Günlerdir bir "ses" duymak istiyordum... Bir ses, bir açıklama... Bir "açıklama" olsun ki; "olay" nedir, "olay sonrası yapılan" nedir öğrenelim...

Beklediğim ses, dün Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ'dan geldi... Sayın Başbuğ, Balıkesir Astsubay Meslek Yüksekokulu'nda gerçekleştirilen "sancak tevdi töreni"nin ardından yaptığı basın toplantısında; PKK'lı teröristlerin Aktütün Karakolu'na yönelik saldırısı konusunda açıklamalar yapmış...

Çoğunluğunu, Ankara'dan giden "akredite gazeteciler"in oluşturduğu basın mensuplarına "17 şehit verdiğimiz" baskınla ilgili "sert" açıklamalarda bulunan Org. İlker Başbuğ, özetle şunları söylemiş:

ORG. İLKER BAŞBUĞ’UN SÖZLERİ

¥ ''Şimdi bu noktaya, şu söyleyeceğim hususa dikkatinizi çekmek istiyorum: Bütün bunlara rağmen, bölücü terör örgütünün yaptığı eylemleri, altını çiziyorum başarılı gibi gösterenler, tekrar ifade ediyorum başarılı gibi gösterenler akan ve akacak olan her damla kanın sorumluluğuna ortak olurlar. Bunu herkesin iyi anlamasını istiyorum.''

¥ ''İlk önce şunu herkesin iyi anlamasını istiyorum. Bu olay, Bayraktepe'de meydana gelen olay, bölücü terör örgütü açısından adeta bir intihar saldırısıdır. Bunu açın okuyun, öğrenin. Bayraktepe'de, çarpışan askerlerimiz açısından ise daha önce de ifade edildiği gibi bu bir kahramanlık destanıdır."

Şu sözler, çok daha önemli:

¥ ''Son günlerde yoğunlaşan sistemli saldırılar, emin olunuz ki, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gücünü, kararlılığını, azmini arttırmaktan başka hiçbir işe yarayamaz. Bir ordunun bu tip saldırılar karşısında, ki bu saldırılar doğru bilgiye dayanmayan, sınırlarını aşan eleştirilerdir. Bu tip saldırılar karşısında her ordunun vereceği cevap ve tepki bellidir ve bu husus bütün ordular için de geçerlidir. Bu açıdan, son sözüm şudur, dolayısıyla herkesi dikkatli olmaya ve doğru yerde bulunmaya davet ediyorum. Benim size bugün söyleyeceğim bunlardır, hepinize teşekkür ediyorum.''

PKK, MARKSİST VE ATEİST BİR ÖRGÜT

Mutlaka diğer sözler de önemli... Ancak şu son söz konusunda birkaç kelâm etmek istiyorum.

Ne diyor sayın Başbuğ;

"Herkes dikkatli olsun!"

"Herkes doğru yerde dursun!"

Açık ve net söyleyeyim;

"Terörle mücadele" konusunda, bizim yerimiz "Askerin yanı"dır... Bizim tarafımız "Mehmetçiğin tarafı"dır!..

Bunu; "bireysel" olarak değil, "Vakit'in kurumsal kimliği" adına da söylüyorum ki; bizler kesinlikle ama kesinlikle bir "terör örgütü"nün yanında olamayız!..

Biz, ne "PKK Terör Örgütü"nün yanında oluruz, ne de "Ergenekon Terör Örgütü"nün yanında!..
Taaa, ilk günden beri söylüyoruz;

PKK denilen eli kanlı örgüt; "Marksist ve ateist" bir örgüttür... Onun başındaki Apo da, bir "maşa"dır, bir "piyon"dur!..

Bu gazetenin "ateist"lerle, bu gazetenin "piyon"larla işi olmaz!..

Olamaz!..

Hele hele "terörle mücadele" konusunda "yerimiz" de bellidir, "yurdumuz" da!..

“Evlatlarımız” dururken, bizim “marksist ve ateist terör örgütünün militanları”nın yanında olmamız nasıl düşünebilir ki?

Dedik ya;

"Biz, Mehmetçiğin yanındayız!"

TSK'YI DEĞİL PAŞA'YI ELEŞTİRDİK!

Şunu da söyleyelim;

Bizim, "TSK'nın bütünü"ne yönelik ne eleştirimiz oldu, ne de suçlamamız... Bizim işimiz "kurum"larla değil, "kişi"ler ve o kişilerin taşıdığı "zihniyet"le!..

Söyleyin Allah aşkına;

Şu son "Aktütün saldırısı"nda, orada çarpışıp şehit düşen askerlere yönelik tek lâfımız oldu mu bizim?.

Dedik mi ki;

"Bu nasıl çarpışma?!?"

Hayır, "Mehmetçik"lere yönelik tek lâfımız olmadı...

Olmaz da!..

Her zaman olduğu gibi, onların "son nefeslerine kadar" çarpıştıklarına ve bir "destan" yazdıklarına inanıyoruz...

Bizim eleştirimiz;

Onlar orada çarpışırken, Org. Aydoğan Babaoğlu'nun Antalya'da "golf oynamaya" devam etmesineydi!..

İşin aslına bakarsanız;

Eleştirinin doğrudan hedefi Org. Aydoğan Babaoğlu da değildi... Eleştirinin hedefi; onun "emir subayı" başta olmak üzere, "kurmayları"ydı!..

İnsanlık halidir... Olabilir... Bir komutan, "tutku" halinde sevdiği bir spordan dolayı, gözleri başka bir şeyi görmeyebilir!..

Her şeyi bilmeyebilir de...

Ama, "etrafındakiler" ne güne duruyor?..

Çok basit bir örnek vereyim:

Başbakan Tayyip Erdoğan; pekalâ Türkmenistan'dan geri dönmeyip, Moğolistan'a devam edebilir ve orada pekâlâ bir "eğlence"ye katılabilirdi...

Kimi suçlardık o zaman;

Elbette Tayyip Erdoğan'ı!..

Ama asıl suçlu kim?..

Onu haberdar etmeyen kurmaylar!..

Aydoğan Babaoğlu olayı da böyle...

İnanılacak gibi değil ama; Sayın Komutan, gerçekten de haberdar edilmemiş!.. Ne Ankara'dan aramışlar, ne etrafı haber vermiş!..

Olmaz ama, olmuş işte!..

Belki de, bir "garez" sözkonusudur!..

BU VATANDA, BİR VE BÜTÜN!

Bizim eleştirdiğimiz buydu... "Nasıl olur" dedik; "Orada 17 asker şehit oluyor, komutanın nasıl haberi olmaz?"

Olmamış işte!..

Haber verilmemiş işte!..

Olacak şey değil ama,

Olmuş bir kere!..

Bizim eleştirdiğimiz buydu... Bu eleştiriden hareketle, bizi "bir başka yerde" arayanlara, bir tek cevabımız var:

"Vatanımız Türkiye'dir!..

Yerimiz Mehmetçiğin yanı!"

Bunun böyle bilinmesini; yapılan "yayın"ların da "düşmanlık" olarak değil, "eleştiri" kabul edilmesini bekleriz...

Evet, bir "eleştiri"dir, bir "uyarı"dır yayınlarımız... Tıpkı, "bir sepet elma" içindeki "çürük"leri işaret etmek gibi!..

Kısa ve net ifadesiyle;

Sözümüz "elma sepeti"ne değil,

Sepetteki "çürük elma"lara!..

Bunun da, biz altını çiziyoruz!..

Karayalçın ve Baykal

Şu adına "politika" denilen işi, bir türlü anlayamadım... Bir süre önce "gırtlak gırtlağa dövüşen" insanlar, bir de bakmışsın, "can ciğer kuzu sarması" oluvermiş!..

Akıl, sır erecek gibi değil ama, manzara bu... Sorarım size; Murat Karayalçın için, "köpeğin önüne atsan yemeyeceği" suçlamalar yönelten Deniz Baykal'ın ya da Baykal için "ağır saldırılar"da bulunan Karayalçın'ın aynı kulvarda buluşacakları aklınıza gelir miydi?..
Gerçi Melih Gökçek tahmin etti ve "birbirlerine mecburlar" dedi ama bu "buluşma"nın bu kadar çabuk olacağını hiç ummuyordum...

Olayı biliyorsunuz; Baykal, dün açıkladı...

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı için Murat Karayalçın'ı düşünüyorlarmış!..

Ehh, ne diyelim... Hayırlı olsun...

Hasan Karakaya - Vakit
[email protected]