Önde gelen isimlerin İYİ Parti’den ardı ardına istifa etmesiyle gündeme gelen bir süreçte, İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bahadır Erdem, FOX TV’de yayınlanan Çalar Saat programına konuk oldu ve partiyle ilişkisini sonlandırdığını açıkladı.

Sunucu İlker Karagöz’ün "İYİ Parti'nin eski kurmaylarından ayrıldınız mı?" sorusuna Erdem, "Evet, ayrıldım. Çalışmalarımın kabul gördüğüne inanmıyorum ve bu düşüncemle ayrıldım" yanıtını verdi.

Erdem, ayrılık sürecini "Kızgınlık veya küskünlük değil, düşünerek bir ayrılık" olarak nitelendirerek, fikirlerinin İYİ Parti içinde yeterince karşılık bulmadığını ifade etti. İYİ Parti’nin yerel seçimlerde muhalefetin birliğini sağlaması gerektiğini vurgulayan Erdem, özellikle İstanbul ve Ankara'da İYİ Parti'nin kendi adaylarını çıkarması konusunda itirazları olduğunu belirtti.

Ayrıca, Türkiye'nin yargı sisteminde yaşanan ‘yargı krizi’ne de değinen Erdem, Anayasa Mahkemesi'nin önemine vurgu yaparak, yaşanan süreci devletin yönetim krizi olarak tanımladı. Erdem, hükümetin yargıyı denetlemek istediğini ve Anayasa Mahkemesi’nin haklarını, yargının bağımsızlığını zedelemeye çalıştığını dile getirerek, Türk yargısının tarafsızlık ve bağımsızlık ilkesine vurgu yaptı.

Uçuşlarda rötar sorununun altından 'şantaj' çıktı! Erdoğan devreye girdi Uçuşlarda rötar sorununun altından 'şantaj' çıktı! Erdoğan devreye girdi

İlker Karagöz “Buna anayasal düzene kalkışma diyen var darbe girişimi diyen var kriz diyen var siz nasıl adlandırıyorsunuz?” sorusuna  Erdem şu yanıtı verdi:

“Bu krizin çok ötesinde bir gelişme bu bizzat çıkarılan bir kriz ama devlet krizi bu aslında devletin yönetim krizi. Bakın yüksek mahkemenin olmadığı Anayasa Mahkemesinin olmadığı hiçbir demokratik devlet yoktur ve Anayasa Mahkemelerinin ne yaptığı ve görevleri de bütün devletlerde üç aşağı beş yukarı aynıdır. Bizim Anayasamızda da çok açık bir şekilde yazıyor. Anayasa Mahkemesi kararları kişileri kurumları devleti yargıyı idareyi ve Yargıtay’ı tabii ki yargının bütününü, herkesi bağlar, bağlar bitti bunun ötesi yoktur. Şu anda yaratılan kriz Anayasa mahkemesini ortadan kaldırmak ya da Anayasa Mahkemesinin işlevini bu yapılan haksızlıkları hukuksuzlukları, kişilere getirdiği insan hakkı kazanımlarını ortadan kaldırmak. Şimdi bakın 22 yıllık bir AK Parti iktidarından geçiyoruz. Her bir seçimden sonra AK Parti kazandıkça el attırmıştır. AK parti denetlenmek istemiyor ve ne yaptı her bir seçimde oyu arttıkça yahut da kazandıkça kendi Türkiye'nin yönünü buna doğru çizdi. Önce Anayasa değişikliğini hatırlayalım 2009-2010 yargıda yaptığı değişiklikleri hatırlayalım, ondan sonra gelelim referanduma Cumhurbaşkanının millet tarafından seçilmesine, ondan sonra gelelim Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Parlamenter Rejimi ortadan kaldırmaya. Biz bunun için kıyameti kopartır ve kuvvetler ayrılığı yok oldu derken, bu ülkede iktidarı denetleyen güç kalmadı derken, yargıya hakim olmak istiyorsunuz ve bunu yapıyorsunuz derken, Anayasa mahkemesi en tepede dururken biliyorsunuz Sayın Bahçeli'den başladı bu Anayasa mahkemesi yerli değil, milli, şimdi bir milli yargı söylemleri. AK Parti'nin kafasında karar veren yargı milli yargı, AK Parti'nin istediği gibi ya da iktidarın istediği iktidarın ortaklarının istediği gibi karar vermeyen yargı gayri milli yargı böyle bir şey olabilir mi? Türk yargısı bir bütündür ve adaletle, hukukla, anayasaya, kanuna, milletlere, sözleşmelere göre karar vermek zorundadır.”

Editör: İsa Aslantaş