İş dünyasındaki “küçük-orta-büyük” gibi ölçek sınıflandırmalarına “kendi enerjisini üreten firmalar” diye bir başlık daha eklendi. Özellikle en büyük birkaç gider kaleminden biri enerji olan fabrikalar için kendi elektriğini üretmek artık zorunluluk haline geldi. Konu aslında bugünün konusu değil. İşletmeler uzun bir süredir enerji maliyetlerini düşürmenin yollarını arıyorlar.

Bardağın dolu tarafı

Konu uzun bir süredir hükümetlerin de gündeminde yer alıyor. Neredeyse 30 yıldır, hazırlanan tüm kalkınma planlarında bu mesele yer almış. Mesela bundan 21 yıl önce hazırlanan 8’inci Beş Yıllık Kalkınma Planı çerçevesinde kaleme alınan Elektrik Enerjisi Özel İhtisas Komisyon Raporu’nda güneş enerjili elektrik üreteçlerinin yaygınlaştırılmasından üreticileri teşvik edecek önlemlerin alınmasına ve bunun için yasal düzenlemelerin yapılmasına kadar birçok öneri yer almış. Aynı şekilde rüzgar konusunda atılması gereken adımlar sıralanmış ve kapasitenin artırılması gerektiğine vurgu yapılmış. Jeotermal, biyokütle, deniz enerjileri gibi alternatifler bu raporlarda ve kalkınma planlarında geniş yer bulmuş.

Bazı kritik adımlar da atılmış. Mesela enerjide verimlilik ve tasarrufun artırılmasını öngören Enerji Verimliliği Yasası bundan 15 yıl önce kabul edilmiş. Yasal düzenlemelerle kişilerin güneş ve rüzgâr gibi doğal kaynaklardan kendi elektriklerini üreterek, gerektiğinde bu enerjiyi dağıtım şirketlerine satmalarının yolu açılmış. Enerji bakanları geçmiş yıllarda “Kendi elektriğini kendin üret” çağrıları yapmışlar.

Bunlar bardağın dolu tarafını yani kendi elektriğini üretebilme yönünde niyetin ve iradenin uzun bir süredir var olduğunu gösteriyor.

Bu konuda başarılı olmuş firma örneklerinin artması ve iyi uygulamaların paylaşılması diğerlerine de yol gösterici olacaktır. Hem dünyada hem de ülkemizde bu alanda yol almış birçok firma var. Çok değişik uygulamaları görüyoruz. Baca gazının soğutulması için kullanılan yağ sayesinde gazı elektriğe dönüştüren şirketlerimiz bile var.

Bu noktada öncelik firmaların kendi elektriklerini üretmelerinin önündeki yasal engellerin kaldırılması ve finansman modellerinin oluşturulmasındadır. Özellikle izin süreçlerinin uzun olduğundan yakınanlar var. Lisansız üretiminin kolaylaştırılması talepleri var.

Dünya gazetesinde geçen hafta Hüseyin Gökçe’nin bir haberi vardı. Haberde bireysel kullanıcıların ve işyerlerinin, kendi enerjisini üretmeye yöneldikleri ve bu alanda faaliyet gösteren şirketlere yönelik talepte olağanüstü artış yaşandığı anlatılıyordu. Enerji şirketlerinin açıklamalarına göre zamlardan sonra yenilenebilir enerjiye olan talep 4-5 kat artmış. Üstelik daha önce sadece ticari işletmelerden talep gelirken şimdi konut sahipleri ve bireysel kullanıcılar da  talep etmeye başlamış.

Uygulamanın yaygınlaşması hem şirket bütçeleri, hem Türkiye ekonomisi ve hem de çevre için doğru adımdır. Gökçe’nin konuştuğu Enerji Yatırımcıları Derneği (GÜYAD) Başkanı Cem Özkök’e göre enerjinin üretildiği yerde tüketilmesi maliyeti ciddi anlamda düşürecektir. Özkök, elektrik zamlarıyla birlikte kendi elektriğini üretmek isteyen şirketlerin lisanssız tesislere talebinin arttığını ancak özellikle KOBİ’lerin bu alandaki yatırımı finansa etmekte zorlanabileceklerine dikkat çekiyor.

Dolayısıyla bu noktada yatırımların önünün açılması ve finansman modellerinin geliştirilerek destek sağlanması elzemdir.

Kaynak:Milliyet