Ülkemiz bundan dört yıl önce,  2016 akşamında, tarihimizin hiçbir döneminde eşi görülmemiş bir hain saldırı girişimine maruz kaldı. Asker kılığına bürünmüş  ihanet şebekesi mensupları, gücünü ve yetkisini milletten alan hükümeti devirmek, devleti işgal etmek ve halkı esir etmek için bir darbe girişimi başlattı. Hainler, kendilerine karşı çıkan milletimizin üzerine ateş açarak, yüzlerce insanımızı şehit etmekte, binlercesini yaralamakta tereddüt göstermedi.
Gözlerini kan ve nefret bürümüş bu güruh, devletin kendilerine verdiği silahları millete karşı alçakça kullanırken, aslında gerçek yüzünü ortaya çıkarıyordu. Bu fütursuz işgal girişimine teslim olmayan milletimizin süratle sokakları, caddeleri, meydanları, köprüleri tutması, darbeci hainlerin hesaplarını bozdu. İradelerini ve şahsiyetlerini ABD'deki elebaşları ile onun ipini ellerinde tutanlara teslim eden güruh, bu güçlü direniş karşısında önce bocaladı, sonra çaresizce teslim oldu.

DÜNYA TARİHİNE GEÇMİŞ BİR MÜCADELEDİR
15 Temmuz'da bayrağını kapıp meydanlara inen, abdestini alıp köprülere akın eden, yakınlarıyla helalleşip havalimanlarına koşan yüce gönüllü, cesur yürekli, kalbi vatan, millet, devlet sevgisiyle yüklü kahramanlar sayesinde , uçurumun kenarına sürüklenmekten kurtuldu. Bu özgürlük ve demokrasi direnişi, sadece kendi tarihimize değil, tüm dünya tarihine altın harflerle geçmiş bir mücadeledir.

Ülkemizin yakın tarihinde daha başka darbe, cunta, muhtıra örnekleri varsa da, 15 Temmuz hepsinden farklı bir yere sahiptir. Kendi halkını ve polisini katletmekte, kendi Meclisini bombalamakta tereddüt etmeyen bu hainler sürüsü, ülkemizi geri dönüşü olmayan karanlık bir yola sokmayı hedefliyordu. Bu karanlığın sonunun milletimizin birbirine düşmesinden vatanımızın parçalanmasına kadar pek çok felakete çıktığı açıkça ortadadır.
Darbe girişiminin faili FETÖ ihanet çetesinin, çok uzun yıllara dayalı bir proje ve plan doğrultusunda böyle bir eyleme hazırlandığı anlaşılıyor. Toplumun ve devletin tüm hücrelerine nüfuz etmek için 40 yıl boyunca zahmetli ve aynı zamanda sinsi bir yöntem izleyen FETÖ, kurduğu ve kökleri dünyanın dört bir yanına uzanan ağıyla, pek çok insanı zehirlemiştir.

Böylesine kapsamlı ve katmanlı bir projenin tasarımında ve uygulamasında elbette bu örgüte yardım eden, destek veren pek çok unsur vardır. Nitekim, Türkiye'nin 15 Temmuz öncesi ve sonrası karşılaştığı pek çok badire, asıl niyeti şüpheye mahal bırakmayacak şekilde ortaya koymaktadır. Amaç, milletimizin birliğini ve devletimizin bütünlüğünü parçalayarak, ülkemizi asırlık planların icrasına elverişli bir iklime çekmektir. Hamdolsun, milletimiz bu oyunu görmüş ve gövdesini siper ederek işgali engellemiştir.

Devlet ve toplum hayatımızı zehirleyen bu sinsi ve karanlık örgütle mücadelede önemli oranda başarı elde ettik. Bu uzun ve meşakkatli mücadele sürecini rehavete kapılmadan dikkatli ve kararlı şekilde sonuna kadar sürdüreceğiz. Ülkemize ve milletimize yönelik ihanetlerin hesabını sormak için dünyanın dört bir yanında peşlerini bırakmayacağız.

Hem ülkemizin nasıl bir badire atlattığını, hem de milletimizin o şanlı direnişini ve zaferini unutmamak, unutturmamak için 15 Temmuz'u "Milli Birlik ve Demokrasi Günü" olarak ilan ettik. Bu vesileyle bir kez daha, o gece istiklalleri ve istikballeri uğrunda şehit düşen vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, gazilerimize sıhhat ve afiyet diliyorum. Rabbimden, ülkemizi bir daha 15 Temmuz benzeri imtihanlara maruz bırakmamasını niyaz ediyorum.



Türkiye Cumhurbaşkanı