Kahramanmaraş merkezli depremlerde Adana'da yerle bir olan yapının kalıntıları arasından çıkarılan ziynet eşyalarını, vefat edenlerin yakınlarına tevdi ettikten sonra, "Cumhuriyet Başsavcılığı geri talep ediyor, tüm altınlar toplandıktan sonra tekrar teslim edeceğiz" söylemiyle uhdesine geçirdiği belirlenen emniyet görevlisi hakkında iki kez 'devlet memuriyetinden çıkarma' cezası uygulandı. Hakkındaki tahkikat süren eski emniyet personelinin, önümüzdeki günlerde ağır ceza mahkemesinde yargılanacağı belirtildi.
6 Şubat Kahramanmaraş merkezli sarsıntılarda Adana'nın Çukurova ilçesi Huzurevleri Mahallesi'ndeki İhsan Bayram Apartmanı C Blok'un yıkılması neticesinde 82 can kaybı yaşandı, 6 kişi de yaralandı. Yıkılan binanın enkazından çıkarılan altın takılar ise 100. Yıl Şehit Rüstü Bayram Polis Merkezi'ne emanet edildi. Burada vazifeli emniyet mensubu E.C. (30), binada hayatını kaybedenlerin ailelerine altınları emniyet biriminde güvenlik kamerası önünde zabıt düzenleyerek teslim etti.
"ALTINLARDA NOKSAN VAR, İADE EDİN" BAHANESİYLE GERİ ALDI
İddiaya göre, bir müddet sonra emniyet görevlisi E.C., altınları teslim ettiği şahısları arayarak, "Ailenize ait başka ziynetler de mevcut. Hepsini tek bir tutanakla vermem gerekiyor. Bu sebeple altınları geri verin, savcı incelemesini tamamladıktan sonra size iade edeceğim" şeklinde beyanda bulunarak resmi araçla ikametgahlarına gidip altınları geri aldı. Bu esnada altınları nakde çevirdiğini söyleyen Orhan Boncukluğu'na şüpheli E.C. ayrıca, "Benim tanıdığım bir kuyumcu var. Oraya gidin o altınları yeniden imal ettirin ve bana teslim edin" dedi. Boncukluoğlu da yeniden altın yaptırıp teslim aldı.
ALTINLAR GELMEYİNCE AİLELERDE KUŞKU UYANDI
Ancak belirli bir zaman sonra altınlar geri gelmeyince ve emniyet görevlisi de şüpheli yanıtlar vermeye başlayınca, mağdurlar aynı apartmanda gelini ve 2 yeğenini yitiren Avukat Nazan Akça Subaşı'na başvurdu. Avukat Subaşı, emniyet mensubu E.C. hakkında Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Ne var ki o dönemin savcısı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verdi. Bunun üzerine Avukat Subaşı, savcının verdiği bu karara karşı Sulh Ceza Mahkemesi'ne itirazda bulundu ve mahkeme, savcının kararını kaldırarak soruşturma izni verdi. Bu gelişme üzerine Emniyet Genel Müdürlüğü konuyla ilgili müfettiş görevlendirdi.
İKİ KEZ GÖREVDEN AZLEDİLDİ, İSTİFASINI SUNDU
Müfettişlerin incelemesi sürerken E.C., emniyet teşkilatından ayrıldı. Ancak Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı, E.C. hakkında iki kez 'devlet memuriyetinden çıkarma' kararı verdi. Hakkında zimmet, görevi suiistimal, irtikap, denetim vazifesinin ihmali, rüşvet ve re'sen tespit edilecek diğer suçlardan dava açılan eski emniyet mensubunun, iddianamenin hazırlanmasının akabinde önümüzdeki günlerde ağır ceza mahkemesinde yargılanmasına başlanacağı öğrenildi. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Avukat Nazan Akça Subaşı, "Depremlerin ardından insanlar can derdine düşmüşken devletin polisi altınları kendi malı gibi davrandı. Biz savcılığa giderek şikayette bulunduk fakat o dönemin savcısı, polisin amiri olduğu için derhal takipsizlik kararıyla dosyayı kapattı. Biz de Sulh Ceza Mahkemesi'ne başvurduk ve onlar takipsizlik kararını iptal etti. Emniyet Genel Müdürlüğü de müfettişleri vasıtasıyla tahkikatını tamamladı. Emniyet mensubu hakkında iki defa meslekten ihraç kararı verildi" şeklinde konuştu.
"TARİHLERİ TAHRİF EDEREK KENDİNİ AKLAMAYA ÇALIŞMIŞ"
Emniyet görevlisinin tutanakları dahi değiştirdiğini aktaran Subaşı, "Görevli polis hakkında soruşturma başlayınca tutanakların tarihlerini bile tahrif etmiş. 28 Mart'ta teslim ettiği altınlar için tarihleri 28 Nisan olarak değiştirip kendisini haklı göstermeye çabalamış. Savcılık dosyasında bunların hepsi mevcut. Ben yalnızca kendi müvekkillerimle alakalı olanları tespit ettim ve milyonluk bir vurgun söz konusu" ifadelerini kullandı.
Depremzedelerin mağdur olduğunu ve altınlarına hala kavuşamadıklarını dile getiren Subaşı, "Vatandaşlar devletin polisine güvenerek altınlarını geri verdi. Ancak bir süre sonra altınlarını alamayınca savcılığa gitmişler ve o dönemin savcısı da o mağdurları karakola yönlendirmiş. O dönem savcı vatandaşı dinleseydi eğer nasıl bir dolandırıcılığın döndüğünü ortaya çıkacaktı. Ancak bizim araştırmalarımızla bu soruşturma derinleşti. Temennimiz, bu denli yüzsüz ve hırsız polislerin kamu görevinde bulunmaması, görevini hakkıyla yapan polislerimizin itibarının zedelenmemesidir" şeklinde konuştu.
"ALTINLAR KAYBOLDU, BİR DAHA GÖREMEDİK"
İhsan Bayram Apartmanı C Blok'ta evladını, hamile gelinini ve torununu kaybeden Osman Özgen ise emniyet mensubu E.C.'ye o dönem yaklaşık 200 bin liralık altın teslim ettiğini belirterek, "Biz Kayseri'ye cenazeye giderken eşim altınlarımızı evladımın evine bıraktı. Biz Kayseri'ye doğru yola çıkmışken deprem oldu. Oğlumu, gelinimi ve torunumu yitirdim. Orada canımızın derdindeyken enkazdan altınların çıkarıldığı haberi geldi. Daha sonra karakola gittik, bize 2 bilezik teslim edildi ancak eve döndüğümüzde 'bu altınlar sizin değil, geri verin' denilerek altınları geri aldı. O altınlar kayboldu, bir daha göremedik" şeklinde konuştu.
"BİZLERİ UZUN SÜRE OYALADI"
Emniyet görevlisinin kendilerini uzun zaman oyaladığını vurgulayan Özgen, "Polisi arayıp 'zor durumdayım, altınları ver' dedim. Bana 'enkaz kaldırma çalışmaları bitsin, bütün enkaz ayrıştırılsın, altınları o şekilde vereceğim' diyerek geçiştirdi. Savcılığa gittim ve o da 'buraya gelmeyin, biz 100. Yıl Polis Merkezi'ne göndereceğiz' dedi. Biz hala altınları beklerken diğer komşulardan dolandırıldığımızı öğrendik. Şikayetçi olduk, şimdi görevden alınmış. Görevden alınmadan önce hala bizim çocukları arayıp 'altınları bulacağız, vereceğiz' diyerek bizi umutlandırmış" ifadelerini kullandı.
"YANLIŞLIK YAPTIM" SAVUNMASI
Öte yandan, meslekten ihraç edilen E.C.'nin ise savcılığa verdiği ifadesinde kimseyi mağdur etmediğini, altınları teslim ederken bir karışıklık yaşandığını, bu nedenle birçok kişinin altınını gidip tekrar evlerinden aldığını söylediği öğrenildi.