Karacasu’da Karasu, Avni Doğan, Aksu ve Topçuoğlu…

Edebi, içtimai ve ulusal konulara ilişkin konuşmasına tamam da, siyasi özellikle yerele indirdiği konuşmalarına sinir olanların sayısı az değil bu şehirde. Allah için hatipliğine her zaman on üzerinden on vermişimdir. Üstüne yok mu, yok…

Tabi ki Avni Doğan’dan bahsediyorum. 4 dönem üst üste milletvekili olunca, (son dönemi de olunca, kendini hakarete hak sayıyor, nasıl olsa bir daha aday gösterilmeyeceği için de, rahat) küçük dağları ben yarattım diyen AK Parti milletvekili Avni Doğan, sözüm ona o gün, yani Karacasu’ya Karasu verildiğinde, (şimdiye kadar akılları neredeydi, onu merak ediyorum) sözüm ona siyasetin edepli, seviyeli olması gerektiğinden dem vurdu, ahlak dersi verir gibi müftülüğe soyundu, belden aşağı vurarak, Süleyman Topçuoğlu’na demediğini bırakmadı.

“Sen kimsin ki?” bile diyebildi. Ha, bunu neden söyledi, güya, iddia edildiği üzere Topçuoğlu, konuşmasında, Başbakan sayın R.Tayyip Erdoğan’a haddini bildirecekmiş. Öyle söylemiş güya. Ancak, aynı gün, yani 19 Şubat akşamı, seçim bürosu önünde yaptığı konuşmada, Topçuoğlu da Doğan’ın ağzının payını verdi, ismini bile ağzına almadı, ancak başbakan için öyle küçük düşürücü sözler söylemediğini, her şeye rağmen bu ülkenin başbakanı olduğunu, saygı duyduğunu da ekleyince, seçmenlerden büyük alkış aldı.

Bu beldeye seçim çalışmaları sebebiyle, Aksu’ya destek vermek düşüncesiyle de bakanlar geldi, milletvekilleri de. Ama hiçbirinin konuşması Avni Doğan’ınki kadar itici gelmedi. Her zaman büyük değer verdiğim, sadece kuzey ilçelerinin değil, tüm yönlerin ve Kahramanmaraş’ın milletvekili, beyefendi kişilik sayın Nevzat Pakdil ile, hatiplerin babası, bu şehre hizmetleri tartışılmayan efsane siyasetçi Prof.Dr.Mehmet Sağlam dahi kışkırtıcı olmadı, düzeyli ve seviyeli siyasetten söz ettiler, hiçbir zaman belden aşağı vurmadılar, Topçuoğlu’nu kastederek, “Onlar da bizim arkadaşlarımız, yüz yüze bakmayacak sözlerden, seçim çalışmalarından uzak durmak gerekli” diyerek asıl dersi onlar verdiler.

Bu anlamlı mesaj üzerine, aynı gün akşam, seçim bürosu önünde seçmenlerine konuşan Topçuoğlu da, sayın Pakdil ve sayın Sağlam’a övgüler yağdırdı, kaliteli siyasetçi olduklarını duyurdu ve “Onlar bizim ağabeyimiz” diyerek hakkı teslim etti.

Edepli siyasetin tarifinde bunlar vardı işte.

Yerel ve ulusal basın ile de yıldızı bir türlü barışmayan, alnından ve dikine konuşan, son söyleyeceğini peşin söyleyen Doğan’ın konuşmaları tahrik ediciydi. Edepli siyasetten söz eden Doğan, bu söyleminin dışına çıktı. Kendi kendiyle çelişti.

Av.Veysi Kaynak gelse, Fatih Arıkan gelse böyle konuşmazlardı. Biraz daha itidalli davranır, ılımlı olurlardı. Neticede Topçuoğlu da düne kadar kendi partilerinden belediye başkanıydı ve başbakan sayın R.Tayyip Erdoğan tarafından AK Parti’ye geçtiğinde rozeti takılmıştı törenle.

Ağanın hatırı yoksa, kahyanın da mı yoktu?

Yarın yine, saat 12’de Karacasu’da konuşacakmış. Tabi ki adayları Faruk Aksu’yu destekleyecek, arka çıkacak. En tabi hakkı. Ama eminim yarın yine kaldırıp dökecek, belden aşağı vuracak, “Sen kimsin?” diye kabadayılıkla suçladığı Topçuoğlu’na kabadayılık edecek. Dağdan gelip bağdakini kovacak, hayatında belki de ilk kez geldiği Karacasu’da sözüm ona gövde gösterisi yapacak. Ha, ne söylediğini, söyleyeceğini de çok merak etmiyorum.



Partinizde Dr.Cafer Tatlıbal ve Avni Doğan gibi iki sivri dilli vekiliniz varsa, muhalefete gerek yok. Onlar hem partilerine, hem de adaylarına yeteri kadar zarar veriyorlar zaten. O gün Karasu’yun geldiği, şarıl şarıl aktığı gün, vatandaş ne dedi biliyor musunuz? Aynen aktarıyorum; “Keşke Cafer Tatlıbal ile Avni Doğan her gün buraya gelseler, zira komedi filmi izlememize gerek kalmıyor!”

Gerek Topçuoğlu, gerekse Aksu… Her ikisine de başarılar diliyorum. Allah gönüllerine göre versin! Haklarında hayırlısı ne ise o olsun!

AK Parti binasının açılış töreni vardı Cuma günü. Hayırlı olsun. İl Başkanı Fatih Erkoç’u da başarılı bulanlardan biri de benim. Gayretini, çabasının farkındayım. Herkes gibi… Lakin, yarın bir gün, Fatih Erkoç nöbeti bir başkasına devrettiğinde, o da Şekerdere’deki mevcut yeri beğenmeyecek, kafasına estiği yerden parti merkezi tutacaklar. Kökünü, tapusunu satın alsalar, amenna da, her yer değiştirmede açılış yaparsanız, işimiz var. Mehmet Taş’ında dediği gibi, sayın Başbakan Yardımcısı gelmişler, kalabalık yok. Gelenlerin yarısı gazeteci zaten. Ben de Taş gibi isterdim ve beklerdim ki, en az 2 bin kişi doldursun parti önünü.

Neyse, Karacasu’da seçim özellikle her iki aday için çantada keklik değil. Şansları fifti fifti… İki ‘P’yi çok iyi kullanan, seçmene şırınga eden malı, pardon belediyeyi alıp götürecek.

Şayet, olur mu olur, aklım yetmez, AK Parti bu iki beldede seçimi kaybederse, siz festivali o zaman seyredin! Tusunami mi yaşanır, deprem mi olur, adını siz koyun artık! Bununla ilgili yazım da seçimden birkaç gün önce yayına girecek, siteye, gazeteye yani…

Baldırcanın içini boşaltmak için bir alet vardı, neydi onun adı…

Hamur un’dan, maruzatım bundan ibaret hâkim bey!


MEHMET FİSKECİ
MARAŞ GÜNDEM