İşte tünellerin isimleri: Aşık Mahsuni Şerif, Abdurrahim Karakoç, Sezai Karakoç, Bahaettin Karakoç, Erdem Beyazıt, Necip Fazıl Kısakürek, Rasim Özdenören, Alaeddin Özdenören, Cahit Zarifoğlu, Hayati Vasfi Taşyürek, Nuri Pakdil, Mehmet Akif İnan ve Ali Kutlay.

Hayati Vasfi Taşyürek Kimdir?

Şair (D. 17 Mayıs 1931, Tanır kasabası / Afşin / Kahramanmaraş - Ö. 20 Nisan 1990, Ankara). Şiirlerinde ustası M. Ferahî Sağ’ın verdiği Vasfî mahlasını kullandı. Yüzbaşı Hüseyin Dede Efendi’nin çocuğu olarak dünyaya geldi. Resmi bir öğrenim görmeden kendi kendisini yetiştirdi. Politika ile ilgilenerek iki dönem Tanır Belediye Başkanlığı, ayrıca sendikacılık ve müşavirlik görevlerinde bulundu. 1964 yılında Afşin’de Efsus adlı bir gazete çıkardıysa da gazetesi uzun ömürlü olmadı. Şiirlerinde hece ölçüsünü kullandı.

“1980 yılı başlarından Tanır’dan kalkıp Ankara’ya gelmiş. Demetevler semtinde bir ev kiralamış. Hemen hemen haftanın yedi günü birlikte olurduk. Şair Cemal Safi’nin Aydınlıkevler semtindeki oto galerisinde, şiir okuya okuya çiğ köfte yoğururdu bize. Her şair gibi o da para sıkıntısı içindeydi. Gündüzleri, Demetevler postanesinin önünde telefon jetonu sattığını ölümünden sonra öğrenebilmiştik. Zaten kalp krizi de onu, Ulus’tan, satmak için telefon jetonu almaya giderken dolmuşun içinde yakalamış. Bize kalp rahatsızlığından bazen söz ederdi. Parası yoktu ki, bir hastaneye yatsın da açık kalp ameliyatı olsun. Evlâtlarından devamlı şikâyet ederdi. Hepsi de bir vurdumduymazlık içinde derdi. Bunu bir şiirinde şöyle dile getirmişti.

“Oğullarım damat gitti geline

Kızım vardı, verdim elin dölüne

Kaldım bir yaşlanmış hatun eline

Ben hizmet beklerim, o hizmet bekler” (Halil Soyuer)

ESERLERİ (Şiir):

Kalbimdeki Arzu (1951), Yedi Uyurlar Destanı, Dile Gelen Anadolu (1973), Acılar Bulutu, Ebesinin Oğlu, Gelin Başlı Dağlar, Türkmen Türküleri, Ülkü Tomurcukları (1976), Nazar (1992).

Abdurrahim Karakoç Kimdir?

Abdurrahim Karakoç 7 Nisan 1932 tarihinde Kahramanmaraş'ın Ekinözü ilçesinde dünyaya geldi.

Dedesi, babası ve kardeşleri şair olan Abdurrahim Karakoç, ailesi sebebiyle henüz küçük yaşlarda şiirle tanıştı.

Gençlik döneminde, yazdığı ilk şiirler iki kitap basılabilecek kadar çok olan Karakoç, bunları beğenmediği için ateşe verdi.

1958 senesinden sonra yazdığı şiirleri, 1964 senesinde 'Hasan'a Mektuplar' ismi ile yayınladı.

1958 senesinde ikamet ettiği beldenin belediyesinde mesul muhasibi olarak memuriyet hayatına başlayan Karakoç, 1981 senesinde memurluktan emekli oldu.

1985 senesinde gazeteciliğe başlayan Abdurrahim Karakoç, Büyük Birlik Partisi'nin kuruluş çalışmalarına da destek vermiştir. Bir röportajda siyasi faaliyetleri üzerine sorulan soruya Karakoç şu cevabı verdi:

"Allah rızası için girmiştim, Allah rızası için ayrıldım."

Mücadele bilinciyle yazdığı şiirlerinin çokluğu hayat şartlarından kaynaklanmaktadır; 27 Mayıs Darbesi, zinde güçler, ülke problemleri ve haksızlıklar, hiciv şiirlerini besledi.

30'a yakın mahkemeye verildi, hepsinden beraat etti. Avukat tutmadı, hep kendi kendini savundu.

2012 senesinde ciğerlerindeki enfeksiyon nedeniyle hastaneye kaldırılan şair Abdurrahim Karakoç, 7 Haziran 2012 tarihinde, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yoğun bakımda hayatını kaybetti.

Ankara Keçiören'deki Bağlum Semt Kabristanı'nda medfundur.

Necip Fazıl Kısakürek Kimdir?

Necip Fazıl Kısakürek, takvim yaprakları 1904 senesini gösterdiği bir dönemde İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Maraşlı bir ailenin oğlu olan şairin babası bir hukukçu, annesi ise Girit Ensarlarından birinin kızıdır. Necip Fazıl Kısakürek, ailenin tek çocuğudur ve ismini de babasının dedesi Necip Efendi’den almıştır.

 Necip Fazıl Kısakürek, zor sayılabilecek bir çocukluk geçirmiştir. Kız kardeşi daha küçük yaşlarda vefat eden şairin bu yılları neredeyse tamamı dedesinin Çemberlitaş’taki konağında geçmiştir. Kısakürek, İstanbul’da Bahriye Mektebi’ne giderken şiirle ilgilenmeye başlamıştır. İstanbul işgal edildikten sonra da annesiyle beraber Erzurum’daki akrabalarının yanına gitti.

 1934 yılına gelindiğinde şairin yaşamında büyük değişiklikler oldu. Kendisi bu dönemde Nakşi şeyhi Abdülhakim Arvasi ile tanıştı. Bu şeyh ile yaptığı konuşmalarda da ciddi düşünce dönüşümleri yaşadı. Bu noktadan sonra da şairin eserlerinde tasavvufi detaylar görülmeye başladı. Bu fikirlerle uzunca süre şiir yazan Kısakürek, 1941 senesinde Fatma Neslihan Balaban ile bir izdivaç yaptı. Bu evlilikten de; Mehmet, Ömer, Ayşe, Osman ve Zeynep isimlerinde beş tane çocuğu oldu.

 Necip Fazıl Kısakürek, evlendikten 1 sene sonra askerlik yapmak için 45 günlüğüne Erzurum’a gönderildi. Burada da yazmaya devam eden şair, siyasi içerikli bir eser kaleme aldı. Bu yazı sebebiyle de mahkum edildi ve hapis yatmak üzere Sultanahmet Cezaevi’ne gönderildi. Şairin hapis yattığı tek süre ise bununla sınırlı kalmadı. Bu bağlamda, kendisi 1960 darbesi sonrasında evinden alındı ve yaklaşık 4 ay Balmumcu Garnizonunda kaldı. Basın affı gelince tahliye edildi ancak Atatürk’e hakaret suçu işlediği iddiasıyla tekrar tutuklandı. Bundan sonra da yaklaşık 13 ay kadar cezaevinde kaldı. Yaşamı boyunca çok sayıda eser veren ve ödüle layık görülen Necip Fazıl Kısakürek, 25 Mayıs 1983 tarihinde hayata veda etti.

Sezai Karakoç Kimdir?

Şair 1933 yılında Diyarbakır’da doğmuştur. Liseyi parasız yatılı olarak Gaziantep Lisesinde okumuştur. 1955 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesini bitirmiştir.

9 yıl boyunca maliye müfettişliği görevinde bulunmuştur. 1965 yılında görevinden ayrılan şair gazetecilik ve yayıncılık işlerine ilgi göstermiştir. Diriliş dergisi onun çıkardığı en bilindik dergidir. Bir ara devlet memurluğuna dönen Sezai Karakoç tekrardan gazetecilik ve yayıncılığa devam etmiştir.

İkinci Yeni Akımının önemli şairlerinden biri olan Sezai Karakoç edebi kişiliği kendine özgü imgeleri, mistik ve İslami içerikle zenginleşmiştir. Kapalı anlatımıyla dikkatleri üzerine çekmiştir. Fizik ötesi kaygıları din ve inanç yoluyla yenmiştir.

Mistisizm akımından etkilenmiştir. Sezai Karakoç şiirleri büyük bir bilgi birikiminden oluşmuştur. Kutsal kitaplardaki kıssaları çağdaş bir anlatımla şiirlerine yansıtmıştır. Modern Fransız şiirlerinden ve dinsel kaynaklardan yararlanan Sezai Karakoç şiirlerinde ölüm ve kadın konusuna çokça yer vermiştir.

Gül, düşlediği ülkenin kurtarıcısı rolündedir. Sezai Karakoç kitapları sadece şiir türünde değildir. Nesir şeklinde yazdığı kitapları da mevcuttur. İlk şiirlerinde heceyi kullanmıştır.

Sonraki yıllarda serbest şiire yönelen Sezai Karakoç Mona Roza şiiriyle geniş kitleler tarafından tanınmıştır. Modern şiirin gerçeküstücülüğünü İslami düşünceyle kaynaştırmıştır.

Sezai Karakoç ayrıca 2007 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Kültür ve Sanat Büyük Ödülünü almıştır.

Bahattin Karakoç Kimdir?

Türk edebiyatında 'Dede Korkut' ve 'Beyaz Kartal' olarak anılan Bahaettin Karakoç, 88 yaşında hayatını kaybetti. Bir süredir hastanede tedavi gören Bahaettin Karakoç'un vefat haberi sosyal medyanın da en çok konuşulan konularından biri oldu. İşte Mevsimler ve Ötesi, Kar Sesi, Bir Çift Beyaz Karta ve Menzil eserleriyle tanınan Bahaettin Karakoç'un hayatına ilişkin bilgiler

Bahaettin Karakoç, 5 Mart 1930 tarihinde Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde dünyaya geldi. Beş erkek, dört kız çocuğu vardır. İlköğrenimini köyünde tamamlamıştır. Adana-Düziçi Köy Enstitüsü'nde okudu. Hasanoğlan Köy Enstitüsü'nden mezun oldu. İlk şiiri 1942’de Yurt gazetesinde yayımlandı. Kahramanmaraş'taki sağlık kuruluşlarında sağlık memuru olarak çalıştı. Bahaettin Karakoç, çeşitli gazete ve dergilerde yazdı. Kahramanmaraş'ta 1986-1987 yıllarında Dolunay dergisini çıkardı. Her yıl düzenlenen Dolunay Şiir Şölenlerini başlattı. Çok sayıda ödül almaya hak kazandı.. 1983’te Kayseri Sanatçılar Derneği tarafından yılın şairi seçilen Bahaettin Karakoç, 1986’da ‘Bir çift beyaz kartal’ kitabıyla Türk Yazarlar Birliği’nden ödül aldı. 1993’te Kazakistan’ın Başkenti Almatı’da Türkçe’nin Uluslararası 2’nci Şiir Şöleni’nde Büyük Bay ödülüne layık görüldü. 2014’te Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi tarafından Fahri Doktora unvanı verilen Bahaettin Karakoç’un son görev yeri Kahramanmaraş Verem Savaş Dispanseri idi. Buradan 1982 yılında emekli oldu.

Nuri Pakdil kimdir?

Kahramanmaraş'ta dünyaya geldi. İlkokuldan itibaren yazmaya başladı. Ortaokuldayken tanıştığı Büyük Doğu, hem düşünce ve hem de yazı macerasına ivme kazandırdı. Lisedeyken iki arkadaşıyla birlikte 'Hamle' dergisini çıkardı. Kahramanmaraş'ta çıkan Demokrasiye Hizmet ve Gençlik gazetelerinde yazıları yayınlandı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okudu. Bir süre Yeni İstiklâl Gazetesi'nde sanat sayfaları düzenledi. Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Hukuk Müşavirliği (1965-67) ve Devlet Planlama Teşkilatı'nda uzman (1967-73) olarak çalıştı. 1973 Mart’ında görevinden ayrıldı. 1969-1984 yılları arasında Edebiyat dergisini çıkardı.

28 Şubat 1997 tarihinde Edebiyat Dergisi Yayınları'ndan çıkardığı “Sükût Sûretinde” isimli kitabıyla suskunluğunu bozdu ve ard arda kitaplar yayınlamaya başladı. Halen Ankara'da yaşamaktadır.

Rasim Özdenören kimdir?

Kahramanmaraş'ta doğdu. İlk ve orta öğrenimini Maraş, Malatya, Tunceli gibi Güney ve Doğu şehirlerinde tamamladı. İ.Ü. Hukuk Fakültesini ve İ.Ü. Gazetecilik Enstitüsü'nü bitirdi. Devlet Planlama Teşkilatı'nda uzman olarak çalıştı. Bir ara araştırma amacıyla ABD'nin çeşitli eyaletlerinde, 1970-1971'de iki yıl kadar kaldı. 1975 yılında Kültür Bakanlığı Bakanlık Müşavirliği görevine geldi. Aynı bakanlıkta bir yıl da müfettişlik yaptı. 1978'de istifa ederek ayrıldığı devlet memurluğuna bir süre sonra tekrar döndü.

Özdenören, Denize Açılan Kapı adlı eseriyle 1984 yılında Türkiye Yazarlar Birliği Yılın Hikâyecisi Ödülü'ne layık görülmüştür. İki Dünya adlı deneme kitabı da 1978'de Türkiye Milli Kültür Vakfı tarafından fikir dalında Jüri Özel Ödülü'nü kazanmıştır."

Çok Sesli Bir Ölüm ve Çözülme adlı hikayeleri ayrıca TV filmi yapılmış, bunlardan Çok Sesli Bir Ölüm, Uluslararası 1977 Altın Prag TV Filmleri Festivali'nde Jüri Özel Ödülü aldı. Bu ödül de, TRT Televizyonu'nun ilk ödüllerindendir.

Ali Kutlay Kimdir?

1940 yılında dünyaya geldi. 2008 yılında hakkın rahmetine kavuştu. Şehri gezdiğimizde dizide rol aldığımızı öğrenince Kahramanmaraşlılar çok yardımcı oluyor. Şehir sahip çıkmış bu güzel adamlara. Kutlay, hiç çekinmeden lafını dobra dobra söyleyen bir insan. Yaşadıkları olaylara şair oldukları için farklı bir açıdan bakıyorlar; ölüm, ayrılık, aşk gibi kavramlar üstüne derinlikli bir bakışları var. Öykü yazmaya 16 yaşında başladı 18'inde bıraktı. O yaşta yazdığı öyküler bile kaliteliydi. Hukuk okudu. 

7 Kasım 2008'de istanbul'da vefat etti.

Erdem Beyazıt kimdir?

Kahramanmaraş doğumlu. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Millî Kütüphanemde çalıştı (1965 -1973), sonra lise edebiyat öğretmenliğine geçti. 1987 seçimlerinde K.Maraş milletvekili seçildi.

Yazı ve şiir yayınlamaya 1960’ta başladı. 1969’tan itibaren uzun yıllar Edebiyat dergisi şairlerinden oldu.

Barbar güçlerin, teknolojinin yıktığı, Tanrı'dan kopardığı insanın manevi kurtuluşunu arayan Sebep Ey (1973) ile Risaleler (1987) yayınlanmış iki şiir kitabıdır. İpek Yolundan Afganistan'a (1985) ise gezi notlarıdır.

Erdem Bayazıt, 5 Temmuz 2008 tarihinde İstanbul'da vefat etti.

Cahit Zarifoğlu kimdir?

1940 yılında doğdu. 1987 yılında vefat etti.

Cahit Zarifoğlu içe dönük ve fazla konuşmayan bir insan. Kendi içinde apayrı bir dünya taşıyor; idealist bir şair. Öyle ki sözlüye kalkmak onun yapısına ters olduğu için edebiyat hocasının sözlüsüne cevap vermeyi ret ediyor. Liseyi altı senede bitirebiliyor. Yedi Güzel Adam da onun şiiri. Genç yaşlarında çok gezmiş, çok görmüş bir şair.

En çok bilinen şiiri Acz'dır. 47 yıllık kısa hayatından geriye birçok şiir, hikaye, deneme, roman, günlük, tiyatro, çocuk şiirleri ve hikayeler bıraktı.

Aslen Maraşlıdır. Babasının memuriyeti (hakim) dolayısıyla ilk ve orta öğrenimini Siverek, Ankara, Kızılcahamam ve Kahramanmaraş´ta tamamladı. Abdurrahman Cahit Zarifoğlu, Kafkasları çok sevdiğini, soylarının da Kafkasya'dan gelip Maraş'a yerleştiklerini söyledi. Zarifoğlu, Rasim Özdenören ve Necip Fazıl Kısakürek’in tavsiyesi üzerine Berat hanımla evlenmiş 4 çocuk sahibidir.

Mehmet Akif İnan kimdir?

Mehmet Akif İnan 1940 yılında dünyaya geldi, 6 Ocak 2000 tarihinde ise bu fani dünyadan göçüp gitti.

Akif İnan, insan haklarına değer veren, insanları seven bir isim. Hayatı hak-hukuk mücadelesi ile geçmiş. Bazen şiir ve sanata önem veremediğini düşünmüş, çok üzülmüş, hayatında yaptığı şeyler hiçbir zaman yetmemiş ona. Tasavvufdivan edebiyatını bu güzel adamların içerisine dahil eden kişi. İnan, şakasını bile şiirle yapan adam.

1969'de Nuri Pakdil ile birlikte Edebiyat dergisini kurdu. Mavera dergisinin de kurucusu olarak yer aldı. Ayrıca Eğitim-Bir'in kurucusu ve başkanlığını yaptı. Deneme ve şiir kitapları bulunan şairin en bilinen şiir kitabı Hicret...

Mehmet Akif İnan, 12 Temmuz 1940 Şanlıurfa'da dünyaya geldi. 6 Ocak 2000 tarihinde yine doğduğu şehir olan Şanlıurfa'da hayata veda etti.

1952 yılında İlkokulu bitirdi. 1958'de Urfa Lisesi'nden Kahramanmaraş Lisesi'ne sürgün gönderildi. Aynı yıl bir grup arkadaşıyla Derya Gazetesi'ni çıkardı. Bir yıl sonra Maraş Lisesi'nden mezun oldu ve ilk Konferansını Urfalı Şairler üzerine verdi. Aynı yıl içinde Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne kaydoldu. İki sene sonra bıraktı.

1960 yılında Kahramanmaraş'ta Necip Fazıl Kısakürek ile tanıştı. 1962 yılında tekrar üniversiteye döndü ve 1972'de mezun oldu. Bu süre içinde 1962-1964 yılları arasında Hilal Müessese Müdürlüğü'nü yaptı. 23 Temmuz 1965 günü evlendi.

1964-1969 yılları arasında Türk Ocağı'nda faaliyet gösterdi.

1969'de Nuri Pakdil ile birlikle Edebiyat Dergisi'ni kurdu.

1969-1972 arasında Türk Taşıt İşverenleri Sendikası'nda uzmanlık görevinde bulundu.

İlk kitabı "Edebiyat ve Medeniyet Üzerine" yi 1972 yılında çıkardı.

İlk şiir kitabını ise 1974 yılında Hicret adıyla çıkardı.

1975'de Kısa dönem askerlik yaptı. Daha sonra 1976-1990 yılları arasında Mavera Dergisi'nde kurucu olarak yer aldı.

1977-1980 yıllarında Gazi Eğitim Enstitüsü'nde Türkçe Edebiyat öğretmenliği yaptı. Bu dönemde eğitim Enstitüleri için Oktay Çağlar ile beraber "Yeni Türk Edebiyatını hazırladı. Daha sonra Ankara Fen Lisesi öğretmenliğine atandı. Vefatına kadar bu lisede öğretmenlik yaptı.

1985 yılında "Din ve Uygarlık" adlı denemeler kitabını çıkardı. 1991'de "Tenha Sözler"i yayınladı.

1993-2000 yıllarında Eğitim-Bir'i kurdu ve başkanlığını üstlendi. Aynı zamanda Memur-Sen Konfederasyonu başkanlığını yürüttü.

1998'de Kanal 7'de kültür ve sanat programı hazırlayıp sundu.

1999 Haziran'da rahatsızlandı ve ölümcül hastalığı teşhis edildi. Aynı yıl Aralık ayında Urfa'ya döndü. 6 Ocak 2000 günü bu şehirde öldü.

Alaeddin Özdenören Kimdir?

1940 yılında dünyaya geldi. 2003 yılında vefat etti.

Alaeddin Özdenören Rasim Özdenören'in ikizi. Başka kültürlerin görüşlerini incelemiş. Paraya önem vermeyen, Şakacı bir kimliği var. Hepsi de adanmış insanlar. Hamle dergisi ile mahalli gazeteler için hazırladıkları edebiyat sayfalarında edebiyata başlayan Alâeddin Özdenören, Yeni İstiklal, Diriliş, Edebiyat ve Mavera dergisinde yazdı. Kendi adının yanı sıra Bilal Davut mahlasıyla yazdı.

1940’ta Kahramanmaraş’ta doğdu. Rasim Özdenören’in ikiz kardeşidir. Kahramanmaraş, Malatya, Tunceli ve İstanbul’da öğrenim gördü. 1966 yılında İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümünü bitirdikten sonra çeşitli şehirlerde öğretmen olarak görev yaptı. Sonradan atandığı Kültür Bakanlığı Müşavirliğinden 1991’de emekli olup 1997 yılında Balıkesir’e yerleşti.

Lise yıllarında Rasim Özdenören, Cahit Zarifoğlu ve Erdem Bayazıt ile Maraş’ta çıkardıkları Hamle dergisi ile mahalli gazeteler için hazırladıkları edebiyat sayfalarında edebiyata başladı. Alâeddin Özdenören’in edebiyat hayatı, Büyük Doğu’da, Diriliş’te, Edebiyat’ta, kendisinin de kurucuları arasında yer aldığı Mavera’da devam etti. Son yazılarını ise Yedi İklim, Hece ve Ay Vakti dergileri için yazdı. Şair, kimi zaman kendi adıyla, kimi zaman da Bilal Davut müstearıyla gazetelerde fikrî ve kültürel yazılar kaleme almıştır.

2003 yılında Balıkesir’de hayata gözlerini kapamıştır. (1940-2003)

“Yalnızlık Gide Gide” adlı şiir kitabıyla TYB ödülünü kazanan Özdenöre’in şiirine yalnızlık, ayrılık ve ölüm temaları hakimdir. Şiirlerinde lirik bir duyuşun yer yer politik bir duruşa omuz verdiği de görülür. Alaeddin Özdenören şiiri İçe döndüren, içe dönük bir şiirdir.

Aşık Mahzuni Şerif Kimdir?

Kahramanmaraş’ın Tarlacık (eski ismi Berçenek) Köyü’nde dünyaya geldi. 1955 yılında daha sonra Ankara’ya nakledilen Mersin Astsubay Okulu’na kaydoldu. 1960’ta eşi Suna’yı kaçırdı ve 6 ay köyünde kaldı. Bu sırada okulu Balıkesir’e nakledildi. Okul komutanının çabası ile yeniden okula dönen Aşık Mahzuni, 6 ay devamsızlık yaptığına ilişkin bir ihbar üzerine okuldan atılınca yeniden köyüne döndü. 1964 yılında ilk plağı ile müzik piyasasına girdi.

Bir süre Gaziantep’te ikamet ettikten sonra Ankara’ya taşındı. 1989-1991 yılları arasında Halk Ozanları Derneği Genel Başkanlığı’nı yürüten Aşık Mahzuni Şerif, Pir Sultan Abdal Dernekleri Genel Merkez Disiplin Kurulu Başkanlığı, Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfı Yönetim Kurulu Üyeliği ve Ozan-Der Onur Kurulu Başkanlığı’nı da yaptı.2001’in başlarında rahatsızlanarak, kalp ve solunum yetmezliği nedeniyle, JFK Hospital’da yoğun bakım altına alındı. Mayıs ayında, günümüzün Pir Sultan’ı Aşık Mahzuni Şerif, bir kez daha ölümü yenmeyi başardı. Ve aynı yılın Kasım ayında kendisine, “Elhamdülüllah Kızılbaş’ım ve Laikim. Ben değil yedi sülalem kızılbaştır. Bir suç varsa o da dedemdedir!” dediği için, DGM tarafından dava açıldı. Duruşma 27 Aralık 2001 tarihinde DGM’de yapıldı. 2002 Mayıs ayının 17’sinde evli, sekiz çocuk, dört torun sahibi olan Mahsuni Şerif 62 yaşında Almanya’nın Köln şehrinde hayata gözlerini yumdu. Bu ana kadar O, devletin düzenini yıkmak suçundan, hala yargılanıyordu. Mezarı şu an son ikamatgâhı olan Hacı Bektaş Veli Külliyesi’nin yakınındaki Çilehane adı verilen bölgededir. Türk halk müziği sanatçılarının başvuru kaynağı, söz ve beste deposu olan Aşık Mahzuni birçok dinleyicisi açısından günümüzün çağdaş Karacaoğlan’ıydı. Dom Dom Kurşunu (Araştırmacı Yazar Battal Pehlivan Aşık Mahzuni Şerif’i yaşamı ve sanatı üzerine yaptığı incelemenin adı da Dom Dom Kurşunu idi), Yuh Yuh, Fadimem, Gül yüzlüm, Ciğerparem ve Ekmek kölesi gibi eserleriyle tanınan Aşık Mahzuni’nin türkülerini İbrahim Tatlıses’ten Mahsun Kırmızıgül’e kadar birçok türkücü ile bazı pop müzik sanatçıları da okudu. Halk şiirine gönül veren ve konuşma dilini şiirleştiren Aşık Mahzuni’nin 400’e yakın plağı, 50 kaseti ve yayınlanmış 9 adet kitabı bulunuyor.