Türkiye’de 1960’lı yılların siyasi ortamında gençlik hareketlerinin en etkili liderlerinden biri olarak öne çıkan Harun Karadeniz, düşünsel derinliği ve mücadeleci yapısıyla iz bıraktı. 1942 yılında Giresun’un Alucra ilçesinde doğdu. Eğitimini İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’nde tamamladı. Üniversite yıllarında politikaya yönelen Karadeniz, kısa sürede öğrenci hareketlerinin simge ismi haline geldi.
GENÇLİK HAREKETLERİNİN ÖNCÜ LİDERİ
Karadeniz, özellikle 1960’lı yıllarda yükselişe geçen anti-emperyalist ve demokratik öğrenci hareketlerinin merkezinde yer aldı. Üniversitelerdeki boykotlar, okul işgalleri ve yürüyüşlerde kitlenin önünde yürüdü. “Özel okullar devletleştirilmelidir” çağrısıyla düzenlenen ve binlerce öğrencinin katıldığı yürüyüşte önemli bir rol oynadı. Onun liderliği, dönemin öğrenci mücadelesine yön verdi.
12 MART DARBESİ VE TUTUKLAMA SÜRECİ
12 Mart 1971 darbesi sonrasında siyasi baskılar artarken, Karadeniz de hedef alınan isimler arasına girdi. Türkiye Komünist Partisi (TKP) ve Devrimci Gençlik (Dev-Genç) davaları kapsamında gözaltına alındı. Ardından tutuklandı ve ağır cezaevi koşullarında yaşamını sürdürdü. Tutukluluğu süresince ciddi sağlık sorunlarıyla boğuştu.
HAPİSHANEDE GELEN ACI SON
Cezaevindeyken kansere yakalanan Harun Karadeniz, hastalığına rağmen uzun süre tedavi göremedi. Geciken müdahaleler sonucu durumu ağırlaştı. 15 Ağustos 1975’te henüz 33 yaşındayken hayata gözlerini yumdu. Erken vefatı, Türkiye’deki ilerici kamuoyunu derinden etkiledi.
DÜŞÜNCELERİNİ KİTAPLARLA ANLATTI
Harun Karadeniz, mücadele dolu hayatını kaleme aldığı kitaplarla ölümsüzleştirdi. Kaleme aldığı eserlerde, hem yaşadığı dönemin sosyal ve siyasi atmosferini aktardı hem de genç kuşaklara yol gösterdi. En bilinen kitapları arasında şunlar yer alıyor:
Olaylı Yıllar ve Gençlik
Eğitim Üretim İçindir
Devrimcinin Sözlüğü
Yaşamımdan Acı Dilimler
Kapitalsiz Kapitaller
Bu eserler, hem döneminin gerçekliğini belgeledi hem de Karadeniz’in mücadeleci ruhunu yansıttı.
MİRASI HÂLÂ YAŞIYOR
Harun Karadeniz, kısa süren hayatına sığdırdığı fikirsel üretim ve direnişle Türkiye'nin yakın tarihine damgasını vurdu. Onun yazdıkları, yalnızca bir dönemin tanıklığı değil, aynı zamanda bir duruşun ifadesi olarak günümüzde hâlâ ilham veriyor.
