Türk halk müziği ve sinemasının unutulmaz isimlerinden Yıldıray Çınar’ın hayat hikâyesi, ödüller ve anılarla dolu zengin bir mirası temsil ediyor. Özellikle "Çarşambayı Sel Aldı" türküsüyle geniş kitlelerce tanınan sanatçı, müzik ve sinemaya adadığı ömrü boyunca Türk kültürüne önemli katkılar sağladı.
Samsun’da 1940 yılında dünyaya gelen Çınar, hem güçlü sesi hem de beyaz perdedeki rolleriyle halkın gönlünde taht kurdu. İki yaşında annesini kaybeden sanatçı, halk müziğine gönül veren babasının yönlendirmesiyle erken yaşta müziğe başladı.
MÜZİK YOLCULUĞUNA ÇOCUK YAŞTA BAŞLADI
Dört çocuklu Bekir ve Ayşe Çınar çiftinin en küçük evladı olan Yıldıray Çınar, annesiz büyümesine rağmen babasının halk ozanı ruhuyla yazdığı türkülerle yetişti. Dokuz yaşında bağlama çalmaya başlayan sanatçı, müziğe olan tutkusunu yaşamı boyunca sürdürdü.
Askerlik görevini Gölcük Deniz Ana Üssü’nde Bahriyeli olarak yapan Çınar, burada da müzikle iç içe kaldı. Dönemin Başbakanı Adnan Menderes’in İspanya gezisi sırasında "Çarşambayı Sel Aldı" türküsünü seslendirdi. Bu performans, Menderes’in beğenisini kazandı ve Çınar’a radyoda deneme yapması önerildi.
TRT İLE PROFESYONEL KARİYERİ YÜKSELDİ
Askerlik sonrası 1959’da memleketi Samsun’a dönen Yıldıray Çınar, Çiftlik Caddesi'nde açtığı dükkânda müzik aletleri, özellikle de saz dersleri verdi. Sanatçı, 1962 yılında TRT Ankara Radyosu’nun açtığı sınavı kazanarak Türkiye genelinde tanınan profesyonel bir halk müziği sanatçısı oldu.
Radyo programlarının yanı sıra yurt içi ve yurt dışı konser ve turneleriyle adını duyurdu. "Aman Dünya Ne Dar İmiş", "Sarmaşık Bülbülleri" ve "Şen Ola Düğün" gibi eserleri, sanatçının en çok bilinen çalışmaları arasına girdi. Başarılı kariyerinde 12 altın plak ödülü kazandı.
EYAZPERDEDE 40 FİLME İMZA ATTI
Yıldıray Çınar, müzik kariyerinin yanı sıra sinemaya da yöneldi. 1965 yılında "Aman Dünya Ne Dar İmiş" filmiyle oyunculuğa adım attı. 1980’lerin sonuna dek yaklaşık 40 sinema filminde başrol üstlendi. Hem seslendirdiği türküler hem de doğal oyunculuğuyla dönemin izleyicisinin takdirini topladı.
Aynı dönemde ünlü güreşçi Ahmet Ayık ile antrenman yapacak kadar spora da ilgi duydu. Sahnedeki disiplini, sinemadaki samimiyeti ve müziğe olan sarsılmaz bağlılığıyla çok yönlü bir sanatçı kimliği sergiledi.
HASTALIKLA MÜCADELE VE VEFATI
1990’lı yıllarda müzik ve sinemadan uzaklaşarak daha sakin bir hayat sürmeyi tercih eden Yıldıray Çınar, 2003 yılında ALS (Amyotrofik Lateral Skleroz) hastalığına yakalandı. Uzun süren tedavi sürecinin ardından, 29 Mayıs 2007 tarihinde tedavi gördüğü Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yaşamını yitirdi.
Cenazesi, vasiyeti üzerine Samsun Büyük Camii'nde kılınan öğle namazını takiben babasının yanında, Asri Mezarlığı’na defnedildi. Sanatçının adı, İstanbul ve Samsun'daki sokaklara, okullara ve kültür merkezlerine verilerek yaşatılmaktadır.





