KAHRAMANMARAŞ

Kahramanmaraş'ta tarihi zirve başladı

Kahramanmaraş'ta tarihi zirve başladı. 6 Şubat depremi sonrası kentin yeniden inşası için dünyanın ve Türkiye'nin seçkin üniversitelerinden mimar ve şehir plancılar Kahramanmaraş'ta şehrin geleceği için buluştu.

Abone Ol

 Kahramanmaraş'ta, 6 Şubat depremlerinin ardından kentin yeniden inşası için önemli bir zirve başladı. Dünyanın ve Türkiye'nin önde gelen üniversitelerinden mimar ve şehir plancıları, şehrin geleceğini şekillendirmek üzere Kahramanmaraş'ta bir araya geldi. Program, İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı.

Zirvede, Abdullah Gül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Burak Asiliskender, Kahramanmaraş Mimarlar Odası Başkanı Yunus Emre Kaçamaz, Kayseri Mimarlar Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Er, Mimarlar Odası Genel Merkez Başkanı Zeynep Eres, Kahramanmaraş Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Buluntu, Onikişubat Belediye Başkanı Hanifi Toptaş, Dulkadiroğlu Belediye Başkanı Mehmet Akpınar, Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Fırat Görgel, Kahramanmaraş Valisi Mükerrem Ünlüer ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyon Başkanı ve Kahramanmaraş Milletvekili Prof.Dr. Vahit Kirişçi konuşmalarını gerçekleştirdi.

Abdullah Gül Üniversitesi'nde Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Burak Asiliskender'in konuşması:

Abdullah Gül Üniversitesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Kahramanmaraş Mimarlar Odası Kahramanmaraş Şubesi ve Kayseri Şubesi'nin ortaklığıyla düzenlenen "Yeniden Gelişen Kahramanmaraş Konferansı'na" hoş geldiniz.

Bildiğiniz üzere, son yıllarda yaşanan afetler, şehirlerimizin fiziksel ve sosyal yapısının inşasında oldukça zorlu ve sıkıntılı problemler yaşanmasına sebep olmuştur. Özellikle 2023 yılı sonrası yaşanan iki büyük deprem, Maraş'ta büyük bir yıkıma yol açmıştır. Bu bağlamda, yeni bir yapılanma sürecinin konuşulması büyük önem taşımaktadır. Bugün burada, bu sürecin nasıl yönetilebileceğini, hangi stratejilerin uygulanabileceğini tartışmak üzere toplandık. Afet sonrası kentsel planlamanın ve yeniden inşa süreçlerinin nasıl daha dayanıklı, sürdürülebilir ve geliştirilebilir olabileceği üzerine konuşacağız.

Bu bağlamda, farklı disiplinlerden uzmanların katılımıyla zenginleşen tartışmalar sadece fiziksel yapıları değil, aynı zamanda toplumsal dokunun güçlendirilmesine de katkı sağlayacaktır. Etkinlik boyunca geleneksel mimari ve dayanıklılık için çözümler ele alınacaktır. Bu tartışmaların, Kahramanmaraş başta olmak üzere benzer şehirlerde yürütülen yeniden inşa çalışmalarına önemli katkılar sağlayacağına inanıyoruz.

Özellikle dün düzenlenen saha gezisi ile katılımcılar, Maraş'ın tarihi ve Yenikent merkezini yerinde inceleme ve gözlemleme şansı buldular. Bugün ve yarın gerçekleşecek oturumlarda, ülkemizin yanı sıra Fransa, İngiltere, Portekiz, Çin, Fas ve Amerika Birleşik Devletleri'nden gelen uzun yıllardır bu alanlarda deneyim kazanmış uzmanlar, Maraş'taki yeniden yapılanma süreçlerini ve afet sonrası kentsel dönüşüm stratejilerini tartışmak üzere bizlerle birlikte olacaklar.

Bu bağlamda, sizlere de aktarmak istiyorum: Bugün, durum tespitine odaklanacak, ardından geleneksel mimari dayanıklılığı ve yeniden inşa süreçleri üzerine bir oturum gerçekleşecektir. Sonrasında ise yeniden inşa stratejileri ve kriz yönetimi konularında bir oturum düzenleyeceğiz. Yarın ise yenilikçi inşaat yöntemleri, malzemeler ve metodolojiler üzerinde konuşacağız. Hemen ardından stratejik kentsel dönüşümle ilgili bir tartışma gerçekleştireceğiz. Son olarak, kent gelişiminde yeni yaklaşımlar üzerine bir tartışma yaparak günü tamamlayacağız.

Bu sekiz oturumun dışında iki değerli ana konuşmacımız da bizlerle olacak. Birisi, afet sonrası kentlerin geleceğini paylaşacak; diğeri ise kendi görüşlerini aktaracak. Konferansın yanı sıra, bu katta ve alt katta sergiler sizleri bekliyor. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi sergisini aşağıda izleyebilirsiniz. Bu katta, Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nin sergisini, Abdullah Gül Üniversitesi'nin sergisini ve özellikle diploma projeleriyle ilgili olarak öğrencilerin ön fikirlerini sizlerle buluşturmayı planladık. Hepsi görüşlerinize açıktır.

Umarım hepimiz için oldukça verimli ve doyurucu bir etkinlik olur. Şimdiden katıldığınız için teşekkür ediyorum, hepiniz hoş geldiniz.

Kahramanmaraş Mimarlar Odası Başkanı Yunus Emre Kaçamaz şunları konuştu:

Öncelikle hepiniz, "Yeniden Gelişen Kahramanmaraş" Konferansı’na hoş geldiniz.

Bu sempozyuma destek veren, bize güvenen ve aynı vizyonda birleşen şehrimizin mimarlarına, mühendislerine, ilçe belediyelerine, ticaret ve sanayi odalarına, borsa başkanlarına, iş insanlarına, sivil toplum kuruluşlarına ve sponsorlarımıza gönülden teşekkür ediyorum.

Biliyoruz ki bu tür programları gerçekleştirmek zordur. Bu noktada bize her türlü desteği sağlayan iş insanlarımıza, sempozyuma sahip çıkan herkese ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum. Kahramanmaraş’ın birlikteliği, bu oluşumlar sayesinde her zaman ve her koşulda tekrar gün yüzüne çıkıyor.

Heyecanımı mazur görün; böylesine anlamlı bir projede ve bu panelde yer almak büyük bir gurur. 9 farklı ülkeden 50'ye yakın konuşmacımızın bulunduğu bu program, Kahramanmaraş için oldukça değerli bir sempozyuma ev sahipliği yapıyor.

Sizlere öncelikle bu sempozyumun nasıl başladığını, nasıl oluştuğunu aktarmak istiyorum.

6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinde hepimiz çok büyük yaralar aldık. Kahramanmaraş’ta bir yakını olmayan, acıya tanıklık etmeyen neredeyse kimse kalmadı. Öyle ki birbirimize, “Birinci dereceden mi?” diye sormaya başladık. Hepimiz için travmatik, hüzünlü ve çaresiz geçen günlerdi. Şehrin dörtte biri yıkılmıştı. Her yer acı ve hüzünle doluydu.

Ancak bizler için daima bir umut vardı. Hedef belirlemeden yola çıktık. Yol boyunca aynı kapılar, farklı anahtarlarla açıldı. Kayseri Şube Başkanımız Sayın Murtaza Bey, depremin üçüncü gününde buradaydı. İlk çadır kurulumlarında yer aldı. Diyarbakır Şube Başkanımızla birlikte verdikleri destek unutulmaz.

Murtaza Başkan, bizi Murat Sönmez Hoca ile tanıştırdı. Murat Sönmez Hoca ise Olgu Hoca ile… Sonra Olgu Hoca bizi Ömer Hoca ile tanıştırdı. Bu zincir böyle gelişti ve sempozyum süreci bu şekilde başladı.

Gittiğimiz her yerde aklımızda tek bir soru vardı: “Maraş için ne yapabiliriz?” Artık geçmişe takılı kalmak yerine, Maraş için nasıl bir vizyon koyabiliriz, bunu düşünüyorduk. Biz mimarlar, geleceği düşünen, tasarlayan insanlarız. Bir projeye başlarken sadece bugünü değil, 2 ay sonrasını, 5 yıl sonrasını hayal ederiz.

Bu noktada da geleceği inşa etmeyi hedefledik. Kendimize şu soruları sormaya başladık:
Nasıl bir kent hayal ediyoruz?
Nasıl bir Maraş istiyoruz?
Kendimiz ve gelecek nesiller için nasıl bir yaşam hayal ediyoruz?

Bu yıkımın aslında bir fırsat olduğunu fark ettik. Evet, çok büyük bir yıkım yaşandı. Ancak bir o kadar da büyük bir yeniden doğuş fırsatımız vardı. Doğru planlanmış, çevreci, enerji verimliliği yüksek, sokakları önceden planlanmış bir şehir için eşsiz bir imkândı bu. Marka bir şehir inşa etme potansiyelimiz vardı.

Şehrin tüm paydaşları birbiriyle iletişim hâlindeydi. Bu çok büyük bir şanstı. Artık geçmiş zaman kiplerini değil, geleceği konuşuyoruz. Geçmişten ders çıkararak, daha sağlam temellere oturmuş bir kent hayal ediyoruz. Eğer geleceği değiştirmek istiyorsak, bu değişimi bugünden başlatmamız gerekiyor.

Şu anda hep birlikte bir değişimin içindeyiz ve bu değişimi fark etmek bazen zor olabilir. Fakat farklı açılardan bakmaya başladığımızda, bu dönüşümün bizi iyiye taşıyacağına inanıyoruz.

Yerel yönetimler, Mimarlar Odası, üç farklı üniversite ile birlikte bu şehirde çalışmalar yürütüyor. Büyükşehir Belediyemiz ile büyük ölçekli planlamalar yaparken, ilçe belediyelerimizle kentin belirli bölgelerinde proje üretme imkânı bulduk. Bu çalışmalar zamanla çok değerli sonuçlar doğuracaktır.

Artık Kahramanmaraş’ta mimarlığın ve mühendisliğin daha üst perdeden konuşulduğu, daha fazla dikkate alındığı bir kültür oluştuğuna inanıyoruz. Diğer üniversitelerden de şehrimize gelen araştırmacılarla bu kültür daha da gelişecektir.

Sempozyum, 9 farklı ülkeden 50 konuşmacının katılımıyla yeniden Kahramanmaraş’ın konuşulduğu, uluslararası ortamlarda dile getirildiği nitelikli bir adım oldu.

Kayseri Mimarlar Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Er'in konuşması:

6 Şubat 2023 tarihinden itibaren Kahramanmaraş ile Kayseri arasında, ev sahipliği boyutunda güçlü bir bağ kuruldu. Bu bağ, yalnızca Mimarlar Odası düzeyinde değil; şehirde bulunan akademisyenlerimiz ve idarecilerimizle de ortak bir anlayışla gelişti. Onların da bizimle aynı duyguları paylaştığına inanıyorum.

Burak Hocamız süreçten, programın içeriğinden bahsetti. Yunus Emre Başkanımız da bu sürece gelene kadar neler yaşandığını aktardı.

Bu konferansta elbette teknik anlamda birçok konu ele alınacak. Ancak ben burada sadece yapıları değil, aynı zamanda bir hafızayı, bir kimliği ve bir umudu yeniden inşa etmeyi konuşacağımızı özellikle vurgulamak isterim.

Akademiden yerel yönetimlere, sivil toplumdan kamu kurumlarına kadar birçok katılımcıyla; Kahramanmaraş’ın yeniden kalkınması, sürdürülebilir bir şekilde gelişmesi ve daha dirençli bir yapıya kavuşması için çözüm önerileri geliştirilecek.

Tarih boyunca birçok zorluk ve meşakkatli süreçten geçmiş bir milletin evlatlarıyız. Şehirlerimizi, çeşitli nedenlerle kaybettiğimiz zamanlar oldu. Ancak bir şehri yeniden inşa etme ihtiyacı doğduğunda, bu sürecin nasıl yürütülmesi gerektiğini konuşmamız büyük önem taşıyor.

Stratejik planlama, afetlere dirençli şehircilik, sürdürülebilirlik ve çevresel duyarlılık gibi pek çok başlık önemli. Ancak benim için bir şehri yeniden inşa etme sürecinde en önemli adım, yerel halkı kendi şehrine yabancılaştırmamaktır.

Kentin kimliğiyle birlikte, o şehirde yaşayan insanların kendi anılarına dair izler görmesini çok kıymetli buluyorum.

Defalarca Kahramanmaraş’a geldik. 6 Şubat 2023’ten sonra Kapalı Çarşı’yı gezen insanların, aynı hissiyatla orada bulunmasını arzu ediyorum. Azer Mahallesi’nde akraba ziyareti yapan birinin, aynı duygularla o sokaklarda yürümesini, Bahtiyar Yokuşu’ndan her gün geçen bir vatandaşımızın, tabiatın acısını hissetmesine rağmen bu şehrin kendisine ait olduğu duygusuyla yaşamasını isterim.

Benim bu konuşmadaki en büyük vurgum budur.

Mimarlar Odası Genel Merkez Başkanı Zeynep Eres'in konuşması:

Aslında gönül isterdi ki burada, hayatın olağan akışında bir arada olalım. Her şeyin normal seyrettiği bir süreçte Kahramanmaraş kentimizin kentleşme ve planlama sorunlarını tartışalım, geleceğe yönelik vizyonun ne olabileceğini düşünelim. Ama maalesef bu mümkün olamadı. 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinde çok geniş bir coğrafyada çok ağır yıkımlar yaşadık. Öncelikle 6 Şubat ve ardından 20 Şubat depremlerinde yitirdiğimiz yurttaşlarımızı saygıyla anıyorum. Kederli ailelerine sabırlar diliyorum.

Her şeyden önce bir durum tespiti yapmamız gerekiyor. Gerek bu deprem, gerekse daha önce ülkemizin pek çok yerinde yaşadığımız depremler; Van’da, İzmir’de, Marmara Bölgesi’nde bütün bu örnekler, mimarlık ve planlamanın bir bilim olarak görülmemesinin, yanlış imar politikalarının nelere mal olabileceğini bizlere gösterdi. Depremselliği incelenmemiş zeminlerde yoğun yapılaşmaların olması, bu yapılaşmaların yıllar içinde kat artırımlarıyla daha da yoğunlaşması, plansız yapılaşmaların artması, bizlere çok ağır bedeller ödetti.

Bir diğer önemli boyut ise yapı denetimi. 1999 Marmara Depremi bize, yıkımların ne kadar ağır olabileceğini ve yanlış planlamanın, yanlış imar politikalarının nasıl felaketlere yol açabileceğini göstermişti. Ama sonrasında yapı denetiminin kamu tarafından değil, özel sektör eliyle yürütülmesi ve bu süreçlerin sağlıklı işletilememesi, 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinde bir kez daha ağır bedeller doğurdu.

Oysa mimarlık böyle bir şey değil; planlama böyle bir şey değil. Mimarlığın en temel amacı; toplumun sağlıklı, güvenli, mutlu ve huzurlu yapılı çevrelerde, yerleşimlerde ve kentlerde yaşayabilmesini sağlamak, sürdürülebilir bir yaşamı mümkün kılmaktır. Tıpkı tıp bilimi gibi, mimarlık da insanın ve toplumun sağlıklı yaşaması için öncelikle planlamasını yapar. Nasıl ki doktorlar bir insanın ya da bir toplumun bedensel ve ruhsal sağlığı üzerine çalışırsa, biz de mimarlar olarak toplumun ve bireylerin sağlıklı, nitelikli, güvenli çevrelerde yaşayabilmesi için mesleğimizi geliştiririz.

Bu bağlamda mesleğimizin bir bilim alanı olarak görülmemesi ve gündelik politikalarla, yanlış planlamalarla sürdürülmesi bu ülkede çok ağır bedellere yol açıyor. Mimarlığın bir diğer önemli boyutu da kültürdür. Özgür bireyin kendini ifade edebileceği kentleşmenin ve mekânlaşmanın sağlanması; insanın geçmişinin üzerine geleceğini inşa edebileceği kentlerin ve mekânların oluşturulması mimarlığın temel amacıdır. İnsanın ruhsal dünyasından, toplumun toplumsal benliğinden uzak bir mimarlık; yalnızca yapılaşma ve barınma olarak düşünülemez.

Bizim bir geçmişimiz, bir kültürümüz var. Geçmişte bizden önceki kuşakların yarattığı, bizlerin içinde yaşadığı ve bizden sonraki kuşaklara kültürel olarak aktarmamız gereken mekânlar ve tarihi çevreler bulunuyor. Mimarlık, bu bağlamda geçmişe bakar. Aynı zamanda geçmişten izlerin, bireyin ve toplumun ortak geçmişinin sürdürülmesidir. Bu geçmişin içinde çağdaş bir geleceğin ve modern bir yaşamın tasarlanması da mimarlığın görevidir.

6 Şubat Kahramanmaraş depremleri, ne yazık ki çok geniş bir coğrafyada, Doğu ve Güneydoğu illerinde çok ağır yıkımlara neden oldu. Pek çok kentimiz, kasabamız ve köyümüz neredeyse haritadan silinecek düzeyde ağır yaralar aldı. Kahramanmaraş, Hatay, Malatya, Adıyaman bu depremlerden en büyük yaraları alan şehirlerimizdir. Şimdi bu alanlarda yeniden yerleşimlerin ve yaşamların kurulması gerekiyor. Biz mimarlara bu süreçte pek çok görev düşüyor.

Planlama ve tasarlama sürecinde mimarın toplumla birlikte hareket etmesi gerekiyor. Bugün “katılımcılık” olarak altını çizdiğimiz, mimarın toplumla birlikte süreçleri yürütmesi önemli bir boyut. Bir mimar, bir plancı ya da bu süreçleri yöneten kamu görevlileri yalnız başına, toplumdan kopuk bir şekilde o toplum için mutlu olunacak yerleşimleri kuramaz. Toplumun gereksinimlerini ve beklentilerini anlayarak planlama ve mimarlık yapılmalıdır.

Kahramanmaraş Şubemizin, bu süreci herkese açık bir konferansla yürüterek dünyadan deneyimlerin paylaşılmasını sağlaması, Türkiye’den mimarların bilgi aktarmasına vesile olması ve Kahramanmaraşlılara açık bir ortam oluşturması çok kıymetli. Burada yalnızca mimarların, plancıların, teknik insanların ya da yöneticilerin değil; Kahramanmaraşlıların da bulunması, herkesin duygularını ve düşüncelerini dile getirmesi çok önemlidir. Yeni Kahramanmaraş’ın nasıl şekilleneceğine hep birlikte karar vereceğimiz bu platformun kurulmuş olmasını çok önemsiyorum. Sokaklarda, billboardlarda yapılan duyurularla halkın davet edilmesi, çok değerli bir yaklaşımdır.

Geçtiğimiz Ekim ayında, Kayseri’de gerçekleştirilen Mimarlık Festivali’nde bir toplantımız olmuştu. Oradaki ana başlığımız “Yeni bir öykü yaratmak” idi. Ben de meslektaşlarıma şunu söylemiştim: “Mimar olarak bizim, deprem bölgesine yeni öyküler yaratmamız gerekiyor. Yeni yaşamların kurulmasında mimar olarak katkı sunmamız gerekiyor.” Mimar olarak bizlere, Mimarlar Odası olarak da bizlere çok büyük sorumluluklar düşüyor.

Deprem sonrasında Mimarlar Odası olarak bölgede çeşitli teknik incelemeler yaptık, raporlar hazırladık. Bu süreçte, bir doğa olayı olan depremin nasıl bir afete dönüştüğünü ortaya koymaya çalıştık. Bununla birlikte, bundan sonrası için yeni kentleşmenin nasıl olması gerektiği, toplumun katılımıyla herkesin mutlu olabileceği kentlerin nasıl inşa edileceği üzerine çalışmalarımıza devam ettik.

Bu konferansta da bilim insanlarının, meslek insanlarının ve Kahramanmaraşlıların bir araya gelerek, geçmişi ve kültürü unutmadan, geleceğin Kahramanmaraş’ını nasıl inşa edeceğini tartışacak olması çok değerli. Bu önemli etkinliği düzenleyen Kahramanmaraş Şubemize ve Kayseri Şubemize çok teşekkür ediyorum. Tüm katılımcılara, uzak coğrafyalardan gelerek bizlerle birlikte olan herkese teşekkür ediyor; başarılı bir konferans diliyorum.

Kahramanmaraş Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Buluntu'nın açıklaması:

Bu konferansın Kahramanmaraş'ta ve bu ölçekte düzenlenmesi, şehrimiz açısından son derece önemli. 6 Şubat’ta asrın felaketini hep birlikte yaşadık. Tüm acılarımıza, tüm Türkiye ortak oldu. O gece öyle çok şey yaşadık ki; sabah kalktığımızda, sağ kalanlarımız bir gecede şehrimizde yaklaşık 13 bine yakın tanıdığımızı, arkadaşımızı, eşimizi ve dostumuzu kaybettiğimizi gördü.

Birçok acı tecrübe yaşadık. Ticaret ve sanayi boyutuyla değerlendirdiğimizde; küçük sanayi sitemizde 2.500’e yakın iş yerinden 1.200’ünün bir gecede ya yıkıldığını ya da ağır hasar aldığını, altı organize sanayi bölgemizde çok ciddi yıkımlar meydana geldiğini gördük. Ekonomik anlamda da en fazla etkilenen şehirlerden biri haline geldik.

Bu konferans, şehrimizin geleceği ve yapılacak planlamalar açısından oldukça kıymetli. Şehrin planlamaları yapılırken doğasıyla, kültürüyle ve şehir kimliğiyle birlikte, bütüncül bir yaklaşımla ve öne çıkan alanlar dikkate alınarak ciddi bir planlama yapılması gerektiğine hep birlikte kanaat getirdik.

Az önce gezdiğimiz sergide, değerli hocalarımız ve öğrencilerimiz çok başarılı bir çalışma ortaya koymuş. Her şeyin başı planlama. Bu noktada teknik personelimize, mimarlarımıza, mühendislerimize ve hukukçularımıza önemli görevler düşüyor.

Kentsel dönüşüm, artık Türkiye'nin çok ciddi bir sorunu haline gelmiş durumda. Bizler, bir felaketi yaşamadan bazı gerçeklerin farkına maalesef varamıyoruz. En basit örneğiyle, yaptırdığımız sigortalarda deprem sigortası çoğu zaman önemsenmeyen, hiç gerçekleşmeyecekmiş gibi düşünülen ve maliyeti düşürmek adına çoğu zaman kapsam dışında bırakılan bir unsur olmuştur. Ancak yaşadığımız bu büyük felaket sonrasında, ne denli önemli olduğunu ve hangi sonuçlara yol açtığını hep birlikte gördük.

Prefabrik yapıların ne şekilde zarar gördüğünü, nerelerde hata yapıldığını sahada hep birlikte gözlemledik. Oysaki bir bina, içerisindeki makinelerin belki onda biri değerinde bile değildir. Ancak, ucuz maliyet ve düşük işçilik gibi nedenlerle ciddi hatalar yapılmış ve bunun bedelini şehir olarak çok ağır ödedik.

Bu konferansta kentsel dönüşüm konusu ele alınacak. Birçok panel oturumu gerçekleştirilecek. Biliyorsunuz ki kentsel dönüşüm yalnızca kamu bütçesiyle hayata geçirilebilecek bir süreç değildir. Bu konunun siyasi tartışmalardan uzak tutulması, teknik uzmanlar ve hukukçular tarafından ciddiyetle ele alınması gerekmektedir.

Kentsel dönüşüm sürecinde; İmar Kanunu, Kamulaştırma Kanunu, Belediye Kanunu, Afet Kanunu gibi pek çok yasal düzenleme mevcuttur. Ancak bunların yanına beşinci bir unsur daha eklememiz gerekiyor: Finansman. Bir projeyi planlarken, finansmanını da aynı şekilde planlamazsanız ve sadece kamu bütçesiyle yürütmeye kalkarsanız, başarı şansınız maalesef mümkün olmaz.

Kentsel dönüşüm, tüm Türkiye’nin ortak bir meselesidir. Deprem bölgelerinde yaşayan insanların yaşadıkları göz önüne alındığında, artık bu konunun başta teknik uzmanlar olmak üzere, hukukçuların katkısıyla geniş katılımlı bir şekilde tartışılması elzemdir.

Bir bölge kentsel dönüşüme açılacağı zaman, hemen rant tartışmalarıyla projelerin değersizleştirilmemesi gerekir. Bunun sonuçlarını Kahramanmaraş’ta acı şekilde yaşadık. Bugün o kayıplarımızı geri getirme imkânımız ne yazık ki yok.

Kentsel dönüşüm konusunu daha fazla uzatmayacağım, çünkü burada çok kıymetli akademisyenlerimiz bulunmakta. Bizim uzmanlık alanımız değil, ancak şimdiye kadar yeterince tartışılmamış bir konudan da bahsetmek isterim: Mülkiyet sorunu.

Bu konu maalesef gündeme pek gelmiyor. Bir bölgede kentsel dönüşüm yapılacağı zaman karşımıza mülkiyet problemi çıkıyor. Merkezimizde yer alan 80 mahallenin en az 60’ında bu sorunla karşı karşıyayız. Neden? Çünkü yıllardır yapılaşmış bu mahallelerde mülkler, el senediyle ya da muhtar senedi dediğimiz belgelerle alınıp satılmış. Bu belgelerle gerçekleşen işlemlerin hukuki geçerliliği yok. Mülkiyetin varislere ulaşıp yeniden düzenlenme şansı da neredeyse kalmamış durumda.

Kentsel dönüşümde karşınızda bir muhatap olduğunda anlaşma sağlanabilir. Ancak mülkiyetin farklı, gecekondu sahibinin farklı, tapu malikinin farklı olduğu bir yerde, ne kadar bedel verirseniz verin, mülkiyeti çözmeden kentsel dönüşüm gerçekleştirme şansınız bulunmuyor.

Dileğimiz, bu konuların burada sağlıklı bir şekilde tartışılmasıdır. Biz şehir olarak kendi dersimizi aldık. Çok ağır bedeller ödedik. Ancak bundan sonra, şehrimizin gelişim sürecinde yüz binlik ve yirmi beş binlik planlamalar yapılırken nelere dikkat edilmesi gerektiğini, yapı tekniklerinin nasıl olması gerektiğini yaşayarak öğrendik.

Temennimiz, Türkiye’nin başka şehirlerinin aynı acıları yaşamadan bu dersleri alabilmesidir.

Onikişubat Belediye Başkanı Hanifi Toptaş'ın konuşması:

Dünyanın en büyük felaketlerinden birini, 6 Şubat 2023 tarihinde, Kahramanmaraş depremlerinde yaşadık.

O günden itibaren, başta Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde; bakanlarımız, milletvekillerimiz, valiliğimiz, tüm STK’larımızla birlikte yerel yöneticiler olarak bizler, burada topyekûn bir mücadele içerisindeyiz. Gerçekten çok büyük bir mücadele veriyoruz.

Bugün, özellikle bu süreç içerisinde, burada teknik elemanlarımız da var. Teknik açıdan bu afetin büyüklüğünden bahsedecek olursak; biz inşaat mühendisleri, depremlerde yapı tasarımlarımızı gerçekleştirirken dört farklı deprem düzeyine göre planlama yapar ve binalarımızın bu performans düzeylerine göre davranmasını bekleriz. Bunlar, Deprem Düzeyi 1, 2, 3 ve 4 olmak üzere farklı seviyelerdir ve yapılarımızın tasarımı bu düzeylere göre yapılır.

Özellikle konutlarımızı, 50 yılda aşılma olasılığı %10 olan ve tekrar süresi 475 yıl olan depremlere göre tasarlarız. Hastane ve okullarımızı ise "DD-1" olarak adlandırdığımız, 2500 yılda bir meydana gelen depremlere göre projelendiririz. Konutlarımızın da yine bu 2500 yılda bir meydana gelecek olan depremlerde ağır hasar alabileceğini öngörerek; fakat vatandaşlarımızın güvenli bir şekilde bu konutlardan çıkabileceğini düşünerek tasarımlarımızı şekillendiririz.

Deprem sonrası süreçte, gerek İstanbul Teknik Üniversitesi’nin hazırladığı rapora gerekse Kandilli Rasathanesi’nin yayımladığı verilere baktığımızda malumunuz, biz inşaat mühendisleri özellikle ivme değerleriyle ilgileniriz – yer yer birçok ivmeölçerde, bu 2500 yılda bir meydana gelen depremlerden beklenen ivmelerin dahi üzerinde değerlerle karşılaştığımızı görüyoruz. Ne yazık ki birçok yıkımla da karşı karşıya kaldık.

Şimdi aslında birçok tecrübe edindik. Zamanımız sınırlı olduğu için konuşmamı çok kısa tutacağım. Çok değerli konuşmacılarımız var. Bu nedenle, edindiğimiz iki önemli tecrübeyi aktararak konuşmamı tamamlamak istiyorum.

Bunlardan birincisi; bu deprem sonucunda planlamanın, projelendirmenin, ruhsatlandırmanın ve denetlemenin ne kadar hayati olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Bugün belki burada öğrencilerimiz de var, ilginç gelebilir: Özellikle deprem bölgesindeki yıkımlarda, can kayıplarının en çok olduğu yerlerin ruhsatlı yapılar olduğunu görüyoruz. %90’ın üzerindeki yapıların 1999 öncesinde inşa edildiğini ve özellikle Kahramanmaraş özelinde değerlendirecek olursak, bu yapıların 1980’li ve 1990’lı yıllarda planlandığını, o dönemin inşaat teknolojilerine göre projelendirilip inşa edildiğini görüyoruz. Bu da bize planlamanın ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha gösterdi.

Planlama yalnızca deprem dirençliliği açısından değil; aynı zamanda bir şehrin medeniyetinin inşası açısından da son derece önemli. Burada çok değerli mimarlarımız da var, hepiniz çok iyi biliyorsunuz. Sayın Cumhurbaşkanımızın çok güzel bir sözü var: “İnsanlar şehirleri inşa eder, şehirler ise o şehirde yaşayan insanları inşa eder.” Bizler de bu süreçte, özellikle yeni Kahramanmaraş’ın inşasında yalnızca beton ve demir değil, aynı zamanda bu şehrin eğitimi, ekonomisi ve kültürüyle birlikte yeniden yapılanması için çaba sarf ediyoruz.

İkinci ve son olarak, elbette anlatılacak çok şey var ancak en önemli tecrübelerden birinin, 2012 yılında çıkarılan "Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Yasası" çerçevesinde edindiğimiz farkındalık olduğunu düşünüyorum. Kentsel dönüşüm ile kentsel yenilemenin aslında birbirinden çok farklı şeyler olduğunu bu süreçte daha iyi kavradık.

Ne yazık ki zamanında, görselliğin dayanıklılığın önüne geçmesi ve bu konudaki toplumsal bilinç eksikliği nedeniyle, daha fazla riskli bölgeler yerine daha az riskli ama estetik kaygılarla öne çıkan bölgelerde dönüşüm yapılmış. Artık deprem bölgelerinde, acı tecrübelerle birlikte, kentsel dönüşümler kendiliğinden oluşmuş durumda.

Bundan sonraki süreçte, deprem bölgelerinde artık kentsel yenilemeden söz etmemiz gerekiyor. Bu kapsamda, buradaki yapıların tamamlanmasının ardından inşallah bizler de yerel yönetimler olarak tüm stratejilerimizi bu yönde geliştiriyoruz ve geliştirmeye devam edeceğiz.

Ben sözlerimi burada noktalamak istiyorum. Bu konferansın düzenlenmesinde emeği geçen çok değerli odamıza bir kez daha teşekkür ediyorum. Konferansımızın, şehrimizin ve yeni Kahramanmaraş’ın inşasında kent estetiği ve dirençliliği açısından hayırlara vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum. Hepinizi sevgi, saygı ve muhabbetle selamlıyorum. Allah’a emanet olun.

Dulkadiroğlu Belediye Başkanı Mehmet Akpınar'ın konuşması:

Kahramanmaraş'ta asrın felaketini yaşadık. Ancak sizlerle birlikte, inşallah bu şehir yeniden ayağa kalkacaktır. Biraz önce başkanımın ifade ettiği gibi, 50 yıllık planları yapmadan yola çıktığımız zaman, önümüzde onarılmaz yaralar oluşmaktadır.

Fakat bununla birlikte, depremde ruhsatlı binaların da çöktüğünü gördük. Hatta henüz 30 yılı dolmamış, bazıları daha 5 yıllık olan binaların dahi yıkıldığını gözlemledik. Burada asıl sorun, mimarın eksikliği değil; ahlakın eksikliğiydi. Bu depremle birlikte, ahlaki değerlerin yıkımına, erozyonuna ve bir anlamda ahlakın da depremine şahit olduk. Ben de öncelikle bunu vurgulamak istiyorum.

Bir şehrin imarını yaparken, ahlakını da kesinlikle ihmal etmemeliyiz. Bu iki kavram, birbirine paralel şekilde gelişmelidir. Bizler, belediyeler olarak; mimarlarımız, mühendislerimiz ve teknik ekibimizle birlikte bu şehri yeniden ayağa kaldıracağımıza inanıyoruz. Bu doğrultuda atılan her türlü adımı desteklemeye devam edeceğiz.

Çünkü sonuçta, hem mühendislerimiz hem mimarlarımız sürecin dışında bırakıldığında, onlara imkân tanınmadığında, “Görülen köy kılavuz istemez.” demek istiyorum. Özellikle bu konferansın düzenlenmesi, yeni imar planlarının uygulanmasında büyük önem taşıyordu. Bu nedenle büyük bir memnuniyet duydum.

Fakat rezerv alanları düzenlenirken, Kahramanmaraş’taki Mimarlar Odamızın ve İnşaat Mühendisleri Odamızın da planlama ve istişare sürecine dahil edilmesini arzu ederdim. Ancak, bugün için geç sayılmaz. Bundan sonrası için tüm imar planlarında, meslek odalarımızla birlikte karar alınmasını tavsiye ediyorum.

Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Fırat Görgel:

Kıymetli katılımcılar, değerli bilim insanları, mimarlarımız, şehir plancılarımız, kamu ve yerel yönetim temsilcilerimiz, saygıdeğer misafirlerimiz,

Şehrimizin umudu ve geleceği adına önemli bir adımı birlikte atmak üzere, “Yeniden Gelişen Kahramanmaraş Konferansı” vesilesiyle burada bir araya gelmiş olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Hepiniz şehrimize, Kahramanmaraş’ımıza hoş geldiniz, şeref verdiniz.

Bu anlamlı buluşmada; şehircilik, mimarlık, kültürel miras ve afet sonrası yeniden yapılanma alanlarında, ülkemizin ve dünyanın farklı köşelerinden çok değerli isimleri ağırlıyoruz.

Öncelikle, Kahramanmaraş Mimarlar Odası Başkanımız Sayın Yunus Emre Kaçamaz’a ve Kayseri Mimarlar Odamıza, kıymetli misafirlerimizi ve öğrencilerimizi bir araya getirdikleri için çok teşekkür ediyorum.

Bugün aramızda çok değerli isimler var: Sayın Bakanımız, Sayın Valimiz, şehrimizin protokolü; Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Konya Teknik Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi, Özyeğin Üniversitesi ve Abdullah Gül Üniversitesi gibi ülkemizin saygın kurumlarından akademisyenlerimiz, Sayın Mimarlar Odası Genel Başkanımız, şube başkanlarımız, yöneticilerimiz; Lizbon Üniversitesi, Minho Üniversitesi gibi uluslararası iş birliklerine öncülük eden uzmanlar; Restoprojesi ve Herkes İçin Mimarlık Derneği gibi kurumsal deneyimi yüksek temsilciler; Westminster Üniversitesi’nden şehir planlama ve kentsel direnç konusunda derin çalışmalar yürüten Profesör Verdini ve şehir plancılığı, mimarlık ile kültürel hafıza alanlarında kendine özgü katkılar sunan birçok kıymetli bilim ve meslek insanımız...

Aynı zamanda, tanışmaktan mutluluk duyduğum çok değerli öğrencilerimiz de bizlerle beraber. Hepinize çok teşekkür ediyorum.

Tabii, burada hepiniz sadece mesleki birikiminizle değil; aynı zamanda vicdanınızla, sorumluluk duygunuzla ve insanlığın ortak faydasına olan hassasiyetinizle bu sürece güç katıyorsunuz.

Şehrimiz adına, özellikle 6 Şubat depremini yaşamış biri ve bu şehrin bir evladı olarak hepinize şükranlarımı sunuyorum.

Kahramanmaraş, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşadığı büyük yıkıma rağmen ayakta kalmayı başarmış, toparlanmaya çalışmış ve köklerinden aldığı dirençle yeniden ayağa kalkma iradesi göstermiş bir şehir.

Allah’a şükürler olsun, bugün Kahramanmaraş’ta büyük bir koordinasyonla; Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, milletvekillerimiz, bakanlarımız, sivil toplum örgütlerimiz ile birlikte ciddi çalışmalara imza atıyoruz. Şehrimizi, deprem gününden bugüne çok daha gelişmiş, daha konforlu, daha sağlıklı bir hale getirmek için gece gündüz uğraşıyoruz.

Bu topraklarda yeniden var olmanın yolunu ararken, geleceğe sadece betonla değil; bilinçle, ilimle, estetikle ve insan onuruna yaraşır bir yaşam anlayışıyla yürümek zorunda olduğumuzu biliyoruz.

Konferansın ana teması olan “Afet Sonrası Kent Planlaması ve Yeniden İnşa Süreçleri” sadece bir şehircilik meselesi değil, aynı zamanda bir medeniyet anlayışının da yeniden inşasıdır. Nasıl bir şehirde yaşayacağımız sorusu, aslında nasıl bir toplum olacağımızı da belirleyecektir.

Kıymetli konuklarımız, Kahramanmaraş yalnızca fiziksel olarak değil; sosyal, kültürel ve psikolojik katmanlarıyla da derin bir yeniden yapılanma sürecinden geçmektedir. Bu süreçte belediye olarak bizler sadece enkaz kaldıran değil, aynı zamanda şehir fikri inşa eden bir sorumluluk üstleniyoruz.

Çünkü şehir dediğimiz yapı yalnızca binalardan değil; hafızadan, insan ilişkilerinden, kimlikten ve mekânsal adaletten oluşur.

Bu doğrultuda afet sonrası yeniden yapılanma sürecini yalnızca acil müdahale teknikleriyle değil; kentsel bütünlük, estetik tutarlılık ve toplumsal onarım ilkeleriyle ele alıyoruz.

Burada, sizin kıymetli çalışmalarınızdan ve bu konferans sonunda ortaya çıkacak sonuçlardan sonuna kadar faydalanacağımızı bilmenizi isterim.

Biz, Kahramanmaraş’ta sokak ölçeğinden şehir silüetine; kamusal alanlardan mahalle dokusuna kadar her detayı önemsiyoruz. Geçici değil, kalıcı çözümler üretmeye çalışıyoruz. İmar planlarından mimari dilin uyumuna, malzeme seçiminden yapısal yönetime kadar her unsuru bir şehir etiğiyle değerlendiriyoruz.

Bu yaklaşımın bir gereği olarak sürece dahil olan her kesimi – akademiyi, meslek odalarını, sivil toplum kuruluşlarını, kamu kurumlarını ve hemşehrilerimizi – kıymetli paydaşlar olarak görüyoruz.

Çünkü biliyoruz ki bir şehir ancak birlikte hareket edilerek kurulur. Planlar masada başlar; fakat sokakta, evde, çarşıda tamamlanır. Ve biz bu şehirde atılacak her adımın toplumsal karşılığını da gözeterek ilerliyoruz.

Bu vesileyle, şehrimize gelen ve konferansımıza katkı sunan tüm katılımcılarımıza; organizasyonda emeği geçen kurumlarımıza, üniversitelerimize ve meslek odalarımıza gönülden teşekkür ediyorum.

Konferansın şehrimize, ülkemize ve insanlık adına hayırlı sonuçlar doğurmasını temenni ediyor; bir kez daha hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.

Kahramanmaraş Valisi Mükerrem Ünlüer'in konuşması:

Asrın felaketi olarak hafızalara kazınan 6 Şubat depremlerinin merkez üssü olan Kahramanmaraş’ta şehircilik, mimarlık ve mühendislik disiplinlerinin öncülüğünde yeniden inşa sürecinin bilimsel bir yaklaşımla ele alınması, geleceğe umutla bakmamız adına son derece kıymetlidir.

İlimiz, 6 Şubat depremleriyle derinden sarsılmış; ancak her zaman olduğu gibi yeniden ayağa kalkma iradesini ve gücünü göstermiştir.

Bugün burada, dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen değerli bilim insanları, uzmanlar ve sektör temsilcileriyle birlikte, kentimizin yeniden inşasında bilimsel temellere dayanan sürdürülebilir ve dirençli çözümler üretme amacıyla bir aradayız.

Deprem sonrası yapılan teknik çalışmaların, başarılı imar örneklerinin ve yeni kentleşme stratejilerinin tartışılması bizlere hem ilham hem de yol gösterici olacaktır.

Dün başlayan, bugün ve yarın da devam edecek olan bu kıymetli oturumların, başta genç mimar adayları olmak üzere tüm katılımcılara ilham vereceğine, kentimizin yeniden doğuşuna önemli katkılar sunacağına yürekten inanıyorum.

Bu konferansın yalnızca bilimsel bir paylaşım platformu değil, aynı zamanda birlik ve dayanışma ruhunun da yeniden inşa edildiği bir buluşma olduğuna inanıyoruz.

Şehrimizin geleceğini daha güvenli, dirençli ve yaşanabilir kılmak adına gösterilen her çaba bizim için değerlidir.

Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyon Başkanı ve Kahramanmaraş Milletvekili Prof.Dr. Vahit Kirişçi'nin konuşması:

25 yıldır siyasetteyim; bildiğim birkaç hususun altını çizmek istiyorum. Bugün yaşadıklarımız, bu ülkenin dünden ve daha önceki günlerden bugüne gelen bir birikiminin ve tecrübenin sonucudur. Bir bezirgan ailesinin torunu olarak ifade ediyorum: Dedemin kendi evinin altında iş yeri olmadığını, iş yeriyle yaşadığı evi birbirinden ayırdığını ve bunu 100 yıl önce gerçekleştirdiğini dikkate aldığımızda, siz mimar ve mühendisler olarak bunu başka şekilde ifade edebilirsiniz ama mutlaka bizlerin de işimizi evimizden ayırmamız gerekiyor.

Bir kent kültürü varken, kırsal kültürü yok sayarak yolumuza devam ettik. Bu ülke, bir anda kırsalda yaşamasında yarar görülen; kırsalda yaşamını sürdürmesi gereken insanların kentlerin çeperlerinde kendilerine bir yaşam alanı oluşturduklarına hep birlikte şahit oldu. Sonra da bunlara “gecekondu” dedik ve iki kültürün çatışmasına tanık olduk.

Keşke bu tür faaliyetler, konferanslar, bilimsel çalışmalar deprem öncesinde de daha sık, daha etkin bir şekilde yapılabilmiş olsaydı. Tabii ki depremin ilk anından itibaren insanlarımızın barınma, beslenme ve giyinme ihtiyaçları —ki bunlar üç temel ihtiyaçtır— süratle karşılanmalıydı. O gün için bir çadır kurtuluştu. Daha sonrası için bir konteyner, yine barınma adına önemliydi. Devamında da, gerek TOKİ'miz gerekse Emlak Konut marifetiyle inşa edilen kalıcı konutlar, köy evleri, iş yerleri ve yerinde dönüşümle; şehrimizin yüklenicileri, mimarları ve mühendislerinin katkılarıyla şehirde hızlı bir değişim ve dönüşüm sağlandı.

Kahramanmaraş, diğer illerden bahsetmeyeceğim ama çok önemli bir mesafeyi geride bıraktı, hamdolsun. Bu mesafenin kat edildiği süreçte bu tür toplantıların daha fazla katkısı olabilirdi. Şayet bu yüz binlik planlar, yirmi beş binlik planlar... Bunların bundan sonraki süreçte dikkatle ele alınıp bu çalışmalara önem verilerek yolumuza devam etmemizde büyük yarar görüyorum.

Değerli arkadaşlar; tabii ki şu ana kadar harcanan miktar 75 milyar doları aştı. 2024 yılı sonu itibarıyla hükümetimizin, devletimizin bu işe harcadığı para 584 milyar lira. 2025 yılı bütçesinde konulan bu rakamı da eklediğimizde yaklaşık 15 milyar dolar daha yapıyor. Toplamda 90 milyar dolara doğru gidiyoruz. Hedef, 105 milyar dolar olarak öngörülmüştü.

2024 yılı sonu itibarıyla 201 bin bağımsız bölüm teslim edildi. Kahramanmaraş'ta ise 35.188 bağımsız bölümün teslimiyle, ilimiz Hatay’dan sonra ikinci sırada yer aldı. Sadece bu bahsettiğimiz kalıcı konutlar, köy evleri ve iş yerleri mi yapıldı? Hayır. Sağlıkla ilgili faaliyetlerimiz, ulaşımla ilgili çabalarımız ve eğitim alanındaki ihtiyaçlarımız da göz ardı edilmedi. Bu konularda da çok önemli mesafeler katedildi.

Kahramanmaraş’ın deprem öncesi nüfusu 1.177.000 iken, deprem sonrası nüfusu 1.116.000 oldu. Şehri terk eden 61.000 kişi vardı. 13.000 kardeşimizi ebediyete uğurladığımızı düşündüğümüzde, 48.000 kişilik bir nüfus kaybını kabul etmemiz gerekiyor. Ancak 2024 yılı sonu itibarıyla nüfusumuz 1.134.000’e ulaştı. Yani 18.000 kişilik bir artışla şehrimize tekrar nüfus kazandırılmış oldu. Türkiye genelinde nüfus artış hızımız ise Tekirdağ’dan sonra ikinci sırada, binde 15,5 olarak gerçekleşti.

Umudumuz ve beklentimiz; hâlâ dışarıda olan ve şehre dönmek isteyen kardeşlerimizin de tekrar Kahramanmaraş’a dönmelerini sağlamak. Elbette, nüfusla ilgili bu dönüşler olsa bile biz nitelikli bir yaşam inşa etme çabalarımızı inşallah sürdürmeye devam edeceğiz."

Konferansın sonunda katılımcılara Mimarlar Odası Kahramanmaraş Şubesi tarafından plaket verildi.

{ "vars": { "account": "G-V2K9QJTT0J" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }