Zor günler kapıda

Abone Ol


Bu dönemde zenginler servetlerini beşe, ona katladı, dar gelirliler de bu pasta büyümesinden az da olsa bir pay aldı.
Ancak dünya kapitalist sisteminin girdiği bu büyük kriz, balayı döneminin sona erdiğini gösteriyor.

Türkiye'nin önümüzdeki dönem yüzde 3'ler civarında büyümesi bekleniyor.

Ekonomistler ve araştırmacılar, AK Parti'nin son seçim zaferini 27 Nisan Muhtırası'ndan çok, ekonomideki bu büyümeye bağlıyor.

Türkiye çoğunluğu gençlerden oluşan 70 milyonluk bir ülke.
Büyümenin yavaşlaması toplumdaki memnuniyet duygusunun azalmasına yol açacaktır.

O nedenle, iktidar için yerel seçimden sonra sıkıntılı bir dönem başlayacaktır.
İktidarın önümüzdeki dönemde üzerinde odaklanması gereken yer, ekonomidir.

Her iktidar yaptığı işlerin övülmesini, takdir edilmesini bekler ama iktidarı asıl bekleyen eleştiridir.

Çünkü iktidar icraat yeridir ve icraatta bulunan herkes eleştiriden nasibini alır.
Eğer her şey tahmin edildiği gibi giderse, iktidara yönelik eleştirilerin hoşnutsuzluk belirtilerinin artması kaçınılmazdır.
Önemli olan bu eleştirilerden gerekli dersleri çıkarmak, eleştiriyi demokrasinin vazgeçilmez bir unsuru olarak görme olgunluğu göstermektir.
Bu dönemde eleştiriler yüzünden siyasi atmosferin gerilmesi ülkeyi daha büyük bir sıkıntıya sokabilir.
Eleştirilere, haksız görülenlerine elbette cevap verilecektir ama burada da kullanılan üslup çok önemlidir.

İktidarın üslubu, demokratik tartışma atmosferini kısıtlamaya ve her eleştiriyi kötü niyetli görüp önceden mahkûm etmeye dayanmamalıdır.

Daha da önemlisi, kapıya dayandığı belirtilen krizden toplumun dar gelirli kesiminin en az etkileneceği düzenlemeleri yapmaktır.

Nükleer santral

Uzlaşması olanaksız iki kamp var. Bir kesim Türkiye'nin ithalata dayalı enerji ile daha fazla yoluna devam edemeyeceğini, bunun için nükleer enerji santralının şart olduğunu iddia ediyor.
Ama bu santralın kapasitesine bakarsak, "Bir, iki, üç yetmez, daha fazla santral" sloganlarını duymamız kaçınılmaz.

Karşı tarafta ise, nükleer santral facialarını sıralayan, bu santrallerin yerküreye vereceği zararları, gelecek kuşakların başına açacağı belaları örnekleriyle sıralayan çevreciler var.
Açıkçası ben ikinci kamptayım.

Bu santral Türkiye'nin enerji açığının bir bölümünü karşılayabilir ama çocuklarımız için daha kötü bir dünya yaratılmasına katkıda da bulunabilir.

Bu bir olasılık ve çok ciddi bir olasılık.
Ne yazık ki, artık ne desek boş.

{ "vars": { "account": "G-V2K9QJTT0J" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }