Geçen haftanın neredeyse tamamını Türkiye'nin iktisadi geleceği üzerine konferanslar vermek üzere bu sefer Bilecik-Söğüt-Bozüyük-Balıkesir hattında geçirdim.

Bilecik ve Bozüyük'te kadınlı erkekli olarak salonda bin kişi civarında coşkulu bir katılım vardı.

Daha önceleri 'yapılanları görüp takdir etmek için gezip görün' tavsiyesinde bulunurdum. Şimdi değişim gelip penceremizin dibine dayandı. Eğer gözümüz kör, vicdanımız sağır, kısır ideoloji ve inatçılık ufkumuzu kapatmamışsa, (mesela 'onun yaptığı hızlı trene binip reklamını yapamam' sığlığı içinde değilsek) penceremizden başımızı uzatıp baksak her tarafta gümbür gümbür gelmekte olan Büyük Anadolu ihtilalinin ayak seslerini duyabiliriz.

Bu göz kamaştıran gelişmeler Bilecik-Bozüyük hattında da var. İnsanı sevince boğan muhteşem bölünmüş yollardan akıp giderken ülkemizin güzelliklerinin de ortaya çıktığını gördüm. Hele hızlı tren hatları. Engebeli bir coğrafyada tren ya dev bir tünelden ya da viyadükten (upuzun köprüler) geçerek kıvrılıp gidiyor. Çok pahalı bir gayret. Her bir köprü direği tam 1 milyon TL (eski hesap 1 trilyon TL) Türkiye'de onlarca böyle hatlar yapılıyor. Gökte uçak, yerde güzel Anadolu'muzu ortaya çıkaran, dağları delip giden hızlı trenler. Japonya'da bulunduğum yıllarda habire bu manzaraların fotoğrafını çeker, 'nasıl olsa bana nasip olmaz' diye üzülerek elimden geldiği kadar hızlı trenlere binerdim. Hayal bile edemezdim ki, batmakta olan ülkeme bir gün böyle bir imkân gelir.

AK Parti'nin seçim sloganlarından biri de 'Hayaldi gerçek oldu' şeklinde. Çok doğru, ancak eksik. Bir de 'hayal bile değildi, gerçek oldu' şeklinde ifade edilmesi gerekenler var. Örneğin daha 14 sene önce 28 Şubat kalkışması sürecinde necip milletimizin seçtiği, yaşını başını almış, profesör statüsündeki bir başbakana utanmadan, arlanmadan, haddini bilmeden 'şerefsiz' diyen ve bu küfrü karşısında başarı madalyası verilen Osman Özbek gibiler ortalıktan çekildiler. Materyalist sapkınlıkları adına milletimizin başına tezgâh örenler soluğu bir çırpıda kodeste almakta, apoletleri sökülmektedir.

Mahallenin kabadayıları ortalıktan çekildikçe son yıllarda ilk defa Türkiye'de istikrarın güneşini ve hasret kaldığımız milli mutabakatın ipuçlarını görmeye başladık. Örneğin bu seçimlerde iktidarı ve muhalefeti ile ilk defa bir '2023 mutabakatı' yakaladık. Bir kere yeni anayasa bütün partilerin vaadi. CHP'yi bu noktaya getirmek için kabadayının evine dönmesi gerekti. Keza artık kimse ekonomide 'devralacağı bir enkaz' edebiyatı yapamıyor. Yapsa millet gülüyor. Tersine, 2023 için 'Büyük Türkiye' vaat ediyor. 2-2,5 trilyonluk bir ekonomi, kişi başı en az 20 bin dolar gelir, 500-650 milyar dolarlık bir ihracat ve dünyanın en büyük 10. ekonomisi. 2001 krizinde böyle bir hamleyi hayal bile edemezdik. Demek ki, muhalefet dahi AK Parti'nin Türkiye'yi uçurumdan muhteşem bir hamlenin eşiğine taşıdığını kabul ve itiraf ediyor. Bu yüzden kimse ilk defa seçimin galibini değil, atacağı farkı merak ediyor. Kamera şakası bir herif ise 'fark kapanmaya başlarsa sen git, ben kalayım' diyerek ne kadar 'komik' olabileceğini gösterdi.

Aslında CHP, Ergenekon ile büyük bir aklanma şansını kaybetti. Mafya-cunta-çetelere karşı durup milletin dostu olmaya karar verdiğine dair inandırıcı bir hamle yapabilirdi. Oysa içini Ergenekon ile doldurup sözde söylemini milletin yanına koydu. Dışı yeşil, içi kırmızı karpuz! Öyle ya, dünün başbakan asan, Meclis basan, kapatan darbecileriyle yarının 'yeni CHP'si nasıl olacak? Teşbihte hata olmasın, sırtlanı boyasanız bundan kuzu çıkar mı? CHP bu ülkede proje geliştiremediği için değil, millete ve değerlerine düşman pozitivist-materyalist Batılı sömürgenin uç beyliği olduğu için iktidara getirilmiyor. Proje üretememesi de bundan zaten. İnançsızlık esasına dayalı pozitivist laikçi faşizmden vazgeçtiklerini bu necip millete 'sözde değil özde' ispatlamak zorundalar!

Son bir not: Kılıçdaroğlu gelemeyecek, bu açık. Ancak buna rağmen ülkeye ilk büyük zararını verdi. Sürekli popülizm yapınca Başbakan da büyük kararlılığına rağmen mecburen sözleşmelileri devlet memurluğuna geçirdi. Süleyman'ın verdiği zararı, yine ondan akıl alarak Kılıçdaroğlu ülkeye verdi.



İbrahim Öztürk
ZAMAN
[email protected]