Güney Asya'nın stratejik öneme sahip ve uzun yıllardır ihtilaf konusu olan Keşmir coğrafyası, son zamanlarda yaşanan üzücü olaylarla yeniden küresel gündemin odak noktasına yerleşti. Evvelce 22 Nisan tarihinde vuku bulan ve 26 turistin yaşamını yitirdiği menfur saldırı, bölgedeki kırılgan atmosferi gözler önüne sererken, akabinde 7 Mayıs'ta Hindistan ordusunun gerçekleştirdiği hava operasyonları gerilimi daha da tırmandırdı.

YILLARDIR SÜREGELEN BİR İHTİLAF YUMAĞI: KEŞMİR'İN GEÇMİŞİ

Keşmir'in mülkiyeti, yaklaşık yetmiş seneyi aşkın bir süredir Hindistan ile Pakistan arasında çözülemeyen bir sorun olarak varlığını sürdürüyor. 1947 senesinde Hindistan'ın Britanya İmparatorluğu'nun boyunduruğundan kurtulması ve eş zamanlı olarak Pakistan'ın bağımsızlığını ilan etmesiyle birlikte, bu iki komşu ülke Keşmir meselesi yüzünden iki defa silahlı çatışmaya girdi.

DÜNYANIN EN YOĞUN ASKERİ VARLIĞININ BULUNDUĞU BÖLGE

Günümüzde Keşmir, yerkürenin en yüksek askeri yoğunluğuna sahip bölgelerinden biri olarak nitelendiriliyor. Nükleer güce sahip olan hem Pakistan hem de Hindistan, nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan Keşmir toprakları üzerinde egemenlik iddiasında bulunuyor. Ancak her iki ülke de fiili olarak bölgenin kendi sınırları içerisinde kalan kısımlarında yönetim sahibi durumda. İlginç bir şekilde, Keşmir'in bir bölümü de Çin Halk Cumhuriyeti'nin kontrolü altında bulunuyor.

TARİHSEL KÖKLER: BÖLÜNME VE KATILIM SÜRECİ

1947 senesinde Yeni Delhi'de tertip edilen bir konferansta, dönemin Hindistan Genel Valisi Lord Louis Mountbatten ve önde gelen Hint liderleri, ellerindeki resmi evraklarla ülkenin bölünme sürecini müzakere ederken görülüyorlardı. Hindistan ve Pakistan'ın bağımsızlıklarını kazanmalarının ardından, o dönemdeki yerel prensliklere arzu ettikleri devlete katılma serbestliği tanınmıştı.

O devirde Keşmir'in yöneticisi olan Hindu Maharaja Hari Singh, bu kritik süreçte iki ülke arasında kararsız kaldı ve Pakistan ile ulaşım ve diğer hayati hizmetlerin devamlılığı için geçici bir anlaşmaya imza attı. Ancak, Ekim 1947'de Pakistan topraklarından gelen silahlı grupların Keşmir'e müdahalesi üzerine, Singh Hindistan'dan askeri destek talep etmek zorunda kaldı.

Hindistan Genel Valisi Lord Louis Mountbatten, Keşmir'in nihai statüsü bir halk oylamasıyla belirlenene dek geçici olarak Hindistan'a ilhak edilmesini destekliyordu. Neticede, Hari Singh aynı ay içerisinde "Katılım Belgesi"ni imzalayarak dış politika ve savunma gibi stratejik alanlarda Keşmir'in yönetimini Hindistan'a devretti.

SAVAŞLAR VE SINIRLARIN ŞEKİLLENMESİ

Hindistan ve Pakistan arasındaki ilk Keşmir Savaşı'nın nihayete ermesiyle birlikte, Hint silahlı kuvvetleri bölgenin yaklaşık üçte ikilik kısmının kontrolünü sağlarken, Pakistan ise kuzeydeki toprakları kendi yönetimi altına aldı. 1950'li yıllarda ise Çin Halk Cumhuriyeti, bölgenin Aksai Çin olarak adlandırılan doğu kısımlarını işgal etti. Pekin yönetimi, 1962'de Hindistan ile yaşadığı sınır savaşından bu yana söz konusu bölge üzerinde fiili hakimiyetini sürdürüyor.

Hindistan ve Pakistan, 1972 senesinde imzalanan "Simla Anlaşması" ile Keşmir'de günümüze dek geçerliliğini koruyan "Kontrol Hattı"nı tesis etti ve bu karmaşık meseleye kalıcı bir çözüm bulma niyetlerini kamuoyuna deklare etti. Ancak, Keşmir'in siyasi geleceği, Hindistan ve Pakistan arasındaki temel anlaşmazlık noktalarından biri olmaya devam ediyor.

FARKLI PERSPEKTİFLER: HAK İDDİALARI VE ÇÖZÜM ARAYIŞLARI

Hindistan, dönemin Keşmir lideri Hari Singh'in Hindistan'a katılma yönünde imzaladığı belge ve müteakiben Hint askerlerinin bölgeye intikal etmesi gerekçesiyle, bölgedeki askeri varlığının yasal dayanağının olduğunu savunuyor. Buna karşılık Pakistan ise, Hint askerleri bölgeye ulaşmadan evvel Singh'in böyle bir belgeyi imzalamayacağını ve bu nedenle Keşmir ile Pakistan arasında daha önceden yapılan anlaşmanın göz ardı edildiğini ileri sürüyor.

19 Mayıs'ta okullar ve resmi kurumlar tatil mi? 2025 detayları belli oldu 19 Mayıs'ta okullar ve resmi kurumlar tatil mi? 2025 detayları belli oldu

Pakistan, Keşmir'in geleceğinin serbest bir referandumla belirlenmesi gerektiğini savunarak, Birleşmiş Milletler'in bu konudaki ilgili kararlarına atıfta bulunuyor. Diğer yandan Hindistan ise, Keşmir halkının yıllardır yapılan seçimlerde oy kullanarak ülkenin bir parçası olduklarını açıkça gösterdiklerini iddia ediyor.

Yeni Delhi yönetimi ayrıca, Keşmir meselesinin uluslararası platformlar aracılığıyla değil, doğrudan Hindistan ve Pakistan arasında yapılacak müzakereler yoluyla çözüme kavuşturulması gerektiği görüşünü dile getiriyor. Ne yazık ki, on yıllardır süregelen bu derin anlaşmazlıkta somut bir ilerleme kaydedilebilmiş değil.

BAĞIMSIZLIK TALEPLERİ VE BÖLGESEL İSYANLAR

Bölgedeki bazı Keşmirliler ise hem Hindistan'ın hem de Pakistan'ın egemenliğini reddederek, bağımsız bir Keşmir devleti kurulması yönünde taleplerini dile getiriyorlar. Bu iki ülke, Keşmir anlaşmazlığı nedeniyle 1947-48 ve 1965 yıllarında kanlı savaşlara tutuştu.

Keşmir'deki çetrefilli vaziyet, 1989 senesinde patlak veren ve radikal İslamcı grupların öncülük ettiği bir isyanla daha da karmaşık bir hal aldı. Seksenli yılların sonlarında başlayan bu isyan, bölgede Hindistan yönetimine karşı silahlı direnişin yaygınlaşmasına, kitlesel protesto gösterilerine ve Pakistan'ın desteklediği militan grupların güçlenmesine zemin hazırladı. Doksanlı yıllar boyunca devam eden şiddetli çatışmalarda on binlerce sivil ve askeri personel hayatını kaybetti.

Hindistan hükümeti, Keşmir'de otoriteyi yeniden tesis etmek amacıyla tartışmalı bir askeri yetki yasasını yürürlüğe koydu. Bu yasa, ordu ve güvenlik güçlerine Keşmir toprakları içerisinde geniş yetkiler tanıdı. 1999 yılında Keşmirli militanların sınırı geçerek Hindistan tarafına sızması üzerine, Hindistan ve Pakistan orduları arasında yeniden sıcak çatışmalar yaşandı. İki ülke, 2002 senesinde ise topyekun bir savaşın eşiğinden döndü.

UMUT IŞIKLARI VE YENİ GELİŞMELER

Takvimler 2008 yılını gösterdiğinde, iki ülke altmış yılın ardından ilk kez Keşmir'deki Kontrol Hattı üzerinden bir ticaret güzergahı açarak, ilişkilerde bir nebze olsun yumuşama sinyali verdi. Ancak, 2010 yılında Hindistan'ın kontrolündeki Keşmir'de meydana gelen Yeni Delhi karşıtı büyük protesto gösterilerinde yüzü aşkın genç hayatını kaybetti.

Son olarak, Hindistan Parlamentosu 2019 senesinde bölgeye belirli bir özerklik tanıyan özel statüyü yürürlükten kaldırdı. Bu kararın ardından, Cemmu-Keşmir eyaleti, doğrudan federal hükümet tarafından yönetilen iki ayrı bölgeye ayrıldı. Keşmir'deki bu karmaşık ve hassas durum, uluslararası toplumun yakından takip ettiği bir gündem maddesi olmaya devam ediyor.