İstanbul sosyetesinin dikkat çeken figürlerinden Burcu Şendir, Sarıyer'in İstinye semtindeki prestijli konut yerleşkesinde yaşadığı akıl almaz bir durumla Türkiye gündemine oturdu. Sahibi olduğu çipli kedilerinin ortadan kaybolmasıyla başlayan olaylar zinciri, site yönetiminin şok edici bir eylemi sonucunda resmen yargıya taşındı. Şendir, bu vicdan ve hukuk dışı eyleme karşı sesini yükselterek adalet arayışına girdi.
BURCU ŞENDİR KİMDİR? İSTANBUL SOSYETESİNDEKİ YERİ VE HAYVAN SEVGİSİ
İstanbul cemiyet yaşamının önde gelen yüzlerinden Burcu Şendir, Sarıyer ilçesinde, çocuklarıyla birlikte kaliteli ve zarif bir yaşam sürdürüyor. Kendisini sadece şıklığı ve estetik anlayışıyla değil, aynı zamanda hayat biçimine verdiği değerle de farklı bir noktada konumlandırıyor. Şendir, sosyal medyada sergilediği aktif duruşu ve özellikle hayvanlara duyduğu derin sevgi sayesinde geniş bir takipçi kitlesi edindi. Her fırsatta kedi ve köpekleriyle olan sıcak paylaşımlarıyla hayvanseverlerin takdirini topluyor.
Özel yaşantısında sade fakat güçlü bir karakter çizen Şendir, 2016 yılında Necmettin Karabacak ile olan evliliğini sonlandırdıktan sonra duruşundan ödün vermedi. Onun için hayvanlar, yalnızca evcil dostlar değil, hayatının ayrılmaz parçaları olarak kabul görüyor. Bu derin bağ, onu yaşadığı hukuk mücadelesinde de öncü bir pozisyona taşıyor.
İSTİNYE’DEKİ LÜKS KONUTTA YAŞANAN AKIL ALMAZ KEDİ SKANDALI
Olay, Burcu Şendir'in İstinye'deki seçkin bir sitede sahiplendiği, yasal zorunluluk gereği çipli olan kedilerinden üçünün alışılmadık şekilde kaybolmasıyla patlak verdi. Kedilerini site bahçesinde her zaman olduğu yerde bulamayan Şendir, durumu derhâl site yönetimine bildirdi ve akıbetlerini sorguladı.
Site yönetiminden gelen ilk açıklama, hayvanların belediye ekiplerine usulüne uygun olarak teslim edildiği yönündeydi. Ancak Şendir, belediye yetkilileriyle iletişime geçtiğinde, iddia edilenin aksine herhangi bir teslimat kaydının bulunmadığını öğrendi. Bu tutarsızlık üzerine olayın peşini bırakmayan Şendir, gerçeği öğrenmek için site müdürü ile yüz yüze bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşme sırasında müdür, şaşırtıcı ve tüyler ürpertici bir itirafta bulundu: Kedileri belediyeye değil, sitenin dışındaki bir çöp toplama alanına bıraktığını kabul etti.
VİCDANLARI YARALAYAN OLAYIN ARDINDAN KARAKOL VE ADLİ SÜREÇ BAŞLADI
Yaşanan bu sarsıcı gelişme sonrasında Burcu Şendir, yoğun çabalarıyla kaybolan kedilerinden ikisini bulmayı başardı ancak üçüncü dostu hâlen kayıp durumda. Şendir, bu kabul edilemez durumu basit bir “yönetimsel anlaşmazlık” olarak görmediğini net bir şekilde ifade etti. Site müdürünün eylemini, hayvan haklarının ve vicdanın ağır bir ihlali olarak niteledi.
Şendir, bu hukuka aykırı davranış karşısında sessiz kalmayarak derhâl site müdürü hakkında resmî şikâyette bulundu. Olay, İstinye Karakoluna taşındı. Tarafların detaylı ifadelerini alan kolluk kuvvetleri, olayın hukuki boyutunun derinleşmesi üzerine dosyayı titizlikle Cumhuriyet Savcılığına sevk etti.
Burcu Şendir, başlattığı hukuki sürecin sonuna kadar takipçisi olacağını kesin bir dille belirtti. Yaşadığı durumu sert sözlerle eleştirerek:
“Evimden herhangi bir eşyanın çalınmasıyla, hayatımın parçası olan kedimin bir çöp alanına atılması arasında hiçbir fark görmüyorum. Bu, sadece insani vicdana değil, yürürlükteki hukuk kurallarına da taban tabana aykırı bir eylemdir. Adaletin tecelli etmesi için en sonuna kadar kararlılıkla mücadelemi sürdüreceğim.”
SOSYAL MEDYA VE KAMUOYUNDA BÜYÜK YANKI UYANDIRAN GEREKÇE
Burcu Şendir’in kamuoyuyla paylaştığı bu sarsıcı olay, kısa bir süre içinde tüm sosyal medya platformlarında infial yarattı. Çok sayıda hayvansever, sivil toplum kuruluşu ve takipçi, Şendir’e güçlü destek mesajları gönderdi. Lüks ve kapalı konut yerleşkelerinde hayvanlara karşı uygulanan bu tür baskıcı ve hukuka aykırı yöntemlerin kabul edilemez olduğunu dile getiren kullanıcılar, bu davanın Türkiye'deki hayvan hakları konusunda emsal teşkil etmesi gerektiğini vurguladı.
Şendir, mücadelesinin sadece kendi kedileri için değil, benzer kaderi yaşayan tüm hayvanlar adına olduğunu belirterek, "Bu mesele yalnızca benim kişisel davam değil, tüm hayvanseverlerin ve hak savunucularının ortak meselesidir," ifadeleriyle geniş bir adalet çağrısı yaptı ve bu konuda sessiz kalmayacağını bir kez daha kesinleştirdi.




