Kahramanmaraş Valisi Şükrü Kocatepe’nin basın kuruluşları arasındaki yaptığı ayrımcılık, Cumhuriyet Resepsiyonunda gün yüzüne çıktı… 


Kahramanmaraş Valisi Şükrü Kocatepe’nin medya kuruluşları arasında ayrımcılık yaptığı ve sürekli olarak televizyondan yana tavır aldığı bir kez daha ortaya çıktı.


Vali Şükrü Kocatepe’nin kontrolünde düzenlediği toplantılara saatinde giden yazılı basın mensuplarını, Kahramanmaraş’ta yayın yapan Aksu TV’nin kameramanları gelene kadar beklettiği zaman zaman gazeteciler arasında serzenişe neden oluyordu. Vali Kocatepe’nin  bu konudaki ayrımcılığı önceki gün gerçekleştirilen Cumhuriyet Resepsiyonunda bir kez daha ortaya çıktı.


Resepsiyondan Aksu TV kameraları görüntü alırken, diğer gazetecilerin görüntü alınmasına izin verilmemesi Vali’nin bu konudaki düşüncesini de net bir şekilde ortaya koydu.


Cumhuriyetimizin kuruluşunun 89. Yılı nedeniyle pazar ve pazartesi günleri ülke çapında düzenlenen törenlerde bir takım olumsuz tablolar yaşanması dikkatleri çekerken; Kahramanmaraş’ta gerek tören alanında ve gerekse de 29 Ekim günü yapılan Cumhuriyet Yürüyüşü’nde de her hangi bir olumsuz yaşanmadı.


RESEPSİYONDA AYRICALIK!


Aynı gün akşam Kahramanmaraş Valiliği tarafından Ramada Otel’de düzenlenen Cumhuriyet Resepsiyonunda ev sahibi Vali Kocatepe’nin medya kuruluşları arasında ayrımcılık yapması dikkatleri çekti. Resepsiyonda yerel Aksu Televizyonunun görüntü almasına izin verildi. Bu arada valilik ve belediye fotoğrafçılarının da görüntü almasına izin verildi. Ancak diğer gazetecilerin görüntü almasına izin verilmedi ve fotoğraf makineleri resepsiyonda alıkondu.


Öte yandan Kahramanmaraş’ın duaeyen gazetecilerinden Mehmet Fiskeci, gazetesine ait internet sitesinde dün çok sert bir yazı kaleme aldı. Fiskeci, dün saat 09.01 itibariyle siteye giren “Maraş’ta aday yok diyorsun! Pekala sen adam değil misin?” başlıklı yazısında yerel seçimleri irdelerken yazının son bölümüne eklediği notta şunları yazdı:


“Dün Akşam, Cumhuriyet Bayramının 89. yıldönümü münasebetiyle Ramada Otelinde verilen resepsiyona gittik hasbelkader. 6-7 kişi… Her yıl davetiye gelirdi valilikten. Bu yıl davet mavet olmadı. Biz de gittik. Davetsiz misafir döşeksiz otururmuş. Resim çekmek de yasak. Niyeyse? Gazeteci olan bizleriz, valiliğin, belediyenin fotoğrafçıları resim çekiyor, biz gazetecilere yasakmış!


Vay canına!


Bu nasıl yasak sayın valim. Basını neden davet etmediniz, neden resim çektirmelerine izin vermediniz! Cumhuriyet Bayramı sadece oraya katılanların, protokolün mü bayramı, gazeteciler bu cumhuriyetin çocukları değil miydi? Biz uzaydan mı gelmiştik de, davet etmediniz, resim çektirmemize mani oldunuz? Yoksa istihbarat mı aldınız da bu yolu seçtiniz? Bizi oraya çağırmayan, davet etmeyenlerin değil, Türk ulusunun Cumhuriyet bayramı kutlu olsun!”


GELİŞİNDE HEP BİRLİKTE!


Bu arada, Şükrü Kocatepe’nin Kahramanmaraş Valiliği görevine başladığı günlerde
kendisine ‘hayırlı olsun’ ziyaretinde bulunmak isteyen Kahramanmaraş’taki gazetecilere ayrı ayrı randevu vermek yerine tamamına aynı gün ve saatte randevu vermesi de dikkatleri çekmişti. Gruplar halinde ayrı ayrı randevu talep ederek Vali’ye ‘Hoş geldin’ için giden gazeteciler bir anda şaşırmışlardı. Ancak sonunda anlaşarak hep birlikte makama girmişlerdi.


O günlerde Akşam Postası Gazetesi’nin sorumlu yazı işleri müdürlüğü görevini yapan ve halen gazetemizin sorumlu müdürlüğü görevini yürüten Akif Arslan, bu konuyu “Sayın Vali’nin kurnazlığı” başlıklı 3 Şubat 2012 tarihli yazısında Vali Kocatepe’nin tüm gazetecilere aynı anda randevu vermesini eleştirmiş ve şunları yazmıştı:


“Sayın Kocatepe’nin kurnazlığı, Kahramanmaraş için iyi olur inşallah!
Dün, saat 15.00 ile 16.00 arasındaydı.
Valiliğin hemen merdivenlerinde hep birlikte hatıra fotoğrafı çektirdik.
Sayın Valimiz Şükrü Kocatepe…
Anadolu Basın Birliği Şube Başkanımız Fatma Ulusan…
Kahramanmaraş Gazeteciler Cemiyeti Başkanımız Abid Vanlı…
Yerel gazetelerin yazı işleri müdürleri…
Kıdemli gazeteciler…
Televizyoncular…
Var olan onlardı o anda, tabi olmayanlar da vardı.
Sağlık olsun.
**
Kahramanmaraş’ta 12 günlük gazetede var.
Bir kaç tane istikrarlı biçimde yayınlanan haftalık gazete var.
Aklına estikçe çıkan haftalık, onbeşgünlük gazeteler var.
Bir tane uydudan yayın yapan televizyon var.
4-5 tane radyo var.
4-5 tane internet haber sitesi var.
Mesleğimizde en yaşlılar var, olgunlar var, yeni yetmeler var.
Bir de, ‘aklına estiği zaman gazetecilik’ yapanlar var:
Koçançılar.
Seçimciler.
Bayramcılar.
Kutsal gececiler.
**
Aslında “biz kırk kişiyiz, kırkımız da birbirimizi biliriz” sözünü hatırladım.
Aslında rakamsal olarak çok fazlayız.
İki, hatta üç tane 40 kişi ederiz.
Ama, deyim öyle “biz kırk kişiyiz, kırkımız da birbirimizi biliriz”!
**
Dün öğleden önceydi.
Anadolu Basın Birliği Şube Başkanımız Fatma Ulusan hanımefendi aradı.
Eee…
Artık mesleğin en kıdemlilerinden sayılıyoruz.
Ahmet Yaşar Başer, Doğan Keçecioğlu, Ali Fahri Şirikçi ağabeylerimiz baş
tacımız.
Onların kıdemi, kıdemlilerin kıdemidir.
İstikrarlı biçimde süre gelen 28-30 yıllık bir gazetecilik hayatımız var.
Şunun şurasında da zaten emeklilik için gün sayıyoruz.
Neyse.
Fatma Ulusan, bir davette bulundu.
“Akif, Vali beyden randevu istemiştik, bugün saat 3’e verdiler. Bizimle gelirsen
onur verirsin..”
“Tabi başkanım, memnuniyetle.”
**
Anadolu Basın Birliği ile Akşam Postası, aynı sokağın içerisinde komşu gibi.
Hemen valiliğin karşısında Azerbaycan Bulvarına çıkan sokağın içerisindeyiz.
Yani meşhur ‘Dedezade’ sokağındayız.
Beyzade İşhanında Anadolu Basın Birliği.
Azvuralİşhanında Akşam Postası var.
Randevu saatinden 15 dakika önce ‘alolaşıp’ aynı anda çıktık, sokağa.
Buluştuk Fatma ile.
Birlikte Valiliğe gidiyoruz.
“Kimler var Fatma, ziyarette!”
“Yönetim Kurulu Üyesi arkadaşlarımız, bir de Ali Fahri Şirikçi abi ile sen ve
Murat İğde.”
Demek ki, mesleğin kıdemlilerindendim derken yanılmamışım.
**
Birlikte geçtik Fatma ile valiliğe.
Önce, Basın İlan’daki kardeşimiz Aslan Yüzgeç’e “merhaba” dedik.
Her zaman aynı çünkü.
Aslan’a ‘merhaba’ demeden geçmek, sanki ‘şekersiz çay içmek’ gibi bir şey!
Aslan’ın yanındayken diğer arkadaşlar geldi.
Mahmut Beyaz.
İsmail Koyuncu.
Niyazi Kara.
Devrim Başer.
Murat İğde.
Sonra başkaları da geldi. Fatma’nın bana bahsetmediği isimler.
Fatma’ya döndüm:
“Hayırdır başkanım...”
“Bilmiyorum Akif…”
**
Saat 3’e doğru, Vali Bey’in makamına yaklaştık.
Aboo.
Kimler yok ki.
Bir biz eksiğiz inanın.
Doğal olarak tepkimiz ortaya çıktı.
“Fatma biz girmeyelim isterseniz. Hepimize aynı anda randevu kabul edilir değil”


Bir araya gelmememiz gerekenler var.
Konum itibariyle, kişilik itibariyle.
Belki ağır olacak ama böyle işte.
Fatma da teklifi kabul etti.
Makama girmeyecektik.
Ancak, mesleğin kıdemli başkanlarından Abid Vanlı’nın teklifi de yabana atılır
değildi.
“Biz diğerlerine göre güç birliği içinde olduğumuzu gösterelim.”
Fatma ile, Devrim abi ile, diğer arkadaşlarla göz göze gelip, ‘kabul’ dedik.
Kapı açıldığında ise hep birlikte içeri girdik.
Davulcusu.
Zurnacısı.
Kaşıkçısı eksikti adeta.
Sırayla kendimizi tanıttık ve oturduk sandalyelere.
Sandalye yetmedi, odanın düzenini bozduk.
**
Randevuların aynı saate verilmesi tartışılır mı?
Tartışılır.
Çünkü bir araya gelmeyecekler var.
Nitekim randevu saatinde orada olup ta, buna tepki koyarak oradan kaçanlar var.
Bir de içeri girip içerde densizce davrananlar vardı.
Ağzında sakız çiğneyenler.
Cep telefonu ile sms çekenler.
Yan gelip bağdaş kurarlar mıydı, bilmiyorum ama sanırım sandalye yetmese de yere
otursalardı onu da yapacaklar vardı.
“Valilik” makamının ne olduğunu bilmeyenleri böyle ziyaretlere götürmek ne acı
bir durum bilmiyorum ama İçişleri Bakanımız Sayın Beşir Atalay çok güzel bir
ifade kullanıyor:
“Büyük bir ciddiyetsizlik, seviyesizlik ve büyük bir terbiyesizliktir..”
Daha ne diyelim ki?
**
Valilik Makamı, Cumhurbaşkanımızın temsil edildiği bir makamdır.
Milletimizin manevi şahsiyetinin temsil edildiği makamdır.
Yani, valilik makamı kişinin kimliğidir.
Bu makama saygı duymazsak bize de kimse saygı göstermez.
Gazeteci olmak demek, bu kutsal ve yüce makamda saygısızca davranma anlamına
gelmez.
Sayın Şükrü Kocatepe’nin kişiliği ile ilgili değildir bu.
Valilik Makamı ile ilgilidir.
Makamın bu derecede acz duruma düşürülmesi elbette hoş değildir.
Bunu Sayın Valimize değil, kendini gazeteci olarak göstermeye çalışanlara
söylüyoruz.
Eğer bu makama saygı duymayacaksanız, bu işi yapmayınız.
**
Neyse..
Gazeteciler Cemiyeti Başkanımız Abid Vanlı konuştu.
Anadolu Basın Birliği Şube Başkanımız Fatma Ulusan konuştu.
Valimiz Sayın Şükrü Kocatepe konuştu.
Hoş bir ortam oldu mu?
Bence olmadı.
Çünkü gazetecilerden çok, gazeteci olmayanlar vardı adeta.
‘Gazeteci’ unvanını kullanarak randevu talep edenlerin tamamına aynı gün, aynı
saatte randevu vermişti, Valimiz.
Bu olabilir mi?
Olabilir.
Olamaz.
Ama bizim kabul etmeyeceğiz bir durum bu.
Yani olamaz.
Neden olamaz?
Çünkü üstteki iki parafta anlattığım olaylara biz dâhil olamayız.
Yani makama saygısızlığımız olamaz.
Makamın geçici sahiplerine de (yani sayın valilerimize) saygısızlığımız olamaz.
Çünkü Mevlana felsefesi derki:
“Sevgide serbesiyet, saygıda mecburiyet vardır…”
**
Ziyaretin kısası makbuldür derler ya..
Abid Başkan, birkaç arkadaşla göz göze geldikten sonra, ‘müsaade’ istedi.
Hep birlikte kalktık.
Sayın Valimiz “Bir hatıra fotoğrafı çektirelim” dedi.
Birlikte Valilik Merdivenlerine indik.
İşte bu sayfada da gördüğünüz fotoğrafı hatıra olarak çektirdik.
Bazı arkadaşlar, yukarıda bıraktıkları palto, atkı ve diğer eşyalarını almak
üzere yeniden merdivenleri çıkarken bizler hazır kıta olduğumuz için
merdivenlerden inip ofisimize döndük.
**
Gelelim, randevu isteklerinin birleştirilmesine.
Tabi bu tasarruf Sayın Valimizin yetkisinde.
Kabul eder.
Kabul etmez.
Birleştirir.
Ayrıştırır.
Biz sadece bunu bir kurnazlık olarak değerlendiriyoruz.
Sayın Valimiz, makamı teslim aldığında sanırım Kahramanmaraş basınının ayrılık
içerisinde olduğunu duydu ya da gözlemledi.
Sanırım “Ben sizi bir araya getiririm” dedi.
Ve getirdi.
5 yıldır, 10 yıldır, 20 yıldır, 30 yıldır bir araya gelemeyen basını bir araya
getirdi.
Cemiyetçisini, birlikçisini, bağlantısızcısını buluşturdu.
Göreceli birlikteliği, göreceli şekilde sağladı.
Ya devamlılığı.
Bu mümkün değil.
Bir araya gelmekten imtina eden, attığında meydana kaz bırakmayan ancak ortaya
sorun çıktığında kaçacak delik arayanlarla birliktelik mümkün değil.
Kendini dev görüp, diğerlerini hiçe sayanlarla birliktelik olmaz.
Sayın Valimiz, farkında olmadan belki güzel bir eylem yaptı.
Ama bu eylemden üzülenler oldu.
İncinenler oldu.
Dile getirmeseler de, bu bir gerçek.
**
Her şey bir tarafa da, ben merak ediyordum.
Fotoğraflarda ‘babacan’ bir vali tiplemesi vardı.
Gerçekten öyle mi, diye düşünüyordum.
Öyleymiş.
Şimdilik bu.
Diğer izlenimlerimi, notlarımı yeri geldikçe yazmaya devam edeceğim.”


KAYNAK: kahramanmaraş'ta Bugün gazetesi