Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2026 yılında 28 bin 75 lira 50 kuruş olarak uygulanmasına karar verilen ve açlık sınırının altında bırakılan yeni asgari ücretin tüm taraflar için "hayırlı olmasını" diledi. Cumhurbaşkanı, belirlenen rakama ilişkin eleştirilere herhangi bir yanıt vermedi.
Erdoğan, partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda açıklamalarda bulundu.
Konuşmasına, Ankara'da düşen uçakta hayatını kaybeden Ankara'da düşen uçakta hayatını kaybeden Libya Genelkurmay Başkanı Muhammed el-Haddad ve beraberindeki heyet için başsağlığı dileyerek başlayan Erdoğan, kazaya ilişkin gerekli incelemelerin sürdüğü bilgisini verdi. Erdoğan, "Kardeş Libya halkına baş sağlığı diliyorum. Olayla ilgili tahkikat yapılıyor, gereken yapılacaktır" dedi.
"MİLLETE TAVIR ALAN, BİZE SAYGISIZLIK ETMİŞ DEMEKTİR"
Devamla partililerine hitap eden Erdoğan, "Vatandaşla arayı soğutmanın mazereti yoktur. Kibir, gurur, böbürlenme, sokakta çarşıda kasılarak yürümek gibi karakter zafiyetleri bu çatı altında Tayyip Erdoğan'la yol arkadaşlığı yapan kimseye yakışmaz. Millete tavır alan, bize saygısızlık etmiş demektir. Milletle arasına mesafe koyan, bizimle arasına mesafe koymuş demektir. Önceliğimiz vatandaşın gönlünü kazanmaktır" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, şunları söyledi:
"AK Parti olarak her sene yaptığımız gibi inşallah önümüzdeki üç ayı da en verimli şekilde değerlendireceğiz. Meclisi ile belediyesi ile il ilçe ve belde teşkilatlarıyla hep beraber daha fazla çalışacak daha fazla insanımızla temas kuracak halkımızla hemdert olmanın yollarını arayacağız. Hizmet üretilmeyen, icraat yapılmayan, sorunlara çare bulunmayan istikrarsız dönemlerin hafızalardan silinmesini yadırgamamalıyız. Dünü yarınlara unutturmamalıyız. Hem eski Türkiye’yi hatırlatmak hem de hizmet ve eser siyasetimizi millete anlatmak bizim vazifemizdir. Dolayısıyla bir taraftan insanımızla ruh ve ruh iletişim kurarken aynı zamanda Türkiye’yi nereden aldığımızı 23 yılda nereye taşıdığımızı nezaketle, sabırla ve müsbet bir üslupla halkımıza tek tek izah edeceğiz."
"İSRAİL SÖZÜNÜ TUTMUYOR"
Gazze'de sağlanan ateşkes anlaşmasına rağmen İsrail'in bölgede yardım girişlerini engellediğini kaydeden Erdoğan, "11 Ekim’den beri Gazze’de ateşkes tesis edilmiş olsa bile İsrail'in enkaza çevirdiği yerleşim yerlerinde sıkıntılar hala devam ediyor. Havaların soğuması ve yağışların başlamasıyla birlikte Gazze halkının yükü daha da artmış durumda. Gazze’de şiddetli yağmurun etkisiyle su altında kalan çadırlar, aşırı soğuk sebebiyle hipotermi geçiren bebek ve çocukları hepimiz içimiz yanarak takip ediyoruz. Günlük 600 TIR’ın Gazze’ye giriş yapması gerekiyor. İsrail böyle insanı bir meselede bile sözünü tutmuyor, insani yardım girişlerine uyduruk bahanelerle sürekli zorluk, engel çıkarıyor. Biz Gazzeli mazlumların yanında olmaya çalışıyoruz. Gazze’yi hiçbir zaman yalnız bırakmayacağız" diye konuştu.
"NE HAK YERİZ NE DE HAKKIMIZI YEDİRİRİZ"
İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs'ın dahil olacağı bir "ortak müdahale gücü" kurulacağı iddilaları ve savunma ve diğer alanlarda işbirliğini artırma vurgusu yapmalarına değinen Erdoğan, "Anlaşmalar yapılabilir, imzalar atılabilir, sipariş sorularla çeşitli mesajlar da verilebilir. Bunların hiçbiri bizi bağlamaz, bizim politikamızı da değiştirmez" dedi
"Kafkaslardan Balkanlara, Afrika'dan Asya'ya kimin başı sıkışmışsa imdadına koştuk. Bu dün böyleydi, bugün böyledir, yarın da asla değişmeyecektir" diyen Erdoğan, şöyle devam etti: "İster Doğu Akdeniz'de ister başka yerde ne hak yeriz ne de hakkımızı yediririz"
Erdoğan, özetle şu değerlendirmelerde bulundu:
Bin yıllık şanlı tarihimize baktığımızda merhamet, şefkat, iyilik görüyoruz, orada cesaret ve kahramanlık görüyoruz, 'tahtımı veririm, tacımı veririm ama devletime sığınan mazlumu asla vermem' diyen haysiyet abidelerini görüyoruz.
Biz farklı bir ülkeyiz, çok farklı bir milletiz. 1071'den beri biz bu coğrafyadayız, bedel ödedik, mücadele ettik, can verdik, can aldık. Bu topraklarda bin yıldır tutunmayı işte böyle başardık. Bize ömür biçenler oldu, hasta adam diyenler oldu, asrın başında Çanakkale'de daha sonra Milli Mücadele'de en son 15 Temmuz'da istiklal ve istikbalimize kastedenler oldu. Hepsini bozguna uğrattık. Herkes bilsin ki biz dün olduğu gibi bugün de sulhu sükûndan yanayız. Biz ne hak yeriz ne de hakkımızı yediririz.
Kıbrıs Türk'ünün hak ve çıkarlarının gasp edilmesine de müsaade etmeyiz. Anlaşmalar yapılabilir, imzalar atılabilir, sipariş sorularla çeşitli mesajlar da verilebilir. Bunların hiçbiri bizi bağlamaz, bizim politikamızı da değiştirmez. Elinde 70 binden fazla Filistinli kardeşimizin kanı olanların hadsizliklerinin bizim nazarımızda teneke tıngırtısından farkı yoktur ve olamaz. Oyuna gelmedik, gelmeyeceğiz. Tahriklere kapılmadık, kapılmayacağız. Türkiye olarak uluslararası hukuk ve ikili anlaşmalarımız çerçevesinde tarihi tecrübelerimize ve köklü geleneğimize yakışır şekilde vakarla, basiretle, sağduyuyla, sükûnetle hareket etmeye devam edeceğiz.
"CHP SÜRECİN ÖNÜNÜN AÇACAK SOMUT BİR ÖNERİ GETİREMEDİ"
Erdoğan, PKK'nin silah bırakma sürecine ilişkin de "Türkiye sonunda huzurun, güvenliğin, kalkınmanın, refahın olduğu bir yola girmiştir, inşallah bu yolu sonuna kadar sabırla yürüyecektir. Komisyonun son eşiği de başarıyla aşacağından eminim" dedi.
Ana muhalefet partisinin komisyona sunduğu raporu hedef alan Erdoğan, "CHP sürecin önünün açacak somut bir öneri getirememiştir. Muhalefet komisyon raporunda da kolaya kaçmış, hesapçı davranmayı tercih etmiştir" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, şöyle konuştu:
"Şu hususun altını özellikle çizmek istiyorum. Milletimizin bu noktada özellikle düşünmesini rica ediyorum. Muhalefet ülkenin her meselesinde olduğu gibi komisyon raporunda da yine kolaya kaçmış, hesapçı davranmayı tercih etmiştir. Ana muhalefet partisi CHP vesayete teslim olmuş, baskılara direnememiş, sürecin önünü açacak hiçbir somut teklif getirememiştir. Her fırsatta şu kadar raporumuz var diye övünen CHP, iş çözüm üretmeye, risk almaya gelince yine su koyvermiştir. İşte sizler de görüyorsunuz ülkenin neredeyse yarım asırdır ayağına bağ olan bir meselenin çözümü için Meclis gerçekten önemli bir sorumluluk üstleniyor. Cumhur İttifakı sorun çözülsün diye eliyle birlikte tüm gövdesini taşın altına koyuyor. Fakat ana muhalefet partisinde ne bir ciddiyet var, ne bir irade var, ne de rapor diye komisyona sundukları evrak yığınında somut bir öneri var. Ezberleri tekrarlama dışında çözüme dair hiçbir reçeteleri yok. Rüzgar nereye eserse oraya savrulan yaprak misali ne yaptıklarını bilmez halde sürekli yön ve fikir değiştiriyorlar. Bakın bu rotasızlığı sadece rapor konusunda değil yurt dışı ziyaretlerinde de görüyoruz. CHP Genel Başkanı yurt dışında Türkiye partisi olma erdemini ne yazık ki gösteremiyor. Her seyahatinde başta CHP'li vatandaşlarımız olmak üzere milletimizi mahcup ediyor, gaflarıyla ve skandallarıyla 86 milyonu utandırıyor. Gidiyor utanmadan Türkiye'yi yabancılara şikayet ediyor. Siyasi rakibimiz dahi olsa CHP'nin yabancılar karşısında zafiyet ve acziyet içinde olmasını biz istemeyiz. Bırakın siyasetçisini bu ülkenin ekmeğini yiyen, suyunu içen hiç kimsenin Türkiye'yi bu duruma düşürmeye hakkı olamaz. Sayın Özel, ülkesini yabancılara kötülemeyi belki kendisine yakıştırabilir. Sayın Özel muhattabından 5 dakika dilenmekten belki gocunmayabilir ama biz bunu Türkiye'nin ana muhalefet partisine ve genel başkanına asla yakıştıramıyoruz."
Konuşmasının son bölümünde 2026 yılında uygulanacak asgari ücretin 28 bin 75 lira 50 kuruş olarak belirlendiğini anımsatan Erdoğan, asgari ücretin tüm taraflar için hayırlı olmasını dilerken, belirlenen rakama ilişkin eleştirilere herhangi bir yanıt vermedi.




