SİVİL anayasa meselesi yine gündeme geliyor galiba. Bu defa CHP ile uzlaşma arıyorlar. Gerçekten anayasalar büyük çoğunlukların mutabakatına dayanmadıkça birleştirici olamazlar.

Darbe anayasalarından Türkiye’nin çektiği sıkıntı budur.
‘Seçilmişler’ tarafından yeni bir anayasa yapılması “doğru hedef”tir.

Ama oraya varmak için seçilen yol doğru mudur?!

Siyasette çok önemli bir sorundur bu: Doğru hedeflere sahip olmak yetmez, seçilen yolun da doğru olması lazımdır. Yol yanlışsa sizi yanlış yere götürür!

AKP’nin bundan önceki anayasa girişimi aynen böyle oldu! YÖK reformu girişimi aynen böyle oldu.

Türban girişimleri aynen böyle oldu...

AKP’nin yaşadığı bu tecrübelerden ders alması gerekiyor.

AKP’nin tarzı

AKP 2007 yılında da ‘sivil anayasa’ girişiminde bulunmuştu.

Ergun Özbudun’un taslağını ben büyük ölçüde doğru buluyordum. Ama AKP’nin seçtiği yol yanlıştı! Bu konudaki yazılarımda şunları yazmıştım:

“AKP’nin parti olarak yürüttüğü bir süreçte oluşacak bir anayasa, referandumla kabul edildiğinde bile birleştirici olamaz, meşruiyet tartışmalarından kurtulamaz...

İnisiyatifi Meclis Başkanı almalı, onun oluşturacağı partiler arası komisyon farklı taslakları da alarak, sivil toplumla da görüşerek nihai taslağı hazırlamalıdır...

AKP’nin taslağı değil, Meclis’in taslağı olmalıdır...”

Bu işi AKP’nin kendi inisiyatifinde yürütmek istemesini de eleştirmiştim:

“AKP tarafından hazırlanan bir taslak, ne kadar katılım sağlasa da ‘politik’ niteliğinden ve bunun yaratacağı tepkilerden kurtulamayacaktır. Hele de ‘herkes işine baksın’ gibi siyasi polemik ifadeleri, süreci daha da sıkıntıya sokacaktır....” (Milliyet, 17 ve 26 Eylül 2007)

Maalesef öyle oldu. TBMM Başkanı Köksal Toptan defalarca “Bana görev düşerse kaçmam” diye açıklama yaptığı halde, Erdoğan inisiyatifi ona devretmedi, sonunda bu yanlış yol yüzünden doğru hedefe varılamadı!

Türban yasağını kaldırmak da elbette doğru hedefti, ama seçilen yolun sonunda türban yasağını Anayasa Mahkemesi’nin demir kilitle perçinlemesi ihtimali gözüküyordu; eski kararlarını dikkatle okumak yeterdi bunu görmek için...
Ben bu endişeyle “Gül veto etmeli” diye yazmıştım. (Milliyet, 13 Şubat 2008)

Maalesef korktuğum gibi oldu, Anayasa Mahkemesi türban yasağını demir perçinle “değişmez maddeler”e lehimledi!

Doğru yol

Bu defa seçilen yol doğru; nitekim bunun Meclis Başkanı’nın görevi olduğu kabul ediliyor. Cemil Çiçek haklı olarak “CHP’nin katılımı olmadan yeni anayasa yapılamaz” diyor...

Ama öyle bir kutuplaşma ortamındayız ki, CHP peşinen reddetti, yolu tıkadı... Zaten “statüko” CHP’nin siyasal güç kaynaklarından biridir.

AKP artık görmelidir ki, “yol”da yürürken bazen sağa sola bağırıp çağırması, şuna buna yumruk atması önündeki dirençleri, “yol”daki kasisleri keskinleştiriyor!

Bakın, yeni ve demokrat bir anayasa yapmak doğru “hedef”tir ama “yol”u tıkalı gözüküyor maalesef! Zaten AKP sanıyorum “gündem değiştirmek” için bu konuyu ortaya attı!
Nihai hedef Batı tipi bir demokrasi ve refah düzeyi ise, oraya katılımcı demokrasi, uzlaşma, rasyonellik ve Özal’ın deyimiyle “suhulet” gibi yollardan varılabileceğini AKP artık anlamalıdır.


TAHA AKYOL
MİLLİYET