Sivil toplum örgütleri, Genelkurmay Başkanlığı tarafından açıklanan 'teröre karşı kitlesel karşı koyma refleksi' talebine endişeyle yaklaştı. İnsan Hakları Ortak Platformu, Genelkurmay'ın açıklamasıyla halkın sokağa çıkmaya kışkırtıldığı belirtilerek, "Bunun büyük linç ve saldırı olaylarına neden olması hiç de uzak bir ihtimal değil." dedi.

Helsinki Yurttaşlar Derneği, İnsan Hakları Derneği, İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi'nin oluşturduğu İnsan Hakları Ortak Platformu'ndan yapılan açıklamada, 'Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesinde yayınlanan basın açıklamasının, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları açısından kabul edilemez olduğu' görüşüne yer verildi. Genelkurmay açıklamasında, 'demokrasi, özgürlük ve barış savunucularının (bu kavramları terör örgütüne paravan olarak kullanan kişi ve kuruluşlar olarak) nitelendirilerek, doğrudan hedef gösterildiği' iddia edilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "Mevcut 'ulusal ve üniter yapı' konusunda eleştirel düşünen tüm yurttaşlar, Türkiye Cumhuriyeti'ni hedef alan bir tehlike olarak yansıtılmakta, farklı düşünceler mahkum edilmektedir. Belirtilen kişi ve kuruluşlar, son günlerdeki terör eylemlerinde ortaya çıkan artışın sorumluları olarak ilan edilmekte ve bir kez daha fiili ve yasal anlamda hedef gösterilmektedir. Açıklamada, 'Türk Silahlı Kuvvetleri'nin beklentisi; bu tür terör olaylarına karşı, yüce Türk milletinin kitlesel karşı koyma refleksi göstermesidir' denilmek suretiyle son derece tehlikeli ve sonuçlarının nereye varacağı belli olmayacak şekilde, halk sokağa çıkmaya kışkırtılmaktadır. Bunun büyük linç ve saldırı olaylarına neden olması hiç de uzak bir ihtimal değildir." Demokratik hukuk devletinde, TSK'nın en üst komuta kademesinin böyle bir açıklama yapma hak ve yetkisinin olmadığının vurgulandığı sivil toplum bildirisinde, şu görüşler dile getirildi: "Bu açıklamadan sonra birtakım gruplar 'terörle mücadele ediyoruz' diyerek, demokrasi ve hukuk devletini savunanlara ya da kimlikleri nedeniyle linç girişimlerinde bulunur ve saldırılar gerçekleştirirlerse hangi kişi ve kuruluşlar sorumlu olacaktır?"

'Halk, terörle mücadeleye destek oluyor, şehitler onların çocukları'

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu Başkanı Sedat Laçiner, Genelkurmay açıklamasının bir önceki 'muhtıra' gibi aceleyle yazılmış izlenimi verdiğini söyledi. Terörü lanetleyecek mitinglerin yapılabileceğini belirten Laçiner, "Ama bu böyle haydi miting yapın diye ilan edilmez. Bu organizasyonun içinde asker olmamalı." dedi. Teröre karşı reflekse değil, akla ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Laçiner, şunları söyledi: "Biri kendince çıkıp, PKK'lı olduğunu düşündüğü birini vurursa ne yapacaksınız? Kitlelerin öfkesini patlama noktasına getirmek çok tehlikeli." 'Türk Silahlı Kuvvetleri'nin beklentisi; bu tür terör olaylarına karşı yüce Türk milletinin kitlesel karşı koyma refleksini göstermesidir' ibaresini de hatalı bulan Laçiner, "Halk zaten destek veriyor. Çocuğunu veriyor, ölürse şehit olsun diyor. Daha ne kadar tepki verebilir ki?" dedi.

Emniyet İstihbarat Dairesi eski Başkan Vekili Bülent Orakoğlu da, Türkiye'de istikrarın bozulmaya çalışıldığına dikkat çekti. Orakoğlu, ülkenin 'bir yerlere' götürülmek istendiğini kaydetti. Genelkurmay'ın hassasiyetlerini Türk halkının paylaştığını söyleyen Orakoğlu, 'kitlesel karşı koyma refleksi'ni ise ucu açık bir tanım olarak değerlendirdi. Kuzey Irak'a yapılacak bir operasyonun iyi düşünülmesi gerektiğe vurgu yapan ünlü istihbaratçı, "Devletin gizli konuşması gereken konuları, medya önünde tartışılıyor." değerlendirmesinde bulundu.

NTV'ye konuşan uzmanlar da Genelkurmay'ın açıklamasının yanlış anlamaya müsait olduğuna dikkat çekti. Açıklamanın beraberinde 'linç'leri getirebileceği uyarısını yapan Prof. Dr. Baskın Oran, "Bu, 'linç olaylarını hızlandırın' biçiminde anlaşılabilir. Örneğin geçtiğimiz günlerde Ahmet Kaya tişörtü giyenlere yönelik linç girişimi oldu. Şimdi sadece Ahmet Kaya tişörtlü olanlar değil, John Lennon tişörtlü ya da küpeli insanlar da linç edilebilir." Yazar Adalet Ağaoğlu da, TBMM'nin üstünde bir vesayetin olmayacağına dikkat çektiği açıklamasında şunları söyledi: "TSK acaba muhtıra ya da darbe meselelerinin iyi olmadığını görüp de biraz sivile mi yükleniyor? Özellikle kitlesel karşı koyma cümlesi iki anlama da gelebilir.

AA / Ankara - Zaman