Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Mısır’da yapılan askeri darbeyi sert şekilde eleştirdi.


Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Dolmabahçe’deki Başbakanlık Çalışma Ofisi’nde Mısır’da dün yapılan askeri darbeyi değerlendirdi. Mısır Dışişleri Bakanı Kamil Muhammed Amr’den son gelişmelerle ilgili kendisinden bilgi aldığını belirten Davutoğlu, “Her şeyden önce şunu ifade etmek isterim ki Türkiye’nin kardeş Ortadoğu’nun talepleriyle ilgili tutumu evrensel ilkelere ve uzun vadeli stratejik vizyona dayanmaktadır. Evrensel ilke olarak Ortadoğu’daki kardeş halkların insanlık onurunu koruyan hukuk devleti ilkelerine açık ve şeffaf seçimlere dayalı demokrasi taleplerini destekledik. Bu talepler hangi ülkede olursa olsun, hangi kesimlere ait olursa olsun ülkemizde desteklenmiştir, desteklenmeye devam edecektir. Bu konuda ne ülke ne etnik ya da mezhebi herhangi bir ayrım gözetmedik, gözetmeyeceğiz. Stratejik vizyonumuz ise halk desteğine dayalı ve halkıyla barışık siyasal yapılar oluşturacağı güçlü meşrutiyet zemininin bölgemizde kalıcı bir istikrar, barış havzası oluşturacağına dayanmaktadır. Nihai hedefimiz böylesi bir barış havzasının Ortadoğu’da gerçekleşmesini temin etmektir ve bunu da ancak ve ancak halkıyla barışık rejimler tarafından yapılacağına dair inancımız temel esasını oluşturmaktadır” dedi.


“DOST VE KARDEŞ MISIR HALKI..”


Bakan Davutoğlu, Mısır halkının gerçekleştirdiği 25 Ocak devrimine güçlü bir destek verdiklerini hatırlatarak şunları söyledi:


“Bu desteğimiz dost ve kardeş Mısır halkının derin kültürüne, tarihi birikimine inancımızın açık bir göstergesidir. Mısır’ın Arap ve İslam dünyasındaki merkezi konumu herkesin malumudur. Mısır medeniyet derinliği, kültürel birikimi, toplumsal zenginliği ile tarih boyunca Arap ve İslam dünyasına her zaman ilham kaynağı olmuş ortak kültürümüzün en temel eksenlerinden birini oluşturmuştur. Mısır sadece bölgesel barışın değil, küresel barışın da ana aktörlerinden biridir. Bunun içindir ki özgürlük, adalet ve demokrasi arayışlarından biri olan 25 Ocak devriminin sadece bölgemizde değil, bütün dünyada büyük bir heyecan uyandırmıştır. Dolayısıyla 25 Ocak devrimi ile başlayan demokratik sürecin korunması ve ilerletilmesi yönünde herkesin titizlikle çaba göstermesi gerekmektedir. Geçtiğimiz 2 yıl içerisinde Türkiye olarak stratejik ilişkilere sahip olduğumuz Mısır’ın siyasi istikrarına, toplumsal barışına ve ekonomik kalkınmasına büyük önem verdik, bütün imkanlarımızı bu yönde seferber ettik.”


“MUHALİF GRUPLARIN ENDİŞELERİNİ DİLE GETİRMESİ…”


“Son günlerde yaşanan hadiseler hepimizi derinden üzmüştür” diyen Bakan Davutoğlu, “Barışçıl gösteri yapan grupların dışında yaşanan bazı çatışmaların dışında 30’a yakın Mısırlı kardeşimiz hayatını kaybetmiş pek çok kişi yaralanmıştır. Son 2 yılda yaşanan gelişmeler demokratik süreç ve kurumların işletilmesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir. Bu süreçte Mısır halkı seçimlere gitmiş, demokratik iradesini kullanarak kendi tarihinde ilk kez hür seçimlerle kendi cumhurbaşkanını seçmiştir. Bunlar Mısır halkı için en büyük demokratik kazanımlardır. Muhalif grupların endişelerini dile getirmesi ve barışçıl gösteri yapması demokrasinin temel ilkelerinden biridir. Meşru taleplerin demokratik kurallar çerçevesinde ifade edilmesi ve karşılanması demokratik işleyişin de bir gereğidir” dedi.


“MISIR HALKININ KAYBI”


Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Mısır’da yapılan askeri darbenin kaygı verici olduğunu belirterek, “


Bu noktada demokratik bir seçimle işbaşına gelmiş olan Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin Mısır ordusunun müdahalesiyle görevinden alınması son derece kaygı verici bir durumdur. Bu konuyu biz de çok titizlikle değerlendirmekteyiz. Demokratik süreçlerin yıkıntıya uğraması bütün Mısır halkının kaybı olacaktır. Demokrasilerde sorunlar ileri demokrasinin kendi kuralları içerisinde çözülür. Halkın iradesini yansıtan açık ve şeffaf seçimle işbaşına gelmiş liderler, ancak ve ancak seçimle yani halk iradesiyle görevden alınır. Gerekçesi ne olursa olsun meşru olmayan yöntemlerle ve dahası askeri bir darbeyle devrilmesi kabul edilemez. Ulusal uzlaşı siyasetiyle ancak demokratik kurum ve aktörlerin muhalefetin ve sivil toplumun katkısı ve katılımıyla mümkün olabilir. Bu müdahale 25 Ocak Mısır devriminin tarihin kazanımlarına gölge düşürmemelidir. Mısır halkının adalet, özgürlük demokrasi ve refah mücadelesi kurum ve mekanizmalar işletilmesi suretiyle hayata geçirilmek zorundadır. Gelinin noktada Mısır’da demokratik kurumların devreye girmesi ve ülkede kaos ve kargaşa ortamının önlenmesi gerekmektedir. En kısa sürede serbest ve adil seçimlerin yapılması ve demokratik mekanizmalarının işletilmesi Mısır’ın siyasi istikrarı için zaruridir. Seçimlere bütün siyasi aktörlerin katılması hayati öneme sahiptir” şeklinde konuştu.


“SİYASİLERİN KEYFİ OLARAK TUTUKLANMASI KABUL EDİLEMEZ”


Bakan Davutoğlu, dünkü müdahaleden sonra Cumhurbaşkanı Mursi ve Başbakan Hişam Kandil dahi olmak üzere siyasilerin keyfi olarak tutuklanması veya ev hapsinde tutulmasının kabul edilemez olduğunu ifade etti. Davutoğlu, “Gözaltına alınan yöneticilerin bir an önce serbest bırakılması ulusal uzlaşı açısından da özel öneme sahiptir. Seçimle işbaşına gelmiş bir Cumhurbaşkanının ve yöneticilerinin maruz kaldığı bu muamele herhangi bür kültür içinde kabul edilmesi mümkün değildir.


Bütün taraflar her türlü şiddet tavrından uzak durmalı her türlü tahrike karşı dikkatli olmalıdır. Çünkü Mısır üzerine Esad içinde olan birçok çevreler bu kaosu tahrik edici bir takım girişimlere yönelebilirler” dedi.


Türkiye’nin Mısır halkını desteklediğini ve desteklemeye devam edeceğini ifade eden Bakan Davutoğlu sözlerini şu şekilde tamamladı;


“Mısır’da herhangi bir grubu ya da kesimi değil, bir bütün olarak Mısır halkını desteklemektedir. Türkiye olarak temel endişemiz ve arzumuz Mısır’ın bu krizi yeni bir demokratikleşme hamlesiyle aşması, siyasi istikrarını koruması ve toplumsal barışı muhafaza etmesidir. Dost ve kardeş Mısır halkına mesajımız açıktır. 25 Ocak devrimi 21’inci yüzyılın ilk büyük devrimidir. Bu devrimin kazanımlarını korumak her kesimden bütün Mısırlıların temel önceliği olmalıdır. Her halk kendi özgür iradesiyle kendi yöneticilerini seçme hakkına sahiptir. Meşrutiyetin vazgeçilmez koşulu halkın iradesinin özgürce tecelli edeceği ortamın sağlanmasıdır. Bu ortamı da sağlayacak en temel araç sandık ve halktan alınacak destektir. Bu düşünce ve ilkeler sadece Mısır’daki ilkelerle ilgili değil, her yerde geçerli olmasına inandığımız temel ilkelerdir. Bizim tercihimiz Mısır halkının tercihi olmuştur ve olacaktır.”


(İHA)