Gazetecilere yönelik intikam operasyonuna, iktidar dışındaki bütün siyasî parti temsilcilerinden sert tepki geldi.


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yaşananların açıkça bir sivil darbe olduğunu söyledi. “Demokrasiye doğrudan darbe yapıldı. Eğer bir ülkenin medyası özgür değilse, halkı da özgür değildir.” dedi.


17-25 Aralık yolsuzluk iddialarını haber yapan medya yöneticilerine yönelik gözaltılar siyasi parti temsilcilerinin tepkisi sert oldu. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bu tür baskıların sağlıklı bir demokraside görülemeyeceğini kaydetti, “Yaşanan, bir darbe sürecidir. Türkiye sivil bir darbeyle karşı karşıya. Demokrasiye doğrudan darbe yapıldı.” dedi. MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural, ‘17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk çetesinin’ halkın gerçekleri öğrenmemesi için bu adımları attığını söyledi. Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, özgürlük mücadelesi veren medyanın yanında olduğunu belirterek, “Hakikat karşısında susan dilsiz şeytandır.” sözünü hatırlattı. BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, birilerinin talimatıyla açıkça basına darbe yapıldığını ifade etti. “Hiçbir demokratik rejimde, basına böyle operasyon yapılamaz.” diye konuştu. Millet ve Adalet Partisi Genel Başkanı İdris Naim Şahin, yolsuzluk ve rüşvet batağına saplanan iktidarın değişik kesimlere asker ve polis üzerinden savaş açtığının altını çizdi. Demokratik Gelişim Partisi Genel Başkanı İdris Bal, özgür medya olmadan demokrasi olmayacağını vurguladı. Eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, hukuksuz girişmelere rağmen sesini çıkaramayan kesimlere seslendi: “Birilerini aldıklarında susarsanız yarın sizi aldıklarında ses çıkaracak kimseniz kalmaz.” HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan da Türkiye’de siyasetin ve hukukun çivisinin çıktığını, böyle giderse gücü eline geçirenin istediği herkesi gözaltına alacağını söyledi.



Kanal46


Demokrasiye doğrudan darbe yapıldı


Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk iddialarının konuşulmasını engellemek için iktidarın, 17 ve 25 Aralık soruşturmalarının yıldönümünde, İstanbul merkezli 13 ilde eş zamanlı olarak yapılan operasyon kapsamında medya yöneticileri ve emniyet mensupları gözaltına alındı. Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı ve Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca’nın da aralarında olduğu çok sayıda ismin gözaltına alınması demokrasiye açık darbe olarak görülüyor. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, yaşananların sağlıklı bir demokraside görülemeyeceğini kaydeden Kılıçdaroğlu, “Yaşanan süreç bir darbe sürecidir. Türkiye bir sivil darbeyle karşı karşıya. Demokrasiye doğrudan darbe yapıldı.” dedi.   Mazlumun kimliğinin adresinin sorulamayacağının altını çizen CHP lideri, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sabahın köründe gazetecilerin gözaltına alınması, gazetelere baskın yapılması, televizyon kanallarına baskın yapılması kabul edeceğimiz bir uygulama değildir. Medyaya yönelik operasyonu hiçbir zaman içimize sindirmedik. Sadece bugün değil dün de aynı şeyleri söyledik. İnternet siteleri basıldı, gazeteler basıldı, gazeteciler içeri atıldı. Bu demokrasilerde olan olaylar değil. Medyaya yönelik darbe yapılıyor, üniversitelere yönelik darbe yapılıyor. Bugün geldiğimiz noktada açık ve net şunu görüyoruz, hükümet bir darbe hükümetidir, demokrasiye yönelik darbe yapılmaktadır. Demokrasi insanların bedel ödeyerek kazandıkları rejimdir. Hâlâ bu bedeli bizim insanlarımız ödüyorlar. Medyaya sansür uygulanması, medyaya baskı halk, topluma baskı uygulanması anlamına gelir. Eğer bir ülkenin medyası özgür değilse o ülkenin halkı da özgür değildir.” şeklinde konuştu.


Hakikat karşısında susan dilsiz şeytandır


Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak: Bunlar herhalde sonlarının geldiğini hissediyorlar. Zulüm ile bir yere varılamaz. İktidar sahiplerine adil olmalarını tavsiye ediyorum. Adalet mülkün temelidir. Zulüm ve baskı ile bir yere varılamaz. Hele hele birtakım tezgâhlar kurarak, ülkeyi huzura erdirmek mümkün değildir. Günümüzdeki modada ‘paralelciliktir.’ Bu kabul edilemez bir durumdur. Vicdan sahipleri susmayacaktır, susmaz da, susmamaları gerekir. Hakikati haykırmak icap eder. Ben vicdan sahiplerine hatırlatmak isterim ki hakikat karşısında susan dilsiz şeytandır. Bu anlamda herkes susmuş olsa bile ben Mustafa Kamalak doğru bildiğimi söylemeye devam edeceğim, susmayacağım. Çünkü bizde ne kiralık bir vicdan ne satılık bir kalem ve beyin vardır. Neticede polis hırsızı yakalayacaktı ama hırsız daha güçlü çıktı, polisi yakaladı. Vaka açık, ne yaparlarsa yapsınlar olayları; 17–25 Aralık operasyonlarının üstünü kapatmak için kanunlar değiştirdiler, yeni mahkemeler kurdular. İsteklerine göre hakimler atadılar. Fakat olayları bir türlü kapatmaları mümkün olmadı, olamaz da. Ortadaki pisliğin üzerini kapatsalar bile kokusunu gizlemeleri mümkün değildir.”


Birilerinin talimatıyla açıkça basına darbe yapılıyor


BBP Genel Başkanı Mustafa Destici: “Hukukun üstünlüğünün geçerli olduğu hiçbir demokratik rejimlerde, cumhuriyetlerde basına, basın mensuplarına ve sanat dünyasına böyle bir operasyon yapılamaz. Bu hiçbir yönüyle demokratik hukuk sistemlerinde uygulaması görülen bir durum değildir. Bu operasyonlar muhatabı kişilerden daha fazla Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin itibarına, demokrasisine, hukukuna zarar vermiştir. Eğer bu kişiler hukukun dışına çıkmışlarsa, suç sayılabilecek eylem içinde olmuşlarsa normal yollardan hukuk işletilir, ifadeye çağrılırlar ve süreç hukuki bir zeminde işletilir. Ama bu uygulama tamamen psikolojik bir baskı ve algı operasyonu şeklini almıştır. Burada yapılmak istenen, muhalif sesleri susturmaktır. Operasyon her ne kadar görüntü itibarıyla fiilî olarak birtakım medya mensuplarına, sanatçılara karşı yapılmış olsa da bunlar muhalefetin sesi olduğu için aslında operasyon bir yönüyle de muhalefete yapılmıştır. Şayet bu operasyonlar dışarıdan görüldüğü gibi hukukî değil de siyasî olarak ya da birilerinin talimatıyla yapılıyorsa açıkça basına karşı yapılmış bir darbedir.”


14 Aralık, basın tarihine kara bir leke olarak geçti


İstanbul Bağımsız Milletvekili Hakan Şükür, destek için dün sabah erken saatlerde Zaman’a geldi. Büyük sevgi gösterileriyle karşılanan Şükür, gün boyunca gazetedeydi. Şükür, Dumanlı gözaltına alındığı sırada da hemen yanında yer aldı. Bağımsız vekil, intikam operasyonuna Twitter hesabından yaptığı açıklamayla tepki gösterdi. Yaşananları ‘basına darbe’ olarak nitelendirdi. Şükür, “Türkiye Cumhuriyeti basın özgürlüğüne darbeyle uyandı. Hem de darbe dönemlerini aratmayan bir darbe. Uluslararası iki medya kuruluşu STV ve Zaman’a yapılan baskınlar artık Türkiye’yi demokrasilerde 3. dünya ülkesi ligine düşürmüştür. Gördük ki gözaltına alınan medya mensupları değil korkmak; özgürlükler adına halka umut aşılıyorlar. 14 Aralık Türk basın tarihine bir kara gün olarak geçmiştir. Tarih bunu yazacaktır. Ekrem Dumanlı ve Hidayet Karaca ile diğer gözaltına alınan gazetecilere ‘geçmiş olsun’ diyorum. Ne kadar büyük bir yolsuzluk iddiası var ki ‘yolsuzluk haftasında’ gündem değiştirmek için insanları uydurma operasyonlarla alıyorlar.” ifadelerini kullandı.


Özgür medya yoksa, demokrasi de yoktur


Kütahya Milletvekili İdris Bal da ‘medyayı susturma’ operasyonuna tepkisini Zaman’a destek için gazeteye gelerek gösterdi. Sabah erken saatlerde Zaman’a gelen Bal, Ekrem Dumanlı gözaltına alınırken de yanındaydı. Konuyu Twitter hesabından değerlendiren Bal, “Özgür medya olmadan demokrasi olmaz. Gazetecilerin, patronlarının baskı altında olduğu bir ortamda da, özgür medya olamaz. Demokrasiden, özgürlüklerden, bağımsız medyadan yana olduğumu göstermek için Zaman Gazetesi’ndeyim. Medya özgür olmalı. Dini, mezhebi, siyasal görüşü, etnik grubu ne olursa olsun, mazlumun yanında yer almaya devam edeceğiz. Biz özgürlüklerden, şeffaflıktan, hukuk devletinden, özgür medyadan, hesap verebilirlikten yanayız. Medya patronlarının azarlanarak ağlatıldığı, gazetecilerin tutuklandığı, kovulduğu, Alo Fatih’lerle uzaktan kumanda edilen medya istemiyoruz.” şeklinde konuştu.


ZAMAN