Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi'nden Prof. Dr. Mustafa Sarı, Marmara Denizi’nde 2021’de ciddi zararlar veren müsilajın yeniden ortaya çıktığını bildirdi. Prof. Dr. Sarı, 23 ve 25 Ekim 2024 tarihlerinde gerçekleştirdiği dalışlar sırasında müsilajın 10 metreden başlayarak 24 metre derinliğe kadar yayıldığını açıkladı.
MÜSİLAJIN NEDENLERİ
Prof. Dr. Sarı, Marmara Denizi’nin sıcaklığının uzun yıllar ortalamasının 2 derece üzerinde olduğunu belirtti. “Deniz yüzeyindeki su sıcaklığı 21 derece, 40 metre derinlikte ise bu değer 16 dereceye düşüyor” dedi. Ayrıca, Karadeniz’den gelen akıntıların durağan hale geldiğini ve kirlilik seviyesinin hala kritik düzeyde olduğunu ifade etti. Sarı, "Müsilaj, denize bırakılan atıkların ve durağan deniz şartlarının bir sonucu. 2021’de alınan önlemler yetersiz kaldı; Marmara Denizi tekrar risk altında" uyarısında bulundu.
DALIŞLAR VE GÖRÜNTÜLER
Prof. Dr. Sarı, "2021 yılından beri müsilajı düzenli olarak takip ediyorum. Geçen hafta yaptığım dalışta Erdek körfezinde 10 ile 13 metre arasında müsilajla karşılaştım. 25 Ekim'de ise 27 metre derinlikte tekrar dalış yaptım ve orada da benzer bir durumla karşılaştım. Müsilaj artık yüzeyden 24 metre derinliğe kadar yayılmış durumda" dedi.
TEHDİTLER VE ÇÖZÜMLER
Prof. Dr. Sarı, müsilajın artmasının birkaç temel nedeni olduğunu vurguladı: “Birincisi, Marmara Denizi’ni kirletiyoruz. Yaklaşık 25 milyon insanın atıklarının yüzde 45’i arıtılmadan denize bırakılıyor. İkincisi, deniz şartlarındaki durağanlık. Üçüncüsü ise iklim değişikliğine bağlı olarak artan su sıcaklıkları. Marmara Denizi, uzun yıllar ortalamasının 2.5 derece üzerinde.”
Sarı, acil olarak kirlilik yükünün azaltılması gerektiğini belirtti: “Kirlilik yükünü azaltmazsak, müsilaj balıkçılık ve turizmi ciddi şekilde etkileyecek. Önce balıkçılar, ardından da turizm sektörü olumsuz etkilenecek. Eğer bu duruma müdahale etmezsek, müsilajın etkileri yaz aylarında daha da artacaktır."
Prof. Dr. Sarı, çözüm önerilerini şöyle sıraladı: “Öncelikle sanayi tesislerinin atıklarını denetleyip durdurmalıyız. Ayrıca, mevcut arıtma tesislerinin etkin çalışması sağlanmalıdır. Marmara Denizi, atık çukuru değil, deniz yaşamının evi olmalıdır. Bu anlayışı değiştirmeliyiz.”
Marmara Denizi’nin korunması için hemen harekete geçilmesi gerektiği, uzmanlar tarafından sıkça vurgulanıyor.