Gazeteci Hakan Tosun’un hayatını kaybetmesinin ardından adı yeniden gündeme gelen Öznur Tosun, kardeşinin ölümüyle birlikte hem kamuoyunun hem de medyanın odağına yerleşti. Kamuoyunda fazla tanınmayan bir birey olarak başlayan yolculuğu, verdiği güçlü demeçlerle dikkat çekti.
Öznur Tosun, ölüm olayının sıradan bir vaka olmadığını savunarak, soruşturmanın planlı bir infaz izleğiyle sürdürülmesi gerektiğini vurguluyor. Açıklamalarında, olayla ilgili eksik bırakılmış unsurların üzerine gidilmesini talep ediyor.
AÇIKLAMALARININ YÖNLENDİRDİĞİ TARTIŞMALAR
Tosun’un dikkat çektiği ilk nokta, olay gecesiyle ilgili görüntüler kadar olmayan sahne arkası öğeler oldu. “Tesadüf değil, planlı bir cinayet” diyerek sürecin sadece yüzeysel anlatımlarla geçiştirilmemesi gerektiğini savunuyor. Özellikle saldırı anında üçüncü bir failin varlığı, görüntülerde yer almayan detaylar ve hastane sürecindeki şüpheler Tosun’un iddiaları arasında.
“BİR ŞEYE TANIK OLDU” İDDİASININ ARKASINDAKİ SÖZLER
Öznur Tosun, kardeşinin olaya karışan bir olaya tanıklık etmiş olabileceğini ima ediyor. Olay anında kameralarının aktif olduğunu, Hakan Tosun’un her detayı gözlemleyen bir karakter olduğunu belirtiyor. “Abim bir şeye tanık oldu. O gece onu susturdular” sözü, soruşturmanın yönünü değiştirebilecek cümlelerden biri olarak öne çıkıyor.
“İKİ DEĞİL, ÜÇ KİŞİ…” SAVI
Resmi kaynaklarda saldırganların iki kişi olduğu iddia edilirken, Öznur Tosun bu sayıya itiraz ediyor. İddiasına göre saldırı üç kişi tarafından planlandı. “Görüntülerde abim ilk darbeyi alıyor, sonra tekrar saldırıya uğruyor” diyerek olayın çok katmanlı olduğuna dikkat çekiyor.
HASTANE SEÇİMİ VE “KARANLIK” ZAMANI
Tosun, saldırı ile hastaneye ulaşılması arasında geçen yaklaşık iki saatlik gecikmeyi dikkat çekici buluyor. Kardeşi gece 22:30’da hareket ettiğini, normalde 23:20’de evde olması gerektiğini, fakat hastaneye ancak sabah 02:00’de götürüldüğünü belirtiyor. Tosun, olay mahalline yakın birçok hastane varken uzak bir yere neden taşıdıklarını sorguluyor.
TEHDİTLER, GÜVENLİK VE KORUNMA TALEBİ
Tosun ailesi, hem taziye sürecinde hem de soruşturma aşamasında fiziksel ve sosyal baskılar altında kaldıklarını aktarıyor. Öznur Tosun, mahalledeki tanıkların tehdit edildiğini, kendilerinin de koruma talep etmek zorunda kaldıklarını söylüyor. “Polis bizi gerçekten korur mu?” sorusunu kamuoyuna yöneltiyor.
SORUMLULAR KİMLER?
Öznur Tosun, 18 ve 24 yaşındaki saldırganların arkasında kimlerin olduğuna dair kamuoyunu sorgulamaya çağırıyor. “Bu insanların göz ardı edilmesinin nedenini kim koruyor?” diyerek olası destek yapılanmalarına dikkat çekiyor. Soruşturmanın bu yönlerinin de dikkatle incelenmesi gerektiğini savunuyor.
ÖZNUR TOSUN’UN MÜCADELESİ
Her ne kadar mesleki geçmişi net şekilde bilinir olmasa da, Öznur Tosun olay sonrası adalet talebinin sembol isimlerinden biri hâline geldi. Kardeşinin davasını yalnızca ailevi bir mesele olarak değil, hukuk, basın özgürlüğü ve halkın bilgilendirilmesi perspektifinden takip ediyor. Verdiği demeçlerle toplumsal farkındalık yaratma çabası içinde yer alıyor.