6 Şubat depremlerinde yerle bir olan ve 70 kişinin son durağı haline gelen Hacı Ömer Apartmanı davasında, o dönemin kamu yetkilisi sanıklar ilk kez mahkeme huzuruna çıktı. 1991-2001 yılları arasında belediye başkan yardımcılığı yapmış olan sanık Mehmet Sezal, duruşmadaki savunmasında dikkat çekici iddialarda bulundu. Sezal, "Maraş'ta iki katlı yerleri on altı kata çıkaranlar yargılanmıyor, bizi yargılıyorlar. Bu işin sorumlusu belediye başkanı Mustafa Poyraz'dır. Komisyon üyeleri de sorumluluk taşır." sözleriyle mevcut durumu eleştirdi.
Kahramanmaraş'ın Onikişubat ilçesinde, 6 Şubat 2023 tarihindeki sarsıntılarda çöken Hacı Ömer Apartmanı'nda 70 kişi yaşamını yitirirken, 4 kişi de yaralandı.
Apartmanın inşa edildiği süreçte belediye bünyesinde görev yapan kamu görevlileri Metin Hurşitoğlu, Cuma Tahiroğlu, Mehmet Sezal, Fahri Yiğitoğlu, Zeynel Abidin Şerefoğlu, Hacı Mehmet Güner, Veli Çiftaslan, Mehmet Dişçeken, Çetin Hurşitoğlu ve Alaittin Doğuç hakkında, "bilinçli taksirle ölüme neden olma" suçu gerekçesiyle kamu davası açıldı.
Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, kamu görevlisi konumundaki sanıklar ilk kez hakim karşısına çıktı.
SİYASİ KİŞİLER YERİNE MEMURLAR YARGILANIYOR
Müşteki avukatlarının aktardığı bilgilere göre, sanık Mehmet Sezal, 1991-2001 seneleri arasında belediye başkan yardımcısı olarak görev yaptığını vurguladı ve hakkındaki suçlamaları kesin bir dille reddetti.
Kahramanmaraş'ta çok katlı yapılara ruhsat verenlerin yargılanmadığını ileri süren Sezal, "Maraş'ta iki katlı yerleri on altı kata çıkaranlar bu salonda yargılanmıyor, bizi yargılıyorlar. Buradan suç duyurusunda bulunuyorum. Şehirde 16 katlı binalar yapmışlar, bu komisyon üyeleri sorumludur. Siyasi makam sahipleri yargılanmıyor, memurlar yargılanıyor. 70 yaşıma geldim, buraya geldim. Bu işi yapan belediye başkanının ismini söyleyeyim, Mustafa Poyraz. 16 kat iznini o vermiştir. Beraatımı talep ediyorum." şeklinde konuştu.
Sanık Mehmet Dişçeken, 1994'te belediyede mimar olarak sadece projeye uygunluğu kontrol ettiğini, malzeme niteliğinden müteahhidin sorumlu olduğunu ve statik projede bir kusurunun bulunmadığını savundu.
Sanık Zeynel Abidin Şerefoğlu ise Kahramanmaraş Belediyesi'nde imar ve şehircilik müdür vekili olarak görev yaptığını, bina inşaat ruhsatlarında imzasının olmadığını, sadece zemin kattaki iş yerinin yapı kullanma izninde imzası bulunduğunu belirterek suçlamaları reddetti.
Sanık Metin Hurşitoğlu, imar işleri müdürü olarak görev yaptığı dönemde yalnızca inşaat ruhsatında imzasının olduğunu, teknik inceleme yetkisine sahip olmadığını dile getirerek beraatini istedi.
"ASILSIZ İDDİALARLA NİÇİN YARGILANIYORUZ?"
Sanık Veli Çiftaslan, o dönemde Kahramanmaraş Belediyesi'nde mimar olarak çalıştığını ve yalnızca yapı kullanma izninde imzasının bulunduğunu söyledi. Çiftaslan, deprem yönetmeliğinin o zamanlar $6.8$ şiddetindeki sarsıntıyı esas aldığını, $7.7$ büyüklüğündeki depremin öngörülmediğini ve belediyelerde yapı kontrol birimlerinin olmadığını ifade ederek, "Benim 350 tane dosyam var. Yüze yakın ağır ceza mahkemesinde yargılanıyorum. Asılsız iddialarla niçin yargılanıyoruz?" diye sordu.
Sanık Hacı Mehmet Güner, iskan ruhsatında imzasının bulunduğunu, binanın statiği ile ilgili teknik bir sorumluluğu olmadığını ve kendisine yöneltilen somut bir suçlama olmadığını belirterek beraatini talep etti.
Diğer sanıklar da kendilerine isnat edilen suçlamaları kabul etmedi.
MÜŞTEKİ AVUKATINDAN "OLASI KAST" VURGUSU
Müşteki avukatlarından Naim Eminoğlu, sanık kamu görevlilerinin savunmalarının göz ardı edilmesini istedi. Eminoğlu, daha önceki bilirkişi raporlarının binanın statik projeye uygun olmadığını gösterdiğini belirterek, Gayrettepe gece kulübü ve Bolu otel yangını davalarındaki gibi kamu görevlilerinin sorumluluğunun netleştirilmesi gerektiğini vurguladı.
Eminoğlu, 70 kişinin hayatını kaybettiği yapının imara açılmaması gereken bir alanda inşa edildiğine ve Kahramanmaraş bölgesindeki deprem riskinin yüksekliğine dikkat çekerek, sanıkların ihmali nedeniyle TCK $83$ kapsamında 'olası kast' suçundan ek savunma alınmasını talep etti. Ayrıca dönemin belediye başkanı ve imar komisyonu üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulmasını, Kahramanmaraş Belediyesi'nden imar komisyonu kararlarının getirtilmesini ve yeni bir bilirkişi raporu düzenlenmesini istedi.
Hacı Ömer Apartmanı davasında, mahkeme, savunması tamamlanmamış bir sanığın ifadesi sonrasında dosyayı bilirkişiye gönderecek. Diğer talepler reddedilirken, sanıklar için yurt dışına çıkış yasağı devam edecek ve bir sonraki duruşma 16 Ocak 2026 tarihine ertelendi.
YIKIMIN ARDINDAN GELEN İLK CEZALAR
Hacı Ömer Apartmanı'nın yıkılmasına ilişkin açılan ilk davada, yapıyı inşa eden kooperatifin yönetim kurulu üyeleri Tevfik Tepebaşı ve Atilla Öz, "bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma" suçundan 14 yıl 5 ay 11 gün hapis cezası aldı. Mahkeme, her iki sanığın da kararın açıklanmasının ardından tutuklanmasına hükmetti. Diğer sanıklardan Çetin Kurt ve İsmet Koyuncular beraat ederken, yargılama sürecinde vefat eden sanık Süleyman Kemal Duyar hakkındaki kamu davası düştü. Karara itiraz eden müşteki avukatları, sanıklar hakkında "olası kastla" ceza verilmesi gerektiğini belirterek istinaf mahkemesine başvurdu.




