Osmanlı hanedanının günümüzdeki en yaşlı ikinci erkek temsilcisi olan Osman Selahaddin Osmanoğlu, gerek yaşam öyküsü gerek kaleme aldığı eserlerle tarih meraklılarının ilgisini çekiyor. Uzun yıllar yurtdışında sürgün hayatı yaşayan Osmanoğlu, köklü bir geçmişin günümüze uzanan sembollerinden biri olarak kabul ediliyor.

MÜBAREK HANEDANDAN GELEN BİR ŞAHSİYET

1940 yılında Mısır’ın İskenderiye kentinde dünyaya gelen Osman Selahaddin Osmanoğlu, Osmanlı Sultanı V. Murad’ın torunu Ali Vâsıb Efendi’nin oğludur. Ailesiyle birlikte sürgün yıllarını bu ülkede geçiren şehzade, Osmanoğulları soyunun sürgün kuşaklarından biridir.

Filenin Sultanları’nın maç takvimi açıklandı, ne zaman başlıcak?
Filenin Sultanları’nın maç takvimi açıklandı, ne zaman başlıcak?
İçeriği Görüntüle

EĞİTİM HAYATI VE MESLEKİ YOLCULUĞU

İlk ve ortaöğrenimini İskenderiye’de tamamlayan Osmanoğlu, prestijli Victoria College’dan mezun olduktan sonra yükseköğrenimini İngiltere’de sürdürdü. Eğitimini maliye alanında tamamladı ve mali müşavir unvanını kazandı.

Geniş bir dil yelpazesiyle donanmış olan Osmanoğlu; Türkçe, Arapça, Fransızca ve İngilizce dillerine hâkimdir. Bu çok yönlü birikimini, Osmanlı tarihi ve aile şeceresine olan ilgisiyle birleştirerek akademik ve kişisel çalışmalara dönüştürdü.

KALEMİYLE TARİHİ AŞAN BİR ŞEHZADE

Osman Selahaddin Osmanoğlu, “Sürgünden Anavatana: Bir Şehzadenin Hayat Yolculuğu” adlı eseriyle de adından söz ettirdi. Bu kitapta, hem Osmanlı hanedanının yurt dışındaki sürgün yıllarını hem de Türkiye’ye dönüş sürecini kendi bakış açısından aktardı. Eser, hatıratın ötesinde tarihî bir belge niteliği taşır.

OSMANOĞLU AİLESİNİN BUGÜNKÜ TEMSİLCİLERİNDEN

Şehzade Osman Selahaddin Osmanoğlu, günümüzde Osmanoğulları ailesinin yaşayan en yaşlı ikinci erkek bireyidir. Evli olan Osmanoğlu’nun üç çocuğu ve dokuz torunu vardır. Yaşamını hem Türkiye’de hem de İngiltere’nin Oxfordshire bölgesinde sürdürüyor.

TARİHLE BAĞINI KOPARMAYAN BİR NESİL TEMSİLCİSİ

Osman Selahaddin Osmanoğlu, sadece bir hanedan mensubu değil, aynı zamanda geçmişi günümüze taşıyan bir köprü niteliği taşıyor. Tarihe olan ilgisi, kültürel mirasa sahip çıkma arzusu ve ailesinin yaşadığı zorluklara dair anlattıklarıyla, hanedan mirasını gelecek nesillere aktarma sorumluluğunu omuzluyor.