Gelişmiş ülkelerin enerji stratejilerinde önemli bir yer tutan jeotermal enerji, aynı zamanda karbonsuzlaşma ve temiz enerji geçişinin kritik unsurlarından biri olarak öne çıkıyor. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) ve Avrupa Konseyi gibi prestijli kuruluşlar tarafından yapılan değerlendirmelerde jeotermal enerjinin büyüyen rolüne dikkat çekiliyor. Türkiye, jeotermal kaynakları açısından dünya çapında zengin bir konumda bulunarak bu büyük dönüşümde önemli bir liderlik rolü üstlenmeye aday görünüyor.
2050’YE KADAR 5 KAT ARTAN BİR PAZAR BEKLENİYOR
Jeotermal enerjisi üretiminde Türkiye, Avrupa’nın lider ülkesi ve dünya genelinde 4. sırada yer alıyor. Jeotermal Enerji Derneği (JED) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kındap, Türkiye’nin jeotermal enerji sektöründeki potansiyelinin büyük olduğunu vurguladı. Kındap, dünya çapında 2023 itibariyle 20 bin Megavat (MW) olan jeotermal elektrik gücünün 2050 yılına kadar beş kat artarak 100 bin MW seviyesine ulaşmasını beklediklerini belirtti. Uluslararası kuruluşların önerdiği politikalar, jeotermalin yeniden keşfedildiği bir dönemi işaret ediyor.
JEOTERMAL ENERJİ KÜRESEL ELEKTRİK TALEBİNİN YÜZDE 15’İNİ KARŞILAYABİLİR
Türkiye’nin jeotermal enerji yatırımlarının küresel enerji dönüşümü üzerindeki etkisi büyük. IEA'nın öngörülerine göre, jeotermalin 2050 yılına kadar küresel elektrik talebinin yüzde 15’ini karşılaması bekleniyor. Bugün dünya genelinde jeotermal enerjinin yüzde 42’si ısı pompalarıyla, yüzde 26’sı bölgesel ısıtma sistemlerinde, yüzde 21’i elektrik üretiminde ve diğer alanlarda ise daha düşük oranlarda kullanılıyor. Kındap, Türkiye’nin bu alandaki teknik potansiyelinin, mevcut küresel elektrik talebini 140 kat karşılayacak seviyeye ulaştığını belirtti.
JEOTERMAL ENERJİNİN DÜNYA GENELİNDEKİ YERİ
Jeotermal enerji teknolojilerindeki gelişmeler, küresel enerji üretim kapasitesini 60 kat artırabilecek fırsatlar sunuyor. Dünya çapında jeotermal kaynakların büyük kısmı ısı pompaları ve bölgesel ısıtma sistemlerinde kullanılıyor, ancak enerji üretimi, jeotermal seracılık ve termal turizm gibi alanlar da büyük bir potansiyel taşıyor. Ali Kındap, bu alanların hızla büyüdüğünü ve Türkiye’nin bu sektörde küresel bir lider olma yolunda ilerlediğini belirtiyor.
TÜRKİYE’NİN 2024 YILINDAKİ JEOTERMAL ENERJİ DURUMU
2024 yılı, Türkiye’nin jeotermal enerji sektöründe önemli bir dönüm noktası oldu. Jeotermal santral projelerindeki yatırımların arttığı ve yaklaşık 300 MW’lık yeni kapasite kurulumunun başladığı bir yıl yaşandı. Türkiye’nin mevcut kurulu jeotermal enerji kapasitesi 1715 MW’a ulaşmış olsa da bu, ülkenin sahip olduğu potansiyelin çok altında kalıyor. 2026 yılında bu alanda önemli bir sıçrama bekleniyor. Özellikle enerji yoğun sektörlerde, jeotermale olan ilgi hızla artıyor.
JEOTERMAL SERACILIKTA DÜNYA LİDERİ OLMAYA YAKLAŞIYORUZ
Jeotermal seracılık, Türkiye için büyük bir fırsat sunuyor. Ülke, 150 bin dönüm jeotermal ısıtmalı sera potansiyeline sahipken, bugün itibariyle 7 bin dönüm kapasiteye sahip. Türkiye, dünyada 7. sırada, Avrupa’da ise 1. sırada yer alıyor. Jeotermal seracılığa yönelik yatırımlar hızla artarken, bu alandaki potansiyel ile Türkiye, dünya çapında bir oyuncu olmaya aday. Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri (TDİOSB) kapsamında sağlanan uygun kredi imkanları, bu alandaki büyümeyi daha da hızlandırıyor.
TÜRKİYE’NİN JEOTERMAL ENERJİDEKİ YERİ VE GELECEĞİ
Türkiye, jeotermal enerjiyi tüm entegre kullanım alanlarında değerlendirerek, küresel enerji dönüşümünde önemli bir rol üstlenebilir. Ali Kındap, “Jeotermal enerjinin enerji dışındaki kullanımları hızla devreye alınıyor. Seracılıktan enerji üretimine kadar her alanda büyük bir potansiyelimiz var. Bu potansiyelin kullanılmaya başlaması, Türkiye’nin jeotermalde dünya liderliğine yükselmesinin önünü açacaktır,” diyor.