Pasifik Adaları, dünyanın en temiz sularına, el değmemiş plajlarına ve yağmur ormanlarına ev sahipliği yapıyor. Bu cennet adalar, turizm açısından bir mıknatıs gibi birçok ziyaretçiyi kendine çekiyor ve birçok ülkenin ekonomisi için hayati bir öneme sahip. Ancak bölgedeki turizm sektörü ve ona bağımlı olanlar, iklim değişikliğinin etkileri konusunda giderek daha fazla endişe duyuyor.
Pasifik Turizm Örgütü'nün Genel Müdürü Christopher Cocker, yaptığı açıklamada, "Pasifik Adaları liderleri, iklim değişikliğini Pasifik topluluklarının geçim kaynakları, güvenliği ve refahı için en büyük tehdit olarak ilan ettiler" dedi. Cocker, bu konuda yenilikçi ve acil adımlar atılmadığı sürece bölgedeki turizmin geleceğinin "son derece belirsiz" olduğunu vurguladı.
Pasifik'teki tüm adaların iklim değişikliğinin etkilerine karşı savunmasız olduğunu belirten Cocker, özellikle alçak mercan adalarının büyük bir risk altında olduğunu ifade etti. Tuvalu, Kiribati, Marshall Adaları ve Mikronezya gibi ülkeler, yükselen deniz seviyeleri ve su baskınlarına karşı özellikle korunmasız durumda. Bunun yanı sıra, uzun süren kuraklıklar ve düzensiz yağışlar nedeniyle temiz içme suyuna erişimde de zorluklar yaşandığına dikkat çekildi.
Bir diğer büyük tehdit ise tropik fırtınalar. Bu fırtınalar, en zayıf olan birinci kategoriden en güçlü beşinci kategoriye kadar sınıflandırılıyor. Avustralya Meteoroloji Bürosu, Pasifik Okyanusu'ndaki iklim modellerinin gelecekte daha az sayıda, ancak daha yoğun fırtınaların yaşanabileceğine işaret ettiğini belirtti. Ancak Tonga’daki yerel halk, giderek daha güçlü fırtınaların daha sık görüldüğünü söylüyor.
Tonga'nın Ha'apai takımadalarında bulunan küçük bir ada olan Nomuka, fırtınaların sıklıkla vurduğu yerlerden biri. Sione Taufa, bu adada büyüdüğünü ve neredeyse her yıl fırtınalarla başa çıkmak zorunda kaldıklarını belirtiyor. Taufa, artık daha sık ve daha güçlü olan dördüncü ve beşinci kategori fırtınalarla karşılaştıklarını ifade ediyor.
Bu tehditler, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres tarafından da vurgulandı. Guterres, geçen ay Tonga'da düzenlenen Pasifik Adaları Forum Liderler Toplantısı'na katılarak, dünyanın en fazla sera gazı salan ülkelerinin bu emisyonları azaltmaları gerektiğini belirtti. Guterres, "Pasifik Adaları, iklim değişikliğine katkıda bulunmuyor, ancak iklim değişikliği nedeniyle meydana gelen her şey burada katlanarak etkisini gösteriyor" dedi.
Pasifik’teki birçok ada gibi Fiji de bu değişimden etkileniyor. Fiji'de, deniz seviyesinin yükselmesi nedeniyle sahil şeritlerinin erozyona uğradığı, deniz suyu sıcaklıklarındaki değişiklikler nedeniyle mercan ağarmalarının yaşandığı gözlemleniyor. Bu konuda çalışmalar yürüten Marica Vakacola, su güvenliğinin en büyük risklerden biri olduğunu vurguluyor. Fiji’deki birçok tatlı su kaynağının artık tuzlu suyun istilasına uğradığını ve yağmur sularının toplanmasının giderek zorunlu hale geldiğini belirtiyor.
Bu sorunlar, Pasifik Adaları'ndaki turizm sektöründe de endişe yaratıyor. Griffith Üniversitesi'nden Susanne Becken, bazı yerlerde içme suyunun kıtlaşması nedeniyle yerel halk ile turistler arasında su kullanımı konusunda çatışmalar yaşanabileceğini öngörüyor.
Pasifik Adaları'nın iklim değişikliğiyle mücadelede küresel olarak çok az bir etkiye sahip olduğu bilinse de, bu zorluklar karşısında teslimiyet değil, dayanıklılık gösterdikleri de belirtiliyor. Brad Kirner, bu durumun ada topluluklarında zor ama gerekli uyum stratejilerinin uygulanmasını gerektirdiğini ifade ediyor. Kirner, "Evet, seyahat iklim değişikliğine önemli bir katkıda bulunuyor ve bu gerçekle yüzleşmemiz gerekiyor. Çözümler üretmek zorundayız" diyor.