Türkiye Cumhuriyeti’nin yakın siyasi panoramasında derin izler bırakan İhsan Sabri Çağlayangil, devletin en hassas ve kilit kademelerinde sorumluluk üstlenmiş güçlü bir figürdü. Valilik, bakanlık ve Senato Başkanlığı gibi mevkilerin ötesinde, 1980'de Cumhurbaşkanlığına vekâlet etmesiyle hafızalara kazındı. Çağlayangil, kariyerinin her aşamasında engin tecrübesi ve tavizsiz disipliniyle öne çıkarak hizmet kalitesini tescilledi.

CUMHURİYET'İN İLK KUŞAĞI: EĞİTİM VE İDARİ İLK ADIMLAR

1908’de İstanbul’da gözlerini açan İhsan Sabri Çağlayangil, Cumhuriyet’in kuruluş döneminin vizyonunu taşıyan devlet adamları arasında yerini aldı. 1931 yılında prestijli İstanbul Hukuk Fakültesi’nden mezuniyetinin hemen ardından kendisini devletin hizmetine adadı. Mesleki hayatının başlangıcında, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Polis Koleji gibi önemli kurumlarda eğitmenlik rolünü üstlendi. Kısa sürede idari yeteneklerini kanıtlayarak Emniyet Genel Müdür Muavinliği pozisyonuna terfi etti ve idari hiyerarşide hızla yükselişini sürdürdü.

MÜLKİ İDARENİN YILDIZI: YOZGAT VE DİĞER VİLÂYETLERDEKİ BAŞARISI

Mülki idare basamaklarını hızla tırmanan Çağlayangil, Yozgat başta olmak üzere Antalya, Çanakkale, Sivas ve Bursa vilâyetlerinde Valilik görevini üstlendi. Özellikle Yozgat'taki icraatları, gerçekleştirdiği modern idari düzenlemelerle yerel halkın takdirini topladı, yönetimde çağdaşlaşma rüzgârları estirdi. Bu valilik dönemi, sadece bir bürokrat değil, aynı zamanda halkla bütünleşen bir lider portresi çizmesini sağladı ve ilerleyen yıllarda siyasete atılması için sağlam bir zemin hazırladı.

DİPLOMASİ ARENASINDA TÜRKİYE'Yİ TEMSİL

Çağlayangil’in vizyonu ulusal sınırları aştı. 1947’de İsviçre’de düzenlenen Uluslararası Pasaport ve Hudut Formaliteleri Konferansı’nda Türk Heyeti’ne başkanlık ederek uluslararası alandaki yetkinliğini gösterdi. Aynı süreçte Yunanistan, İtalya, Fransa ve İsviçre’nin emniyet teşkilatlarında detaylı incelemelerde bulundu. 1956’da Amerika ICA Teşkilatı’nın davetiyle 16 eyalette geniş kapsamlı araştırmalar gerçekleştirdi. Münih Uluslararası İpekçilik Kongresi’nde Türk heyetinin liderliğini üstlendi. Afganistan Krallığı ve Mısır Cumhuriyeti tarafından üstün liyakat nişanlarıyla taltif edilmesi, diplomatik başarılarının uluslararası düzeyde kabul gördüğünün kanıtı oldu.

PARLAMENTO VE BAKANLIK: DEVLET YÖNETİMİNDE KİLİT ROL

1961 yılında Bursa Senatörü olarak parlamentoya adım atan Çağlayangil, Adalet Partisi’nin (AP) güçlü ve etkili simalarından biri haline geldi. Cumhuriyet Senatosu’nda Grup Başkanlığı ve Genel Kurul Üyeliği gibi önemli görevleri başarıyla yürüttü. Dördüncü Koalisyon Hükûmeti'nde Çalışma Bakanlığı koltuğuna oturdu. Ancak en kritik görevi, 1965’te kurulan Süleyman Demirel Hükûmeti’nde üstlendiği Dışişleri Bakanlığı oldu. 1975 ve 1977 yıllarında yeniden Dışişleri Bakanlığı’na gelerek, Türk diplomasisine yön veren en etkin isimlerden biri oldu. 1979’da ise Cumhuriyet Senatosu Başkanlığına seçildi.

CUMHURBAŞKANLIĞINA GEÇİCİ LİDERLİK DÖNEMİ

Türkiye’nin siyasi olarak en çalkantılı dönemlerinden biri olan 1980 yılında, İhsan Sabri Çağlayangil, Senato Başkanı sıfatıyla Cumhurbaşkanlığı makamına vekâlet etti. 6 Nisan’dan 12 Eylül 1980’e kadar devletin en üst düzey temsilcisi olarak görev yapması, Türk siyasi tarihinde bir dönüm noktası olarak tarihe geçti.

Ferhat Can Kavurat kimdir? Merve Dinçel evliliği ve eşi merak edildi
Ferhat Can Kavurat kimdir? Merve Dinçel evliliği ve eşi merak edildi
İçeriği Görüntüle

SİYASİ FIRTINALAR VE AKTİF VEDASI

1983 yılında kurulan Büyük Türkiye Partisi’nin kurucuları arasında yer alsa da, partinin kapatılmasıyla kısa bir süre Zincirbozan’da gözaltında tutuldu, ardından serbest kaldı. Siyasi mücadelesini daha sonra Doğru Yol Partisi (DYP) çatısı altında sürdürdü. 1990 yılında aktif siyasetten çekilme kararı alan Çağlayangil, 1993 yılında aramızdan ayrıldı. Evli ve bir kız çocuğu babası olan Çağlayangil, Fransızca, İngilizce ve Rusça olmak üzere üç yabancı dili ileri düzeyde konuşabilen nadir devlet adamlarından biriydi.

HEM BÜROKRAT HEM YAZAR: ZENGİN ESER MİRASI

Çağlayangil, meslek hayatı boyunca sadece üst düzey bir bürokrat kimliğiyle değil, aynı zamanda üretken bir yazar olarak da tanındı. “Arşiv İlmi”, “Polis Psikolojisi” ve kariyerini özetleyen “Anılarım” adlı üç kıymetli eseri kaleme aldı. Bu kitaplar, yazarın hem mesleki derinliğini hem de Cumhuriyet döneminin idari ve siyasi tecrübelerini yansıtması açısından büyük önem taşıyor. Eserleri, dönemin bürokratik mekanizmalarını ve devlet aklını incelemek isteyen araştırmacılar için paha biçilmez bir kaynak değerini koruyor.