Ona "Arabeskin Sultanı" diyenler de var, "Son Efsane" yakıştırmasını yapanlar da. Sosyal medyada fırtınalar estiren, videoları milyonlarca izlenmeye ulaşan sokak sanatçısı Hatice Kaya, hayat hikayesini ilk kez SABAH Pazar'a verdiği özel söyleşide dile getirdi. Kaya, "Yakın zamanda albümüm piyasaya çıkıyor, fakat ben senelerce sokağın emeğiyle geçindim, sokak müziğini asla bırakmayacağım" sözleriyle bağlılığını ifade etti.
TAKSİM'DEN YÜREKLERE DOKUNAN NİDA
Taksim Meydanı'nın akşam saatleri... Genç bir hanımefendi, arabesk müziğin halktan onay almış büyük ustalarından, Orhan Gencebay'dan bir eser seslendiriyor. Sesi, ağırbaşlı ve oturaklı bir derinliğe sahip. Yaşamın acı-tatlı izlerini taşıyan, Müslüm Gürses ya da Bergen gibi yaşanmışlık kokan hüzünlü bir tınıyla: "Hepimizin hayatı iki kelime/Bir varmış bir yokmuş şu alemde..." Bu ses ve sözler, Taksim Meydanı'ndan yükselip İstanbul'un kederli yüreklerine ulaşıyor, sanki "Yalnız değilsiniz" diye fısıldıyor. Genç şarkıcı, gösterişten uzak, günlük kıyafetleriyle "Bana değil, sesime odaklanın" dercesine şarkısını söylüyor. Hatice Kaya bir sokak sanatçısı. Yanında taşıdığı küçük amfisiyle, bir karaoke altyapısının üzerine icra ediyor şarkılarını. Öyle mükemmel bir ses sistemi de yok. Ama konu arabesk ise ve en önemli araç ruh ise, bu onda fazlasıyla mevcut. Videolarının izlenme sayısı milyonları aşıyor.
Kaya, 1988 doğumlu, Adanalı, on iki çocuklu bir ailenin beşinci evladı. Altı yıl önce kaybettiği babası Kasım Bey –müzisyen çevresindeki lakabıyla Kavalcı Emin- Müslüm Gürses, Bergen gibi isimlere eşlik etmiş, ney ve kavalda usta bir müzisyen. Hatice'nin Antep'ten göç eden annesiyle Adana'da evleniyorlar. İlk dört çocukları orada dünyaya geliyor. Eşlik ettiği sanatçılar İstanbul'a gelince Kasım Bey de ailesini toplayıp İstanbul'a göç ediyor... O dönem mahalle aralarında bile düğünlerin, kına gecelerinin düzenlendiği Cihangir'e yerleşiyorlar. Hatice, İstanbul'da dünyaya geliyor. "Doğma büyüme Cihangirliyim, ama şimdiki sosyetik Cihangir'i düşünmeyin. O zamanlar mahalle, hatta köy ortamı gibiydi. Komşuluk bağları çok kuvvetliydi. Bugünkü hali de güzel tabii, ama artık orada bizim gibi, halktan insanlar kalmadı" diyor Hatice.
KARDEŞİ NAZAR'A NAZAR DEĞDİ!
Huzurlu ve kendi halinde yaşayan ailenin üzerine, Hatice onlu yaşlarının başındayken büyük bir gölge düşüyor. Baba beyin kanaması geçiriyor ve vücudunun sağ tarafı felç oluyor. Müziği bırakmak zorunda kalıyor. Aile bir süre birikmiş ne varsa onunla geçiniyor. Ardından Hatice ve kardeşlerinin aklına bir fikir geliyor. Erkek kardeşinin bir klasik gitarı var. Üç beş akor ve iki şarkı biliyor: Akdeniz Akşamları ve Artık Sevmeyeceğim. İstiklal Caddesi'nde, Oda Kule'nin hemen önünde, Hatice (o zaman 13 yaşında) kardeşlerini de yanına alarak, tek gitar eşliğinde bu iki şarkıyı sürekli tekrar etmeye başlıyor. Bakıyorlar ki, bu sevimli çocuk grubuna insanlar para veriyor. Özellikle turistler bu grubu çok seviyor. Böylece eve ekmek parası girmeye başlıyor... Repertuvarlarını zamanla genişletiyorlar. Uzun süre bu şekilde devam ediyorlar. Gruplarına da Beyoğlu Mızıkacıları adını veriyorlar. Hatice ticaret lisesini bitiriyor. Bir dönem muhasebecilik de yapıyor ancak aklı hep müzikte, sokakta şarkı söylemekte kalıyor.
Kardeşler daha sonra grup olarak değil, sokakta ayrı ayrı müzik yapmaya başlıyor. Erkekler genelde gitar ve vokal eşliğinde rock çalıyor. Kızlar ise, Hatice de dahil olmak üzere, arabeske daha yatkın. Hatta ailenin en küçük kızı Nazar, 2014'te dokuz yaşındayken ünlü bir çocuk müzik yarışmasına katılıyor ve çok seviliyor. Ne yazık ki, üç sene önce teşhis edilemeyen bir hastalıktan dolayı Nazar'ı kaybediyorlar. "Nazar'a nazar değdi diyoruz hep" diyor Hatice, gözyaşlarına engel olamayarak.
HER PERFORMANS ADETA BİR KONSER HAVASINDA
Babasını ve kardeşini art arda kaybetmek, Hatice'nin ruh dünyasında derin yaralar açıyor. Bir süre müzik yapmak için sokağa çıkmıyor. Ancak kalabalık aile ve yeğenler de olduğu için geçim derdi yeniden kendini gösteriyor. "Çıkıp söyleyeceğim ama asla hareketli, neşeli şarkı söylemeyeceğim" kararıyla tekrar yola koyuluyor. Yaklaşık on yıldır tek başına sokak şarkıcılığı yapıyor Hatice. Arabeskin en sevilen eserlerini kendi has üslubuyla yorumluyor. Performansları, izleyenler için adeta bir konser atmosferi yaratıyor.
Hatice Kaya'yı sevenlere ve takip edenlere müjdeli bir haber de verelim. Bu ayın sonunda Hatice'nin bir albümü yayınlanıyor. Albüm yine arabeskin hitlerinden, Hatice'nin yorumuyla dinleyicilerin beğenisini kazanan şarkılardan oluşacak. Yapımcı ve müzisyen Ersay Üner hazırlıyor albümü. Albüm piyasaya çıktığında bile sokak müziğinden kopmak istemiyor Hatice. "Sokaktan ekmek kazandım, aileme baktım, bakmaya devam ediyorum. Şöhrete açıkçası pek güvenmiyorum... Şartlar el verdiği sürece, albüm çıksa bile sokak müziğine devam etmeyi düşünüyorum..."
BAGAJA SAKLANIP MÜSLÜM GÜRSES'İN KULİSİNE GİRDİM
"Sekiz yaşlarındaydım. Babam, Sarayburnu'nda bir gazinoda Müslüm Gürses'e eşlik ediyordu. Babam ve müzisyen arkadaşlarının arabasının bagajına gizlendim. Mekana geldiğimizde, enstrümanları almak için bagajı açınca beni gördüler, o saatten sonra beni eve gönderemediler. İçeri girer girmez doğruca Müslüm Gürses'in kulisine attım kendimi. Zaten büyük bir hayranıyım, beni çok etkilemiştir. Beni gördü. İnanılmaz şefkatli ve nazik davrandı. Karşısına oturttu... 'Ben sizi çok seviyorum, ben de şarkıcı olacağım' dedim. 'O zaman bir şarkı söyle' dedi. 'Kaç kadeh kırıldı' diye başlayan şarkısını söyledim. Çok beğendi. Beni alıp sahneye, müzisyenlerin yanına oturttu. 'Hatice konseri buradan izleyecek' dedi. Konser boyunca sahnede kaldım."
SOKAĞIN KENDİ KURALLARI İŞLİYOR
"Belediye, benimle birlikte pek çok müzisyen arkadaşıma izin belgesi verdi. Bazen Üsküdar ve Beşiktaş'ta da sahneye çıkıyorum. Üsküdar izleyicisi daha çok sanat müziği şarkılarını seviyor. Taksim arabesk tercih ediyor. Beşiktaş ise karışık bir repertuvar istiyor. Günlük 300-400 TL kazandığım da oluyor. Çok nadir de olsa 900 TL'ye ulaştığım da oluyor. Sokak müzisyenleri, sokakta çalışan, sokakta yaşayan herkes birbirine destek olur. Bir sokak müzisyeni o gün kendisinden daha az kazanan arkadaşıyla parasını paylaşır. Evsizlere yardım eder. Onların karnını doyurur. Sokağın, sokak insanlarının kendine özgü kuralları vardır."