AK Parti’nin 4.5 yıllık iktidarı çok tartışıldı. Muhalefet, hükümeti başarısız göstermek için her türlü silahı kullandı. Meclis içi, Meclis dışı hatta “derin” muhalefet kolkola verdi.

Bunlar yetmedi, kitleleri sokağa çektiler, “Bu hükümet gitsin, bu hükümeti istemiyoruz” diye.

Bunlar da yetmedi.

Oysa gösterilmeye çalışılan tabloya bakarsanız AK Parti’nin Meclis’e girebilecek oyu bile alamaması gerekiyordu. Baraja takılmalı idi. Ne var ki anket sonuçları, iktidar partisini yapılacak seçimlerden yine kuvvetle muhtemel tek başına hükümet kuracak oyu alabilecek durumda gösteriyordu.

“Kol gezen” muhalefet, bu kez cumhurbaşkanlığı seçiminde dünya hukuk tarihinin altını kalın çizgilerle çizeceği ve hukukun hukuksuzluğa nasıl alet edildiği olayına örnek olarak göstereceği bir karar aldı. Daha önce 3 cumhurbaşkanı seçen 1982 Anayasası’na yeni biryorum getirdi.

Bu da yetmedi, asker muhtıra verdi. (Hiç kimse 27 Nisan Bildirisi’ni küçümsemeye kalkmasın. 12 Mart muhtırası ile arasındaki tek fark, birinde muhtıraya muhatap olan şapkasını alıp kaçtı, diğerinde muhtırayı verenlere “haddini bil” denildi.)

Bütün bunlar garip bir şekilde hedeflenenin tersi sonuçlar verdi. Yapılanlar AK Parti’yi yıpratmaya yönelik çabalar idi, ama sonuç beklenenin terisine çıkıyordu.

Sonuçlandırılan her anket, AK Parti’nin bütün bunlardan güçlenmiş olarak çıktığını gösteriyordu.

Bu anket sonuçlarını, silahlı muhalefetin kendi güvendiği kuruluşlara yaptırmadığını ve benzeri sonuçlar almadığını sanmak safdillik olur.

ŞİMDİ HEDEF SEÇİMİ ERTELETMEK

Şimdi daha önceden ipuçları verilen bir senaryo gündemde. Genelkurmay Başkanı Büyükanıt, 13 Nisan’da yaptığı basın toplantısında çok az kişinin dikkat ettiği bazı şeyler söyledi. Herkes, Kuzey Irak’a müdahale için “siyasi otoriteden onay beklendiği” sözlerine odaklandı.

Oysa Büyükanıt’ın aynı toplantıda ifade ettiği bir şey daha vardı. Kuzey Irak’ta var olduğu ileri sürülen huzur ortamının bozulabileceğini söyledi. Irak savaşının en yoğun günlerinde bile terör örgütünün de yuvalandığı bu bölgede büyük çaplı saldırılar olmadı.

Büyükanıt’ın sözlerinin üzerinden bir ay geçmeden bir de baktık ki Mahmur’da Irak Kürdistan Demokratik Partisi’nin (IKDP) bürosunda 50 kişinin öldüğü bir intihar saldırısı oldu. Ardından yine Kuzey Irak’ta bir patlama daha.

Kürt gruplar, saldırıların Büyükanıt’ın sözlerinden hemen sonra gelmesinden hareketle, kafa karıştırmak amacıyla bunları Türkiye’nin organize ettiğini öne sürdüler. Bu gruplar, ellerini Türkiye’nin içine daldırmak için yeterince tahrik edildikleri sonucunu çıkardılar.

Ankara Ulus’ta yaşanan menfur olayın hemen ardından Genelkurmay Başkanı Büyükanıt, kuvvet komutanlarını da yanına alarak patlamanın yaşandığı Anafartalar Çarşısı’na gitti. Daha hiçbir ipucu ortada yok iken, faillerin kim ya da kimler olduğuna dair bir delile ulaşılmazken, dahası henüz soruşturmaya bile başlanmazken Büyükanıt suçluyu buldu ve ilan etti.

Patlamanın terör örgütünün işi olduğunu söyledi ve “başka şehirlerde de olabileceği” uyarısında bulundu. “Yapana değil de yaptırana bak” dedi. Kuzey Irak’ı hedef gösterdi. Üstelik bu patlama, Terörle Mücadele Koordinatörü emekli orgeneral Edip Başer’in görevden alındığı günün ertesinde yaşandı.

Bunlar da yetmemiş olacak ki dün de 6 askerimiz aynı günde şehit oldu.

Kitleleri sokağa dökerek, anayasal kılıf uydurularak hukuksuzluk yapılması ile elde edilemeyen AK Parti’den kurtulma çabalarına bu kez yenisinin eklendiğine tanıklık ediyoruz:

Seçimin ertelenmesine…

Evet bütün bunlar yapıldıktan sonra, sandıktan iktidar partisi aynen geri çıkacaksa bunları yapmış olmanın ne anlamı var.

Şimdi bütün çaba seçimin ertelenmesine yönelik. Nasıl mı?

Anayasa, seçimlerin ertelenmesini meşru gösterecek tek bir neden gösteriyor:

“Savaş hali”

Kuzey Irak’a bir müdahale ile başlayan gelişmelerin neden olacağı savaş hali…

Irak’ın kuzeyine şimdiye kadar yapılan müdahaleler, merkezi Irak hükümetinin göz yumması ile gerçekleşiyordu. Şimdi ise merkezi hükümet de, bölge hükmeti de ABD de böyle bir operasyona karşı.

Hepsi de söz birliği etmişçesine, “Sen önce kendi içindeki terör faaliyetlerini kontrol altına al” diyor.

Kuzey Irak’a yapılacak bir müdahale ile başlayan gelişmeler muhtemelen seçimleri rafa kaldıracak. Kim bilir belki, Meclis’te “Milli Koalisyon” tarzı bir yapı oluşturulacak.

Financial Times’ın etkili kalemlerinden Vincent Boland, geçtiğimiz günlerde bir noktaya dikkat çekti. “Terörizm, 22 Temmuz ‘da yapılacak seçimlerin en önemli kampanya başlıklarından biri olacak” demişti.

Başbakan Erdoğan’ın, dün yaptığı “Türk Silahlı Kuvvetleri isterse sınır ötesi operasyona izin çıkarırız” manevrası konuyu nasıl bir mecraya çekecek birlikte göreceğiz.


Ünal Tanık / haber7.com