Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 6 Eylül’de yüz yüze eğitimin başlamasıyla birlikte henüz aşı olmamış öğretmen ve personelden haftada iki defa zorunlu PCR testi isteneceğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 5 saat 20 dakika süren Kabine toplantısı sonrası yaptığı açıklamada şunları kaydetti:

AŞILAMA 87 MİLYONU GEÇTİ: Salgına karşı en güçlü mücadele aracı olan aşılamada dünyada ilk sıralarda yer alıyoruz. Toplam aşı sayısında 87 milyonu geçerek ülkemiz nüfusunu çoktan geride bıraktık. İlk dozda 46 milyon, ikinci dozda da 35 milyon kişiye doğru gidiyoruz. Bu sayıyla birinci doz aşıda  nüfusumuzun yüzde 73’üne yaklaşırken ikinci doz aşıda ise yüzde 55’ine ulaştık. 

BEN ÜÇ DOZ OLDUM: Artık 7 milyonu geride bırakan 3. doz aşı uygulamaları da hızla sürüyor ancak  ülkemizde bazı kesimlerin hala aşıya tereddütle yaklaştıklarını görüyoruz. Aşı çalışmaları, gönüllülük esasına göre yürütülmektedir, yürütülecektir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Cumhurbaşkanı ve üç doz aşısını da olmuş bir bireyi sıfatıyla milletimin karşısındayım. Şayet bu salgına karşı başka bir tedbir  mevcut olsaydı onu da değerlendirmekte tereddüt göstermezdik.

BAŞKA YÖNTEM YOK: Sürekli dönüşen ve değişen virüse karşı halihazırda aşı dışında bir korunma yöntemi bulunmuyor. İş yerlerinden eğitim kurumlarına, sosyal faaliyetlerden dış seyahatlere kadar her alanda huzurla hayatın devam etmesi, herkesin aşı olmasına ve aşılarını tamamlasına bağlı.

VATANDAŞLARA ÇAĞRI: Tüm vatandaşlarıma bir kez daha aşılarını derhal olmaları çağrısında  bulunuyorum. Ülkemizin ve milletimizin bu musibetin yol açtığı sıkıntılardan  süratle kurtulması, eğitimde, sağlıkta, sanayide, ticarette, turizmde ve hayatın  her alanında selamete ermemiz, bu konuda elde edeceğimiz başarıya bağlıdır. Eylül ayında okullarına kavuşmayı bekleyen milyonlarca ilk, orta, lise  ve üniversite öğrencilerimizin, çeşitli sektörlerde işlerine dört elle sarılan  vatandaşlarımızın geleceğinin, bu konuda katedilecek mesafeye bağlı olduğunu  aklımızdan çıkarmamalıyız.

HAFTADA İKİ GÜN TEST: Okullarda 6 Eylül’de yüz yüze eğitimin başlamasıyla birlikte öğrencilerle irtibatlı ancak henüz aşı olmamış öğretmen ve diğer personelin haftada en az 2 defa

PCR testi yaptırmasını isteyeceğiz. Aynı şekilde aşı olmayan  üniversite öğrencilerimiz ve üniversite çalışanlarımızdan da düzenli PCR testi yaptırmalarını talep edeceğiz.

SEYAHAT VE SİNEMA İÇİN DE TEST: Uçak ve şehirler arası otobüs yolculuğu, konser, tiyatro ve sinema gibi insanların toplu olarak bulunduğu faaliyetler için de zorunlu PCR testi uygulamalarını devreye alacağız.

AFAD kampanyasına 7.4 milyon TL destek

Karadeniz’de 3 ili etkileyen selin izlerinin silinmesi için AFAD bünyesinde kampanya başlatıldığını söyleyen Erdoğan, “Kabinemizdeki bakanlarımız ve diğer çalışma arkadaşlarımızla birlikte 7 milyon 430 bin liralık bir katkıyla bu kampanyaya iştirak etme kararı aldık” dedi.

‘Avrupa’nın mülteci ambarı değiliz’

Afganistan’daki gelişmeler ve göçmenlerle ilgili tartışmalara da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

TÜRKİYE SAHİPSİZ DEĞİL: Türkiye elbette isteyenin istediği gibi elini kolunu sallayarak girip çıkabileceği, dilediği gibi hareket edebileceği sahipsiz bir ülke değildir. Devletimiz öncelikle 84 milyon vatandaşının güvenliğinden ve refahından sorumludur. Bununla birlikte biz sadece kendimizi düşünerek kapımıza gelenlere sırtımızı dönecek cibilliyet ve karakterde bir toplum da değiliz.

300 BİN AFGAN VAR: Aldığımız tedbirler sayesinde ülkemizde 2019’da 455 bin olan düzensiz göçmen sayısını 2020’de 122 bine indirdik. Bu yılın ilk 7 ayında da 77 bin düzensiz göçmeni yakaladık. Son 3 yılda yakaladığımız düzensiz göçmenlerin yaklaşık yarısı Afganistan uyrukludur. Halen ülkemizde yaklaşık 180 bini kayıtlı 120 bini kayıtsız toplamda 300 bin civarında Afganistanlı olduğunu biliyoruz. Yani bu ana muhalefetin dediği gibi 1,5 milyon Afganlı ülkemizde kesinlikle yok.

HUZURSUZLUĞUN FARKINDAYIZ: Diğer yandan düzensiz göçmenlerin ülkemizde yol açtığı huzursuzluğun farkındayız. Esasen dünyada bu kadar sığınmacıyı barındırıp da bu kadar az asayiş sorunuyla karşılaşan bir başka ülke yoktur. Münferit birtakım hadiselerin medya ve sosyal medya vasıtasıyla farklı boyutlarda takdim edilmesini iyi niyetli bulmuyoruz. Muhalefetin bu konudaki nefret söylemlerini de tehlikeli ve art niyetli olarak değerlendiriyoruz. Türkiye elbette yol geçen hanı değildir. Bu ülkenin kanunlarına, kurallarına, düzenine uymayanların kaos çıkartacak tavırlar sergilemesine asla izin vermeyiz. Ülkemizde hukuk herkes içindir. Misafirlerimiz de bunun dışında değildir.

SORUNUN DIŞINDA KALAMAZ: Avrupa, sırf kendi vatandaşlarının güvenliği ve refahını korumak için sınırlarını kapatarak bu sorunun dışında kalamaz. Türkiye’nin Avrupa’nın mülteci ambarı olmak gibi görevi, sorumluluğu, mecburiyeti de yoktur. Biz ülke olarak sınırlarımızı güçlü bir şekilde kapattıktan ve mevcut düzensiz göçmenleri evlerine gönderdikten sonra bu insanların diğer kanallardan nereye gidecekleri kendi bilecekleri iştir.

BAŞARAMAYAN DÖNER: Ülkemizdeki Suriyelilerden dilimizi öğrenerek, mesleki yeteneklerini geliştirerek ülkemizde kalacak elbette olacaktır. Ama bunu başaramayanların kendi ülkelerindeki durumun iyileşmesine paralel şekilde evlerine dönüşlerine yardımcı olmak da bizim kendi vatandaşlarımıza karşı sorumluluğumuzun gereğidir.