancak yine rabbimiz, “suçsuz yere bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir” de diyor. O zaman bende soruyorum kaderci mi olacağız, hakkımızı mı arayacağız? Gelelim kafamdaki sorulara Rahmetli Oğlum Volkan’la 11 Haziran 2011 günü yürüyerek Kahramanmaraş’ta bir hastaneye gittik. Ne tesadüf ki yıllar önce yanlış tanı koyup askere gidene kadar varis tedavisi uygulayan doktor. (geriye dönük beş yedi yıllık reçeteleri bende mevcut) Acı bir gerçek ki yine aynı Kalp ve Damar Cerrahına rastladık. Gaziantep’e etmek istedi. Ben ise farklı bir hastaneye sevk edilmesini istedim. Cevaben biz sevk edemeyiz hastaneden birileri gelir ve uygun görürse onaylar dedi. Bende oradaki doktorumuzu aradım. Geldi telefon görüşmesinden sonra kimle görüşmüşse olur aldı aynı gün 11 Haziran hastaneye yürüyerek gittik.”

CULFA:“O İĞNE NEYİN NESİ İDİ?”

Culfa, oğlu Volkan’a hastalığı sırasında yapılan bir iğnenin yanlış etki yaptığını iddia etti ve ekledi: : “18 Haziran 2011 gününe kadar sağlığında hiç bir değişiklik olmayan hasta oğluma, adını bilmediğim bir iğne vuruldu bu iğnenin ardından oğlumun şuuru bilinci kapandı. Saldırganlaştı. Prof. Dr. hocam bana: “Allah Allah Ekrem Bey! Oğlunuz madde bağımlısı mı?” diye sordu. Bende cevaben sigara bile içmezdi, bende kullanmıyorum dedim. Bu iğne ne idi neden bu iğneden sonra kendini toparlayamadı. Sayın Prof. Dr hocam telefonla ilgili yerlerle iletişim kurarak 19 Haziranda Gaziantep’e sevk etti. 19 -29 Haziran tarihleri arasında Gaziantep’te dâhiliye yoğun bakım ünitesinde kalan oğlum 29 Haziran çarşamba gününü ikinci doğum günü ilan ettik ve yoğun bakımdan çıkarak özel servise alındık.”diyordu.

VERİLMESİ GEREKEN SERUM NEDEN VERİLMEDİ?

Gaziantep’te tedavi altına alınan Volkan Culfa, yoğun bakım servisinden odaya alındı ve ilaç tedavisine başlandı. Ekrem Culfa’nın iddialarına göre: “Bütün olumsuzluklar enfeksiyon ve Romatolojı kliniğinde başladı. Zira 29 Haziran çarşamba 30 Haziran perşembe ikinci günü uykum kaçtı. Oğluma yapılan tedavi çizelgesine baktığımdan hepamerz ampul 10 mg. İsimli ilacın karşısında herhangi bir işaret göremeyince 1 Temmuz cuma günü nedenini sorduğumda açıklama yapmak yerine beni fırçalamaya çalışan daha sonra da o yazılan ilaç hastanemizde yoktu o yüzden yapmadık diye kendini savunan kişinin isminin B. olduğunu öğrendiğim sağlıkçı ve orada görevli iki hemşireye ne diyeceğiz çok iyi yapmışsınız, elinize sağlık mı diyeceğiz? Şimdi soruyorum 28 Haziran ve 29 Haziran günleri iğne yapılmadığını kayıtlarda bulan baba mı suçlu, bilgi vermeyen görevliler mi, suçlu kontrol etmeyen doktor mu suçlu? Özel odada kalan tedavi amaçlı yapılması gereken iğnelerin hastanelerinde olmadığını söyleyerek dışardan almam gerektiğini söylediler (bütün yazılar elimde mevcuttur) ve her türlü devlet güvencemiz olduğu halde istenilen ilacı Antep’ten 1 kutu Adana’dan 3 kutu bularak parasını ödeyerek aldım para önemli değil de yatan bir hasta için bu şekilde davranılması ne kadar yasal ne kadar etik ne kadar doğru? Yetkililerin dikkatine! Hele suçlarını bastırırcasına beni hocalarına şikâyet etmelerine ve o hocanın da hasta yakınını bilgilendirmek yerine beni sözlü olarak tedaviye müdahale etmeyin diye uyardı. (bana tedaviye müdahale etme diyen sayın hocam, ruhunu teslim ettikten sonra neden gelip olaya müdahil olmadı) neyse süit oda da 29 Hazirandan 8 Temmuza kadar müşahede altında kaldık. 8 Temmuz cuma günü gözünüz aydın diyerek aynı zamanda iki aylıkta rapor verilen o günü de mutluluk günü ilan ettik ancak (ne hikmetse bize taburcu kâğıdını verdiler) iki aylık raporu vermediler oğlumun gözünüz aydın diyerek kurtulduğunu söylemeleri bir baba için yeterliydi. Çünkü karşımdaki adamlar koca koca doktordu yalan söyleyemezdi. Bu güvenle yola cıktık Kahramanmaraş’a geldik.”

İYİLEŞTİ DİYE TABURCU ETTİLER İKİ GÜN SONRA FENALAŞTI!

Ekrem Culfa ve ailesinin sevinci kısa sürdü Volkan Culfa iki gün sonra tekrar hastaneye kaldırıldı. Culfa: “8 Temmuz gününü, 9 Temmuz gününü evimizde rahat geçiren oğlum Volkan, 10 Temmuz günü aniden fenalaştı. Tekrar Gaziantep’teki hastaneye götürdük.

“İyileşti, gözünüz aydın” denilen hastam bu duruma neden düştü? Hastamın durumu kötüydü, niçin taburcu edildi? Oğlum 25 Temmuza kadar verdiği yaşam mücadelesini maalesef kaybetti. Allah’a ruhunu teslim etti. Neden böyle olduğunu sorduğum görevliler açıklama gereği bile duymadılar. Söyledikleri tek şey: “tüm müdahaleleri yaptık, başınız sağ olsun.”
Ben oğlumu önce gönlüme gömdüm ardından da her canlı gibi toprağa ancak kafamdaki diğer sorulara da bugüne dek cevap bulamadım bu soruları günü geldiğinde görevlilere mutlak ve mutlaka soracağım. Cevabını da mutlaka alacağım ancak bu konuyu önce kamuoyuyla paylaşmak istedim. Geriye kalan sorular ise şunlar:

—Yoğun bakım Ünitesinde sineğin işi ne? (fotoğrafı mevcut)

—Servisteki odalar nasıl bu kadar pis ve bakımsız?

—Personelinizin çoğu neden hastalara ve yakınlarına karsı saygısız ve ilgisiz?

—Personel yetersiz diyen yetkililer niçin 250 TL karşılığında özel oda da hastaya özel eleman veriyor?

—Temizlikçi kadrosunda aldığınız veya şirket elamanı olarak alınan birinin sağlık memuru gibi işlem yapması ne kadar doğru?

—Vatandasın yaptığı şikâyetler yetkililer tarafından neden kale alınmaz?

—Hasta hakları diye adlandırdığınız birim ne ise yarar kime hizmet eder?

—Doktorlarımızdan çoğu neden şikâyet ettiğiniz bir hükümete, iktidara oy verdiniz? Yok, tam gün yasası yok bilmem ne yasası çıkardı diyerek hastalara bakmaz, hasta yakınlarını rencide eder(tanık da mevcuttur) talimatla asistan doktorlarımızı görevlendirir üstüne üstlük her gün bir asistan doktor değişir. Ne kadar doğru ne kadar yanlış takdir yetkililerin…

—Son olarak hastaya bakmayan enfeksiyon ve Romatolojı sağlık memuru: “benim de babam hasta onunla da ilgileniyorum. Beni şikâyet ettin, eline ne geçti?” diye dalga geçmesi burada otuz oda var. İki görevli var biri izinde biri zevki sefada demesi ne kadar doğru? Şikâyet ettiğim bu kişiye bir işlem yapılmamasını bir turlu içime sindiremiyorum.”diyerek anlattı yaşadıklarını…

VE SAYIN YETKİLİLER…

Ekrem Culfa: “Bildiğim kadarıyla bütün hastanelerde özel oda parası kaldırılmışken burada benden ilk gün 80 TL alındı, diğer günlerde de 60 TL ödedim. Özel odada yatanlardan bu sartlarda para almaları dogru mu? (ödeme makbuzu mevcuttur) İçimin yangını halen geçmedi.

Ancak bu sorulara bir cevap bulursam ateşim belki hafifler… Sayın yetkilileri göreve davet ediyorum. Bir de buradan bir serzenişte siyasilerimize gelsin! Ve sayın yetkililer! İlimiz Kahramanmaraş’ı Gaziantep Hastanesine mum ettiğiniz ve onlara el açtırdığınız için de ayrıca sizlere de teessüflerimi bildiriyorum. Demek ki -kendi düşüncem- Kahramanmaraş hiç bir şeye layık değil kanısına vardım.” dedi. Culfa açıklamasını şöyle bitirdi: "Duyun sesimi sayın yetkililer. Ben; kalkınmanın ve adaletın eşit haklarla olacana inanan sade vatandaş Ekrem Culfa. Telefonlarım ise; 0.536 435 40 50 & 0.542 500 34 84. Bu vesile ile tüm İslam aleminin mübarek ramazan aylarını tebrik ediyorum. Tüm herkese nice ramazanlar diliyorum." (Kahramanmaraş'ta Bugün / www.kanal46.com)