TRT, 2008 yılında 12 Eylül ve Öncesini konu alan "ŞAHLARIN LABİRENTİ" isimli bir belgesel hazırlamıştı.


Bu belgeselin Kahramanmaraş Olayları bölümünde bizim de görüşümüz alındı.


Biz olayları ve olayları planlayan ve çatışmalarda rol alan örgütler bölümünde Ermeni Asıllı Garbis Altınoğlu (Altınyan) ve örgütü Devrici Halkın Birliği DHB’nden bahsederken Garbis'in TİKKO'nun kurucuları arasında bulunduğunu...


Hatta TİKKO'nun kurucuları arasında 5 Ermeni asıllı kişinin yer aldığını...


Garbis Altınyan, Orhannes Bakırcıyan (Orhan Bakır), Hrant Dink ve diğerlerinin sonraları Mahkeme kararı ile isim soy isimlerini değiştirdiklerini ifade ettik.


Bizim Hrant Dink'i Maraş olayları ile irtibatlandırmak gibi bir ifademiz ve niyetimiz söz konusu değil.


Sadece Garbis Altınoğlu ile TİKKO'nun kurucuları arasında olduğunu söyledik ki bu doğrudur.


Bu doğru değilse, o zaman ailesi ve meseleyi saptırıp kullanmaya çalışan malum zihniyete söz düşebilir.


Belgeselin ilgili bölümünü bir bütünlük içinde değerlendiren ve Türkçe okuma yazması olan herkes bunu anlayabilir. Bilirkişi raporu da bizim söylediğimizi teyit ediyordu.


Buna bağlantılı olarak 28 Aralık 2008 'de yayınlanan 11.bölümde Dink'in fotoğrafının ekranda gösterilmesini delil olarak gösterme gayreti de anlamsız.


Çünkü yayında ismi geçen herkesin (varsa) fotoğrafı kullanılmış. TRT'nin iddiası bu.


Ancak maksadı özüm yemek değil de, bekçiyi döğmek olan malum zihniyetin şartlanmış ve örümcek bağlamış anlayışı bu. Belgesel yayınlandıktan sonra "Hrant Dink'i Maraş Katliamcısı gösteri" iddiasıyla özel bir kampanya başlatıldı.


Bu kampanyada bizim beraat ettiğimizi dahi görmezden gelerek sanık ve katliamcı suçlamalarında bulunan bir çok medya kuruluşu ve köşeli yazarlarını (!..) tazminata mahkum ettik.


Bir başka saçma iddia ise benim programda sanık olduğumun gizlenmesiymiş.


Ben bu davanın mağduru ve mazlumuyum.


Bu davadan yargılandım, Adana Sıkıyönetim eşgüdümlü 1No’lu Askeri Mahkemesinde (08.08.1980/520) ve sivil mahkemede beraat ettim. Hukuken bana ve yargılanıp beraatle aklanmış olan hiç kimseye, kimsenin sanık ifadesini kullanma hakkı ve haddi olamaz.


Ancak malum zihniyet yargı ve adaleti kendi şartlanmış kafasından ibaret gördüğü için utanmadan kullanıyor.


Oysa ben programda bu olaydan yargılanıp beraat ettiğimi defaatle söyledim.


Bunun üzerine Dink'in ailesi ve Dink vakfı benim, Yapımcı Bey yapım ve TRT hakkında 40 bin TL’lik tazminat davası açtı.


İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi bizi 20 bin TL'ye mahkûm etti. Bizde kararı temyiz ettik ve Karar Yargıtay 4.Hukuk dairesi kararı esastan bozdu.


Böylece bizim Hrant Dink'i Maraş davasına bulaştırmadığımız onaylanmış oldu.


Ancak malum zihniyet yeni bir saldırı başlattı. Başta Dink davasının avukatı Fethiye Çetin olmak üzere Medya Yargıtay kararını sert şekilde eleştirerek; "Kararın 1'e karşı 4 oyla alındığını. Yargıtay’dan Dink'e bir darbe daha...Dink'i bir de Yargıtay vurdu" şeklinde haberler yaptı.


Bu nasıl bir mantık, bu nasıl bir anlayış? Bizi 20 bin TL tazminata mahkûm eden bir hâkim. Yargıtay Kararı 5 Hâkimle vermiş. Yani bunların istediği gibi çıkmayan her karar yanlış.


Bunlar Kahramanmaraş'ta Katliam Planlayıp Yapan Ermeni Garbis Altınyan’ı; örgütü DHB'ni; DEV-SAVAŞ ve diğer Marksist örgütleri, İdam cezası alıp 1991 Affı ile kurtulan Garbis ve militanları görmek istemezler...


Çatışmalara katılıp ölen 7 sünnetsiz militanı söylememizden rahatsız olurlar. 30 yıldan beri söylüyoruz. Bu benzeri olaylar Kesinlikle Alev i-Sünni meselesi değil. Dış servislerin ve yerli işbirlikçilerinin tertibi. Bunlar mahkeme kararları ile ispatlanmış. Kanlı Oyun Kitabımızın 3. baskısında bunları belgeleriyle ortaya koyduk. Yeni baskı haftaya Piyasaya çıkıyor. 


Allah doğrunun yardımcısı.


Biz bu konuları yüreği yeten herkesle her zeminde tartışmaya varız.


Fakat şunu herkes bilmeli ki bizim kardeşliğimizi kimse bozamayacaktır.


Bu vesile ile Kerbela Şehitlerini rahmetle anıyorum.


On Muharrem ve Aşure günü bütün insanlığa hayırlar getirsin.


 


ÖKKEŞ ŞENDİLLER


Kahramanmaraş eski milletvekili